Yüksek tirajlı bir gazetenin özellikle İnsan Kaynakları sayfasında herkes tarafından tüm vasıfları ile tanınan bazı portrelerin yer alması oldum olası bana şaşırtıcı gelir. İnsanı tanırsınız. Yediğini içtiğini, yaptığını ettiğini bilirsiniz ancak söyleşiyi okuyunca oturur düşünürsünüz. Bu benim tanıdığım mı? Yoksa isim benzerliği mi var diye.
Prestijli bir gazetede, tanınan birinin röportajı neşredilir. Okur, resimlere bakar ve şaşırırsınız. Bu bana ne hatırlatır dersiniz? Aynı sitede oturduğumuz, en azından gün aşırı sağda solda rastladığımız eti budu yerinde bir ses sanatçısının photoshop ile inceltilmiş kusursuz görünen vücudunu ön plana çıkartan Bodrum veya Çeşme plajlarında çekilmiş bir resminin gazetenin Magazin ekinde yayınlanmasına benzettiğimi ifade etmem yanlış mı olur bilemiyorum? Her ikisi de kendisini olduğundan başka türlü gösterme uğraşı değil mi? Bacaklardaki selülitler ve göbeği saklama çabası. Ne röportajdaki sözler ne de gazetedeki resimler hakikati yansıtmaz anlayacağınız.
Evet; 09 AUG tarihli Hürriyet Gazetesinin İnsan Kaynakları ekinde Türk Hava Yolları Genel Müdürü Sn. Temel Kotil’in “ Her Şey Kendi Uçağını Kendin Yap “projesi ile başladı başlıklı bir söyleşisi yayınlandı. Nerede ise iki tam sayfa “ Sayfa göbeğinde Genel Müdürün “ THY çok köklü bir şirket.1933 yılında kuruldu. Havayolları tüm dünyada en elit, en kaymak tabakayı çeker alır İnsan kaynağında. Havacılık Prestijli bir iştir” sözleri yer alıyor. Doğrudur. Havacılık itibarlı bir iştir. Bir de bazıları bu itibarı zedelemese.
Tahsili, kendini yetiştirmesi, kariyeri mükemmel Sn Genel Müdürün. .İki yüksek lisans + bir doktora. Sn. Kotil’in hedefi ise belli. Türkiye’nin kendi uçağını yapması konusunda, çalışıp ter dökmeyi hedeflemişler. Karar verdikten sonra değiştirmem demesine rağmen bu konuda hiçbir zorlama yapmadan başka yöne sapmakta fayda gören Genel Müdürün çok donanımlı bir uçak mühendisi olduğu mutlak. Bu konuda şu veya bu şekilde kritik etmek beni aşar. Ben ancak konuya yönetimsel açıdan yaklaşabilir ve Sn.Kotil’e o pencereden bakabilirim.
Sn Genel Müdürün söyleşideki bazı ifadelerini okuyunca “ selülitleri saklama “ çabasını kendisini tanıyanların anlamamaları ve hissetmemeleri mümkün değil. Kaldı ki bu denli uzun söyleşilerde gazetecilerin soruları daha önce vermiş olabileceklerini de dikkate alırsak Sn. Genel Müdürüm bu röportaj için hazırlanmaya vakit ayıramadığı veya Genel Müdür adına cevapları kaleme alanların bu ifadelerin kendilerine nasıl dönebileceği hususunda düşünmedikleri ortaya çıkıyor.
Evet; Türk hava Yollarının bir önceki Genel Müdürü Sn. Abdurrahman Gündoğdu Temel Beyi göreve hazırlamış.
Ne diyebilirim ki? Aklı başında bir adamdı diyeceğim ama Temel Bey tarafgirlikle ilgili her şeyin o dönemde yapıldığını söylüyor bir anlamda. Ben mi yanlış anladım dersiniz. Temel bey taraf tutmadığına göre.
Her Kim ki Temel Beye Dokunmaya Kalkarsa Yanar.
