Yeter artık, kulak verin sektörün sesine, taleplerine. Dinleyin artık bu camiayı. Avazımız çıktığınca bağırıyoruz "batıyorlar" diyoruz. "El atın, destek olun" sektöre diyoruz. Çok basit talepleri bile karşılayamıyorsanız ne işiniz var o koltuklarda.
Sivil havacılık sektörü içler acısı durumu Türkiye Özel Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) marifeti ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne bildirdi.
Tabi o zaman Bilal Ekşi SHGM Genel Müdürü idi. Ama anladığım kadarı ile kulak asmadı. Varsa yoksa "EASA" dedi. Neymiş efendim EASA öyle istiyormuş.
Konuyu özetleyeyim.
Bu yılın sonundan itibaren EASA, uçuş ve görev sınırlamaları ile ilgili yeni kararları uygulamaya koyacak. Uygulamaya göre haftalık 48 saat olarak belirlenen çalışma süresi 35 saate indiriliyor.
Sebebi açık. Özellikle Almanya ve Fransa'da baş gösteren işsizlik oranını bu sayede bir nebze de olsa azaltmak. Almanya ve Fransa bu şekilde uygulama yapacağı için EASA da bunu genelleştirip rekabete aykırı olmaması için tüm Avrupa Birliğinde uygulanacak zorunluluk haline getirdi.
Uygulama Avrupa coğrafyasında olacak ise bize ne oluyor? Biz EASA'nın neresindeyiz, Avrupa'nın neresindeyiz?
Avrupa Birliği veya EASA üyesi olduk da biz mi bilmiyoruz?
Neden 1 Ocak 2017'den itibaren biz de aynı uygulamaya geçmek zorundayız.
Allah aşkına Türkiye'nin zor dönemden geçtiğini, havayolu şirketlerinin patır patır personel çıkarttığını bilmeyen mi kaldı? Sağır sultan bile duydu.
Peki, hangi aklımız ile sektöre yüzde 20 ek maliyet getirecek olan bu uygulamanın peşine düştük.
Sektörün, "Evet yapalım ama bu uygulamanın şartlarını kaldıracak ne gücümüz var ne de şartlar uygun. Bu uygulamayı 2020 yılında başlatalım" talebi neden kabul görmez?
Bu sektör Türkiye Sivil Havacılığı ile mi muhatap yoksa Avrupa Birliği ülkelerinin havacılık otoriteleri ile mi muhatap?
Başbakanın, bakanın arkasına ardına yanaşıp fotoğraflarda yer alayım diye kafasını uzatan yöneticiler sizlere sesleniyorum. Bu sektör için ne zaman kafa yoracaksınız?
"Ölüyor" diyoruz. "Milyarlarca dolar zarar var" diyoruz. "Çalışanlar işsiz kalıyor, bu uygulama ile yeni işsizler ordusu yaratmayın" diyoruz.
"Bu zor dönemi birlikte atlatalım, dişimizi sıkalım" diyoruz. Daha ne diyelim?
SHGM, sen kime hizmet ediyorsun? Avrupa Birliği'ne mi, EASA'ya mı yoksa Türkiye'ye mi?
Çok net hatırlıyorum. 1998-2000 yılları arasında da buna benzer olaylar yaşanmış, devletin küçük bir dokunuşu istenmişti. Ancak bu gerçekleşmeyince şirketler kapılarına kilit vurmak zorunda kalmıştı.
Şimdi bunu mu istiyorsunuz?
Açık ve net söylüyorum. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bir an evvel bu uygulamayı ertelemek zorundadır. Aksi halde tüm sorumluluk SHGM'nin olacaktır. İşsiz kalan veya kalacak olanların vebali de yine SHGM'nin olacaktır.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Ahmet Arslan, bu konudan haberiniz var mı? Yoksa SHGM'ye giden istekler talepler sümen altı edilip uğrunda gece gündüz çalıştığınız havacılık sektörünün sorunlarını sizden gizliyorlar mı?
Bu durum öyle kulak arkası edilecek bir durum değil. Sektörün geleceği ile ilgili bir durum. O halde vakit geçirmeksizin tüm oyunculara bu müjde verilmelidir.
Bizim EASA'nın Avrupa Birliği'nde yapacağı uygulamaları, uygulama zorunluluğumuz yok. Varsa gerekçesi ile birlikte söyleyin de bilelim.
TÖSHİD, sektör adına olabilecekleri 9 madde halinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne bildirdiğine göre; her kalem evrağa binlerce dolar para alarak sektörün gider kalemleri arasında bulunan SHGM'nin sessiz kalmasının mantığını da anlamakta zorluk çekiyorum.
Sözün özü bu sektör can çekişirken, SHGM'nin umursamaz tavrı, başta bu ülkeye sonra çalışanlara, daha sonra da şirketlere büyük hakksızlıktır.
Biz üzerimize düşeni yazarak yerine getirdik.
Gerisi size kalmış.
Yarının ve yarınların bu sektöre hayır getirmesi dileğiyle...
Yorumlar Tüm Yorumlar (56)