Evet; yönetim bir bilimdir ve de, ölçülebilen metotlar kullanarak mantıksal bir silsile içerisinde soruların / sorunların çözümüne odaklanır. Evet; bu bilginin ışığında PEGASUS tarafından son üç ayda ( Eylül- Ekim- Kasım 2016 ) yaptığı uygulamalara ve TÜRK HAVA YOLLARI tarafından da önümüzdeki dönemde istihdam açısından ne yapılacağına bir bakalım. Bunların birbirine bağlı olması gereken mantıksal değerlendirmesini de siz yapın.
2016 TEMMUZ – EYLÜL DÖNEMİN THY VE PGS AÇISINDAN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ:
Yoğun kriz 20 Haziranda başladı. ATA ‘daki terör olayı ile. 15 Temmuz’da yaşanan kalkışma krize tuz biber ekti. Evet; THY öncelikle bazı uçuşların frekanslarında azaltma yapma cihetine gitti. Kış tarife uygulamasının yakın olması nedeni ile bu işlem akla başka konular getirdi ise de fazla yadırganmadı. 2016’nın Ocak Haziran dönemi bu krizin 10 gününü kapsıyor. 2016 Ocak Ekim Döneminin son üç ayının ise 2 ay yirmi günü krizle geçti. Tasarrufa gidilecek ya. İki şirkette filoda azaltıma gideceğini söyleyerek çalışanlara bir anlamda tensikat mesajı verdiler. Mesaj anlaşıldı.. Uçakları parka alma işlemi ise Ekim ve Kasımda yapıldı. THY 30 uçağını park etti. PGS boyu ile mütenasip miktarda uçağını devre dışı bıraktı. 3 adet. İkisi de bu günlerde Wet Lease kovalıyor. PGS Ekimde 200 civarı çalışanına kahvaltılı tensikat uyguladı. THY ise gün itibarı ile tensikat yapmış değilse de işlemin yılbaşından sonra yapılacağı dedikodusu yaygın. Bu arada her ne kadar THY tensikat yapmadı diyorsak da THY Fetö’nün arkasına saklanarak 212 çalışanı işten çıkarttı. Sağdan soldan ilavelerle bu rakamın 268’ e çıktığı medyada yer aldı. Sonra anlaşıldı ki bu işten çıkartma işlemin nedenleri arasında işletmesel gereklilik gibi anlaşılmaz hususlar var. Uygulamadan ötürü mağdur olan personel konuyu hukuki platforma taşıdı ve birer bire işe iade kararı çıkıyor. Ekim 2016 sonunda göreve atanan Türk Hava Yollarının yeni Genel Müdürü Sn. Ekşi kucağında pimi çekilmiş bir bomba bulmuş gibiydi. .
Tabii ki Ocak – Eylül mali sonuçlarında bu işlemlerin etkisi hali ile görülmüyor. Üstelik filolarda adetsel açıdan sene başındaki sayıda. 2016 Ocak - Haziran döneminde yalnız 10 günlük kriz yaşanmasına karşın şirketler hayli zarardaydı. Full krizle yaşanan 2016 Temmuz – Eylül döneminde ise şirketlerin rakamları nefes aldı. Krize rağmen THY Ocak - Haziran dönemdeki zararının % 59’ nu kapattı, PGS ise o dönemdeki zararını kapatmakla kalmadı 43,2 Milyon TL kara geçti. Tabii ki her iki firmanın da mali sonuçları, boylarına orantılı olarak yükselen döviz paritesi tarafından desteklenmişti.
KEŞKE SONUÇLAR YÖNETİMSEL BİR BECERİ’ DEN VE ALINAN TEDBİRLERDEN KAYNAKLANSAYDI.
PEGASUS tensikatın büyük bölümünü Ekim ayında yaptı. Dolayısı ile bu işlemin gideri de tasarrufu da yılın 4 ncü üç aylık döneminde görünür. Parka aldığı 3 uçağın uçuş hariç diğer giderlerinin devam ettiği düşünüldüğü takdirde sonuca bu denli müspet bir etki sağlamayacağı da açık. Dolayısı ile PEGASUS’ un ve her ne kadar halen tensikat yapmış değilse de TÜRK HAVA YOLLARI’ nın aldığı sonuçları gönlümüz den de geçtiği üzere tam başarı olarak kabul etme noktasındayken geçmişi ve dönemin özelliliğini hatırlıyoruz. Oysaki bu sonuçları görmek beni inanılmaz sevindirmişti. Maalesef kısa sürdü sevincim. Çok kısa bir süre sonra anladım ki bu iyileşmeler maalesef yönetimsel bir başarıdan kaynaklanmıyordu. Öyle olsaydı çalışanlar için sevinir ve ümitlenebilirdim.