Her ne ise; 2003 yılında Ak Parti iktidara gelince Temel Beyin adı Genel Müdür olarak duyuldu. Bu makama atama ise daha sonra yapıldı. THY’ de bu makam için adı çıkan birinin, bilmem kaç ay sonra yıpranmadan bu zikredilen göreve gelmesi görülmüş şey değildi. Nitekim usul bozulmadı, Temel Bey Genel Müdür olamadı ama Genel Müdür Teknik Yardımcılığı görevine atandı. Tanımazdık ama atamayı duyunca sevindik. Üstelik kariyeri de üstlendiği göreve uygundu.Sonuçta Metro’nun Teknik Müdürü değildi. Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmasından ve konu ile ilgili engin tecrübesinden Türk Hava Yollarına ne fayda sağladığını Teknik Ünitedeki görevliler daha iyi bilirler. Sn. Kotil iki seneye yakın bir süre Abdurrahman Gündoğdu Beyin Yardımcısı olarak görev yaptı. Ne oldu ne bittiyse A. Gündoğdu Genel Müdürlük görevinden ayrıldı ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmaya başladı. O ara en çok söylenen şey bu operasyonun Temel Beye yer açmak için yapıldığıydı. Demek ki bıçak kemiğe dayanmıştı. Ve de Sn. Kotil nihayet Genel Müdür oldular. Daha sonra, Sn. Kotil’in Abdurrahman Gündoğdu’ dan sonra Yönetim Kurulu Başkanlığına atanan Candan Karlıtekini de yaşanan anlaşmazlığın krize dönüşmesi sonrasında istifa etme mecburiyetinde bırakmış olması, kendilerinin siyasetende kuvvetli ve kudretli olduklarının bir göstergesi olarak kabul edildi. Temel Beye dokunmaya kalkan yanar sözü o zamanlarda edilmişti. İnanmamak elde değildi. Yanması gerekenler yanmıştı ama, Temel Bey hedefine ulaşmıştı. Eh daha sonra da Temel Bey Hamdi Topçu ile kriz yaşadı. O da gitti bir şekilde. Görevden ayrıldıktan sonra Televizyonda “ THY’ de Temel Bey gibi 17 Müdürün daha var olduğunu “ söyleyerek onu aşağılamasının pek mantığı yoktu ve de etkisi olmadı.
Neye Karar Vermiş İsem Onun Üzerine Giderim.
Yukarıdaki başlık Temel Kotil’in Hürriyet Gazetesinde yayınlanan söyleşisindeki İki başlıktan alınmış birer cümle. Doğru mu derseniz? En El Hak doğrudur. Temel Bey’e dokunmaya kalkan yanar başlıklı paragrafı okuyunca bu size de doğru gelmiyor mu? Apron da deve kesenlere göz yumdu, görevden affettik dedi, ortalık durulunca kesimi organize eden personeli yurt dışına tayin etti. Dış Hat terminalinde Hac seyahati dönüşünde terlikle dolaştı. Gazetelere konu oldu. Afrika’da orta tabaka halkın oluşmasına destek verdi. Ebolanın tehlikeli olmadığını ancak bulaşırsa ölümcü olduğunu söyleyerek halkı sağlık konusunda aydınlattı. Uçakların koktuğunu söyleyerek kokuyu artırdı, Kabin görevlilerinin kırmızı, pembe, bordo ve diğer frapan renkli rujların kullanımını yasaklamasına rağmen, bundan haberimiz yok, alt seviyede bir yönetici yapmış dedi, Anlayacağınız yoğun mesai yaptı Temel Bey. Bunlar önemli değil. İlk başta Genel Müdür olmaya karar vermişti Türk Hava Yollarına. Olamadı. Üzerine gitti. Ve sonra oldu. Şimdi ne bekliyoruz? Temel Beyin Sn. Aycı ile krize girmesini mi? Hayır. Onun hedefi Genel Müdür olmaktı. Aslında Sn.Aycı mı yoksa Kotil bey mi daha kuvvetli. Önce bunu tartmak gerek.
Ismarlama Bir Sual. Örnek Aldığınız Biri Var mı?
