Havacılık sektörünün dünyada baş döndürücü bir hızla gelişmesine paralel olarak, ülkemizde de hızla geliştiği muhakkak. Yüksek iş hacmi ve yoğun talepler karşısında MRO büyük atılımlar gerçekleştirdi. Mevcut havalimanlarının kullanımı ve yenilerinin inşası konusunda dünyanın gıpta ile izlediği günleri yaşadık. Peki yeterli mi? Elbette hayır.
İktidarın yeni söylemi, hedefleri ve gelinen noktayı çok güzel özetliyor; “Yeni Türkiye”
Bu, sektörümüz için de bir fırsat. Bürokrasi çarkına takılan Türkiye havacılık sektörü bağımsız bir bakanlığa sahip olmalıdır. Bunu yıllardır söylüyorum ve her platformda savundum Türkiye Havacılık Bakanlığı hemen kurulmalıdır.
Yıl 2002.
Bugünkü gelişimleri o günlerde yazmıştım. "Türkiye Havacılık Bakanlığı Kurulmalı" başlıklı dosyam ile AK Parti'den milletvekili aday adayı oldum. Dosyam parti arşivlerinde mevcuttur.
Türkiye'de ilk kez bir partinin havacılık konusunda stratejik politikalar üreteceğini söylemişim. Bunu bir öngörü olarak proje dosyasında belirtmiştim. Bugün bu stratejinin gerçekleştiğini görmekten onur ve gurur duyuyorum. İstanbul'a yapılacak olan 3. havalimanının ne kadar stratejik olduğunu, gerçekleşmemesi için uluslararası baskıları hepimiz biliyoruz. Bu ülkede konut bakanlığı diye bir bakanlık varken, reel ekonominin gerçek dinamosu olan havacılık sektörünün neden bir bakanlığı olmasın?
Atatürk'ün "istikbal göklerdedir" veciz sözünün geçmiş dönemlerdeki iktidarların güzel söz olmaktan öteye geçiremediğini de anlatmıştım. AK Parti döneminde bu sözün gerçek anlamı üzerinden yani havacılıkta atılım yapılması gerektiğini vurgulamıştım. Yaşanan havacılık atılımları da bunu doğruladı.
DHMİ'nin bir inşaat şirketi gibi değil işletmeci mantığı ile yeniden yapılandırılması gerektiğini savundum. Bu maalesef gerçekleşmedi ama gerçekleşeceğine dair umutlarım var. Yakından takip ediyorum.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün özerk hale getirilmesi gerektiğini, sektörün üzerinde denetleyici olması ancak baskıcı olmaması gerektiğini de önermiştim. Bu da gerçekleşmedi. Ama zaman içerisinde onun da gerçekleşeceğini umuyorum.
İç hat dinamiğini artıracak hamleler yapılmalı demişim. Bu gerçekleşti. Şükürler olsun ki aklın yolu bir. Keşke bu dediklerim yıllar önce gerçekleşseydi de bugün yeni şeyleri konuşuyor olsaydık.
Atatürkçüyüm diye geçinenlerin Türk Hava Kurumu'nu geçmiş yıllarda ne hale soktuklarını yazmıştım raporumda. Yine aynı terane, yine aynı durum sürüyor. Türk Hava Kurumu'nun tek olumlu gelişimi üniversite kurulması oldu. Diğer yerler parça parça dökülüyor. Kötü yönetim yine aynı hatalarda ısrar ediyor. Mantık, zihniyet değişmiş değil.
Amatör ve sportif havacılık geliştirilmeli, üniversiteler kurulmalı demiştim ayrıca. Üniversiteler kuruluyor ama olması gerektiği seviyede değil. Gerçi bu işin uzmanları serbest piyasada "iyiler yaşayacak kötüler kapanacak" dese bile buralardan eğitim alıp işsiz kalacak gençlerimizi düşündükçe içim acıyor. Serbest piyasaya evet ama fason öğrenci mezun edilmesine "hayır" diyorum. Para karşılığı verilen eğitimlerin eksik, yetersiz hocaların da bu işi yapacak çapta olmadıklarını, sektörde işsiz kalanların yetersiz uzmanlıklarıyla eğitim vermelerinin sonucunun yeni işsizler ordusu meydana getireceğini savunuyorum. Günümüze bakacak olursak iyimserim ve geleceğin havacılık açısından çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
Havacılık Bakanlığı kurulması gerekir ki; bu alanın teknolojik alt yapı anlamda büyütülmesi gerektiğini, coğrafi konum olarak Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir köprü vaziyetindeki ülkemizin avantajının görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulaştırma Bakanlığı nezdinde kurulan Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nün yeterli bir aktivitesinin ve etkinliğinin olmadığını üzülerek seyrediyoruz.
Havacılığın içinden gelmeyen, tozunu toprağını yutmayan, sektörün neler çektiğini bilmeyen insanların bu sektörü anlaması çok zaman kaybettiriyor.
Benim hatırladığım havacılık sektörünün içinden herhangi bir kişi milletvekili olmadı. Bu sektöre hep paralı sektör olarak bakıldı. Bu sektör hep sokak tabiri ile söğüşlendi. Sektörün kazandığı paralar, sektörün gelişmesi için kullanılamadı. Kazanımlar ya birilerinin toplantılarına sponsorluk olarak gitti ya da devlet eli ile yine devletin açıklarının kapatılmasına harcandı.
Oysa yapılması gereken çok basit hamleler var. Bu sektörün üzerinden malî olarak elinizi çektiğiniz vakit çok daha fazla yatırım gerçekleşecek, çok daha fazla insan istihdam edilecektir. İşte böyle olduğu vakit hem işsizliğe çare, hem ekonomiye canlandırma, hem de ödenen vergilerle devletin kasasına çok daha fazla girdi sağlanacaktır.
Şu büyük özlemimiz; yerli uçak yapma konusu. Aslında teknolojik alt yapının kurulması ve bu özlemin giderilmesi için çokça alternatif var. Hatta kafamda malî projesi dahi hazır durumda.
Yeni Türkiye'de mutlaka havacılık bakanlığı olmalı. Bu uğurda her türlü desteği vermeye şahsım adına hazırım. Ve ben buradan bir kez daha alenen deklare ediyorum. Bu sektörü gerçekten savunacak bir veya birkaç milletvekilini bu seçimlerde Ankara'ya göndermenin zamanı geldi.
Ben tıpkı 2002 yılında olduğu gibi yine adaylığımı koyacağım. Kabul olur veya olmaz. En azından vatandaşlık hakkımı kullanacağım.
Ülkemiz havacılığının gelişimi için ne yapsak az…
Yorumlar Tüm Yorumlar (18)