Geçtiğimiz hafta yazdığım bir yazıya gelen yorumlardan edindiğim intiba, konuyu siz okurlara tam anlatamamış olduğum şeklinde. Haksız nedenlerle işten çıkartılan personel için, yöneticilere maddi manevi sorumluluk yüklenmesinin onları işlem yapılmadan daha doğru düşünmeğe iteceğine ve daha doğru karar vermeye zorlayacağına inanmaktayım. Önemli olan uygulamanın caydırıcılık etkisidir. Dolayısı ile mahkemelerin sonuçlanmasının uzun sürdüğü ve geç kalmış adaletin adalet olmadığı şeklindeki görüşleri benim anlatımımla birleştirmemeniz gereklidir. Bu nedenle konuyu ikinci kez becerebilirsem daha açık olarak anlatmak istedim. Önemli olan müeyyidelerin caydırıcılığı.
Genel olarak maddi, manevi sorumluluk yüklemenin amacı daha önce bu konuda kasten kanuna uygun olmayan işlemler yapmış olan bireylerin yeniden aynı fiili işlemelerini engellemek ve bu eğiliminde olan bireyleri de bu ve benzeri bir davranış gerçekleştirmekten caydırmaktır. Bu yaklaşım, kişilere maddi ve manevi sorumluluk vermenin temel amacının caydırıcılık olduğunu göstermektedir.
Evet, karar verene maddi ve manevi sorumluluk yüklemek onlar tarafından özellikle siyasi mülahazalar ile istihdam konularında yapılan / yapılacak birçok kasıtlı hatanın (?) önüne geçeceğine mutlak’ a yakın gözü ile bakmaktayım.
En büyük sorun bu sorumluluk yüklenmesinin ne şekilde yapılacağıdır. Hukuki açıdan bunun yapılmasını sağlamak kanunlarda değişiklik yapmayı vb. gerektirir ki günümüz şartlarında bunun bizler için ne kadar zor olduğu açıktır. Bu nedenle konunun sendikalara ve sivil toplum kuruluşlarına, basına ve TBMM’ de temsil edilen siyasi partilere yaşanmışlardan örnekler ile anlatılmasında fayda görülmekte ve görüşlerini almanın faydalı olacağı düşünülmektedir.
Lütfen Türk Hava Yolları kayıtlarına bakın. Son yirmi seneye değil, otuz seneye bakın veya daha fazlasına. Bu süreçte Türk Hava Yollarından kaç kişi atılmış, kaç kişi şirketi mahkemeye vermiş ve kaç kişi için mahkemeler işe iade kararı vermiştir. Görülecektir ki bu oran 85%- ila 90 arasındadır. 10% ila 15’lik oranın büyük bir kısmı ise ya hukuka müracaat etmeyen veya yaşadıklarından sonra Türk Hava Yolları’ na dönüş için uğraşmak istemeyenlerden veya haklı nedenlerden ötürü işten uzaklaştırılanlardan oluşmaktadır.
Bunu THY Hukuk ünitelerinin başarısızlığı veya mahkemelerin çalışanlardan yana olduğu türü mazeretler öne sürerek geçiştirmek mümkün değil. Eğer çalışanın iş akdinin fesih nedeni hukukun tariflediği haklı nedenler kapsamına girmiyorsa, Türk Hava Yollarının hukukçuları ne yapsın? Veya mahkemeler nasıl tersi kararı versin?
Evet bu konuyu kontrole almanın tek, bir tek çaresi var. Oda personelin işten uzaklaştırma kararını teklif eden, onaylayan makamın, hukukun çalışanın işten haklı nedenlerle çıkartılmadığına ilişkin karar vermesi halinde bu personele ödenecek olan tüm tazminatların müsebbibi olarak görmek ve bu bedeli o değerli yöneticiden tahsil etmektir. (Tabii ki şirket bu giderin hatada payı olan diğer yöneticilere de sorumlulukları oranında pay etme serbestliği de olmalı.)
