Bilirsiniz Havalimanlarında VIP salonları var. Buradan “çok önemli kişiler geçer, salonları kullanabilecek olan zevatın listesi Valilikler tarafından DHMİ ve salonların işletmesine iştirak eden Havayolu şirketlerine bildirilirdi. Tahmin ederim ki sistem halen aynı şekilde işliyordur.
Dün THY’ nin bir Ankara – İstanbul uçuşunda Maliye Bakanı Bay Nebatinin içinde olduğu olay, hiç yaşanmamış bir husus değildi. İlk kez de yaşanmıyordu. Eminim sonuncusu da olmayacaktır. Genelde Sn. Bakanların seyahatleri VIP Yönetimine bildirilir ve o da ilgili havayolunu arayarak bilgi verirdi. Uçak falan VIP için (Bu genelde Bakanlar için olurdu) bekletilir ve biz uçağın güzergâhtaki veya varış meydanındaki hava muhalefeti nedeni ile bekletildiğini anons ederdik uçağa alınmış olan yolculara. Bir kez gecikme sebebi teknik neden olarak söylenmiş, başımıza gelmeyen kalmamıştı. Bu yalanlar söylenirken ve de uçağın tarifeli kalkış saatine göre uçağa alınan tüm yolcular uçakta beklerken, on dakika sonra bir Sn. Bakanın uçağa gelmesi tabii ki tüm çalışanları zor durumda bırakırdı. Yolcular da durumu anlarlardı tabii ki. Bu gaf bazen yolcuların homurtusu ile atlatılır, bazen de uçak küçük protestolara sahne olurdu.
Sene 2000-2001, iktidarda Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Harekât Partisi ve Anavatan Partisi vardı. Ve de çoğu zaman olduğu gibi İstanbul Ankara uçağı 25 dakikalık bir rötarla bir sayın Bakanı bekliyordu. Beklenen Bakan Milliyetçi Harekât partisi mensubuydu. Bakan bey uçağa girer girmez uçaktaki yolcular hep bir ağızdan sn. Bakanı yuhaladılar. Uzun bir protestoydu. Bir türlü dinmedi. Bakan uçağın kapısından kokpite girdi ve pilota sizleri beklettiğim için özür diliyorum, müsaade ederseniz yolculara hitap etmek istiyorum vb. dedi. Ve de hatırladığım kadarı ile önce kendisini tanıtarak şu mealde bir konuşma yaptı. “Sn. yolcular öncelikle sizleri uçakta bekletmiş olduğum için özürlerimi kabul edin lütfen. Yaşamımızın her safhasında yağcılık denilen çirkin oluşum maalesef yaşanıyor. Bu kez de beni sizlerin bu protestonuzun muhatabı haline getirdi. Özel kalemim VIP yöneticisine seyahat bilgimi verdi ve ilk uçuşla Ankara’ya gitmek istediğimi söyledi. VIP yöneticileri Uçağın kalkış saati vb. bilgileri kendisine vermeden yalnız “Buyursunlar” demişler. A kapısından polis eşliğinde doğru uçağa getirildim. Aslında Havalimanında uçağın kalkışını beklemeyeceğim için sevinmiştim. Meğer beni bekleyenler varmış. Sizlerden tekrar özür diliyor ve iyi uçuşlar diliyorum. “Evet kelimeler değişik olabilir ama sesleniş bu mealdeydi? Kendi kulaklarımla işittim. Ve de Bakan yolcu bölümüne geçip kendisine ayrılan yere oturacağına uçaktan indi ve doğru VIP aracına gitti. Kendisine buna gerek olmadığını, yolcuların durumu anladığını söyledim ama reddetti. Bir sonraki uçakla gideceğim diye cevapladı. VIP salonunda ilgililere kızması ve sitem etmesi sizden böyle bir şey istedik mi? diye çıkışması uçaktaki ifadelerinin doğruluğunun teyidi gibiydi. Evet, bu sn. Bakan Milliyetçi Hareket Partisinin bir bakanıydı. Daha sonra kendisini her gördüğümüzde makamı ile birlikte kendisine de saygı duyduğumuzu da belli ettik zannederim.
