HAVA PUSLU KONTROLÖRLER HIRSLI...
Geçen hafta havacılık adına kabus dolu iki gece yaşandı. İstanbul'un üzeri her yönden gelen uçaklar tarafından adeta örümcek ağı gibi örülürken hava trafik kontrolörlerinin nasıl çalıştıklarına bizzat şahit oldum. Bizzat şahit oldum derken görerek değil elbette. Dinleyerek şahit oldum.
Sis İstanbul'un üzerine öyle bir çöktü ki hava trafiği resmen allak bullak oldu. Hava Trafik Kontrolörleri'nin görünmez kahraman olduklarını biliyorduk ama bu kadar soğuk kanlı ve bir o kadar da profesyonel yönetim gösterdiklerini bilmiyorduk.
Çalışma hayatım boyunca işime yakın yerlerde ikamet etmeyi prensip edindim. İşim gereği gözüm, kulağım sürekli havalimanında. Sokak lambalarının bile mum ışığı kadar sönük bir hal aldığı sis kâbusunun havalimanına yansımalarını internet üzerinden dinlemeye başlıyorum.
Doğal afet İstanbul'un üzerini kapkara bir örtü ile kaplamış sanki. Kontrolörler talimat üzerine talimat veriyorlar. Bir yandan uçakları yönlendiriyorlar diğer yandan meteorolojiden sürekli rapor alıyorlar. İstanbul'un üzeri uçak kaynıyor. Bu uçakları sevk ve idare etmek beceri ister, soğukkanlılık ister.
Ben nefesimi tuttum dinliyorum. İtiraf edeyim ki, Hava Trafik Kontrolörleri'nin iki gecelik sis kabusunu başarılı bir şekilde idare etmelerine hayran kaldım.
Ancak vurgulamam gereken bazı noktalar var. Hava Trafik Kontrolörleri avazı çıktığı kadar bağırıyor ama bizim pilotlarımızın bazıları ısrarla inmek için şartları zorluyor. Telsiz konuşmalarından duyuyoruz. "Pilot kararı ile iniyor" "Görüş mesafesi 373 metre, ancak iniş sırasında aniden 325 metreye düştü" "Görüş mesafesi sürekli değişiyor"
İşte bütün bu konuşmalar Hava Trafik Kontrolörleri tarafından pilotlara yapılıyor. Kontrolörler Sabiha Gökçen ile Atatürk Havalimanı arasında resmen mekik dokuyorlar. Pilotlar havada tur atmaya razı ama Antalya, İzmir, Ankara gibi meydanlara divert etmemek için hava tur atmaya razılar. Radardan izliyorum. Defalarca tur atan uçak var. Ama özellikle THY uçakları divert etmemek için şartları zorluyorlar.
Yabancı havayolu şirketlerinin pilotları hava durumunu alır almaz hemen Ankara veya başka bir havalimanına divert edeceklerini deklere ediyorlar. Bizimkiler ise şirketleri ile görüşüp divert edip etmeyeceklerine dair karar vereceklerini söylüyorlar.
Hani kokpitte karar pilotlara aitti. Neden şirketlerle görüşme gereği duyuluyor. Şirket yetkilileri "ineceksin kardeşim" deseler pilotlar inecekler mi? Tehlikeye atmaya ne gerek var.
Sis olayı gösterdi ki hem Atatürk Havalimanı hem de Sabiha Gökçen Havalimanı park alanları açısından çok yetersiz. Sabiha Gökçen Havalimanı genişlemeye müsait. Park alanlarının genişletilmesi için bir an önce harekete geçilmeli. Atatürk Havalimanı için de çare neyse mutlaka bulunmalı. Askeri alan ise askeri alan veya diğer seçenekler neyse derhal gözden geçirilmeli ve harekete geçilmeli.
Kontrolörlerin başarılı yönetimlerine karşılık heyecanlanan, uçaklarla konuşurken hatalar yapanlar da oldu. Bir bayan kontrolörün İngilizcesi çok kötü idi ve heyecandan titriyordu. Bu tür olaylarda ekip şeflerinin heyecanlanan arkadaşların yerine daha deneyimli ve daha düzgün İngilizce konuşan arkadaşlarla değiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Sonuç olarak sis olayı kontrolörlerin bu kadar stresli bir ortamda bile başarılı bir çalışma yaptıklarını gösterdi. Gizli kahramanları bir kez de ben alkışlıyorum.
Hangi şirketin pilotu olursa olsun risk alıp ısrarla iniş yapmaya çalışmalarını da uçuş emniyeti açısından tehlikeli olduğunu hatırlatmak istiyorum. Cengaverlik yapmanın kimseye madalya kazandırmayacağını pilotlar kulaklarına küpe olarak assınlar.
Sivil Havacılık Yargılanırken...
Isparta'da yaşanan talihsiz uçak kazasının duruşması vardı geçen hafta. Uzaktan davula tokmak vuranlar gibi değil, bizzat yaşayarak yazmak istedim bu duruşmayı. Hiçbir evresinde yer almayanların Isparta kazası ile neler yazdığına hep birlikte şahit oluyoruz. Isparta Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Sivil Havacılık Genel Müdürü Dr. Ali Arıduru ve eski Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı'nın savunmalarını izledim. Bu davayı izlerken bizim köşe yazarımız Sefa İnan aklıma geldi. Her defasında "Uçaklar düşmemek üzere planlanmış icatlardır" der ve ekler "Uçakları pilotlar düşürür. Uçak doğru verileriler yüklendiğinde asla düşmez" der. İşte bu sözleri aklımda tutarak izledim duruşmayı. Mahkeme başkanının olayı anlamak için pür dikkat dinlemesine, savcının sanıklarla göz göze gelmemek için dikkatli davranmasına eleştirilen hukuk yapımıza rağmen hayran kaldım. Herkesin düşündüğü olmadı.
Kazazedeler savunmaları olgunlukla izlediler. Sivil Havacılık Genel Müdürü Dr. Ali Arıduru'nun savunmasına başlarken sarf ettiği cümleler salondakilerin SHGM'ye bakışını değiştirdi. Nerden biliyorsunuz? diye sorabilirsiniz. Çok duruşmalar izledik. Bu tür kazalarda tepkiler normaldir. Olmamasının sebebi de Arıduru'nun düzgün ve gönüllere su serpen konuşmasının yansımasıdır.
Oktay Erdağı'da soğukkanlılıkla savunma yaptı. Tüm savunmalar duruşma savcısını tatmin etmiş olmalı ki sanıkların duruşmaya gelmelerine gerek görmedi. İnşallah bundan sonra bu tür kazalara şahit olmayız.
Yorumlar Tüm Yorumlar (18)