Bu yapıldığı takdirde kendilerini görev yaptıkları şirketin menfaatlerine adamış olan (?) ve de bu tür işleri önerme, onaylama durumunda olan tepe altı yöneticilerin yuvadan yalnız ve yalnız hak edenlerin atılmasını sağlayacaklarına ve buna azami özeni göstereceklerine eminim. Üstlerin aksi yönde talimatlarını ise konu hakkında müteselsilen maddi ve manevi açıdan sorumlu olacak alt yöneticilerin dinlemeyeceği tabiidir.
Bunu da yöneticileri zor durumda bırakmak için değil, onları daha düzgün, hukuka ve adalete uygun şekilde çalışmaya ve insan haklarına değer vermeğe zorlamak ve bir anlamda YÖNETİCİ OLMALARINI SAĞLAMAK İÇİN
yapmak gerekiyor. Evet, bunu Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları hükumete teklif etmeli ve de TBMM’ de baskı kurmalıdırlar.
Konunun özeti şudur. THY İnsanları atmış ve iş akdi feshedilenler şirketi işe iade kararı almak için mahkemeye vermiştir. Yerel mahkemeler, takiben sisteme alındıktan sonra (20 Temmuz 2016) istinaf mahkemelerinde ve en son olarak ta Yargıtayda görülen davalarda çalışanların iş akitlerinin haksız yere feshedildiği belirtilmiş ve de personelin
Işe iade taleplerinin T.C. Mahkemelerince uygun mütalaa edilerek karara bağlanmıştır. THY bu karar rağmen İş
Kanunun ilgili maddesine istinaden işe iade kararlarını uygulamamış ve çalışanlara kanunun ve mahkemelerin öngördüğü (+) meblağları ödemiştir. Yalnız bir pilot personele 300.000 TL + tazminat ödendiği bilinmektedir. 211 personelin 2’ si ileride nakledileceğimiz üzere Yönetim Kurulu Başkanı tarafından tipik bir ayrımcılık uygulanarak işe kabul edilmiştir. 19 çalışanın ise hukuka başvurmadığı varsayımı ile 190 çalışan üzerinden yapılan 211 çalışanı işten uzaklaştırma operasyonunun yaklaşık maliyetini düşünün lütfen. Ve de bu insanları haksız nedenle işten çıkartarak yanlış karar veren ve mahkemeler esnasında yalanlarını sürdüren yöneticilerin yaptıkları bu çirkinlikten ötürü hiçbir sorumlulukları ve maddi ve manevi zararları olmamıştır.
(2) ESKİLERDEN BU GÜNLERE. 211’ LER. PARDON 209’LAR.
Bu konunun üzerinde fazla durmak istemiyorum. Çok fazla değindiğim bir konu. Tabii ki eskilerden bu günlere başlığı altında onlarında yerleri var. Kısacası değinme mecburiyetindeyim.
Türk Hava Yollarının aşağıda yer alan bu bültenini bugün okuyunca ne hissettiyseniz o tarihte ülkede yaşanan çirkin oluşumun etkisi altında bulunan okurların neler düşündüğünü anlamış olmanız gerekir. Cumhurbaşkanımızın televizyon konuşmasını ( bir devlet kuruluşu olmamasına rağmen?) Kendilerine verilmiş emir telakki etmiş ve
durumdan vazife çıkartıp 7 gün gibi kısa bir sürede Türk Hava Yollarının uçtuğu 295 nokta ile ilişki kurarak(?) kadrolarındaki 24.182 çalışan içindeki Fetö’ cüleri (?) 7 gün içinde belirleyip YK kararı dahil gerekli işlemleri süratle ikmal ederek dokuz gün sonra yukarıdaki çirkin bülteni (hangi personelin hangi suçtan ötürü şirketten dışlandığını da belirtmeden hepsinin Fetöcü olduklarını ima edercesine ) gazetelere gönderen yöneticilerin amacı Cumhurbaşkanımıza yaranmaktan ve talimatı yerine getiren ilk kuruluş olma gayretinden öte değildi? Evet, ilk kuruluş oldular. Çok alkış aldılar. Mahkeme kararları iş akitlerinin fesih nedenlerinin geçerli olmadığını gösterdi. Oysaki Cumhurbaşkanımız bir süre sonra bu konuda yapılan hataların düzeltilmesi talimatını da verdiği biliniyor. Kim duyar ki? Yanlıştan dönmek biz hata yapmışız demek olurdu. Şu 211 kişiye bir daha bakmak gerek. Acaba bu Fetöcülerin (?) kaç tanesi yurt dışı ve yurt içi hizmet noktalarından ve ne kadarı İstanbul'dan çıktı?
