Eskiden Yöneticisi olduğun İş Yerine Tepe Yönetici Olmak Çok Zor İş: Evet, nerede yapılırsa yapılsın yöneticilik zor zanaat. Yöneticilik dışında bir konuda görev aldığınız zaman bunu kendi başınıza yerine getirmek oldukça kolay hatta sıradan bir iş gibi. Alacağınız sonuç doğrudan doğruya göstereceğiniz çabalara bağlı. Görevi yerine getirmek için önce detaylarını gözden geçirir, bunu en iyi şekilde nasıl yapabileceğinize karar verir, aşamalarını belirler ve bir program yaparsınız. Görev için gerekli olan kaynak ve araçlara ulaşma imkânı bulduğunuz zaman görevi hızla ve kolayca yapıp bitirmek sizin elinizde.
Eğer üst yönetici konumundaysanız, büyük bir olasılıkla şu anda bulunduğunuz noktaya, bir önceki görev süresince sergilediğiniz başarılı çalışmalarınız nedeni ile seçilmiş olmalısınız. En azından ciddi işyerlerinde tercih böyle kullanılır. Ve de insanlar emindir ki, bu görev yükselmesinde falanın yakını, filanın akrabası olmanızın her hangi bir etkisi yoktur.
Bir işi başkalarına yaptırmak gerektiğinde işi kendiniz yaptığınız zaman gereken kabiliyetlerden farklı bir beceriye ihtiyaç duyacağınız kesin. Bir işin sorumluluğunu başka birine devretmeniz halinde daha ilk anda dengeleriniz değişecek ve insan ilişkileri unsuru devreye girecektir. İşte bu noktada işinizle ilgili üst seviyede teknik bilgiye sahip olmanızın yeterli olmadığını hissedeceksiniz. Her ne ise bir şekilde tepelere ulaştıktan sonra sizde bulunmayan belki de eksik olan başka becerileri kazanmak durumundasınız ki bunun en başında “ insan ilişkileri “ ve aşağıda belirtilen diğer hususlar gelecektir.
Evet; Yöneticiliğin en zoru ise insanın uzun süre memur veya yöneticisi olarak çalıştığı bir noktanın bağlı olduğu en tepe yönetici olarak olması. Ben bunu yaşadım. Ne denli zor olduğunu iyi bilirim. Bu görevi kusursuz yapabilmek için insanın birçok hasletlerinden vazgeçmesinin gerektiği kabulü zorunlu olan bir gerçek. Nelerden mi vazgeçeceksiniz? Neleri mi unutacaksınız? Evet; eskiyi unutmanız ve hafızanızdan silmeniz gerekecektir. Eski çalışma döneminizden kalan kötü anıları ve bu anıların başrol oyuncularını hatırlamayacaksınız. Eğer sizden sonra bu noktaya atanan insan yönetimi sizden iyi beceriyorsa ne güzel diyeceksiniz. Sizin yapamadıklarınızı yapıyorsa, hatta ve hatta döneminizde olan hata ve yanlışlıklar ile şirkete karşı kötü niyetli davranışlarda bulunanları bir şekilde ortaya çıkarıyorsa birlik ve beraberlik duygusunun nelere kadir olduğunu düşünecek ve bundan memnuniyet duyacaksınız. Tabii ki bir tepe yönetici olarak yapılanların tümünden kendinize de pay çıkartmanız mümkün. Bu zeka ürünü bir davranış olurdu tabii ki. Ben unutmam diyebilirsiniz, hayır; illaki hepsini hatırlayacağım ve bu güne hesap soracağım derseniz zamanında baştayken bunların gereğini neden yapmadın diye birileri sorabilir size? Kısaca hislerinizden, kininizden uzaklaşmanın bir yolunu bulacaksınız. Durumunuz bunu şart kılar. Şu veya bu şekilde eski dönemin anlaşmazlıklarını şu veya bu şekilde ( ? ) cezalandırmaya kalkarsanız, inanabilirsiniz ki, sizde aynı duruma hatta daha beterine düşeceksiniz bir gün. Sizin için kim üzülür bilemem? Çalışanlarınız bu durumu fark edecektir hatta etmişlerdir mutlak. Size ne kadar güvenebilirler onu da bilemiyorum. .Size hiç saygı duymayacaklarını da biliyorum. Tabii bu gibiler için önemli olan çalışanın saygısı değil patronların ve olara aşırı yakın olanların size yakınlığı. Peki; siz çalışanlarınızın şu anda ne hissettiklerini biliyor musunuz? Üzülmeyin her ne düşüyorlarsa içlerinden düşüneceklerdir. İçlerinden yüzünüze karşı söyleyeceklerdir her şeyi, sessizce. Malum tepedekiler ve bulunduğunuz makam onları buna zorlar. Yoksa İnsan Kaynakları devreye girer. Ama bu durum bile, size “yuh” çekmelerine engel değil. Ben ve bir çok kimse bunu duyuyor.. Ya siz? Daha ne kadar küçülmemeniz mümkün olabilir ki? İşte; onu bilemem. Ben bilemem. Battal Bey’ de bilmez herhalde. Pardösü ve çanta taşımadan bu günlere geldik. Ya siz?
