Ignaz Philipp Semmelweis, 1818'de Budapeşte Buda'da doğdu. Önce Viyana Üniversitesi Hukuk fakültesine girdi ancak bir yıl sonra doktor olmaya karar vererek, tıp eğitimini 1844’te Viyana Üniversitesi’nde tamamladı. Diplomasını aldıktan sonra Viyana Hastanesi'nde çalışmaya başladı.
Viyana Genel Hastanesinde, 2 doğum kliniği vardı. Genç doktor, aynı yöntemler kullanılmasına rağmen ölüm oranlarının birinde daha yüksek olduğunu fark etti. Aradaki fark, koğuşlardan birinin dershane olarak kullanılmasıydı. Öğretim koğuşunda bulaşıcı bir hastalık departmanı ve otopsilerin yapıldığı bir morg vardı. İkinci koğuşta ise sadece ebeler bulunuyordu. 1847'de arkadaşı Jakob Kolletschka, otopsi sırasında yanlışlıkla kendini bir neşterle yaraladı ve yaralanma sonucunda kan zehirlenmesinden hayatını kaybetti.
Semmelweis, Kolletschka’nın otopsi raporunu okurken, Jakob'un doğum eyleminde olan ve aynı zamanda doğumdan bu yana sıkıntı çeken kadınlarla aynı semptomlara sahip olduğunu fark etti. Bunun üzerine, kadavralarda bulunan ve “zehir” diye adlandırdığı maddelerin klinikteki hamilelere bulaşıp lohusalık hummasına neden olduğu ihtimali üzerinde durdu.
Bundan sonra, genç doktor tüm öğrencilerin otopsi işlemlerinden sonra ellerini bir klor çözeltisiyle yıkamalarını istedi. Yöntem gerçekten etkiliydi. Doğum yapan kadınların ölüm oranı neredeyse 10 kat azaldı. Ebelerin bulunduğu ikinci klinikteki ölümler daha azdı, çünkü ebelik eğitimi alanlar otopsiye girmiyordu.
Ancak Semmelweis'in bu keşfi, meslektaşlarını memnun etmedi. Memnun olmama nedenlerinden biri, doktorun siyasi protestolara katılması diğeri de hastane müdürünün keşfini beğenmemesiydi. Bu nedenle genç doktor, Viyana Hastanesi'ndeki işini kaybetti. Bir yıl sonra Semmelweis, Pest'e geri döndü ve 6 yıl boyunca hastanelerinin doğum bölümünün şefi olarak görev yaptı. Onun sayesinde anne ölümleri neredeyse tamamen azaldı. 1855 yılında Semmelweis, Pest Üniversitesinde Kadın Doğum Profesörü olarak görevlendirildi.
Kirli ellerin doğumsal ateşin tek nedeni olduğu fikri, tıp dünyasında bir devrimdi. 1861'de Semmelweis ana eseri ‘Etiology, Concept, and Prophylaxis of Childbed Fever’ı yayınladı. Önemli keşfine rağmen, Ignaz Semmelweis’in meslektaşlarının birçoğu bulgularına kuşkuyla bakıyordu. Kirli ellerin lohusalık ateşine sebep olmasını doğru bulmuyorlardı. Semmelweis, açık mektuplar yazdı ve hatta konferanslar düzenlemek istedi, ancak bütün girişimleri başarısız oldu.
Ne yazık ki, tıp topluluğu tarafından reddedilmesi ve sürekli eleştiriler alması Semmelweis'in zihinsel sağlığını etkiledi. 1860'lı yıllarda depresyona giren Semmelweis, halkın arasında garip tavırlar sergilemeye başladı. Viyana sokaklarında yürürken gördüğü genç çiftlerin önünü kesip, sadece “bebeğiniz olacağı zaman doktorunuza söyleyin, doğumdan önce mutlaka ellerini yıkasın” diyordu.
1865 yılında Semmelweis’in meslektaşı olan doktor János Balassa, Ignaz’ı bir psikiyatri kliniğine gönderme talebinde bulundu. 30 Temmuz'da, Semmelweis Döbling'deki bir kliniğe kaldırıldı. Kaçmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. İki hafta içinde Ignaz Semmelweis, bir enfeksiyon nedeniyle öldü. Enfeksiyonun ameliyat sırasında aldığı kesiklerden kaynaklandığı açıklandı. Kadınların hayatını kurtaran doktoru, sadece birkaç tıbbi dergi andı.
Ne yazık ki Ignaz Semmelweis’in tanınması ve keşfi, ölümünden yıllar sonra kabul gördü. Ignaz, bugün, antiseptik yöntemin kurucularından biri olarak kabul ediliyor. 1906'da şerefine “Annelerin Kurtarıcısı” yazan bir anıt yapıldı.
Semmelweis, geç de olsa modern antiseptik yöntemlerinin fikir babalarından biri olarak kabul edildi. Çalışmaları, mikroskobik maddelerin hastalıklara yol açabileceğinin saptanmasında önemli bir paya sahip oldu. Semmelweis, germ teorisi tarihindeki önemli isimlerden biridir; bu teorinin “modern tıp bilimi ve uygulamalarına en fazla katkısı olan teori” olduğu söylenir.
İster inancınızdan, ister bilimden yana tavır alın, ellerinizi hep yıkamak zorunda olduğunuzu bilin. Suyu ellerinize, ayaklarınıza dökmek bir yıkama, yıkanma ya da temizlenme değildir. Sabun ile ovmadıkça temizlemiş olmazsınız.
İnsanoğlu bazı gerçekleri zor kabul eder. Tarihte bu tür bilim adamlarının idam edildikleri de görülmüştür. “Eppur Si Muove” hala gericiliğe verilmiş en güçlü cevap olarak hatırlanmaktadır.
Rahatlatıcı yalanlar acı gerçeklerden daha çok kabul görür.
“Cahil halkın feraseti”, maalesef durumu daha da kötü hale getirmiş, çılgınlık boyutlarında bir dizi acı deneyimler yaşanmıştır. Karantinadan kaçanlar polislere “biz virüslü isek sende kap” diyerek yüzlerine tükürülmüş, sanal ortamda mikrofon uzatıldığında camiye gidene, kutsal topraklardan gelene virüs buluşmaz diyenler ile toplu namaz kılmayın uyarısında bulunan imamı dövmeye kalkışanlar dahil hepsi de bu ülkenin vatandaşlarıdır. Onlara kızmak gibi bir lüksümüz yoktur. Tek yapılması gereken “Kök Neden” araştırması ile cehalete çare aramak ve bulunacak iyileştirmeleri uygulamaktır.
Yaşam, çok zalim bir öğretmendir.
Önce sınav yapar, sonra dersi verir...
André GIDE
Ders alıyor muyuz diye sormayacağım. Tarih, almadığımız derslerle dolu bir yaşam üniversitesidir. Doğru yolu seçmek için ise “Yunus 100” yeterlidir.
“Yaşamdaki en doğru yolu bilim gösterir”
Evde Kalın sağlıcakla.
Yorumlar