Bu çirkinliğin daha çok detayı mevcut. Bunların tümünü Sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına ve de tüm siyasi partilere gönderilecek anlatımda yer alacak. Son Bay Bolat döneminde yaşananlar en azından ilk baştakiler kadar önemli. Bir o kadar da acımasız. İnsanlara ekip kurduk, 211’ leri bir kez daha değerlendireceğiz deyip, sonra 2 kişiyi işe kabul edip gerisini (o iki kişinin durumu ayrıca değerlendirilecektir) uygun değillerdi. Vb. safsatalarla baştan savmak. Evet bu arada fazla duyurmadan bir kabin çalışanını da tekrar almışlar şirkete. Evet, Bay Bolat bu konuda yatacak yeriniz yok. Yaptıklarınız hem insafsızca hem de çok çirkin.
TÜRK HAVA YOLLARININ PERSONELİ İÇİN YAPTIRDIĞI EVLERİN REKLAMI BİR TELEVİZYONDA YAYIMLANDI.
24 Nisan 2023’ de ÇALIŞAN, KENDİSİNİ KÖTÜ VE AŞAĞILANMIŞ HİSSETMESİNE NEDEN OLANLARI ASLA UNUTMAZ başlıklı bir yazı yazmıştım. 19 Nisan’ da tüm detayların daha sonra açıklanacak diyerek bir duyuru yapmıştı Bay Bolat. Biz hep detaylar da boğuluruz ya. Evet önemsiz detaylarda açıklandı. Ödemelere bakınca başka söyleyecek bir şey bulamadım. Ve de Airporthaber’ de bunu aşağıdaki görsel ile duyurmuştum. Ödeme şartları komikti. Koyduk kenara unuttuk. Zaten laf ola beri gele bir duyuru olup kimse ciddiye almamıştı.
Bu günlerde Sabah, a Haber, NTV, Akşam, Haber Türk, TGRT Haber, Milliyet gazetelerinde ve bazı televizyonlarda THY& Emlak Konut projesi duyuruluyordu THY çalışanlarına. Sorduğum gün halen şirket içi bir duyuru yapılmamıştı. Belki şimdilerde yapılmıştır. Neyse ki THY’ nin tüm çalışanları bu gazeteleri okuyor. Bu projenin Bay Bolat’ ın TGS çalışanları için açıkladığı uçuk kaçık projeden farkı açıklanan daire bedellerin eğer önümüzdeki günlerde bir değişiklik yapılmaz ise ayağını yere basması. 20% peşinat, 120 ay vade ve 7.500 TL’ den başlayan taksitlerle çalışanlara ev sahibi olma imkânı tanınıyor bu proje ile. Bay Bolat’ın o ilk açıklaması hangi akla hizmeten(?) yapıldı. Anlayan beri gelsin.60 ay vade ile ayda 54 veya 47 bin TL ödeme. Hakikaten Ağam Bizle eğleniyordu.
