KEŞKE, AKŞAM ÇOK YEMESEYDİM. SN. KOTİL GİRMEZDİ RÜYAMA -. Dün gece Sn. Temel Kotil ile birlikteydim. Saat 02. 00.’ de halen sohbet ediyorduk Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü görevine devam ediyormuş. Gece boyunca Temel Bey çok üzgündü. Nedeni mi? hayli büyük bir miktarda çalışanı Türk Hava Yollarından uzaklaştırıldıktan sonra bundan kaynaklanan rahatsızlığı şimdi hisseder olmuş. Sn. Genel Müdür hayli kısık ve çok alçak bir sesle konuşuyordu. Zorlanıyordum onu duymakta. Sanki vicdanının sesi onu rahatsız ediyordu da ondan böyle kendi kendine konuşuyor gibiydi. Ama rüya bu ya. Yine de söylediklerini duydum ve not aldım. Okuyun ve görün. Bakın bana neler mırıldanmış Sn. Kotil.
“ Hiç düşünemedik bu günlerin gelebileceğini. Her günümüzün bayram olacağına inanmıştık. Hesapta bu kriz hiç yoktu. Keşke bir kenara ayırmış olsaydık onların bir kısmını. İhtiyat akçesi saklıyormuş gibi. Bunu yapmamakla büyük hata ettik? Eğer 2003 öncesi girenlerin bir bölümünü uzaklaştırmamış olsaydık bu günlerde böylesi bir sıkıntıyı yaşamazdık. Şimdi kaldırır atardık tümünü birden. Bizim çocuklara da dokunmamış olurduk böylece. Peki; şimdi nasıl seçeceğiz kimlerin işten çıkartılacağını? Hepsi bizim çocuklar. Allahtan İnsan Kaynakları oldum olası liste tutar. İşe alınan kim kimin yakını, kime kim tavassut etti işe girişte. Hele önce 2003 ve 2004 yılında işe girenlere kimler aracılık etmiş bir bakalım. O dönemlerde bizden olup, yaşlılıktan ötürü kenara çekilen, sistem tarafından unutulan, sistemin gözünden düşen ve vefat eden kimseler varsa onların aracılık ettikleri çalışanları önce alalım listeye. Malum, Sistemin eskimişlerinin bizim üzerimizde yıkıcı bir etkisi olmaz ne de olsa. Türkçesi, kuvvetliden zayıfa güncellenmiş bir tavassut listesi çıkartıp bakalım. Listenin iİk sırada tavassut edenlerin adı soyadı ve bu gün nerede ve ne iş yaptıkları olsun. Onların aracılığı ile işe alınanların isim ve soyadları ikinci sırada alabilir. Başka bilgiye ise gerek yok. Naçar biz sıralamayı yalnız birinci sıraya bakarak yapacağız. Başka çare var mı? Evet; insanları işe almak kolay ve güzeldi. Herkes gülüyor ve teşekkür ediyordu. Ya şimdi? Bana haklarını helal ederler mi dersiniz? Bizden olduklarını unuturlar mı acaba? Evet; keşke 2003 öncesi girenlerden bir kısmını kara günler için yastık altına koyup saklasaydık ne de iyi olurdu. Fakülteyi bitirdikten sonra iki yüksek lisans ve bir doktora eğitimimi tamamladım Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesinde Havacılık ve İleri Kompozit Laboratuarının kurucusuydum ve yöneticiliğini yaptım. Tüm bu deneyime rağmen, THY için bu basit ihtimal hesabını kurgulayamadım ve zamanında, düşünemedim. Üzüntüm işte bundandır.”
Hoş benim rüyalarım doğru çıkmaz ama yine de Temel Beyin içinde bulunduğu duruma üzüldüm. Rüya bile olsa zor iş. Biz kimsenin işinden olmasını istemeyiz. Eğer bu iş yapılacaksa başka çözüm de yok gibi. Allah herkese yardım etsin. Özellikle Temel Beyin halefine. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek. Hani bir söz var ya. Bu gün bana ise, yarın da sana. İşte o hesap.
