PISA, öğrencilerin matematiği nasıl öğrendiklerini bilmek istemişti. Katılımcı öğrencilere dağıtılan bir ankette, olası üç seçenek arasından hangi öğrenme stratejisinin matematiğe yaklaşımlarını en iyi şekilde tanımladığı soruldu.
Bu ifadelerden biri her zaman “ezberlemek”, “daha önce yapılmış çalışmaları hatırlama” veya “örnekleri tekrar tekrar gözden geçirme” gibi bir ezberleme stratejisine uygun sorulardan oluşmaktaydı.
Bir öğrencinin ezberleme stratejisini seçme sayısı toplanarak ezberleme endeksi oluşturdular. Bu endeks, öğrencinin her zaman “fikirler arasında bağlantı kurma” veya “tam olarak neyin öğrenilmesinin önemli olduğunu bulma” gibi başka bir öğrenme stratejisini seçtiği (sıfır) ile öğrencinin ezberle ilgili ifadeye her zaman katıldığı (dört) yanıtlar ilgi çekiciydi.
Ancak ezberin yaygın olarak Konfüçyüsçü bir mirası paylaşan ve ezberci öğrenme ile “bilinen” Doğu Asya ülkelerinde kullanıldığını düşünüyorsanız, bir kez daha düşünün. Hong Kong-Çin, Japonya, Kore, Makao-Çin, Şangay-Çin, Çin Taipei ve Vietnam'daki 15 yaşındaki öğrencilerden daha azı ezberlemeyi bir öğrenme stratejisi olarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Örneğin, Vietnam'daki öğrencilerin %5'i, Japonya'daki öğrencilerin %12'si ve Kore'deki öğrencilerin %17'si bir matematik sınavına çalışırken ezberleyebildikleri kadar ezberlediklerini bildirmiştir.
Buna karşılık, Kanada'daki öğrencilerin %26'sı, İrlanda'dakilerin %28'i, Amerika Birleşik Devletleri'ndekilerin %29'u, Avustralya ve Yeni Zelanda'dakilerin %35'i ve Birleşik Krallık'takilerin %37'si matematik sınavına hazırlanmak için çoğunlukla ezber yaptıklarını bildirmiştir. İrlanda, Hollanda, İspanya, Birleşik Krallık ve Uruguay'daki öğrenciler ezber stratejilerini en sık kullandıklarını bildirirken, Makao-Çin, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Slovak Cumhuriyeti'ndeki öğrenciler daha az kullandıklarını söylediler.
PISA sonuçları, OECD ülkeleri genelinde, azimli öğrencilerin, problem çözmeye ve matematiğe yönelik arzuya sahip öğrencilerin, ezber stratejilerini kullanma olasılıklarının daha düşük olduğunu göstermektedir.
Çoğunlukla ezberleme stratejilerini kullanan öğrenciler kolay sorularda başarılı olabilirler...
PISA 2012 değerlendirmesinde yer alan ve kamuoyuna açıklanan “CHARTS, Soru 1” böyle bir problemdir. Basit bir çubuk grafiğe atıfta bulunan bir soruya çoklu seçmeli bir yanıt istenmektedir.
Bu problemi çözen 48 eğitim sistemindeki öğrencilerin yaklaşık %87'si soruyu doğru yanıtlamıştır. Bu soru, kamuoyuna açıklanan sorular arasında en kolay olanıdır. Matematik öğrenmek için ezberleme stratejilerini kullandıklarını bildiren öğrenciler, bu kolay maddede diğer öğrenme stratejilerini kullandıklarını bildiren öğrencilerle yaklaşık aynı başarı oranına sahiptirler. Arnavutluk, Litvanya ve Slovenya'daki gibi bazı okul sistemlerinde, ezberleme stratejilerini kullandığını bildiren öğrencilerin soruyu doğru yanıtlama olasılığı daha da yüksektir.
…ancak karmaşık sorunlar, iyi bir hafızadan daha fazlasını gerektirir
PISA 2012 matematik testinin en zor sorusu olan “DÖNEN KAPI, Soru 2”, önemli ölçüde geometrik akıl yürütme ve yaratıcılık gerektiren, birden fazla adım içeren, öğrencilerin gerçek bir durumu matematiksel bir probleme dönüştürme becerilerine büyük ölçüde dayalı, yapılandırılmış veya açık uçlu bir yanıt istenmektedir.
Katılımcıların sadece %3'ü bu soruyu doğru yanıtlamıştır.
Çalışırken ezberlemeyi en çok kullandığını bildiren öğrencilerin bu soruyu çözme olasılığı, ezberlemeyi en az kullandığını bildiren öğrencilere göre dört kat daha azdı.
