Ekonomi, herkes için prensipte yeterince üretildiği, ancak bu hizmetlere ve ürünlere erişim araçlarının sürekli olarak sıkılaştığı bir noktaya gelmiştir. Yani bu yeni dönem, artık üretimle ilgili çok fazla değil, ne kadar üretildiği ile de ilgili değil; daha çok dağıtımla ilgili. Ticaretten hükümete her şey gibi, siyaset de değişecek, serbest piyasa inançları değişecek, sosyal yapılar değişecek.
Şimdi olduğumuz yere nasıl ulaştık? Her 20 yılda bir, sayısal -dijital- devrim, bize farklılaşan olgu ve farklı bir şey getiriyor. Yeni yeni teknolojilerin bir araya gelmesiyle ilgili her bir gelişim, ekonomide karakteristik değişimlere neden oluyor.
1970'ler ve 80'lerde ilk devreyi, küçük boyutlu işlemcileri ve hafızayı minyatürleştiren ve büyük ölçüde hızlandırmayı gerçekleştiren mikroişlemcilerle birleştirdik. Mühendisler bilgisayar destekli tasarım programlarını kullanabilir, yöneticiler stokları gerçek zamanlı olarak izleyebilir ve jeologlar katmanları ayırt edebilir ve petrol şansını hesaplayabilir hale geldi. Ekonominin ilk kez ciddi bir hesaplama desteği vardı. Modern, hızlı, kişisel hesaplama hizmetimize girmişti.
1990'lar ve 2000'lerde ikinci geçiş, bize sayısal –dijital- süreçlerin bağlantısını getirdi. Bilgisayarlar, yerel ve küresel ağlarda telefon veya fiber optik ya da uydu iletimi yoluyla birbirine bağlandı. İnternet ticari bir varlık haline geldi, web hizmetleri oluşturuldu ve bulut gibi paylaşılan bilgi işlem kaynakları sağlandı. Her şey, bir diğeri ile bağlantılı çalışmaya başladı.
Üçüncü geçiş, şu an içinde bulunduğumuz dönem, ucuz ve her yerde bulunan algılayıcılar -sensörler-, Radar (Radio Detection and Ranging) ve Lidar (Light Detection and Ranging) algılayıcıları (örnek; geri ya da ileri giderken arabanızın sizi yaklaşan bir cisme karşı uyarması), süredurum algılayıcıları -GPS- (jiroskopik sensörler), manyetik algılayıcılar, kan-kimya algılayıcıları, basınç, sıcaklık, rüzgar ve nem algılayıcıları. Onlarca ve yüzlerce mevcut durum veya konum sistemi ya da harici koşullarındaki değişikliklerin algılanmasına yarayan ve vazgeçemediğimiz cihazlar.
Bu algılayıcılar, veri okyanusları tarafından getiriliyor ve tüm bu veriler elinizin altında. İnsanların görüntülerini toplarken, kişilerin yüzlerini tanımak için bu algılayıcıları kullanıyoruz. Yollar ve yayalar gibi nesneleri de görebilen, otomatik olarak araba sürmek için bunu kullanan arabalar yapıyoruz. 10.000 km uzaktan atılan bir füze, her saniyede 30 metre üzerinde uçtuğu arazinin fotoğrafını çekip hafızasındaki ile karşılaştırarak, hedefini kusursuz bir isabetle vurabiliyor. Böylece uzaktan kumanda yapılmadığı için, kırılacak bir iletişim ağı ya da veri iletişimi de olmuyor ve füzeye kimse müdahale edemiyor.
İnsanların yaptığını yapamayacak derken bilgisayarların birlikte iletişime geçerek iş birliği yapmaları tam bir sürpriz oldu.!
Bu veriler çerçevesinde insan düşüncesinin ve algının işleyiş değişimi nasıl sonuçlanacak ve hangi yeni fırsatları getirecek?