Gelelim şimdi Bakan Nebati ’ye. Tahsilli, görgülü bir parlamenter. Bir Bakan. Dünkü İstanbul Ankara uçağı yolcu almış vaziyette onu bekliyor. Ve Sn. Bakan uçağa tarifeli kalkış saatinden sonra teşrif ediyor. Yolcu gergin. Belli ki uçağın bir Bakanı beklediği kendilerine söylenmiş. “Bay Nebati uçağa girince protestolar yükseliyor. “Bu bir otobüs mü? Yolcu bekliyor, Türk Hava Yollarının uçağı bu yahu” Eğer protesto Hak, hukuk adalet diye başlasaydı, yolcular Sn. Bakanı bu sözleri söylemeğe teşvik etmişler diyecektim, ama Hak Hukuk ve Adalet sloganı Sn. Bakanın yolculara, “Hazmedin kardeşim! Seçimi AK Parti kazandı, Cumhurbaşkanımız kazandı, bu kadar basit” sözlerinden sonra, kardeşim benimle ne alakası var. Beni
Beklemiyorsunuz. Her zaman uçağa en son bakan biner. Kaybetmişler ondan sonra gelip örgütlüyorlar. Hadi be. Bu da yeni moda. Gidin kaybettiğiniz yerlerde niye kaybettiğinize bakın.” sözlerinden sonra yolcular tarafından dile getirildiği yayımlanan videolardan görünüyor... Bir bakın. Bu durumda yolcuyu galeyana getiren de Sn. Bakan kendileri oluyor. Her ne ise bu ilk kez olan bir olay değil. İlk defa bir uçak bir yolcu yüzünden yaklaşık yarım saat rötarlı kalkmıyor. Muhtemeldir ki sonuncusu
da olmayacak. Bu durumda bir şey sormak isterim. Şayet Nebati Bey yukarıda ifade ettiğim MHP Bakanı gibi davransa ve de uçağa girişte veya yolculardan aldığı ilk tepkiyi takiben onlara özürlerini iletseydi bunlar yaşanır mıydı? Ne Bay Nebati nin ne de onun karşılığı olarak yolcular tarafından ifade edilen sloganın söylenmesine ve konunun uzatılmasına gerek olur muydu? Tabii ki hayır.
THY TEKNİK: ÇALIŞANI İŞTEN İNSAN ÇIKARTMAK İŞE YENİ PERSONEL ALMAK KADAR PROFESYONELLİK İSTER.
Bu yazıyı okumadan lütfen önce aşağıdaki uçak Bakım Çevre Dokümanındaki paragrafı okuyun lütfen. THY Teknik uçaklarımızı havada tutan ünitelerden biri. Diğeri de pilotlar. Bu ara THY Teknik hareketlendi. Önce bir şekilde 39 Teknik ünite çalışanı işten çıkartıldı. Daha sonra duyduk ki münferit olarak görevden affedilenler olmuş ve en son olarak da THY Teknikte değişim olarak lanse edilen Yönetici değişiklikleri duyurulmuş. Zamanlama enteresan. Sezon öncesi bu tür değişiklikleri yapmak ayrı bir düşünce tarzı. Erenler tabii ki daha iyi bilir.
Aklıma geldi de söyleyeyim bari. Uçak Teknisyenlerinin mesleğe ilk atıldıkları zaman insanlığa verdikleri söz var. Uçak teknisyenlerinin yemini. Teknisyenlik mesleğinin önemini tam olarak anlamak için meslekten olmayanların önce bunu okuması gerekir. Linkini takdim ediyorum. Sahi bu tekniğin yöneticileri (Teknisyen kökenli olanlar dışında) mesleğe ilk adım atarken bir yemin ettiklerini zannetmiyorum. Tabii yemin etmenin onlar için önemli olup olmadığını da. Evet, Teknisyen kardeşlerimizin ettikleri yemin aşağıda. Onlar uçaklarımızı uçmaya hazır ve havada tutan insanlar.