Bu sual üzerine Temel Beyin örnek aldığı Uluslar arası Sivil Havacılığın duayenlerini, Continental’i “ Bataktan Zirveye” çıkartan efsanevi CEO Gordune Bethune’ ü örnek aldığını söyleyeceğini düşünüyor insan. Örnek aldığı binlerce insan varmış Temel Beyin. Adetsel fazlalık nedeni ile isimlerini sayamıyor tabii. Temel Beyin içinde bazen düştüğü kavram karmaşasının nedeni bu olabilir mi? Ama örnek aldığı ve ismini anımsadığı bir kişi var. O da Cumhurbaşkanımız Sn. Tayyip Erdoğan. 1994’ de tanışmışlar. Belediye Başkanıyken. Büyük bir ileri görüşlülük ile bu günleri “ İstikbal Göklerdedir “ diyerek işaret eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk de mutlak Temel Beyin örnek aldığı binlerce insanın içindedir diye düşünüyorum.
Göreve gelince etrafınızda çalışacak kişileri nasıl seçtiniz?
Bu suali sormak sureti ile yapılan röportaja bütünü ile gölge düşürülmüş kanaatimce. Riskli bir soru. Olanı biteni, yapılanı edileni bu kadar çok bilen varken insanı mecburen yalan söyleyerek cevaplamaya yönelten bir soru. Evet; o tarihlerde THY bir kamu kuruluşuydu. Ve de Temel Bey Ankara’daki büyüklerinin çok değerli yönlendirme ve destekleri ile birinci halkayı yani kendisine rapor edecek olan yöneticileri istediği gibi seçtiğini söylüyor. Bu şu demek mi oluyor? Genel Müdür Yardımcılarımı seçebilmek için Ankara’dakilerin yönlendirme ve desteklerini aldım. 2006’ da YHY özel şirket statüsüne geçti. Bu dönemde Temel Bey hem özel şirket olup hem de kamuyu yanında hisseden çok özel ve şanslı bir şirketin Genel Müdürü olduğunu söylüyor. Sayın Bakanları her zaman yanında hissetmenin büyük konforunu yaşamışlar. Ve de İlave ediyor. ” Biz yöneticiler işe alırız, işten atarız ama adil olduğu zaman çalışanlar bunu görüyor” Evet, uygulamanın adil olmadığını görünce çalışanlar ne yapıyor suali yok söyleşide. Tabii cevabı da bulunmuyor. Söyleşi de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul un surlarını döven toplarını yapan ustanın Müslüman olmadığı gibi tüm okuyucuları tatminden uzak bir anlatımı da mevcut Temel Beyin. ” Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince ekonomik yapısını, bankerleri olduğu gibi tutuyor. Senin, benim adamım demiyor “ gibi fazlası ile alçak gönüllü bir örnek ve bir benzetme ile “biz buna çok dikkat ettik on yılda” sözleri ile söyleşideki bu konuyu noktalıyor.
Sayın Temel Bey. Yönetimler devamlılık arz eder. Yönetim prensipleri bir tarafa, 2003 – 2015 yılları arasında yürekten bağlı olduğunuz siyasi görüş kesintisiz iktidardayken böyle olması gerekmez mi? Siz, 2005 Nisan ayında Genel Müdür oldunuz. Son on yılda her hangi bir işlem yaparken senin, benim adamım diyerek ayırım yapmadığınızı ve taraf tutmadığınızı söylüyorsunuz. Kanaatimce bu ifade ebola örneğine yakın inanılmaz büyük bir pot. Ve tehlikeli de. Şöyle mi düşünmeliyiz acaba? Tüm çalışanların bildiği ve de şikâyet ettiği THY’ de siyasal görüşün teşkilatlanması, takım ve taraf tutma esasına dayanan personele yönelik işlemlerin hepsi Sizin Genel Müdür olmasından önce yapıldı ve bitirildi. Hem de örnek aldığınız ve ismini ifade edebildiğiniz tek insan ülkemizin Başbakanı iken. Böyle mi anlamalıyız? Evet; ben ayırım yapmadım, çünkü Genel Müdür olduğum tarihte kalan sağların tümü zaten bizdendi, dolayısı ile ayırım yapamazdım ki mi demek istediniz? Yanlışsınız Temel Bey. Takım oyunu böyle oynanmaz. Siz değimlisiniz, “ 2009 yılında THY’ de eskiye ait hiçbir şey kalmayacak” diyen. Eskiye ait derken kastınız uçaklar, teçhizat vb. hizmet unsurlarıydı belki de. Ben mi yanlış anladım dersiniz? Eğer öyleyse sizden özür dileme görevini samimiyetle yapabilirim.