Evet; Battal Bey, Çelebi’ den ayrılma nedenleriniz tam olarak bilmem mümkün değil. Ümit etmek isterim ki, sizin üstleriniz anlatımdaki çirkinlikleri bu veya değişik bir şekilde yaşatmamışlardır size. Ancak muhatabınız olan insanları biraz tanıyorsam yukarıdaki üç paragraf için sizden görüş, tasdik veya katkı istemeye gerek görmüyorum, Ancak bu yazıyı sizden izinsiz kaleme aldığım için özür diliyorum. Yine de şayet arzu ederseniz “ Bunların tümünü doğru değil. Hayaliniz çok genişmiş “ diyebilirsiniz bana. Ama hayır deseniz de bu insanın tepeye oturur oturmaz size “ sizinle birlikte yapmamız mümkün değil “ veya bu mealde bir söz söylediğini hatırlıyorum. Dayanamamış, sabredememiş ve içindekini ortaya dökmüştü.
Çalışanı işten çıkartmak profesyonellik ister. Bir akşam, son günlerde bir yerlerde yaşanan benzeri bir olay nedeni ile Sistemden tüm Çelebililere ( patronlar ve yöneticiler dâhil) gönderdiğim mailin ekline biz yazı koymuştum. Başlığı “ İşten adam çıkartmakta profesyonellik ister’ di.” Çelebinin bir bayan yöneticisi ( ? ) bu yazıyı okumuş. Hayli zaman sonra bir münakaşamız esnasında bana “ Başka şirkette bunu yapsaydınız sizi kovarlardı “ demişti. İşte bu garip Müdür hanımın sağlıksız düşüncesi. Onu getirip oraya koymuşlardı ya. O mu hatalıydı yoksa onu getirenler mi? Neyse ki ben o günlerde kovulmadım.(?) Bir şirketin Battal Bey gibi uzun seneler kuruma hizmet vermiş olan birine gerçekten değer verip vermediğini anlamak istiyorsanız, işe alım süreçlerine değil, çalışana sağladığı imkânlara değil, asıl çalışanlarını işten nasıl çıkardığına bakmak gerek. Çünkü bir şirketin, artık birlikte çalışmama kararı aldığı personeline yaptığı muamele, bu süreci yönetme şekli, şirketin kurumsallığını ve insana verdiği değeri gösterdiği gibi, geride kalan çalışanların performansını da, şirketin dışarıdaki itibar ve imajını da çok etkiliyor. Özetle, işten çıkarmak da çok profesyonellik isteyen bir iş başlıklı bir yazı vardı Hürriyet gazetesinin IK ekinde.
Havaş grevi grev hüküm sürüyordu. Çadırlar şirketin giriş kapısı önünde kurulmuştu. O sırada yeni yöneticiler geldi şirkete. Grev esnasında yanlış olmasına rağmen insanlar işten çıkartılmıştı. Bir yöneticimiz Dalaman’ da çalışan iki teknisyenin hiçbir suçu yokken işten uzaklaştırıldığını duymuş ve nedenini bayağı araştırmıştı. Bilgi talep edilen çalışanlar bu iki teknisyenin şirkete çok faydalı ve düzgün ve terbiyeli insanlar olduğunu ısrarla vurgulanmışlardı. Tek hataları greve iştirak etmekmiş. Yönetim Kurulu Murahhas azası beyefendi böyle uygun görmüşler ve onları Havaş’tan uzaklaştırılmışlar. Yöneticimiz bu Teknisyen arkadaşlara telefon etti ve neden işten uzaklaştırıldıklarını bir de onlardan dinledi. Sonuçta teknisyenlere takip eden hafta başı tekrar işe başlamalarını söyledi. Duyduk ve çok şaşırdık. Çalışan arkadaşlarımız tabii ki çok mutlu olmuştu. Birisi.” Bu gün çocuğumun doğum günü, onun şansına böyle oldu galiba derken gözyaşlarını tutamamıştı “ O akşamüzeri bu teknisyen arkadaşımızın evine elinde koskocaman bir bebekle Dalaman İstasyon Müdürü çocuğunun yeni yaşını kutlamaya gitti. Ve bu arkadaşları daha sonra çok uzun seneler Havaş’ a sadakatle hizmet ettiler. Bir ara sormuştuk, Teknik bölümün belkemiği demişlerdi onlar için. Nasıl yaptı, patronu ve murahhas üyeyi nasıl ikna etti bilmiyoruz. O zamanlarda İnsan Kaynakları deyimi kullanılmıyordu. Bu insan eski unvanı ile Genel Müdür İdari Yardımcısıydı ve insanlık mefhumunu kalbinde taşıyordu. Kendisine sistemin bir üretim hatası olarak bakmıştım. Halen de için aynı düşüncedeyim.
