Önce şu hakkı teslim edelim. Hava-Sen adlı sendika sebebiyle THY’nin özellikle kokpit ve kabin memurları önemli kazanımlar elde etti. Uçuş şartları ile ekonomik şartlar istenilen düzeyde olmasa bile bir nebze de olsa iyileştirildi.
Türk Hava Yolları çok değil altı ay öncesinde tam bir kaosun eşiğine gelmişti. Bir yandan FTL denen garabetin getirdiği ağır uçuş şartları diğer yandan ekonomik zorluklar Hava-İş Sendikası’na bayrak açan başını pilotların çektiği Hava-Sen adlı sendikanın doğmasına neden olmuştu.
Sosyal paylaşım sitelerinden filizlenen örgütlenme, gün geçtikçe büyümüş ve yaklaşık dört bin üyeye kadar yükselen Hava-Sen sendikası iş barışını tehlikeye sokuyor iddiası ile THY’de panik yaratmıştı. Pilotların, kabin memurlarına uçuş sırasında, uçuş brifinglerinde Hava-Sen’e geçmeleri konusunda baskı uyguladıkları iddiaları da gündeme gelmişti.
Hava-Sen Genel Başkanı İskender Çarkçı’nın bir televizyon kanalında THY pilotlarının uçuş sırasında bayıldıklarını, kaza kırımın yaşanmasının an meselesi olduğunu söylemesi bardağı taşıran son damla olmuştu.
Olay Cumhurbaşkanına kadar gitmiş, Cumhurbaşkanı da “Bu işi çözün” talimatı vermişti. “Bu işi çözün” talimatı “sendikal faaliyeti en üst perdeden yapanların işine son verin” olarak algılanmış ve 15 kişinin işine son verilmişti. Doğru muydu? Hayır.
Sorunları kökten çözmenin yolu çalışma şartlarını düzeltmek, isteklere insani yaklaşımdan geçmesi gerekiyordu. Pilotların iş akitlerinin tek taraflı feshedilmesini bir yana bırakalım, kabin memurlarının işten atılması doğru değildi. Zira pilotların dünyanın her yerinde iş bulabileceği, kabin memurlarının iş olanaklarının daha kısıtlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Hele ki THY’nin işten attığı bir kabin memurunun başka bir şirkette iş bulabilmesi olanaklı değildir. Burada THY’nin “İşe almayın” şeklinde şirketlere bilgi vermesini göz ardı etmemek gerekir.
İşten atılanlar sendikal sebep ile iş akitlerinin feshedildiğini mahkeme kanalı ile tescil ettirseler bile artık eskisi gibi olmayacağı da belli idi. THY, işten attığı personeli ne pahasına olursa olsun işe iadesini sağlamıyor.
Lakin insan hayatta şaşar ve beşer olduğu için bu durumun bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini o gün de savunuyordum bugün de savunuyorum. Nasıl ki 305 konusunda geri adım atıldı ise sendikal sebeplerle işten atılanlar için de aynı formül devreye sokulmalı diye düşünüyorum. Sonuç olarak 305 konusu o günkü sendikanın kanunsuz eylemi olarak yaşanmış ise bugünkü işten atılma da sendikal hakkın kullanılmasından kaynaklı haksız işten atmadır.
Oysa burada THY’nin iç dinamiklerinin kışkırtması ve bugün görevden el çektirilenlerin büyük dahli olduğu sendikal arayışta, en masum olanlar kabin memurları idi.
Hava-Sen’de bugün yaşanan kaosun sebebi de aslında kabin memurlarıdır ve onlara verilen sözlerdir. “Hiçbir mağduriyet yaşamayacaksınız” sözleri o günün koşullarında verilmiş bir söz iken bugün gerçekler çok farklı.
Kabin memurları Hava-Sen sendikasının verdiği/vereceği üç bin lira ile geçinmek zorunda kaldı. Üstelik bu paranın verilmediği iddiaları, sendika genel merkezine sokulmamaları gibi güçlü bilgilerin doğruluğu var ise çok ama çok üzücü.
Kimi kabin memurunun şehir dışına göçmeleri, kimilerinin ise “sendikaya gelmeyin” sözleri üzerine yaşanan olumsuzluk, sendikanın içindeki iç kaosu su yüzüne çıkarttı. Üstelik THY’ye kökten husumetli, kökten düşman Ali Gülçiçek’in danışman adı altından sendikayı dizayn etme girişimleri ise bu işin bedelini ödeyenlerin hakkına tecavüz gibi görünüyor.
Sonuç olarak Hava-Sen kuruluş popülaritesini kaybetti üye sayısı da 3 binin altına düştü ve her geçen gün de eriyor.
Hava-İş Sendikasının elinde önemli bir koz var. Eğer TİS masasında atılan personelin geri alınmasını TİS maddesi haline getirebilirse Hava-Sen gücünü tamamen kaybeder.
Hep beraber izleyip göreceğiz.
İstanbul Havalimanı’na önlem alınmalı…
Büyük bir merakla beklediğimiz İstanbul Havalimanı açıldı. Şimdilik üç-beş uçaklık iniş kalkış yapılarak test uçuşları diyeceğimiz uçuşlar gerçekleşiyor.
Havalimanına hayran kalmamak elde değil. Şöyle oldu böyle olduya bakmıyorum. İleri bakarak konuşuyorum. Artık geri dönüş olmayacağına göre İstanbul Havalimanı için her türlü uçuş güvenliği tedbirinin alınması şart.
Henüz on günlük havalimanından ilk divert oldu bile. Sis sebebi ile uçaklar inemedi ve başka havalimanına iniş yapılmak zorunda kalındı. Sis çökmesini önleyemeyeceğinize göre nasıl olması gerektiğini bir an evvel çözüme kavuşturmak zorundasınız.
Hele ki kış aylarında oluşacak olumsuz hava koşulları dikkate alınmalı özellikle pistlerin buzlanması engellenmeli.
Aksi takdirde tam bir fiyasko olabilir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (49)