İki hafta önce bir yazı yazmıştım. Başlığı BAZILARI UÇUŞTA NAMAZ KILMAK ARTIK SERBEST DİYOR. YASAKTI DA HABERİMİZ Mİ YOKTU? Ve de yazı, “Bu ülkede Allah’ın emrini, namazı yasaklamak kimin haddine ki bu yasağı bir kul kaldırsın veya bir diğeri bu ibadeti serbest kılsın?” sözü ile başlıyor ve THY Yönetiminin pilotların kokpitte namaz kılmasına yönelik aldığı karara karşı olan görüşlerimle birlikte bakışımı destekleyecek hususların işlenmesi ile devam ediyordu. Evet THY Yönetimi ile aynı görüşü paylaşmıyordum. Ancak yazıda ne dinimiz ve de ibadet şeklimiz ilgili tek bir cümle yoktu. Kokpitte namaz kılınmasını doğru bulmadığımı söylüyor ve görüşümü savunurken bu kararı algı yaratmak ve tribünlere oynamak olarak yorumladığımı ifade ediyordum.
THY’NİN YORUM SEVER ÇALIŞANLARI: HİÇBİRİMİZ İNANÇ VE PARANIN KİMDE OLDUĞUNU ASLA BİLEMEYİZ.
Kutsal kitabımızın, Kur’an’ın diğer din mensuplarına karşı barışçıl biçimde yaklaşım konusundaki emirlerine, ‘Dinler arası barış ve huzura dayalı yaşam’ olgusunun, İslam’ın temel inançlarından biri olarak zikredilmesine ve Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde çeşitli şekillerde buna açıkça vurgu yapılmış olmasına, insanlara kin gütmek bir tarafa ve başka dinlerin mensuplarına karşı bile düşmanlık beslemesi dinimizce yasaklanmasına, başkalarına karşı ihanet dolu bir yöntem kullanmanın dini bir tutum olarak görmemesine ve Kur’an-ı Kerim’in barış içinde beraberce yaşamak için birtakım önerileri arasında bunların ilk sırasında gelen İnanç ve düşünce özgürlüğü ve barışa dayalı diyalog kurmak yönündeki tutumuna rağmen THY çalışanlarından birinin yazımın yayımlanmasından yaklaşık 20 dakika sonra daha yazıyı tam olarak anlamadan, belki de tam okumadan ( 11.9.2023 saat 00.17.38) aldığım yorumda bana nasıl hitap ediliyordu dersiniz?
İSİM: BEYNAMAZ ÇETİN / SEN KİMSİN Kİ BU KONUDA AĞZINI AÇIYORSUN. BEYNAMAZ ADAM. GAVURUN BİRİSİN”
Evet, yukarıdaki bu çirkin seslenişi kendime yakıştırdığım şekilde “Namaz için bir şey söylediği yok. Olamaz da. Kaldı ki, herkesin günahı ve sevabı kendisine. Okuduğunuzu anlamak bu kadar mı zor? Konuyu kavrayana kadar tekrar tekrar okuyun. Kendinizi zorlayın. Kaçıncı okumada bilmem ama sonunda ümit ederim ki anlayabilesiniz. Allah size zihin açıklığı versin” diyerek cevapladım.
Malum, gavur Sözcüğü Farsçadan ilk alındığında aşağılama ve hor gösteren bir anlam içermekteyken toplum arasında hızla yayılmış ve Arapça kâfir sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmış, olup hakaret güden anlamını büyük oranda korumaktadır. Evet yorumcunun bu çirkin ifadesi bir Müslümana yakışıyor mu sizce?
Özetle, barış, huzur, teslimiyet, esenlik, mutluluk, inkıyat ve gönülden benimseme anlamına gelen İslam, bir din olarak şu şekilde tanımlanmaktadır: "Akıl sahiplerini, kendi iradeleriyle doğruya ulaştıran ve onlara dünyada mutluluğu, ahirette de ebedi saadeti temin eden ilahi ilkeler toplamıdır. Bu cümledeki “Akıl sahiplerini” ve “kendi iradeleri ile” sözüne dikkatinizi çekmek isterim.
İslam dininin, Allah tarafından peygamberler aracılığıyla insanlara bildirilen, dünyada ve ahirette insanları mutluluğa ulaştıracak hayat şekli, itikadi ve amelî bir nizam olduğunu söyler din insanları. İslam, akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahî bir kanundur. Bu deyiş içerisindeki “kendi tercihleri” ile sözcüğünü çok iyi özümsemenin gerekli olduğu açıktır.
