Havacılık sektörüne eğitimli personel yetiştirmek üzere kurulan, hava işletmeciliği ve türevleri adı altında kurulan fakültelerin, meslek yüksek okullarının veya kursların bir kaçı hariç diğerleri birer tuzaktır. Genç çocukların hayalleri ile oynanan eğitim fiyaskosudur.
Yineliyorum, yine yazıyorum ve yazmaya da devam edeceğim.
İki haftadır yazdığım yazı içler acısı durumu ortaya koydu. Öteden beri karşı çıktığım havacılık eğitimi veren kurumların, bugün bir kez daha haklılığımı ortaya çıkarması açıkçası beni şaşırtmıyor. Lakin benim haklı olmam, bu okullara giden gençlerin içinde bulunduğu işsizliğe çare olmuyor.
Havacılığın limitli bir büyüme yaşayacağını, inişli-çıkışlı daralmalar, genişlemeler olacağını biz havacılar iyi bildiğimiz için bu bağlamda eğitim verecek okulların da o derece kısıtlı olması gerektiğini her defasında söylememize rağmen maalesef YÖK ve SHGM göremedi. Görse de umursamadı.
Bugün geldiğimiz noktada Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği veya diğer isimler altında eğitim ve havacılığa “eğitimli insan gücü yetiştireceğim” iddiası çökmüştür.
Neden bunu söylüyorum?
Yukarıda da belirttiğim gibi iki haftadır yazdığım yazılardan sonra aldığım, telefon, mail, mesaj iletileri bu kanaatimi doğrulamıştır.
Devlet üniversiteleri dahil eğitim veren tüm özel okulların mezun ettiği öğrencilerin belki de yüzde 10’u iş bulma şansına sahip olmuşlardır.
Binlerce öğrenci açıktadır ve iş bulma konusunda devletin hiçbir kurumundan ilgi görmemektedirler.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi başta olmak üzere SHGM de dahil olmak üzere mezun olan bu öğrencilere ne yol göstermekteler ne de istihdama yönelik tercih edilen eğitimli insanlar kategorisinde öncelik verilmiyor.
Milli bayrak taşıcımız olarak gördüğümüz Türk Hava Yolları’nda, eş, dost, partili, bakan çocuğu, bürokrat yakını derken kadrolara sivil havacılık okullarından mezun kardeşlerimize yer kalmıyor.
Özel sektör dersen yine öyle.
Yüzlerce binlerce genç, kimi dört yıllık kimi iki yıllık bu okullardan mezunlar.
Bu gençlerin vebali kimin üzerinde?
Havacılığı; oto tamirciliği gibi, tekstil gibi uçsuz bucaksız bir alan gibi gösterip onlarca okul açarak bu gençlere hayal tacirliği yapanlar, yapmasına neden olanlar, okul açanlar, özel okullarda para ile not satanlar, öğrencilerin ailelerinin cebindeki üç kuruşa, ahırındaki ineğine, yayladaki koyununa, yıllarca çalışıp aldıkları evin satılarak okul masrafı yapılmasına ön ayak olanlar bu vebali üzerinde taşıyacaklardır.
Şimdi bu öğrenciler mezun olduktan sonra ne yapıyorlar dersiniz?
KPSS sınavından 80 üzeri puan alıp atanamayanlardan tutun da kasaplık yapana kadar bir dolu öğrenci var. Sokaklarda pilav satan, palyaçoluk yapan, hırdavatçıda çalışan, çobanlık yapan, kasiyerlik yapan mezun öğrenciye kadar bir dolu kardeşimiz ekmeğinin peşinde.
Sakın ha aklınıza şunu getirmeyin. “Kendilerini geliştirememişler” yaftasını bu gençlere yapıştıramazsınız. “İmkan verdiniz de çalışmadılar mı?” derim.
Buradan açıkça çağrı yapıyorum.
Özellikle üçüncü havalimanında kısa bir süre sonra istihdamlar başlayacak. Havacılık üniversitelerinde okuyan öğrencilere öncelik verin. Ve diğer çağrım sektöredir.
THY başta olmak üzere, Pegasus, AtlasGlobal, Onur Air, Sunexpress, Borajet, MNG, Çelebi, Havaş, TGS, My Technic, THY teknik, MNG Havayolları, Corendon, TAV, ICF, Dalaman Havalimanı ve tüm irili ufaklı havacılık şirketleri bu öğrencilere kucak açın.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi, istihdam edeceğiniz personeli bu okullardan temin etmeye bakın. SHGM keza öyle. Bir personel ihtiyacı varsa bile bu okullarla temasa geçin.
TAI, TEİ gibi kuruluşlar bu öneriler sizin için de geçerli.
Bu gençleri heba etmeyelim.
Ve olması gereken.
YÖK’ün, bu okulları minimize etmesi gerekir. Her önüne gelen özellikle özel üniversitelere havacılık alanında izin vermemeli. SHGM de buna müdahil olmalıdır.
Biz gençlerin sözcüsüyüz. Size de vicdan bırakıyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (104)