Bu köşede yorum nasıl yapılmalı konulu birçok bilgilendirme yaptım.
İnsanlar belli ki okumadılar.
Okudularsa bile anlamadıkları ortada.
Hangi siyasi partiyle görüş birliğinde oldukları önemli değil.
Fark etmiyor.
Yorumcuların bir bölümü benzer bir saçmalığın içinde.
Neden mi?
Her türlü tenkidi kendi siyasi görüşleri ile ilişkilendirme alışkanlıkları var.
Buyurun size sağlam bir neden.
2020 yılında THY’ nın en tepesinde görev yapan İlker Aycı Bey bu çirkinliğin farkındaydı.
Ve de bu konuda şirket çalışanlarına aşağıdaki şekilde seslenmişti.
O gün kendisine teşekkür etmiştim. Bugünde aynı teşekkürümü tekrarlıyorum.
Yine de hiçbir şey fark etmedi.
Bazı okurların nasırlaşmış tutumu değişmedi.
Evet, 2024 yılındayız. Ve de halen bazı okurların bu tarzı aynen devam ediyor.
O gün bugün bu konuda arpa boyu yol kaydedilmedi.
Anlaşıldığı kadarı ile söylenen ve anlatılanlar cehaleti hiç etkilememişti.
Evet bugün 29 Ekim 2024.
Yaşadığımız son çirkinliğin detayları aşağıdaki görselde yer alıyor.
Bu yorumların tümü, site kayıtlarında yerli yerinde duruyor.
Okurların görüşlerine açık.
Yukarıdaki görselde cehaletin kaba yorumlarını beş sarı yıldızla belirginleştirdim.
Bu cahilin “Senin gibilere bu iktidarın çok ihtiyacı var” sözü sizlere bir şeyler anlatıyor değil mi?
Asgari hangi siyasi görüşün sempatizanı olduğunu.
Bu tür hangi siyasi görüşü destekliyorsa onu da çirkinleştiriyor.
Sektörden değilim diyor ama nedense VPN kullanıyor,
Korkusu nedendir ki?
Cevabımda “Sivil havacılık sektörü” diyerek kendisine hakaret ettiğimi düşünüyor,
Bu nasıl bir hakaret ise?
Ve de söylemine “Kimse bana hakaret edemez, anlını karışlarım” vb. sözleri ile devam ediyor,
Bre cahil,
Anlımı karşılamak için yanıma gelmen gerek.
Adını, sanını ortaya koyman gerek.
Korkma, THY mensubu değilsin.
Seni işten kovmazlar
Merak etme.
Bana sataşman işten atılma nedenin de olmaz.
Ben ise hep aynı yerdeyim.
Adım sanım ve kim olduğum belli.
Belli ki karışlarken elin anlıma değecek.
Beni tedirgin eden, canımı sıkan de bu
N’olur ne olmaz.
Ellerini iyice yıka da gel.
Bari anlım da senin beynin gibi kirlenmesin.
Evet, yorum aşağıda. Önce ona bakalım.
Sayın Yazar. 24.10.2024: Bir süre önceye kadar tüm yazılarınızda Ahmet Bolat vurgusu vardı. Sitenizin son yaşadıklarından sonra bu tutumunuz bıçak gibi kesildi. Bir ara sizin de yazdığınız bir yazı nedeni ile resmi makamlara şikâyet edildiğinizi ve hakkınızda hukuki soruşturma yapıldığını Ahmet Bey’e yakın birinden duyduk. Galiba sesiniz bundan sonra kesildi. Hamama giren terler Çetin Bey. Korkup doğru diyerek dile getirdiğiniz ve savunduğunuz konuları ifade etmekten vazgeçmeniz sizin bu işin adamı olmadığınızı göstermiyor mu? Sizi böyle tanımıyorduk.
Peki bu yorumda haklı ve doğru olan bir taraf yok mu?
Konuya yüzeysel bir açıdan yaklaşırsanız yok demek mümkün değil.,
Ancak bu tür konuları analitik bir bakışla değerlendirmekte fayda var.
YAZILI BASIN VE HABER SİTELERİNİN YASAKLAMALAR AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI
Bu süreci durdurmak teknik ve lojistik açıdan daha zor
Belirlenmiş yasal süreçlerden geçmeden bunu yapmak mümkün değil.
Yazılı medya basın ve ifade özgürlüğü, yayın hakları vb. temel haklarda korunuyor,
Dijital medyaya göre daha kurumsallaşmışlar.
Yakın bir geçmişe kadar gazeteler, geniş bir okuyucu kitlesine sahiptiler.
Gazete fiyatları arttı.
İnsanlar basını dijital medyadan takip etmeleri mümkün.
Bu durum gazete tirajlarını haliyle düşürdü.
Buna rağmen engellenmelerinin toplumda büyük bir yankı yaratacağı mutlak.
Ancak görülen odur ki,
Yazılı basını dijital, dijital basını da uydurma, yanlış haberler yıpratıyor.
EVET GELELİM AİRPORTHABER’ E.
1.Sitenin yayımı Haziran 2024’ de durduruldu. Aradan geçen sürede yapılan çeşitli müracaat ve başvurular fayda sağlamadı.