Hatırlarsınız THY işten 211 kişiyi çıkartmıştı. İnsan Kaynakları ünitesi buna ilişkin kararı basın dahil herkese öyle bir mail ile duyurmuştu ki inanılır gibi değildi. Neden olarak 3-4 konu söyleniyordu. En ağır suçlama ise “ülkemiz ve şirketimizin güvenlik çıkarlarına ters düşecek her türlü tutum ve davranışlar kapsamında Fetö yapılanmasına müzahir olmak” maddesiydi. Bir gün sonra 211 kişinin isim listesi elden dolaşmaya başladı ve birkaç eksiği ile sanal medyada da yer aldı. İsimler belliydi ama kimin hangi suçlama ile şirketten atıldığı belli değildi. Tabii ki kamu oyunca tüm personel Fetö yapılanmasına müzahir olmak suçlaması ile atılmış muamelesi gördü. İş aramalarına müspet cevap alamadılar ve şirketi mahkemeye verdiler. Hukuki işlem yaklaşık iki sene sürdü. Sonunda THY’ nin hukukçuları mahkemeye verdikleri bir savunma kapsamında iş akitleri feshedilen personelin içinde Fetöcü bulunmadığını yazılı olarak bildirdiler ve de yargıtay dahil tüm mahkeme kararları ile aynı noktada buluştular. Yukarda da ifade ettiğim üzere iki sene sonra.
THY: YA İŞTEN ÇIKARTILAN BU TEKNİSYENLERİN İÇİNDE ISPANAK, SEMİZOTU, PAZI, YEŞİL SALATA’ DAN BAŞKA OT TANIMAYANLAR VARSA?
THY Teknik yönetimi istihdama yönelik yaptığı uygulamalarda, gerekçelerinde haklı ise tabii ki sorun yok. Görevleridir, yapacaklardır. Ve de bu şirkete yapılan bir iyiliktir. Ancak bu işte de 211’ler için yapıldığı gibi topuna Fetöcü yakıştırmasını yapılıp, tüm mahkemelerin THY uygulamasının aleyhindeki kararları bir tarafa, THY hukukçuları “bu grupta Fetöcü yoktur” şeklinde yazılı savunma yaptığı gibi olursa insanlar herhalde bu tür davranışların şirket tepe yöneticilerinin alışkanlığı haline geldiğini düşünecekler.
İster misiniz hayatında yalnız ıspanak, pazı semizotu ve yeşil salatadan başka ot tanımamış ve yememiş insanlarda ot meraklısı diye çıksın o listelerden. Çok mu şaşırırım. Hayır.
BU 211’LER NEDEN HEP AKLA GELİYOR.?
Bu 211’ler neden mi aklıma geldi? Birincisi o arkadaşların yaşadığı bu ve (+) çirkinlikleri hiç unutamadım. Halen uygulayanları nefretle anıyorum. İkincisi ise her ne kadar duyuru teknik ünite sorumluları tarafından yapılmadı ise de (onlar tarafından sızdırıldığına inanmaktayım) bu konuda bilgi verenlerde personele atfedilen hataları büyükten küçüğe sıralamışlar. Söz konusu yazıyı AIRPORTHABER de bulamadım.ve site yönetimini arayıp talep ettimse de yayın yasağı getirilmiş olması nedeni ile tabii ki alamadım. Haberin Türk Hava Yollarının itibar ve prestijini zedeler mahiyette olması nedeni ile yazı Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumunca (BTK) yayımdan kaldırılmış. Aklım ‘da kaldığına göre o yazıda 39 çalışandan bahsediliyordu. Tablo 211 ’lerinkinden farklı değildi. Nereden biliyorsun derseniz o tarihten 8-10 gün sonra iş akdi münferit olarak feshedilen bir teknisyen arkadaşımıza da yazıdaki en ağır suç izafe edildiğini duydum. Oysa ki o kardeşimiz iş akdinin neden feshedildiğini biliyor ve saklamıyordu. 211 kişi nasıl bir günde Fetöcü olmuştu ya. Aynı hesap
2016 YILINDA YÖNETİMİN YAPTIĞI HATALAR AYNEN TEKRAR EDİLİYOR GİBİ.
O tarihte THY’ de ne tür yönetim hataları yapıldıysa, kanunun ilgili maddelerine uyulmadıysa aynı tarz şimdide uygulandı. Örneğin İş kanununun ilgili maddeleri dikkate alınmadan işlem yapıldı. Çalışanların savunmaları alınmadı. Suçlamalar, fesih nedenleri bildirim yazısında açıklıkla kendilerine bildirilmedi.