2016 TEMMUZ – EYLÜL RAKAMLARI İKİ HAVAYOLUNA NASIL NEFES ALDIRDI?
Evet; 2016’nin 3. cü üç aylık döneminde rakamlar havayollarına nefes aldırdı dedik. Bu rahatlamanın nedeni belliydi. Bu dönemde 2 uzun dini bayram tatili yaşadık. Hem iç hem de Türkiye çıkışlı dış hat uçuşlarında küçümsenmeyecek bir hareketlilik başladı. Yurt dışında çalışan işçi vatandaşlarımızın büyük bir kısmı yaşanan krize ve yurt dışında Türkiye’ye gitmeyin şeklinde yapılan menfi propagandaya rağmen yaz tatili için Türkiye’ ye memleketlerine geldiler. Özellikle THY Hac seferleri için bilet satışlarına bu dönemde başladı. Geçmiş yıllarını dokuz aylık sonuçlarına bakılması halinde Havayollarının bu dönemdeki gelirlerinin ve taşınan yolcu miktarlarının fazla olduğu görülecektir.
TÜRK HAVA YOLLARI BU GÜNDEN SONRA NE YAPACAK?
Benden iyi bilirsiniz, TÜRK HAVA YOLLARINDA bazı üniteler için yapılan istihdam uçak sayısı ile doğrudan ilintili 2016’ nın 9 ayı sonuna kadar Türk Hava Yollarının 2015 yılının 299 uçaklık filosuna 34 uçak ilave edilmiş ve filodaki uçak sayısı 333’ e yükselmiş. Aynı şekilde 2016’nın Eylül ayı sonu itibarı ile 2015 yılının 8676 kabin görevlisi sayısında 1327 adetlik bir artış meydana gelmiş ve görevli Kabin Memuru adedi 10.003’ e yükselmiştir. Başka bir ifade ile THY 2016 yılının Ocak-Eylül döneminde filosuna katılan 34 uçak için + 1327 kabin görevlisi daha istihdam etmiştir. Doğru orantı kurularak hesaplamaya devam edilirse THY’nin parka aldığı 30 uçak için 1171 kabin memuru istihdam ettiğini bulabilmek zor olmayacaktır. Bu 30 uçağın devreden çıkartılması sonucunda 1170 kabin görevlisinin açıkta kalacağı da maalesef kabulü zorunlu olan bir gerçek olmaktadır. ( Rakamların doğruluğunun internette yer alan THY linklerinden görebilirsiniz.)
Neden mi kabin görevlilerine bakıyoruz. En kalabalık ve kitaba uygun olan onlarda onun için. Aynı pencereden pilotlara da bakarsak, 2015 sonundan 2016 yılı 9.cu ayı sonuna kadar ( 4452 – 4374 ) 78 pilotun işe alındığı görülüyor. Ancak hangi grup üyeleri temininde güçlük çekilen personel statüsüne girer? Bunu da düşünmek gerekir. Aslında şirketlerin toplu fesih işlemlerinde bu konuyu da değerlendirme zorunda oldukları açık ve kabulü zorunlu olan bir gerçek. Türk Hava Yollarının da başka türlü davranmayacağına inanıyorum. Hele hele park ettiği uçak adedine uygun miktarda cockpit personelini ücretsiz izne çıkmaya razı edebilirse.
Son dönemde TÜRK HAVA YOLLARINDA işe giriş için gerekli olan vasıfların neler olduğunu çalışanlar benden iyi bilmektedir. Dolayısı ile Türk Hava Yollarının işten çıkartılacak olan çalışanların seçiminde muhasebe ve depolama sisteminin“ “ SON GİREN İLK ÇIKAR “prensibinin uyarlanması mümkün değil. Zira son girenlerin arkasında duran etkili ve yetkililer halen yerlerindedir. Büyük bir ihtimal ile sistemin içerisindeki yerlerini halen muhafaza ediyorlardır. Evet; iki hafta kadar önce yazdığım yazıda da belirtmiş olduğum üzere TEK ÇARE İNSAN KAYNAKLARI ÜNİTESİNDE BÜYÜK BİR İHTİMAL İLE MEVCUT OLAN “ İŞE ALINAN PERSONELE TAVASSUT EDENLER” LİSTESİ ÜZERİNDE ÇALIŞMA YAPMAK. Torpili vefat edenlerle birlikte sistemden dışlananlar ve sistemdeki etkinliğini yitirenlerin tavassutları ile işe alınanların listenin başına yazılacağı mutlak Allah sizlere de fitili çekilmiş bombayı kucaklarında bulan THY tepe yöneticilerine de yardım etsin. .