Evet, İslamiyet bize ne anlatıyor? Bu yazıyı okuduktan sonra veya okumadan konusuna bakıp yorum yazan bazı sivil havacılık mensuplarının yorumlarında (?) belirttikleri nefret lisanının tam tersini. Tabii ki tüm yorumcuların beyanları aynı değil.
BAZILARIMIZ DİNDARLIĞI SADECE İBADET OLARAK GÖRÜYOR.
“Dinimiz İslam, sadece ibadetlerden ibaret bir din değildir. Aynı zamanda etik ve ahlaki prensipleri içeren kapsamlı bir yaşam tarzını da içerir. İslam'ın ahlaki ilkeleri arasında dürüstlük, adalet, merhamet, hoşgörü, cömertlik ve saygı vb. gibi değerler bulunur. Müslümanları, bu ahlaki prensiplere uymaya ve toplumda iyi bir şekilde davranmaya teşvik eder. Biz Müslümanların, içinden çıkamadığımız hususlardan biri de dindarlığı sadece ibadet olarak görmemiz. Yani daha çok ibadet ederek iyi Müslüman olacağımızı zanneden büyük bir kitle var. Oysa dindarlık aynı zamanda iyi insan olmanın gereğidir. Kur’an-ı Kerim, 60'e yakın ayette ‘İnananlar ve yararlı iş yapanlar' der. Tabii ki ibadette olacak ama önce ahlak, dürüstlük, çalışmak, gelir. Ahlakın, hukukun, paylaşımın olmadığı dünyada ne kadar iyi bir Müslüman olabiliriz?
Diyanet (Din işleri yüksel kurulu) açıklamalarını okursanız, en büyük ibadet Allah’ı anmaktır. Bu her zaman, her yerde ve herhâlde sayısızca yapılabilir bir ibadettir. Oturduğunuz yerde de kokpitte de yürürken ve yatarken de. Bu sebeple “Allah'ı anmak, en büyük ibadet” (Ankebut, 29/45.) olarak tarif edilir Kur'an-ı Kerim'de. Zikir, Allah'ı unutmamak, hep hatırda tutmak demektir.
GELELİM YORUMLARA
Evet bu yazının yorumlarında Müslüman olan bir grup diğer din mensuplarına saldırıyor gibiydi. Evet, bu yazım en çok okunan yazı olmadı. Ama en çok yorum alan yazılarımın başında yer aldı. Toplamda 379 adet yorumun 342’ si sitede duruyor. 37 tanesi ise maalesef sansürlü. Bu neyi gösteriyor? Okur sayısı fazla değil ama, bazıları bir yorum yazmış hızını alamamış ve başka isimle bir yorum daha yazmış. Üçleyenler de olmuştur mutlak.
Kendisine pilot rumuzunu yakıştıran bir okur ise 45 yorumu ile okurları aydınlatma görevini üstlenmişti? Sansürlenenlerin arasında da pilot arkadaşımızın 6 adet yorumu var. Yanlış saymadımsa. Toplamda 51 yorum yazmış kendileri. Nasıl zaman bulduysa? Benim kanaatime göre kendileri bu konuyu tartışma platformundan çıkartmak ve insanları karşı karşıya getirmekle görevlendirilmiş bir müşavir.
Bir dönem iki üç kez, yorum nedir? Nasıl yapılır konusunda paylaşımda bulunmuştum. Tekrarlıyorum. Dinimiz insanlara eziyet etmemeyi öngörür. Bu nedenle sizlere bu 300’ün üzerindeki yorumları okuyun, seviyemizi görün demiyorum.
İSLAM dini İnsanlara adaletle hükmedilmesini emreder. Dinimizde ayrımcılık yoktur. Kuran-ı Kerimde bu hususlara ilişkin olarak yer alan sureleri bilirsiniz. Bilmeyenler arayıp kolaylıkla bulabilirler. Çalışmaları sırasında bu konuları hiç dikkate almayan yöneticilerin pilotların uçuş esnasında namaz kılmaların üzerinde
Bu hassasiyeti göstermelerini “tribünlere oynamak ve algı yönetimi yaratma” çabası olarak tariflemekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Bu benzetmeleri doğruluğuna inanarak yaptığımı da tekrarlamak isterim.
Evet, beyler ben gavur değilim. Ve de kimseye böyle yakıştırmalar yapmayın. Hem günahtır hem de ayıp.
İNSANLARI ANLAMAK
İnsanları anlama becerisi, insanın sahip olabileceği en büyük değerlerden biri. Aynı zamanda başarılı insanların temel özelliklerinden biri de. Ancak uzun bir süredir gerek iş yaşamında ve gerekse normal yaşamımızda birbirimizi anlamamak için adeta yarış halindeyiz. Nedeni çok kimse için değişik.