Suç sayılmayan en çirkin davranış ise bu personelin güvenlik çalışanları nezaretinde ofise götürülüp eşyalarının alınması ve şirket ana kapısından çıkana kadar da güvenlikçilerin kendilerine refakat etmesi. Ne kadar çirkin değil mi? 211’lere de böyle yapmışlardı.
THY PEK ALDIRMASA DA BAKALIM MEVZUAT BU KONUDA NE DİYOR?
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18-21 maddeleri gereği; herhangi bir iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi durumunda, feshin yazılı olarak bildirilmesi, feshin gerekçesinin açıkça belirtilmesi, feshe bağlı olarak ortaya çıkan yasal hakların fesih tarihinde işçiye ödenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 7.04.2005 tarihli, 2005/10261 Esas ve 2005/14718 Karar Sayılı diğer bir kararında, bu ölçütler sayılmış ve işverenin fesih bildirimini işçiye yazılı olarak yapması ve fesih sebebini kesin ve açık bir şekilde belirtmek zorunda olduğu belirtilmektedir. Çalışan, hakkındaki iddialara karşıda savunmasının alınmadan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçinin davranışı veya verimliliği ile ilgili nedenle feshedilemeyeceği belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu`nun 17. Maddesi ihbarlı fesih anlamına gelmektedir. Bu maddeye dayanarak, işçi işten çıkarılırsa; bu işçinin kusuru olmadığı varsayılır. Bu, işverenin çalışanı ya başka bir geçerli nedeni olduğu için ya da istediği için işten çıkardığı anlamına gelir. İşveren bu nedeni açık olarak ifade etmek mecburiyetindir. THY bu kanuni mükellefiyetleri neden uygulamaz bilemem.
SONUÇ NASIL OLUR?
Yapılan suçlamalarda THY Yönetiminin haklı olduğu hususlar mutlak mevcuttur. O çalışanlar konunun üzerine gitmeyecek ve THY defterini haliyle kendileri kapatacaklardır. Diğerleri ise hukuki platformda haklarını arayacaklardır. Ancak mahkemeler çalışanı haklı bulup fesih nedenini hâksiz bulsa ve çalışan için işe iade kararı verse bile THY bunu şimdiye kadar olduğu üzere uygulamayacak ve kanunun / mahkemelerin öngördüğü + ödemeyi yaparak konuyu düşünceleri ve istekleri paralelinde sonuca ulaştıracaklardır. Şimdiye kadar uygulamalar böyleydi. Bugün de farklı olmayacaktır diye düşünüyorum. Şayet haklı olsanız da işe iade kararı almış olsanız da şayet Bay Bolat halen buralarda ise ne pass bilet haklarınızı ne de emeklilik kartınızı alabilirsiniz. Hukuk istediği kadar “kazanılmış tüm hakları ile birlikte” desin. Dinleyen yok.
BU ARADA BİR İKİ HABER KULAKLARIMIZI TIRMALADI
THY Teknik A. Ş'de Bilgi Teknolojilerinde yazılım mühendisi unvanı ile çalışan İsmail Karacan, 3 yıldır görev yaptığı işinden şirket içinde adalet ve ahlaki çöküntüye dikkat çekerek istifa etti. Yöneticileri tarafından mobbinge maruz kaldığı iddia edilen mühendis personel veda mailinde istifasının yukarıda kısaca ifade edilen nedenlerine de değindi. Bu konuda gelen münferit yorumları bu meyanda tekrarlamıyorıım.
11 Mayıs 2023 tarihli AIRPORTHABER’ in “THY Teknik'te usulsüzlük iddiası; Rıza Göstermeyen Doktorlar İşten Atılıyor başlıklı haber. Bu haber BTK tarafından yayımdan kaldırıldığı ifade edilen haber ile zımnen ilintili olduğunu zannediyor ve konunun doğruluğu hakkında yeterli bilgimin olmaması nedeni ile görüşümü ifade etmek istemiyorum. Herkes okuyup kendi kararını verebilir. Bu daha iyi. Size de yayımdan kaldırılan haberle bunun arasında ilişki var mı?