Haddimi aşarak kabin memuru arkadaşlarıma bir öneride bulunmak isterim. Kriz tüm havayollarını büyük ölçüde etkiledi. Dolayısı ile içinde bulunduğumu< dönemde kabin memurluğu görevini başka bir havayolunda bulabilme ümidi yok denecek kadar az. Eğer TÜRK HAVA YOLLARI sizlere “ ücretsiz izne çıkma “ önerisi yaparsa kabul edip etmemeyi iyi düşünün. Ben olsam kabul eder, üç dört ay beklemeyi, olacakları şirket dışına çıkmadan takip etmeyi tercih ederdim. Bu teklifi kabul etmezseniz ne olacağı zaten belliye yakın. Tabii bu benim fikrim.
PGS’ YE KESKİN NANE KOKUSU NEDEN YAYILDI.
Eşim ne zaman “eve gelirken bir demet nane al” dese aklıma hep SALKIM HANIMIN TANELERİ romanını yazan ANAP döneminin Bakanı gelir. 2002 yılında bende “SALKIM HANIMIN NANELERİ ” isimli bir buklet” hazırlayıp dönemin Milletvekillerine göndermiştim. Konusu THY’ nin aldığı A grubu Yer hizmeti ruhsatı çalışmalarında Özelleştirme İdaresinin de bağlı olduğu Bakanın bu konudaki cansiperane çalışmaları (?) ile ilgiliydi. Her ne ise o konuyu unuttuk ama her şeye rağmen Nane’nin keskin kokusu halen burnumda. Eşim bu aralar Nane almamı isterse bu kez aklıma PEGASUS Genel Müdürü Mehmet Nane Bey geliyor. Aslında nane kokusu güzeldir, ferahlatır ama bu bir başka türlü sanki. Onun yazdığı bir kitap yok ki ismini uygun hale getirip bir buklette onun için hazırlayayım. Airporthaber’deki köşe ile idare edeceğiz artık.
Evet; yazının girişinde yönetim bir bilimdir ve de, ölçülebilen ( nicel) metotlar kullanarak mantıksal bir silsile içerisinde soruların / sorunların çözümüne odaklanır. Demiştik. Evet; tekrar “bu bilginin ışığında PEGASUS’ un son üç ayda ( Eylül- Ekim- Kasım 2016 ) yaptığı birbirine bağlı olması gereken uygulamalarının yönetimsel açıdan değerlendirmesini de siz yapın” diyorum..
PEGASUS Ağustos 2106 ayında birçok pozisyonda personel alımı yapacağını duyurdu. Konu ile ilgili duyuru internet üzerinden yayınladı. Yöneticiliğin bir anlamda önünü görmek ve ona göre karar almak olduğu noktasından hareketle 20 Haziran 2016’ da başlayıp, 15 Temmuz 2016’ da doruk noktasına ulaşan krize ve bu krizde alacakları ilk tedbirin tensikat olduğunun bilmelerine rağmen nasıl bir yönetim mantığı ile böyle bir duyuru yayınladığını anlayabilmek mümkün değil. 9 ncu ay itibarı ile karlılık görülünce “istikrarlı büyümemizi sürdüreceğiz” türü söylevlere başladı Genel Müdür Nane Bey. Kim ne düşünür bilemem ama bana göre yakışır değildi.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere “PEGASUS uçak siparişlerini ertelemekle ve aprona park ettiği uçakları kiralayacak firma arayışına girmekle, çalışanların kulağına önlerindeki günlerin onlara ne göstereceği ile ilgili kar suyu kaçırmış oldu. KAP’ a yaptığı açıklamada ise, verdikleri ilanın yanlış anlaşılma ihtimaline karşı filodaki yalnız 3 uçağın Wet Lease yöntemi ile kiraya verileceğini ayrıca duyurdu. Yanlış anlaşılmanın çalışanlara verilecek mesajı kuvvetlendirdiği bir gerçek. Malum bu yöntemle verilecek olan uçaklar uçuş ve kabin ekipleri ile birlikte kiralanıyor.