Gerek aile içi eşler arası gerekse diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerdeki zıtlaşma ve çekişmelerin ana sebebi bireylerin birbirini anlamamasından kaynaklanmaktadır. İnsanların iletişimde karşıdan istedikleri, sözlerinin dinlenmesi, saygı görmeleri ve anlaşılmalarıdır.
Başkalarını anlama ''ben'' yerine ''biz'' diyebildiğimizde, birçok şeyi affedebilme yetisi kazandığımızda ve karşı tarafın gözüyle dünyaya bakabildiğimizde gerçekleşir. Biz olabilmekte herkesin kendine has özellikleri olduğunu kabul edip, bunlara saygı göstermekle olur. Diğer insanların farklılıklarını takdir etmeyi öğrendikçe iletişim becerilerinizin arttığını gözlemleyebilirsiniz. İnsanları tanımaya başladıkça da umutlar, korkular, sevinçler, üzüntüler, kaygılar gibi birçok ortak yönünüz olduğunu göreceksiniz.
İnsanların isteklerini ve gereksinimlerini bilirseniz, onları anlamanız kolaylaşır. İnsanların temel ihtiyaçlarından birisi başkaları tarafından önemsenmektir. Karşınızdaki kim olursa olsun onu önemseyin. İnsanlar sevilmek ister. Etkili bir insan olmak için insanları sevin.
Herkesin dostluğa, yüceltilmeye ve yardıma ihtiyacı vardır. Her şeyi kendi başına yapmaya kalkışmak başarıyı düşürür. Başkalarına karşı verici olmak, gereğinde yardım isteyebilmek bir meziyettir ve sizi yüceltir.
Karşıdakine özel biri olduğunu hissettirin. Onları cesaretlendirin ve motive edin.
İnsanlara yardım edin. Verici olmak her zaman size kazandırır, her zaman verdiğinizden daha fazlasını alırsınız. Size minnettar kalan, değerli ve özel olduğunu hisseden kişi bunu göstermekten geri kalmayacaktır.
Başkalarını anlama becerisi genel olarak bir seçimdir. Bazı insanlarda bu doğuştan bir yetenek ve içgüdü meselesi olsa da her insan başkalarını anlama, motive etme ve etkileme becerisini kazanabilir.
Bu beceriyi kazanmak öncelikle herhangi bir durumu karşınızdaki insanın bakış açısıyla değerlendirmeye bağlıdır. Bu sayede hayatı tamamen yeni bir açıdan görürsünüz.
Kişisel duyarlılık, insanları anlamak için gerekli olan bir özelliktir. Küçük veya büyük, karşınızdakinin sorununu hissederek, yumuşak bir kalple yaklaşmak birçok problemi aşmaya yardımcı olacaktır.
İnsanlar genellikle görmek istediklerini görür, duymak istediklerini duyarlar. Önyargılarınızdan sıyrılarak kişiler hakkında olumlu düşünürseniz, onlar üzerinde iyi bir etki bırakırsınız. Bir işi yapmayan kişiyi tembel diye damgalamadan, meşgul olabileceğini düşünmek, bir işi ağır yapan kişiyi yavaş ve uyuşuk olarak görmek yerine titiz çalıştığını düşünmek, her zaman artı puan kazandıracaktır.
İnsanları etkilemek için, onların gereksinimlerini ortaya çıkarın ve o şeye sahip olmalarına katkıda bulunun. Onları bu şekilde motive ettiğiniz takdirde hayatlarında etkili olmanızı sağlayabilirsiniz.
İnsanları anlamak, etkili bir insan olmak ve insanlar üzerinde olumlu etki bırakmak için, onların arasına karışmalı ve gerçekten hayatlarına dahil olmalıyız.
Hayattaki en büyük manevi tatmin ve başarı duygusu başkalarına yarar sağlamaktır. İnsanları anlamaya çalışın, onları anladıkça ve kendilerini geliştirmelerine yardım ettikçe iç huzurunuzu sağlayacaksınız.
Tüm insanların birbirini anlaması dileklerimizle.
(*) Hucurat Suresi Madde 11
PAYLAŞILMAYA DEĞER FİKİRLER (TED)
BİR YALANI NASIL FARK EDERİZ? Pamela Meyer
Pamela Meyer, Amerikalı bir yazar, sertifikalı dolandırıcılık denetçisi ve girişimcidir. Reader's Digest tarafından "yalan konusunda ülkenin en tanınmış uzmanı" olarak tanımlanan Meyer, 2010 yılında Liespotting: Proven Techniques to Detect Deception kitabının yazarıdır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (36)