KEŞKE THY YÖNETİMLERİ BUNLARI YAPMASAYDI - Evet, KEŞKE Türk Hava Yollarımız ticari yaşamın olmaz ise olmazı ihtiyat unsurunu dikkate almaksızın büyüme faaliyetine girişmeseydi., KEŞKE, büyümenin alt yapısı konu ile ilgili uygulamaya başlamadan planlansa ve de ona göre hareket edilebilseydi, KEŞKE tepeler yap boz oynarcasına şirketin kalbi olan Teknik ünite ile oynayıp küçümsenmeyecek miktarda çalışanı huzursuz kılarak yarınlarından kuşku duyacak hale sokmasa ve kendilerine duyulan güven bu denli zedelenmeseydi. KEŞKE, en büyük olacağız düşüncesi ile bu kadar fazla miktarda uçak alınmasaydı. KEŞKE, uçulacak noktaların belirlenmesi salt ticari mantık çerçevesinde yapabilseydi ve de bu belirleme için ciddi pazar araştırmaları baz alınabilseydi KEŞKE, vasat miktarda yolcu talebi olan bir noktaya çok frekansla uçmanın büyüklüğün bir göstergesi olduğuna inanılmasaydı, KEŞKE, yönetim kadrosu olması gerekenin çok fazla üzerinde şekillendirmeseydi ve reorganizasyon adı altında Müdürlükler, Başkanlığa Başkanlıklar da, Genel Müdür Yardımcılığına dönüştürülerek istihdam gideri artırılmasaydı. KEŞKE, bizim çocukları işe koyuyoruz mantığı ile ihtiyaç fazlası personel istihdamı yapılmasaydı ve bizim çocukları işe koymanın güzel ve kolay ancak işten çıkartmanın bir o kadar zor olacağını düşünebilselerdi. KEŞKE, THY’ nin tepeleri, alkışlara kanıp başarı sarhoşu olmasaydı ve şirket için yaşanan her günün bayram olamayacağını düşünebilseydi.. KEŞKE, ülkede kriz olmasa da ticari kuruluşların tasarruflu hareket etmesinin gerekli olduğunu bilebilselerdi, KEŞKE, THY’nin tepeleri başarıyı yönetmenin onu yakalamaktan zor olduğunun bilincinde olsalardı vb. Evet, KEŞKE, bunlar yapılmamış olsaydı. Ya sonrası? ŞAYET bunlar yapılmamış olsaydı bu gün giderlerin istihdamla ilgili kısmından tasarruf sağlamak amacı ile personeli işten çıkartmak dışında başka bir şeyler de düşünebilirdi.
Geçmişte, ülkede bir kriz baş göstermişti. Tüm kuruluşlar kendilerince tasarruf önlemleri alıyordu. Bu arada personel istihdamında azalma da gündeme geldi haliyle. Bakanlık açık açık bunu destekliyordu. Tabii ki Türk Hava Yolları'nda da işten çıkartılacak personeli belirleme çalışmaları başlamıştı. Yanılmıyorsam 2000 – 2500 civarında personelin işten uzaklaştırılması söz konusuydu. Şirketin bir ünitesi istihdamda eksilme yapılmadan bu badireyi atlatmanın yöntemine ilişkin çalışmalar yaptı ve tüm Türk Hava Yolları çalışanlarının ( Genel Müdürden, yurt dışı hizmet noktalarında çalışanlara orta kademe yöneticilerden Apron çalışanlarına kadar ) maaşından belirli bir süre için % 10 gibi kesinti yapılması ve yeni yıl zammı verilmemesi halinde çıkartılması öngörülen personel miktarının şirkete maliyetinin karşılanabileceğini hesapladı. Bu görüş tüm personele duyuruldu. .Sendikalı personel için Sendika ile görüşüldü ve mutabakatı alındı. Sendika bunu kapsam içi çalışanlara duyururken teklifi kabul etmeme haklarının da bulunduğunu vurguladı. Kapsam dışı çalışanlar açısından İşverenin maaşlardan direk kesinti yapma yetkisi olmadığından kendilerinin ferden İnsan Kaynakları ünitesine ferden yazılı müracaat etmeleri istendi. Bu öneriyi kabul etmeyen olmadı mı? Oldu tabii ki. Londra Satış Müdürlüğünde mahalli memur olarak görev yapan bir İngiliz bayan maaşından kesinti yapılmasını kabul etmedi. Londra Satış Müdürü bu bayan görevlinin işinde başarılı olduğunu belirterek şirketin birlik ve beraberliğini zedelediği açık olmasına rağmen kendisine götürülen bu öneriyi kabul etmeme hakkının olduğu noktasından hareketle hakkında bir işlem yapmadı. Ve de o dönemde yalnız emekliliği dolmuş ve işten ayrılır ayrılmaz emekli maaşı almaya hak kazanmış bir kısım arkadaşlarımıza veda ettik Tabii burada önemli olan emekli edilen çalışanın ayrıldığı gün maaşını alabilecek durumda olmasıydı. Hiç unutmam buna kamu oyu ile birlikte Bakanlıkta şaşırmıştı. Öyle ya. Türkiye’de ilk kez yapılan bir uygulamaydı yanılmıyorsam.. Ve de tasarruf tedbirlerinin istihdamla ilgili kısmı bu şekilde halledilmiş oldu.
