İŞÇİ ÇIKARTMA VE YAN ÖDEME BUHARLAŞTIRMA OPERASYONU BAŞLAMIŞ. Bu sabah haberleri dinlerken irkildim. Bir üniversitenin asgari ücret artışını neden göstererek 30 işçi çalışanın görevine son verdiğini ve yayıcı kuruluşa aynı gerekçe ile çalışanlara yapılan yan ödemelerde azaltma yapıldığına ilişkin bilgi geldiğini ifade etti program yapımcısı.
Bildiğiniz üzere çalışanlara işverenler tarafından yapılan bir takım yan ödemeler için ( eğer kurum sendikalı değilse ) ve de bahis konusu yan ödemeler işverenle yapılmış olan iş akdinde kayda geçmemiş ise ilk bakışta bu ödemelerin devamlı olarak yapılmasında kanuni bir zorunluluk bulunmuyor gibi görünmektedir. Dolayısı ile işveren bu ödemeleri yapmaktan vazgeçebileceği düşünülebilir. Ancak işveren söz konusu ödemeleri bir süredir muntazaman yapıyorsa bu işlemin akdin bir hükmü sayılarak kazanılmış hak olarak görülmesinin gerektiği hukukçular tarafından ifade edilmekte olup buna ilişkin içtihat kararlarının mevcut olduğu belirtilmektedir.
Evet, hukuki yola başvurarak işverenden bu yan ödemelerin talep edilmesi ve alınması mümkün. Ancak bu konuda çalıştığı şirketi mahkemeye veren bir çalışanın da aynı işyerinde göreve devam etmesi imkân dâhilinde tabii ki değil. Kaşının üzerinde gözün var suçlaması ile iş akdinin feshedileceği gün gibi aşikâr. İşsizliğin bu boyutlarda devam ettiği bir ülkede ( tüm dünyada aynı sıkıntı mevcut ) şu veya bu nedenle iş akdinin feshine neden olabilecek bir girişimde bulunmanın pek akıllı işi sayılmayacağı da kabulü zorunlu olan bir gerçek. Bu durumda konuya ilişkin hak arayışını işten normal ayrılışınızın sonuna bırakmak yapılabilecek en düzgün hareket olacaktır.
Geçen haftaki yazımda, işverenlerin asgari ücret artışından kaynaklanan artımın maliyetini düşürebilmek için yan ödemelerden vazgeçebileceklerini / buharlaştırabileceklerini ve de çalışan miktarında azaltma yapma cihetine gidebileceklerini ifade etmiştim.
İnşallah bu salgın bizim sektörümüze bulaşmaz. Yine de bu not aklınızın bir köşesinde bulunsun.
SİNİR YAPMAYIN KONU TEMEL BEY DEĞİL. SİZSİNİZ. Airporthaber’ de Temel Beyle ilgili bir şeyler yazınca illaki birileri çıkıp karşı bir şeyler söylemeye kendilerini mecbur hissediyorlar. Tabii ki bir şeyler söyleyecekler. Haklarıdır. Ancak görüşlerini ortaya koyarken tüm menfiliklerin de Temel bey’den kaynaklandığını bir anlamda teyit ediyorlar. Bu teyide ihtiyaç var mı derseniz tabii yok.
Dikkatimi çeken husus ise, bu muhteremlerin yazında ifade ettiğin şu husus doğru değil, bu konu ise tamamı ile yanlış dememeleri. En son bir THY mensubu “ Ayırımcılık yaptı ise yaptı, sonuç doğru ise ve şirket başarılı ise yapılan da doğrudur” diyerek yazıda belirtilen konuyu kendi çapında teyit etti.