PEGASUS Uçaklarda yolculara suyu para ile veriyor ama işten çıkartacağı personele kahvaltı ikram etmeyi ihmal etmiyor. Tabii ki şirketten dışlanacağını bilmeyen davetli çalışanlar ( ilk grup ) bu daveti kim bilir nasıl düşündüler? Bu güne kadar şirket ikramı olarak kahvaltı edenlerin kaç kişi olduğunu siz hesaplayın şimdi. Kaldı ki bu davetlerin aralıklarla yapılmasının, sonu belli olsa da bu beklemenin şirkette çalışmalarını sürdüren personel ve dolayısı ile iş üzerinde yapacağı menfi etkilerini düşünemeyecek kadar yönetim mantığından uzak insanlar yönetti bu konuyu.
PEGASUS çalışanlarını İngilizce seviye tespit imtihana sokarak kazanamayanları ücretsiz izne çıkartıyor. Bazı cahiller ve sistem karşıtları bunun bir eğitim faaliyeti olduğunu bile düşünemiyorlar (?). Kabin memurlarının sözleşmelerinde lisan bilgilerini sürekli geliştirilmesine ilişkin madde var. Bu uygulamanın nedeni de işte bu madde Lisan nankör bir olgu. Kullanılmayınca, pratik yapılmayınca unutuluyor. Dolayısı ile bu personelin İzne çıkartılmak istenmesinin nedeni kabin memurlarının lisan bilgilerini işe girdikleri seviyeye getirmelerini sağlamak. Sektörün ağabey kuruluşu THY’ de kısmen de olsa bu yöntemi benimsemişti. Kim kimi kopya etti bilmiyorum. . Bir anlamda Mehmet Nane çalışanlarını eğitime zorluyor. Başka bir niyeti yok.( ? )
PEGASUS: Hasan Kalyoncu Üniversitesi ile yapmış olduğu anlaşma kapsamında kabin memuru yetiştirilen bir program uygulayarak şirketin ihtiyacını bu programa iştirak etmiş olan adaylar içinden sağlıyordu. Kriz nedeni ile sayısı sizler tarafından da bilinen miktarda kabin memurunu işten çıkaran PEGASUS Havayolları ve işbirliği yaptığı üniversite sektörde işten çıkarmaların devam ettiği bu dönemde eğitilmek üzere aday kabul etmeye anlaşılmaz bir şekilde devam ediyor.
Konunun en tuhaf tarafı ise kabin memurlarının iş sözleşmelerinin feshedildiği bu süreçte programa aday kabulünün sürdürülmesi ile Üniversitenin, eğitime iştirak edecek olan adaylara bir aylık eğitim sonunda ( Herhalde başarılı oldukları takdirde ) PEGASUS’ da işe başlayacakları bilgisini vermesiydi.
PEGASUS yaşanan bu kriz döneminde part time çalışma uygulaması ile de bir miktar tasarruf sağlanacağını düşüncesi ile sistemi gönüllülük esasına göre hayata geçirmeyi planladıysa da şirket açısından tatminkâr bir miktarda talep olmayınca, mutabakatlarını almaksızın 800 civarında çalışanı bu statüye geçirdi.
Evet; bu uygulamalar ile ilgili olarak yoruma gerek duymuyorum. Birbiri ile ilişkilendirmeğe çalışınca kanaatiniz oluşacaktır.. Galiba PGS ve THY mensupları da benim her an burnumda olan geniz gıcıklayan keskin NANE kokusu ile diş kamaştırıcı limonun EKŞİ ve buruk etkisini ömür boyu hissedecekler.
SEKTÖRDEKİ TÜM DOSTLARA.
1.Okumayı sevmiyoruz. Ama gerektiği zaman mutlak okumalıyız. İsterseniz bunu okuyun. Temenni ederim ki gerekli olmasın ama kim bilir? Yazının konusu: işletme gerekleri nedeniyle işten çıkarılacak işçilerin belirlenmesinde işverenin seçim serbestîsi ve sınırları: ( Konu ile ilgili olarak alman hukukun bilgilerinden sonra konunun Türk hukukunda ele alınış şekli var.) TIKLAYIN1
2. Dünyada ek etik dışı işten çıkarmalarının yaşandığı ülke: Türkiye; - TIKLAYIN2
Yorumlar Tüm Yorumlar (47)