Battal bey, istifa ederek ( ? ) işten ayrıldı. Eminim ki Sayın İbrahim Babadağı’ nın ifade ettikleri gibi “ Dünyanın en etik dışı işten çıkartılmalarının yaşandığı ülke’nin: Türkiye” olduğuna inanmıştır artık. Tabii ki çalıştığı kurumun bu ve benzeri uygulamaları yapan şirketler içinde önemli ve saygın bir yeri olduğuna da. Esasen; Battal beyin yapması gereken tek şey, yaşadığı son üç, beş aylık filmi geriye sarıp o günleri tekrar yaşarmışçasına bir daha kez düşünmek. Yoğun sezon bitti. Dünyanın gözünü Antalya’ya çeviren G20 zirvesi de geçti. Şimdi ise siz bu durumu yaşadığınıza göre bu görev için herhalde size güvenmiyorlardı Battal Bey. Ne dersiniz? Bunda da bir terslik yok mu? Bu denli önemli operasyonlar yaşandığı süreçte, tüm dünyanın gözü kulağı Antalya’daydı. Ve de havalimanına G20’ ye iştirak edecek Devlet Başkanları ve maiyetleri ile 3000’ e yakın basın mensubunu taşıyan yaklaşık 100 adet büyük gövdeli uçak indi. Bu uçaklara hizmet sunan bir şirket güvenmediği birini bu konu ile ilgili görevin başında tutar mı? Bana göre tutmaz ve de zinhar tutmaması da gerekir. Onu süratle ve itina ile uzaklaştırır işten. G20 öncesi size bu itina gösterilmediğine göre güvensizlik etken değil bu kararda. Herhalde bu çalışma için bu kararı verenlerden veya tasdik edenlerin birinden istasyonca bir teşekkür bile almış olabilirsiniz. Kim bilir? İşvereniniz sizi emekli etme kararını daha önce almış olsa, İnsan Kaynaklarınızın tepesi sizi önceden bilgilendirirdi? Malum seneleridir emek verdiniz şirkete. Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var ya? Değerli insan Kaynakları yöneticiniz onu da yapmamış. Peki; Battal Bey bu sorum size, siz zirvenin bitimini takip eden bir hafta gibi kısa bir sürede bu itinayı hak edecek ne yaptınız?
Bu uygulamayı itina ile yapmak İnsan kaynaklarının işi. Acaba bu ünitenin unvanından “ İnsan “ kelimesi çıkartılsa mı? Uygulamalarını bu kelime ile ilişkilendirmek, tanıdığım örnekler aklıma geldikçe bana iyice zor gibi geliyor nedense.