Daha önceleri de aynı tutumu Hamdi Topçu Bey için sergilerdi bazı arkadaşlarımız. Toz kondurmazlardı Sn. Topçu’ ya. O zamanlarda Temel Bey Türk Hava Yollarının hiç bir önemli konusunda rol almıyordu sanki. Sanki PR sorumlusu gibiydi. Hatta görevden ayrıldıktan sonra kendisi ile yapılan bir söyleşide “ Türk Hava Yollarında Temel Bey gibi 17 Müdür daha var “ diyerek onu genel ve THY kamuoyunda tasvip etmediğimiz ve de tenkit ettiğimiz bir şekilde küçültmek istemişti. Hatta ilk günlerde bir yazımda bunu kullandığım için utanmış ve kendime çok kızmıştım.
O zamanlarda başta Hamdi Topçu vardı. Yönetim Kurulu Başkanı oydu ve Türk Hava Yollarının her konusunun parlayan yıldızıydı. O gitti. Yerine Bay Aycı geldi. Sistem şimdi tam tersine döndü. Artık Temel Bey var, Yönetim Kurulu Başkanı yok ortalarda. İhtimal ki kendi tercihidir. Ve de tüm THY meydan’ı şimdi Temel Beyin. Sevabı ve günahı ile.
Gelelim toz kondurmayan arkadaşlara. Hiç bir yönetici bulunduğu yerde sonsuza kadar kalmıyor. Şirketlerde patronlar dışında hiç kimse sürekli kalıcı değil. Aslında onlarda değil. Küt diye düşüp ölmek de var. Bir gün gelecek Sn. Kotil’ de ayrılacak yerine ( x ) bey gelecek. Kral öldü, yaşasın yeni kral diyenleriniz olacak hali ile.
Airporthaber yorumlarında kimse kendi IP’sini kullanmadığı için rahat esip, gürlüyor. Esin gürleyin, Ne Hamdi Bey, ne de Temel Bey için kaleme alınan methiyelerin kimin tarafından yazıldığını bilen yok nasıl olsa. Hamdi beycilere neredesiniz arkadaşım diye seslenen de. Dün yaşasın Hamdi Bey. bu gün, Temel Bey bizim her şeyimiz, Şirket bu durumunu ona borçlu.yarın gelecek olan için ise nasıl olsa bir slogan bulunacaktır.
Türkiye’mizde çok çok uzun yıllardır işe girişte torpil ve tavassutu artık herkes normal karşılıyor. Çalışma sürecinde olanı, biteni yadırgayanların olmasını garipsememek gerek. İster Rizeli ol, ister Ankaralı. Türk Hava Yollarında işe girmek için seninle birlikte müracaat edenlerin içinde en iyisi ve de THY standartlarına en uygun olan sensen benim açımdan sorun yok. Nereli olursan ol. Hangi siyasi görüşten olursan ol.
Eğer, sen yapılan ayırımcılığın bundan menfi etkilenen insanları tarafında otursaydın acaba bu kadar rahatlıkla “ Yaptıysa Yaptı ” diyebilir miydin? Bir siyasi partimizin sloganını yazdığın yorumda kullanıp “Durmak Yok Yola Devam “ diyerek ne denli poliitize olduğunuzu ifade ederken sırtınızı dayadığınız mantığı bu şekilde ortaya koyabilir miydiniz? Hiç zannetmiyorum.
Kimi, neyi desteklerseniz destekleyin. İsterseniz hiç durmadan koşar adım yola devam edin, ama bu davranışlardan vazgeçin. Eğer Temel beyi çok seviyorsanız, işinizi daha iyi yapmaya çalışın. Sevgi ve bağlılığınızı böylece daha akılcı bir şekilde ortaya koymanız mümkün olacaktır.
Neyi ne kadar hak ettiğinizi bilemiyorum ama, sizler için, ileride bu tür çirkin davranışlardan etkilenmeden normal şartlarda sonlanacak bir iş yaşamı diliyorum ve THY’ deki çalışan kıdem yaşını dörde indireceğim diyen bir yanlış zihniyetle karşılaşmamanızı diliyorum..
Bu arada, bir de “ TÜRK HAVA YOLLARI BİZİM HER ŞEYİMİZ” demeyi deneyin lütfen. Doğru olan budur. Şimdiye kadar gördüğünüz bundan sonra da göreceğiniz üzere İnsanlar gelip geçici.