2.Savcılığa yapılan suçlamalarda devleti, temsilcilerini, kurumu küçük düşürücü ifadeler bulunmuyor. Tabii ki iftira, yalan, hakaret de.,
3.Airporthaberin okur adedi bu kısıtlamaların ve sitenin adres değişikliklerinin doğal sonucu olarak haliyle zayıfladı. Belli ki şikâyet sahibi yöneticinin de isteği bu yöndeydi
4. Şimdi çıkmış birisi şikâyet sahibi olan yöneticinin isminin yazılarımda neden geçmediğini sorgularken bundan ötürü yaptığım işin adamı olmadığımı söylüyor. Korktun diyor.
5.Evet korktum. Nedeni ise insani bir duygu. İnsan olmakla ilgili. Zor anlarsın.
6. Airporthaber’ de çalışanların bir bölümü bu site sizlere seslenmeğe başladığından bu yana orada görev yapan profesyoneller. Onlar benim gibi siteye haftada bir yazı gönderip, o sayfalara hafta boyunca bir daha uğramayan insanlar değil. Öyle veya böyle tüm yaşamları geçimleri Airporthaber’ le birlikte. Keşke bunu anlayabilecek kapasitede olsaydın.
SANKİ YAZI ONU ANLATIYOR AMA ADI, SANI GEÇMİYOR.
Kaleme alınan bir yazıda isim zikretmeden birinden bahsetmek teknik olarak zor değil. Bunu yaparken iftira ve hakaretten, yalandan kaçınmak şart. Tabii dedikodulardan dan da.
Bu tür yazıların örneklerini yazılı basında sıklıkla görebilmek mümkün.
Yazı konusu olan ve camia tarafından tüm özellikleri ile yakından tanınan bir şahsa ilişkin menfi açıdan zihinlere yerleşmiş olup paylaşılmaktan çekinilen davranış veya uygulamaların kaleme alınan metnin içinde isim zikredilmeden uygun kelimelerle ifade edilmiş olması okurların düşüncelerini süratle o şahsın yanı başına götürecektir. Seçilen bu kelimelerde hukuken suç unsuru bulunmaması tabii ki yazarın sorumluluğunda olacaktır.
BU HUKUKEN SUÇ MUDUR?
Bu konuda Yargıtay’ın emsal sayılabilecek kararı “İsim açıkça belirtmemiş veya isnat edilen fiil üstü kapalı geçiştirilse bile, isnadın mahiyetinden ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa hem isim zikredilmiş hem de hakaret vaki olmuş sayılır” şeklinde. Yazıdaki anlatım tarzında bir hakaret, yalan, iftira ve suç sayılabilecek başka bir unsur yoksa? Bu durumda suç oluşmamış sayılmaz mı? Onu hakimler bilir.
HAMAMA GİREN TERLERMİŞ
Suçlanan insan terlemesine terler ama her terleyen ceza alır mı?
Muhatabı ile ilgili kaleme aldığı yazıda ona iftira atacak veya hakaret edecek kadar ilkel ve akılsız değilse hamama girmesi sorun olmayacak ve bir noktaya kadar terleme ona yarayacaktır.
SONUÇ:
Hamama girip terlemek kötü bir şey değil.
Terleme bilimsel olarak nedenleri bilinen insanın yaşaması için gerekli vücut tepkilerinden biri.
Vücuda her anlamda olumlu katkı sunan bu süreç toksinlerden arınmanıza yardımcı olur.
Terleme kalbinizin dostu olup kalp ve damar hastalıklarının oluşma riskini azaltır.
Gözeneklerinizin çalışmasını sağlar.
Terleme vücudunuz için bir dezenfektan görevi görür.
Mikrop ve bakterilerin düşmanıdır,
Vücudunuzun sıvı dengesini korur.
Peki terleme, kişinin düşünme, anlama ve anlatabilme yetisini geliştirir mi?
Beyin ile ağız arasında bir denge kurulmasını sağlayabilir mi?
Veya bu iki organ arasında ilişkiyi müspet etliler mi?
Buna ilişkin bir kayda, hiç rastlamadım.
Sizce terlemek bu yorumu kaleme alan şahsın iki organı arasındaki ilişkiyi onarıp yeniden şekillendirebilir mi? Hayır.
Yazık. Bu nemli bir hastalık sayılır.
Ona ve aynı karakterde olanlara sağlıklar diliyorum.
Patron Ali Kıdık Bey, geçen haftaki yazısında ne diyordu? vurgulamıştı.
“Sivil havacılığımızın neredeyse yüzde 80’nini THY ve İştirakleri oluşturuyor.
Hal böyle olunca da haberlerimize köşe yazılarımıza daha çok konu oluyorlar” demişti.
Benim yazılarımı yorumlayan okurlara bakınca bu oran doğru değil.
Okurlarımın yüzde 95’ i belki de daha fazlası Bolat beye bağlı çalışıyor.
Nereden mi biliyorum?
Tahmin ediyorum.
THY konusu dışında ender yazı yazıyorum,
Yorumlarında beni eleştirenlerin çoğu Bolat Beyden övgü ile bahsediyorlar.
Bu bana bir şeyler anlatıyor. Ya size?
Hem de büyüklerden izin istemek, saygı göstermek ilişkileri güçlendirme açısından önemliymiş ve de benim gibi ergin çocukların (?) büyüklerinden izin istemesi saygının önemli bir parçasıymış diyorlar. Bir nedeni daha var tabii. İzin talep etmemi bir nedeni de Airporthaber’ in son yaşadıklarından sonra saygıdeğer yorumcunun da notunda belirttiği gibi Bay BOLAT’ dan çekinmem ve korkmamdır.
Diğer anlatımlarımı zaten aklınızda tutmazsınız.
Buyurun size bir itiraf (?)
Yorumlar Tüm Yorumlar (23)