Hani bazen gazetede bir haber okursunuz. Arka sayda da bambaşka bir haber vardır. Tam olmasa da benzer bir konudadır. İnsan beyni hemen o iki haber arasında bir ilinti kurmaya çalışır. Birbirine bağlamak için gayret sarf eder. Benimki de o hesap bilmem anlatabildim mi?
THY TEKNİK ÇALIŞANLARINI EMEKLİLİĞE ÖZENDİRMEK İSTİYOR.
Geçtiğimiz seneki Genel Kurulda bazı personele İkale uygulaması yapılıp + tazminat verildiğine ilişkin yoğun tenkitlerden sonra, Bay Bolat başka bir icatta bulundu. THY Teknik buna telif ödedi mi bilmem ama Patronun ana şirkette itibar görmediğini zannettiğim buluşunu sahiplendiğine ilişkin bir haber geldi. Buluşunu diyorum zira o tarihlerde araştırmış ve benzeri bir benzeri uygulamanın hiçbir yerde bulunmadığını görmüştüm. Varsa da ben bulamadım diyelim.
Emekli olarak şirketten ayrılan yönetime yakın personele, 2022’ yılında çok tenkit aldığı için yerine ikame edildiği düşünülen ve İkale yöntemi ile sağlanan maddi menfaati aynen karşılayacak şekilde, asgari 12 aylık bir sözleşme ile danışmanlık teklif ediliyor denmişti o zamanlarda. Emekli edecekleri çalışanlarını bugüne kadar olan üstün hizmetlerine teşekkür babında (?)
ve de (söz konusu çalışanların ayak direnmeden emekliye ayrılması için) bağlı olduğu birime dışarıdan danışmanlık hizmeti vereceğini duyurmuşlardı. Başka bir deyişle emekli olacak çalışana 12 ay boyunca en son görev yaptığı Başkanlığa bağlı olarak danışmanlık hizmeti verecek. Personele son brüt ücretinin yüzde 50'sine denk gelecek şekilde ödeme yapılacağı,
Müdürler için ise grup müdür ücreti bazında, şefler için de en son unvanının son güncel ikramiye esas ücretine şeflik ücreti de ilave edilerek belirleneceği duyuruldu. O zaman bu uygulamayı sistemleştirerek Yönetim Kuruluna sunanları ve de bu teklifi onaylayan Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerini kutluyoruz demiştik. Kendi gelişimlerini tamamlamış olan bu çalışanlardan şirketin büyük ölçüde istifade edeceği mutlaktı (?) Tekniğin yönetici insanlarını tebrike gerek yok. Fikir (?) babasını herkes biliyor. Her ne ise bakalım THY Teknik IK uzmanları sistemde nasıl bir değişiklik yaparak uygulamaya koyacaklar. Kendilerinden bir şeyler katmalılar değil mi?
GELELİM THY TEKNİK’ DEKİ DEĞİŞİM’ E
Ne görevden alınan Başkanlarını ne de atanan 2 Genel Müdür Yardımcısını tanırım. 5 Başkanın yerine atananlar zaten açıklanmadı. Açıklansa bile onları da tanımayacağım mutlak. Bir tek şeyi biliyorum ki, o da kurumlarda değişim planlaması önemli bir konudur. Evet, değişim salt 5 başkanın görevden alınması 2 Genel Müdür atanması ile şekillendirilemeyecek kadar önemli ve hayati bir konudur. Değişime ihtiyaç olup olmadığına hayli uzun ve ciddi değerlendirmeler ve yapılacak olan durum analizleri sonucunda karar verilmelidir. Değişim bir fırsattır ve düşüncelerde başlar. Kurumsal değişimle ilgili her düşünce streslidir ve uyumu için bir süreç gerektirir. Bu nedenle zamanlama büyük önem taşır. Ve de Değişim yönetiminin kilit rolü değişimi üstlenen liderdedir. Bilmem anlatabildim mi? “Yapılan atamalar için Türk Hava Yolları Teknik'te değişim devam ederken, birçok görevden alma yaşandı.” Sözünü kullanan her kimse ona haddimi aşıp “Kotter Değişim Modeli’ni ve Değişime Liderlik Etmek isimli kitabı okumalarını öneriyorum.
Yorumlar Tüm Yorumlar (31)