KAR KRİZ’E DÖNÜŞTÜ. SÜREÇ YÖNETİCİLER İÇİN BİR İMTİHANDI. Tüm uluslararası havayolları modern teknolojinin en son ürünü olan uçakları kullanıyorlar. Filolarının yaş ortalaması birbirine çok yakın. İstisnasız hepsinin sivil havacılığın olmaz ise olmazı olan güvenlik ilkesi konusunda tavizsiz davrandıkları biliniyor. Teknik bakım ünitelerinin hepsi bu iş için gereken uluslararası ve yerel sertifikalara sahipler ve de filodaki uçakların bakım ve onarımları konusuna büyük hassasiyet gösteriyorlar. Uçuş esnasında yolcularına sundukları ikram ürünleri ve sunumun yapıldığı malzemelerin tümü en üst kalitede diyebiliriz Bazıları bu ikramı para ile satıyorsa da, yolcu bunu kabul ediyor ki o havayolundan bilet alıyor.
Neticeten havayollarının farklılığı hizmetteki küçük olan detaylarla ortaya çıkıyor. Osmanlı Bankasının ezberlenen reklam sloganı gibi “ Yok aslından birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız “ diyebilmek için bu küçük detayların uygulamalarına dikkat etmek gerekiyor, hepsi bu kadar.
Kar geleceği belli Anonslar yapılmış. Türk Hava Yolları yüzlerce uçuşunu iptal ve ilan etmiş. Bu kar, hava günlük güneşlikken aniden çat kapı bastırmadı. Uçuşlar iptal edilerek nasıl ki operasyonel açıdan gerekli tedbir alındı ise bu uçuşlarla seyahat edecek yolcuların konaklamaları için de bir takım tedbirlerin alınmış olması gerekmez miydi? Sahi uçuşlarını iptal eden tek havayolumuydu Türk Hava Yolları
Televizyonlarda, çeşitli kanallarda konuşan her yolcu, muhatap bulamıyoruz vb. sözler söyledi. Nedeni havacılık sektörünün herhangi bir kusurundan kaynaklanmayan bu krizde yapılabilecek en büyük hata buydu. Ortadan kaybolmak. Yılbaşı nedeni ile otellerde yer bulunamıyor. Şimdi her şey geçti gitti ve bitti. Biz şirket olarak o otelle çalışmıyoruz mazeret değil. En azından yolcuyu ilgilendiren bir mazeret değil. O otele neden gönderemeyeceğinizi yolcuya anlatabilmek gerek.
O gece bir arkadaşımı aradım. Benimle zar zor konuştu. Haber peşindeydi. Ve de konu ile ilgili sormam gereken suali sordum. “ Yahu terminalde hiç havayollarının üst düzey bir yöneticisi yok mu? Hiç bir Havayolunun adı halkla İlişkiler mi, yoksa kurumsal İletişim mi her neyse, bu yolcularla kurulması gereken teması yönlendirecek ve bu konudaki deneyimini havalimanında yolcu ile karşı karşıya bırakılarak kaderine terk edilmiş kontuar personeli ile paylaşacak, onların önünde duracak bir yetkili yok mu? Arkadaşım, bilemiyorum, görmedim. Olsa her halde görürdüm ve de mikrofon uzatırdım. Ama bakıp seni yarım saat içinde ararım dedi. Aramadı, işine daldı mutlak. Ama bu eksikliğin olduğunu biliyordum. Zira başkalarına da sordum. Sonunda da gidip bizzat bakmaya mecbur oldum. .Gönlüm, hep kontuardakilere yardımcı olup onların önüne kalkan olacak bir tepe adamının orada bulunmasını diliyordu. Ama yoktu.