Aslında Bay Bolat bu konuda çok uzun zamandır çalışıyordu(?) ama bu müjdeyi vermek ve çalışanlarına duyurmak için 24 Mayıs tarihini beklemesi yalnız ve yalnız işlerinin aşırı yoğunluğundandır. Başka şey düşünmeyin lütfen.
Eğer seçimde bu iktidar değişmez ise Bay Bolat’ ın işte kalacağı garantiymiş. Göreve atandığı zaman 3 senelik bir görevde kalma garantisi istediğini duymuştum. Arkadaşlara haklarının (Pas bilet, emekli hüviyet kartı vb..) verilmesi için iktidar değişikliğine gerek olmadığını ve yalnız Bolat Bey’in bu görevden ayrılmasının yeterli olacağını söylemiştim. Tabii ki yerine atanan görevlinin manevi açıdan da dürüst, hukuka, adalete ve insan haklarına inanan biri olması şartı ile. Halen aynı düşüncemi muhafaza ediyorum.
Bozguncunun biri bu reklamların bedelinin hangi kuruluş tarafından ödendiğini soruyordu. Meraklanmayın THY ödememiştir. Tabii bu benim görüşüm. Ama böyle büyük işlerde küçük detayların hesabı yapılmaz.
BAY MİKAİL OLARAK ANILMAK BU ZATA TERS GELMİŞTİ. ŞİMDİDE BAY BOLAT’IN YERİNE BİR ÇALIŞANI YK BAŞKANININ BÖYLE ANILMAKTAN RAHATSIZ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. GELEN YORUM VE CEVABI AŞAĞIDA.
Yazılarıma baktım. Ağustos 2022’ den beri Ahmet Bolat Beye köşemde Bay Bolat diye hitap ediyorum. Daha öncesine bakmadım. Bu hitabı şirketin diğer bir insanı için kullandıktan ve kendilerinin tepkisini takiben bir dil bilimci
ile görüşerek bu sözün bir hakaret, aşağılama vb. küçültücü bir anlam taşıyıp taşımadığını sordum. Sualime şaşırdı. Bu hitaba öyle bir anlam yüklemek mümkün değilmiş.
Şimdi herhangi bir kimse Bay (…) hitabının benim bilmediğim küçültücü veya kötü bir anlamı varsa ve de bunu bana açık isimleri ile yazarlarsa ve tabii ki ikna olursam bu ifadeyi şahıslara yönelik olarak kullanmak artık haddimi aşar. Zira bu beyefendilere kötü bir şekilde hitap etme hakkım yok. Bu hitaba derhal son verir ve Bay Bolat’tan tabii ki özür dilerim.
Bir THY Genel Müdür Yardımcısının ve yukarıda yer alan yorumu yazan Sn. okurumunda neden olarak öne sürdükleri husus bana göre pek mantıklı değil. Ortak nedenleri şu “Bu ifadenin Cumhurbaşkanımız tarafından hangi zata söylendiği belliyken”
Benim için önemli olan Cumhurbaşkanımızın bu ifadeyi kullanmış ve ifadenin muhatabınca da kabul görerek kendisi ile ilgili bir slogan haline getirmiş olmasıdır. Bugüne kadar bu ifade Bay Kemal şeklinde gerek Cumhurbaşkanımız ve gerekse muhatabı Bay Kemal binlerce kez yazılı ve sözlü olarak dile getirilmiş olmasına rağmen yalnız ve yalnız Türk Hava Yollarının 3 mensubu dışında (Bu konuda aldığım 2 okur yorumu ve bir Genel Müdür Yardımcısı tepkisi) koca ülkemizde hiçbir kimse tarafından dile getirilmemiş olmasını basit bir kompleksin ifadesi olarak değerlendirdiğimi belirtmek isterim. Bu konuda tüm yazdıklarımdan Sn. Bolat’ı tenzih ediyorum zira o yorumu yazan başka biri.
Yorumlar Tüm Yorumlar (35)