2003 Yılında Ak Parti Hükümetinin kurulmasını takiben Temel Bey Türk Hava Yollarının Teknik Hizmetlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu. O dönemdeki istihdama, terfi ve tayine, iş akdi fesihlerine vb.. işlemlere bakıldığı takdirde, Temel Beyin taraf tutup tutmadığı, ayırım yapıp yapmadığını tam olarak görebilmek mümkün. Bunları yaşayanlar THY’ den uzakta olsalar da halen hayattalar.
On Yılda Neler Değişti?
Filo yapısı, yolcu sayısı, uçuş noktaları, personel sayısı, karlılık. Tüm bu kalemlerde artış var. Bundan ötürü Genel Müdür olarak bu güzelliklerdeki payınızı inkar edebilmek mümkün değil. Allah çarpar.Eh tabii ki üst yöneticiler şirketlerinin tüm faaliyetlerinden sorumludur. İyi olanları kabullenmek, yapılan hatalar ve yanlışlıklardaki payınızı da kabul etmenizi gerektirir.
Habom’un Günahı Kimin Üstüne? Hamdi Beyin mi?
Son on yılda Türk Hava Yolları normal sayılabilecek ölçülerin dışında büyüdü. Bu tabii ki her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bizi de gururlandırdı. Bazen ise keşke düşünen, ölçümleyebilen bir vatandaş olmasaydım da bu ruh halim zedelenmeseydi diye düşünüyorum. Evet; Kurumların sağlıklı büyümesi faaliyeti destekleyen işletme alt yapısının da işleve iştiraki oranında gelişmesi ve büyümesi ile olur. Bu bir görüş değil. Bu topyekûn büyüme mantığının en basit bir tarifi. Evet; ortada pilot, vasıflı teknisyen yokken hayli büyük miktarda uçak aldılar. Sonra da aramaya başladılar.
Türk sivil havacılık tarihinin en önemli projelerinden biri olarak lanse edilen HABOM'un Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki açılış törenine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanı getirmiştiniz. Onun yanı sıra Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir katılmışlardı hatırlar mısınız?
Tamamı şirketin öz kaynaklarıyla finanse edilen HABOM, THY Teknik AŞ'nin sektörel platformdaki teknik bakım ve onarım kabiliyet ve kapasitesini artırmak, havacılık alanında kapsamlı bir ekosistem yaratmak adına İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda, yaklaşık 550 milyon dolarlık bir tesis ile devreye girmişti.
Hani, Projenin faaliyete geçmesiyle Türkiye'nin dünya genelindeki uçak bakım, onarım ve revizyon sektöründen elde edeceği payda büyük bir artış olması beklendiğini söylemişti. THY Teknik A.Ş dü Onarın tesisi arasında ilk 5’ e girecekti ya.
Daha neler söylendi neler. Şimdi ne oldu? Aynen geriye dönüldü. Harcanan milyon dolarlar ayrı bir konu. Söyleyemediğiniz bir şey vardı. Haklıydınız saklamakta. O da bu reorganizasyonun yapılmasının ana nedeni Hava İş Sendikasından duyduğunuz korkuydu. İnsanları üzdünüz. Yarınlarından korku duydular. Teknisyenleri Türk Hava Yolları Teknik A.Ş’ de işe almak üzere imtihana soktunuz. Uzun süre hiçbir bilgi vermeden beklettiniz. Daha sonra THY’ de çalışmak üzere sınava giren teknisyenleri, vaat edilenden çok daha düşük maaşla Habom’da istihdam edeceğinizi ilan ettiniz. Aylarca işsiz ve bomboş bekleyen insanlar bu emrivaki’i reddedemediler. Herhalde bunun bir anlamda hak yemek olduğunu düşünemedi Sn Kotil.
Olan oldu biten bitti. Gördüler ki bunun sonu yok. Haydi geriye, eskiye döndüler.Sancısız bir dönüş oldu mu diye sorarsanız, cevap yine hayır.