Evet; bu günkü Türk Hava Yolları o dönemdeki gibi değil. Çok büyüdü. Çalışan personel miktarı çok çok arttı. Vede bu gün Türk Hava Yolları çalışanlarının çok büyük bir kısmı 2003’ den sonra işe girenlerden oluşuyor. 2014’ de çalışanların kıdem ortalaması 6,5 idi. Şimdi daha da düşmüştür belki. Eski bir yönetimin yaptığını bu günkü yönetim yapabilir mi? Niyetlense bile çalışanlar bunun için dilekçe ile müracaat ederler ve arkadaşları için fedakârlık yaparlar mı? Kaldı ki bu personelin birçoğu siyasi açıdan da inanç birliği içinde, buna rağmen görüşüme göre bu mümkün değil. Bu husus çalışanların tümünce topyekûn kabul edilse bile, fazla olan uçaklar devre dışı bırakıldığına göre ve imkân bulunursa iade edileceğinden ötürü bunu uygulamak mümkün olmaz. Zira şirkette fazla uçak olduğu gibi fazla personel de mevcut. Bizim çocukları işe koyuyoruz diyen eski tepe yöneticinin kulakları çınlasın.
KEŞKE TÜRK HAVA YOLLARI BU HEDEFİNE ULAŞAMASAYDI. ( 2 ) - Geçtiğimiz ay APH’ de bir yazı yazmış ve “Keşke uçak üreticisi firmaların 2016 yılı için Türk Hava Yollarına yapacakları teslimatta aksaklık olsaydı ve de THY filosundaki uçak adedi 2015 rakamlarında 299 uçakla kalsaydı” demiştim. Ve böylesi kriz dönemlerinde bu büyük filonun ağır yükünün, çalışanların omuzlarını çökertmeden taşınabilir hale dönüştürülmesi nasıl mümkün olabileceğini sormuştum. Bunun üzerine şirket hakkında olumsuz imaj yaratmak gayretimden ötürü THY’ nin doğuştan havacı necip personelinin mail saldırısına uğramıştım. Hürriyet Ekonomide yayınlanan haberde Kasım ayı sonu itibarı ile THY filosunda yere indirilen uçaklar dışında 298 uçağın bulunduğu yazıldı. Eminim ki aynı insanlar Hürriyet Gazetesine karşı da tavır almışlardır. Şimdi de ilave ediyorum. Türk Hava Yolları keşke yere indirdiği uçaklarını bir şekilde üretici firmalara / kiralayıcı firmalara iade edebilme imkânı bulabilse. Uçakları yerde yatırmanın zararı çok büyük olur. Gelin bana saldırmayın. Şimdi değişik bir şey yapın. Oturun ve düşünün (?) Nasıl tasarruf sağlanabileceğine ilişkin yöneticilerinize görüş verebilmek için düşünün.
KEŞKE THY UÇUŞTA O GAZETEYİ DAĞITMASAYDI - İsmini ilk kez duyduğum Diriliş Postası bu güne kadar Türk Hava Yolları uçaklarında yolculara sunuluyor muydu? Bilmiyorum. Uçan bir iki kişiye sordum. Görmedik dediler. Oturduğum semtteki gazete bayilerine sordum, hiç birinde yoktu. Türk Hava Yolları uçaklarda dağıttığına göre mutlak yüksel tirajlı bir gazetedir. Eğer bu güne kadar uçaklarda bu gazete mevcut ise, bir derece. Ancak Ulu Önder Atatürk’ün aleyhindeki yazıdan ötürü özel olarak konulduysa işte o zaman daha büyük ve çirkin bir sorumsuzluk var demek. Ben bu büyük hatanın Genel Müdürün talimatı üzerine yapıldığını zannetmiyorum. Bilal Ekşi Bey bildiğim kadarı ile bu tür bir yanlışlık yapmayacak kadar akıllı bir adamdır. Tabii ki Genel Müdür şirketin her konusunda sorumluluğu var. .