Çalışana Yönelik bir insancıl Davranışı Kim Yadırgar Dersiniz? Türk Hava Yolları’nda görev yaptığım dönemde arkadaşlarıma hitaben resmi, imzalı ı bir yazı yazmıştım.Özetle demiştim ki: “ Sayın …………Hepimizin bildiği üzere emeklilik yolu ile işten ayrılmak insanın hem maddi hem de manevi hazırlık yapmasını gerektirir. Bu hazırlığın yapılmasına imkân verilmeden yönetimlerce verilen ani kararlar ile bu konuda yapılan uygulamaların kurumlara uzun yılları vermiş olan bir çalışanın, iş yaşamı sonrası huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmesine engel teşkil edeceği mutlaktır. Bu nedenle Yer İşletme ünitesinde değişik bir uygulama yapılması düşünülmüş ve önümüzdeki üç sene içerisinde şirketimize yaptıkları çalışmalar nedeni ile kendilerine teşekkür edilerek emeklilik işlemleri yapılacak olan çalışan ve yöneticilerimiz belirlenmiştir. Bu bildirimin, iş kanununun kanunun bildirimsiz fesih maddesinde zikredilen hususlarda hata yapan çalışanları kapsamayacağı açık olup bu konulara alışılagelenin üzerinde dikkat sarf edileceği kuşkusuzdur. Vb”. Bana göre bu medeni, düzgün bir davranıştı. Şirketin Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu hiçbir şey söylememiş ve tepki koymamışlardı. Gel gelelim her zaman başıma dert olan İnsan Kaynaklarının tepe sorumlusu yırtınmaya başlamıştı. Bu resmi bir yazı, Bundan sonra birini kovmaya kalksak mahkemeye bu yazıyı ibraz ederler ve de başımıza dert açılır diyor, başka bir şey söylemiyordu. Zannedersiniz ki İnsan Kaynaklarının en önemli fonksiyonu insanları şirketten dışlamak. Susturmak mümkün değildi onu. Oysaki herhangi biri işten çıkartılacağı zaman sus pus olurdu. Karışmaz ve bir de çalışan yanlısı görünürdü. Tebligat yapıldıktan sonra işten atılan pardon emekliliğini isteyen görevliyi ( Şayet Yönetici ise ) öğle yemeğine bile davet edip, üzüntülerini beyan ederdi. Evet, bu yaşamış Türk Hava Yollarından.
Seneler sonra gördüm ve anladım ki bu iş yalnız THY’ da böyle değil. Sistemin çalışması bu şekildeymiş. Eminim ki Battal beyimiz böyle bir şey yaşamamıştır. IK’ nın tepesi senelerin çalışanına kendisi ile neden birlikteliği sürdürmediklerini anlatmış, nedenlerini bir bir sıralamış, yemeğe falan davet etmezken, bir işveren vekili olduğunu hiç unutmamıştır mutlak. Usul olduğu üzere yemek birkaç hafta sonra da organize edilebilir. ( ? ) Eh, bu açıklamaları dinleyen Battal Bey’ de onlara hak vermiş ( ? ) işten ayrılma isteğini yazılı olarak İnsan Kaynaklarına bildirmiştir mutlak ( ? ) Buna ben gülmesine gülerim ama kargalar ne yapar işte onu bilemem.
Battal Çoban Beyi Nasıl Tanıdım? Çelebiye 1996 yılında girdim ve iki seneye yakın bir süre o çatı altında kaldım. O dönemlerden tanımıyorum Battal beyi. Antalya’da Ramp Şefiymiş. Çelebiye ikinci gelişimde kendisini Dalamanda tanıdım. Başmüdürdü. Allah biliyor ya, ikimizde birbirimizden hoşlanmamıştık. Yakınlaşmak mümkün değildi. Meğerse İstasyonlara yapılan habersiz denetimlere karşıymış. Her ne ise o dönemi birbirimizden uzak durarak, yalnız Dalamandan ayrılırken yapmaya mecbur olduğumuz “Denetim Sonucu Bildirim Toplantılarında” görüşerek arızasız atlattık. Zaman geçti, 2010 yılında Battal beyin Antalya’ya tayin edildiğini duydum. Dalamandan Antalya’ya. Doğrusunu isterseniz sevinmemiştim. O sırada Metin Göksel ve Mesut Gökaşan arkadaşlarım ile birlikte denetçiydik. Ve sıra Antalya’ya gelmişti. Battal beyin tayinini takip eden ilk görevimizde ben ve Mesut arkadaşım Gıda ve Marina denetimini yapmak istedik. Metin havalimanına Çelebi Hava Servisine ve Çetur’ a gitti. Bunun nedeni belliydi.