Hele bir söyleyin Temel Bey. Genel Müdür olmadan önce Genel Müdür Teknik Yardımcısıydınız. Dolayısı ile Tekniği en iyi bilen tepe yönetici olduğunuzun kabulü zorunlu. ( ? ) Üstün kariyerine ilaveten Teknik ünitenin başında çalışmış olmaktan ötürü sistemin işleyişini de iyi bildiğiniz de bir gerçek. Hangi akla hizmeten böyle bir işe giriştiniz ki? Bu konular Hamdi Bey yaptı diyerek kapatılamaz. Sahi tüm bunlar 2003’ den önce Türk Hava Yollarında çalışmaya başlamış olan gafillerin ve şirket düşmanlarının marifeti olmasın. Devletin milyarları bir yana, insanların çektiği sıkıntıların günahının tümü boynunuzadır.
Önce Uçakları Alalımda Sonra Pilot Buluruz.
THY tarafından istihdam edilen yabancı uyruklu pilotlar kendi memleketlerinde sahip olmaları hayli zor olan maddi imkanlarla THY’ de çalışıyorlar. Türk Hava Yollarında edindikleri mesleki kazanımları ve tecrübeler ile kendi ülkelerinde iş bulmalarını takiben hali ile ülkelerine dönecekler. Şirketlerimizin bu tempoda büyüyeceklerini de düşündüğümüz takdirde bu durum sistemin bu bölümünde kaçınılmaz bir çöküş yaratacağı mutlak. Bunun önüne nasıl geçilebilir? Tabii ki Türk pilotlarının sisteme öncelikle kazandırılması ile. Bunun için bir çaba sarf ediliyor mu? Hayır.
Sayın Kotilin defteri kalemi eline alıp, oturup hesaplaması gerekir. Acaba bu gün gazetelerde iftiharla duyurulan İranlı Pilot Türk Hava Yollarına katılımları ile ilgili haberi duyururken kaç tane genç Türk Pilotun hakkını yediler. Ülkelerinde iş bulamayan yabancı pilotların ülkemizde çalışmayı kabul etmeleri için ( ? ) kendilerine Türk pilotlarından fazla ödeme yapılıyor. Üstelik ev kirası da vardı yapılan ödemeler arasında. Şimdi bundan vazgeçilmiş nasıl olmuş ise. Çok enteresandır, yabancı cockpit personeline aldıkları maaş konusunda konuşmaları yasaklanmış. Bu bile konuyu yorumlamak için yeterli değil mi? Evet Sn. Kotil siz hak yemezsiniz.
Her ne kadar Yönetim bir ara bizim pilotlar yabancı cockpıt personeli istemiyorlar balonunu uçurdu ise de bu doğru değil. Genelleme yapmak istemem ama Türk Hava Yollarının sonuçta kendi ülkelerinde iş bulamayan yabancı pilotları istihdam ettiği açık. Evet; bizim pilotların kariyerinde belli yere gelmiş, deneyimli yabancı pilotlara kesin itirazları yok.
Ve de Diğerleri
Mühendislik çok sağlam bir öngörüye sahip olmayı gerektirir. Yukarıdaki örnekler için öngörüye fazla gerek yok iki + iki dört eder gibi bir şey. Planlama konusunda zafiyet var gibi ne derssiniz? Duydunuz mu bilemiyorum. Sabiha Gökçen’ de geçen gün bir şirketin birkaç seferi uçucu ekip bulunmamasından ötürü iptal edilmiş veya ertelenmiş. Meğer aynı gün Türk Hava Yollarının pilot alım imtihanları varmış. Bu bile sektörün durumunu anlatmak için yeterli. İsterseniz Türk Hava Yollarının yurt dışı müdürlüklerine atanan personele bir bakın. Buradakilerle bir konuşun. Hak yemek nasıl olurmuş görün ve anlayın. Normal tayin ve terfiler için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bir ara THY’lilerle temas kurup isim bazında örneklemeyi düşündümse de, sonra vazgeçtim. Malumun ilanı için uğraşmanın bir faydası yok.
Bu Dünyada Çirkin Bir Şey Yok.
Evet, Sn Kotil. Keşke CEO anketinde ifade ettiğiniz şey doğru olsa. Çirkin bir şey olmasa bu dünyada. Ben bunu sizin bir temenniniz olarak algılıyorum. Bunun gerçekleşmesi için üzerinize düşeni yapmaya THY’ den başlayabilirdiniz. Bana göre yapmadınız.
Yorumlar Tüm Yorumlar (44)