Ezberci Öğretimin Etkileri
Ezberci öğretimin sonucu olarak toplumun değer yargısını, önemini bilen, fakat mesleksiz bireyler yetişir. Bunlar sorgulama, eleştirme ve yorumlama becerisi olmayan, taklitçi bireylerdir. Düşünemeyen, sorgulayıp, eleştiremeyen bu bireylerin kendilerine özgüvenleri de yoktur; yaratıcı olmaktan çok taklitçi oldukları için, kendilerini yönetmekten bile acizdirler. Kendi ayakları üzerinde duramayan, sorunlara çözüm bulamayan bireylerdir. Çoğunluğun bu tür bireylerden oluştuğu mesleksiz bir toplumda, bilimsel, teknik, ekonomik gelişmeler çok yavaştır. Sonuçta toplum ekonomik, teknik, sosyal, hukuki, sağlık ve eğitimle ilgili sorunlarının çözümünü de dışarıdan bekler. Doğal ve beşeri zenginliklerini kullanmaktan acizdir. Varlık içinde yokluk çeker. Gereğince gelişmemişliğinin nedenini de dışarılarda arar. Bazı güçlerin, kendilerini geri bıraktığı kana ati egemendir. Geri kalmışlık duygusunu, ezikliğini, geçmişi ile övünmekle bulmaya çalışır. Bu tür bireylerin yetiştiği, yaygın olduğu toplum çağdaş bir toplum olamaz.
Yrd. Doç. Dr. Sefa SEKİN
Marmara Coğrafya Dergisi Sayı: 18, Tem - 2008, S:211 – 221
Ezbere / Tekrara Dayanan Eğitim
Yıllardan beri genel kabulmüş gibi herkesin ezberleyerek yozlaştırıldığı bir kavram var: Ezbere eğitim. İlk etapta kulağa hoş gelen bu kavram, eğitim camiamızda, seminerlerde ve basın-yayın organlarında uzun zamandan beridir koro halinde “Ezberci eğitim öğrenciyi geri bırakıyor, bu yöntem eğitime büyük zarar veriyor. Ezberci eğitim sıkıcıdır, bundan vazgeçin, ezberci eğitime karşıyız.” diye tutturulmuş gidiyor.
Toplumlarda akıl yürütebilen insan sayısı az olduğundan ezberden vazgeçmek toplumu ve insanları cahilleştirir. Eğitimde her bilgi ezberletilmez, ancak ezberin şart olduğu yerlerde bu yöntemin kullanılması gerekir. Ezberci eğitimi öteleyerek ya da hor görerek birçok insanın toplumun ve kendisinin faydasına olabilecek ezberlerden uzaklaştırılmasına da yol açılabiliyor.
Mustafa ALTINSOY 12 Eylül 2023
Milli Eğitim Bakanlığı eski Manisa, Sivas, Adana İl Milli Eğitim Müdürü.
Gelelim kişisel yorumumuza. Ülkemizde öğrenciler, genelde ders içeriklerini yineleme konusunda başarılılar. Öğrendiklerini ezberliyor ve yineleyebiliyorlar. Gel gör ki modern dünyanın, sizi artık sadece bildikleriniz nedeniyle ödüllendirmiyor. Modern dünya ‘Google her şeyi biliyor!’ şehir efsanesinden yola çıkarak, bildikleriniz ya da sorgulamadan, doğrulamadan edindikleriniz için değil, sizi yapabildikleriniz için ödüllendirildiğini biliniz.
Maalesef bizim öğrencilerimiz karşılaştırma, eleştirme ve analiz etme konularında oldukça zorlanmaktalar. Hatta böyle davranmaları sanki istenmemekte (biat kültürü).
Anlaşılan o ki kimse onlara ‘Tanım-Kural-Düzen’ formülünden bahsetmemiş.
Tanım, içsel kavrayış olarak benliğinizde yer etmedikçe size yardımcı olmaz.
Her tanım beraberinde kural ve kuralları da getirir.
Bu kurallar silsilesi ile bir düzen kurup sosyal yaşamda bu düzeni paylaşarak refaha erişilir.
Bu döngü, çeşitli yenilemeler ve güncellemeler ile sürdürülür.
Anlamı sorgulayın, yarattığı kuralları sorgulayın ve bu çerçevedeki düzeni sorgulayın.
İşe kendinizi sorgulamakla başlamanız en iyisidir. Çünkü toplumu yaratan bireylerdir.!
Sorgulamak kafa karışıklığı değil beynin çalışmasıdır.
Yorumlar