Sonraki denetime özel bir görevle gitmiştik. Mecburen Çelebi Hava Servisine Metinle beraber gittik. Battal Bey bu istasyona atanalı altı ay gibi bir süre geçmişti ancak. Teknik ünitenin arka tarafında bulunan boş sahanın üç tarafına konulmuş konteyner ile büyük dolap arası bir şeyler yapışık düzen halinde sıralanmıştı. Bunlarda ne var diye sordum. Cevap enteresandı. “Kal edilmiş malzemeler”. Kal edilmiş malzemelerin muhafaza etmek için Devlet Hava Meydanları İşletmesine para ödüyorduk. Şaşırtıcıydı. Belki de bana öyle söylendi diye düşündüm.Meğer doğrymuş.. Teknik Müdüre derhal 2 kamyon bulmasını ve aprona giriş izni almasını ve bu malzemelerin Makine Kimyaya gönderilmesini söyledim. İş beklemediğim bir süratle halledildi ve iki büyük kamyon dolusu malzeme Makine Kimyanın hurdalığına götürüldü. Saat 16 gibi, şehirde ve daha sonra Devlet hava Meydanları İşletmesinde toplantıda olan Battal bey Havalimanına gelmişler. Herhalde kendisine bahsetmiş olacaklar ki Teknik üniteye geldi koşarcasına ve bana “ Ne yaptınız, bu malzemelerin kal edilmesi için patrondan aylarca önce onay istedik, kendisi ile görüştük ancak geri dönüş olmadı. Bildiğiniz üzere patron bu tür konularda aşırı hassasiyet gösteriyorlar, Şimdi ne yapacağız? “ dedi. Bundan önce Kal edilen malzemelerin ne yapıldığını kendisine sordumsa da cevap vermedi. Veya sual kendi dönemi ile ilgili olmadığından cevap vermek istemedi. Koskoca İstasyondan senelerce kal edilecek malzeme çıkmamışıydı yoksa?. Nedense üzerinde durmadım. Kendisine Teknikteki arkadaşlara işlemin benim talimatımla yapıldığına ve tüm sorumluluğu üstlendiğime ilişkin bir zabıt tutmalarını söylediğimi, ertesi gün meydana gelince zaptı imzalayabileceğimi söyledim.” Ve de tabii ki ertesi sabah bu zaptı Battal beyin odasında imzaladım. Battal beyle ilk yakınlaşmamız böyle oldu. Herhalde zaptı imzalamaktan imtina edeceğimi düşünmüştü.
Antalya’ da İstanbul’ dan tanıdığım bir ailenin çocuğu çalışıyordu. Aile orada bulunduğum bir akşam beni yemeğe davet etti. Laf lafı açtı ve merak bu ya ben ailenin çocuğuna “ Battal beyle aranız nasıl diye sordum “ Bana öyle bir Battal bey anlattı ki etkilenmemek mümkün değildi. Bu anlatımdaki konuları tabii ki check ettim. Ve de Metin Göksel Bey “ Eğer bu insan şirkete bu denli faydalı ise bizim ona destek olmamız gerekir” dediler.. Takip eden her Antalya seyahatimizde Battal beye daha da yakınlaştık. Esasen denetimlerden aldığımız sonuçlar çok çok iyiydi. Antalya Havalimanındaki tüm kötü çalışma şartlarına ve şirketin personeli işten uzaklaştıracağını düşündüğümüz bir takım uygulamalarına rağmen çalışanlar çok özveriliydi. Hayret vericiydi ama aprondaki işçi arkadaşlar dâhil personel Battal beye olan güven duygularını ifade ediyorlardı, Tüm bunlara ilaveten Metinin beni doğru noktaya getiren sözü ve de tabii ki birbirimizi daha iyi tanımamız ve anlamamız yakınlık ötesi dost olmayı da gerektiriyordu. Ve galiba hem Battal Bey hem de denetim grubu bu gerekliliği yerine getirdi.
Evet; Yöneticilik hayli zor bir iş. Hele hele bazı şirketlerde çok daha zor. Çalışma süresince herkesi mutlu etmek mümkün değil. Dolayısı ile sevenin ve sevmeyenin de olması doğal. Ben Battal beyi benimsemeyen gruptandım. Tanıyınca, izleyince yanıldığımı anladım. Hata yapmamış mıdır? Tabii ki Yapmıştır. Hepimiz gibi.
Sevgili Battal Bey kardeşim. Memuriyet maalesef böyle bir şey işte. En verimli olacağın zamanda bunu yaşamana üzüldüm. Kanaatimce sektörümüzde değişik nedenlerle de olsa çok kimse var benzerini yaşayan. Maalesef bir şey yapmak mümkün değil. İstersen son iki sene Çelebi’ de Müşteri memnuniyeti en yüksek düzeyde olan bir istasyonu yönet. Veya müşterilerin teşekkür mektupları ile onurlandırılmış ol. Fark etmiyor. İnsanoğlu anasını ve babasını olduğu gibi yöneticilerini de kendisi seçemiyor. Her ne ise olan oldu. Sıkma canını. Tüm sevdiklerinle birlikte sana sağlıklar ve mutlu bir emeklilik yaşamı diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum. Görüşmek dileği ile.
( * ) Başlık esinlenme: Aksiyon (www.aksiyon.com.tr/dosyalar/
Yorumlar Tüm Yorumlar (78)