Eskiden traş olduğum bir berber vardı. Patron Galatasaray, ustalar ise Fenerbahçe taraftarıydı. Ve her Pazartesi günü Salonda büyük bir futbol münakaşası yapılırdı. Bir gün patron “ beyler bu salona her takımı tutan müşteri geliyor. Trabzonlusu da var, Beşiktaşlısı ve diğer takımları tutanlarda var. Biz hizmet veren firmanın çalışanları olarak bizi yendiler diye müşterilerimizin benimsediği takımların aleyhinde ileri geri konuşamayız” türü bir konuşma yapmıştı. Evet; Türk Hava Yollarının patronları, bizim berberin işletmecisi kadar düşünemiyorlar demek ki. Bu gün bir gazete İktidar partisinin önderi olarak kabul edilen Cumhurbaşkanımıza veya Partinin Genel Başkanı olan Başbakanımıza dokunacak bir şeyler yazsa, Türk Hava Yolları o gazeteyi o gün uçaklarında dağıtır mı? Hayır. Bir iki gazete var ki, bu nedenle, iktidar partisine muhalif diye uçaklara alınmıyor. Ata’ mızı benimsemeyen bir % 50 nüfus var ülkemizde. Peki ya gerisi? Bizim berber kadar bile düşünemiyor Türk Hava Yollarının yöneticileri. Ülkenin diğer yüzde ellisi içinde onların müşterisi olan yolcu yok mu? Türkiye’nin geneline hizmet vermiyorlar mı? Bu ülkede Atamızın izinden, çizgisinden ayrılmak istemeyen insanlar da var. Bu yüzde elli Türk Hava Yollarına tavır alsa ve diğer havayolları ile uçsa, ne olur? Ticaret bu. Çok şey olur ama pratikte uygulanabilirliği yok. Ve de sahnedekiler bunu bizden iyi biliyorlar. Evet, her fırsatta herkes birlik ve beraberlik, hepimiz kardeşiz vb. sözler söyleyip duruyoruz. Nasıl bir iş ise toplumu bölecek her fırsatı da değerlendiriyoruz. Yaşadığımız dönemde Türkiye’nin ihtiyacı olmayan tek şey ise bu. Demek ki bu söylevler samimi değil. Bu ortada. Hatırlarmısınız. Fransız menşeli ürünlerin kullanılmamasına ilişkin bir tavır alınmıştı geçmişte. Hükümet destekli bir protestoydu. Hiç unutmam Gordon Rouge markalı Fransız şampanyasının ülkemizdeki satışında hiç azalma olmadığı açıklanmıştı. Başka bir şey söylemeye gerek var mı?
KEŞKE, BU GÜN THY’ DA BÖYLE BİR YÖNETİCİ OLSAYDI O GAZETELER UÇAĞA KONULMAZDI. Sonra ne mi olurdu? Uçağa o gazeteyi koymayan kovulurdu. THY’ de bir Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanı vardı. Bana kendisi anlattı. İsmi ile yazmak isterdim ama kendisi uygun görmedi. Geçti, gitti boş ver dedi. O sene genel seçimlerin yapılmasına iki gün kala iktidar partisinin en tepelerinden biri aramış bizim Başkanı. Falan gazete de yarın bir yazı çıkacak, bizim için çok önemli. Bu gazeteden 5000 adet alıp seçim öncesi Cumartesi günü uçaklarda yolculara dağıtın diye talimat buyurmuş. İşin güzeli de bizim Başkan oyunu o partiye verirmiş. Oturmuş düşünmüş. Sonunda sabah ola hayrola, hele bir gazeteyi görelim demiş kendi kendine.. Ancak kendisinden istenilen konu ile ilgili büyük bir rahatsızlık hissetmiş. Sabahın erken ( Cumartesi ) saatlerinde gazeteler Genel Müdürlüğe getirilmiş. Manşete bakınca haberin iktidar partisinin seçimdeki en büyük rakibini kirletmek amacı ile kaleme alınmış olduğunu görmüş. Başka bir deyimle tam bir şişirme haber. Ve de muhatabı ülkeye senelerce hizmet etmiş olan biri. Türk Hava Yollarının böyle bir konuya alet edilmesini ve böyle yanlış bir haberin yayılmasına yardımcı olmasını bir türlü kabullenememiş bizim Başkan. Ve de 5000 adet gazeteyi Havalimanına hayli yakın olan evine götürerek apartman görevlisinin ellerine teslim etmiş. O gün apartman sakinleri bayağı şikâyetçi olmuş. “ Kömüre çuval ile para veriyoruz, hava zaten 16 derece, öğleye kadar tüm camlar açık oturduk. Yönetici böyle bir savurganlığa nasıl müsaade ediyor.” O akşam, bizim Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanı apartmandaki 12 dairenin zilini çalıp, kazanda eski gazeteleri yaktıklarını söyleyerek kapıcıyı beraatını sağlamış.
Evet, bir partiye oy vermek başka, o parti adına böyle bir yanlışa iştirak etmek başka. Manşetinde Atamız açısından hakaret içeren bir yayını uçaklara koymak ise bambaşka. Allah sizi bildiği gibi yapsın.
Türk Hava Yollarının saygıdeğer yöneticileri bu konuda bir açıklama yaptılar mı? Bilemiyorum. Her ne ise THY’ nın yöneticilerini yadırgıyor ve sık sık tenkit ediyoruz. Öyle veya böyle biz böyle yöneticiler de tanıdık ve onlarla çalıştık. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar Tüm Yorumlar (57)