Bu arada sözlü basının Havalimanında yaptığı çalışmayı da bir türlü anlayamadım. Seferlerini iptal eden ve yolcusu havalimanında beklemekte olan Türk Hava Yollarından başka havayolu yoktu sanki. Haberin başlangıcında THY kontuar logolarını gösterip bazen de zum yapıp sonra mikrofonu yolcuya uzatırsanız hangi havayolunun yolcusu ile konuşursan konuş, yolcunun uçuş yapacağı havayolunun ismini zikretmemesi halinde haberi izleyen ekranda bu açıklamayı yapanın THY yolcusu olduğunu düşünecektir. Kasten yapıldığını düşünmemekle birlikte bu tür konularda dikkatli olunması gerekmez mi?
Bu kar furyasında yukarıda da belirttiğimiz üzere THY 526 uçuşunu iptal ve ilan etmiş. Kar nedeni ile seyahat edemeyen yolcularına 9700 konaklama vermiş, 28.900 adet ikram malzemesini yolcularının istifadelerine sunmuş. Bu operasyonun mali portesini omuzlayabilecek kaç şirket var bilemiyorum? Tabii ki konu maddi değil şirketin saygınlığı ile ilgilidir. Evet; bir kaç yolcuya otellerde yer yok denmiş. Bunu ekranda ifade eden yolcunun hangi havayolu ile uçmak için havalimanına geldiğini de bilen yok. Kendisi de ekranda bunu belirtmedi. İstanbul’umuz çok büyük bir kent. Bu şehirde otel de çok. İyide o havada bu yolcuların şehirdeki otellere nasıl gönderilebileceğini ve de götürmekten önemlisi havalimanına nasıl geri getirilebileceğini düşünen kimse yok muydu? Oysaki her türlü habere yorum katmaya bayılırız hepimiz.
Evet, Kriz hayli sert, katı bir öğretmendir. Önce imtihandan geçirir, sonra öğretir. Ve de ne zaman çalışacağı belli olmayan bir öğütme makinesi gibidir. Konunun yöneticiler açısından en önemli tarafı işverenlerin, patronların ve üst yöneticilerin kriz ve acil durum dönemlerinde yöneticilerini bir anlamda sınamalarıdır. İş yaşamında olası birçok hatanın hoş görülmesi hatta unutulması mümkündür. Kriz dönemlerinde yapılan hatalar ise kesinlikle unutulmaz. Mutlak hatırlanır. Amerika’da konu ile ilgili olarak yapılan araştırma; değişik krizlerde iki kez hata yapan yöneticilerin görevden alındığı sonucunu vermiş. Sistem, görevden kriz yönetimindeki hataları sebebi ile alınan yöneticinin başka bir kuruluşta görev almasını da imkânsız kılıyor. Dua edelim ki Türkiye’ de yaşıyoruz.
Bu konuda THY’ na yapacağım tek kritik, kriz anında bu krizin en yoğun yaşandığı yerde olması gereken bir iki tepe yöneticinin havalimanında bulunmaması. Bunu yapsalardı eminim ki Sn. Başbakanı Havalimanında temizlik işçisi üniforması ile karşılayıp “ Biz böyle çalışırız ” derken aldıkları primden daha fazlasını elde edebilirlerdi. Sivil Havacılıkta hele hele bir kriz durumunda, tatil, yılbaşı, bayram vb. yok. Bayram veya tatil uçakların kalkıp gitmesi ve yolcuların sağ salim varış noktalarına inmelerinden sonra. THY’ deki ilk Şefimiz İsmet Özkan ağabeyimizin kulakları çınlasın. Bize bunu ilk söylediği zaman anlamamıştık. Allah biliyor ya, “ Gaddar Şef “ tatilimizi de yemek istiyor demiştim içimden. Bir süre sonra anladık ne demek istediğini. Evet; onun söylediğini insanın içinde hissetmesi, hissedebilmesi gerek. O da Türk Hava Yollarında doğup, orada büyümek ve THY’ na bir şeyler borçlu olduğunu bilmek ve anlamakla mümkün. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar Tüm Yorumlar (21)