Bazı endüstriler, böyle bir baskıya cevap vermelerine rağmen, sayısallaştırmanın getirdiği değişikliklere karşı bağışıklıkları yok. Bunun karşısında, seyahat ve lojistik aşırı uçları örnekliyor. Avrupa'da internete giremeyen pek bir tüketici yok. Yine de birkaç işletme, hava ve okyanus kargoları hakkında bilgi için çevrimiçi olarak arama yapıyor.
Doğrudan -online- aramalarda en yüksek oran Gemi Gezileri (Cruise Ship) için yapılmakta. Sonra araç kiralama ve tatil paketi geliyor sıralamada. Sonra da Tren ve sonra da havayolu taşımacılığı, ve bunlar, McKinsey tarafından, 15 Avrupa pazarından elde edilen verilere dayanarak, Almanya ve Kühne Lojistik Üniversitesi ile işbirliği içinde yapılan çalışmalardan elde edilen bulgulardan sadece birkaçı.
Seyahat ve lojistikteki çevrimiçi aramalar artarken, bir akıllı telefon üzerinde yapılan aramaların oranı bir o kadar fazladır. 2017 yılında bu veriler, seyahatle ilgili tüm taleplerin yaklaşık yüzde 43'ünü ve lojistikle ilgili aramaların yüzde 23'ünü oluşturdu. Tabletler ve masaüstü bilgisayarlar kalanları paylaştı. Trend, hızlı ve kolay mobil etkileşimlere öncelik veren bir "mobil ilk" zihin setinin benimsenmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Hiç şüphe yok ki müşteri kazanmak çok zor. Çevrimiçi seyahat etmeyi araştırırken, ortalama müşteri, yaklaşık 100 kez, önceden rezervasyon yapılan temas noktalarının işaretlenerek belirlenmesi, kanal-masaüstleri, tabletler ve mobil cihazlara karşı 50 kata varan oranda değişmekte. Farklı bilgi verilirse, potansiyel müşterileri kaybetme olasılığı da artıyor. Farklı kanallarda, müşteriler aynı veriye tekrar tekrar girmek zorunda kalıyorlar. Ek olarak, temas noktalarının çoğu seyahat şirketi tarafından "sahiplenilmemiştir". Araştırma, tüm ön kontrol temas noktalarının yüzde 20'sinden daha azına sahip olanın havayolları olduğunu gösterdi.
Gezgin araştırması (mobile search) tren yolculuğunun ön sırada yer aldığını da göstermekte. Ardından kalınacak yer aramaları, araç kiralama ve sonra da havayolu yolculuğu için arama yer almakta. Hızlı trenlerin 2 saatlik yol için ideal olduğu söylenmekle birlikte, 50 dakikalık bir uçuşun, Havalimanına varış, işlemler, uçuş, çıkış ve şehre iniş için yaklaşık 3 saat ya da daha fazla sürebiliyor olması, trenleri hemen her saat dilimi için daha da cazip kılmakta.
Havayolu seyahatlerinde örneğin, ürünler daha kişiselleştirilecek ve teklifler giderek daha şeffaf hale gelecektir. Diğer teknolojilerin yanı sıra, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik bu değişimi yönlendirecektir. Makine öğrenimi teknolojilerini uygulayarak önerileri yapabilecek ve kişiselleştirebilecek "sayısal" seyahat asistanlarının daha fazla kullanılması olacaktır. Ve hava yolu şirketleri, beklendiği gibi, müşterilerle sürekli olarak iletişim kurabilecekler.
Herhangi bir sayısal yöntem -digital strategy- için başlangıç noktası, müşteri davranışını anlamak olmalıdır. Şirketler kendilerine hangi değişimleri gördüklerini ve yanıtlarının yeterli olup olmadığını sormalıdır ve daha ileriye bakmalı ve fark etmeye çalışmalıdırlar.
Tabii ki bu, sadece bir başlangıçtır. Sadece ürünün karlılığı yetmez, yeni ürünlerin katma değeri yüksek bir sayısal yöntem ortaya çıkarılmalıdır. Rakiplerin, ya da sayısal saldırganların, değişimleri zorlayacağı tempo ölçmelidir. Yöntemin örgütsel bileşenleri -BT, kültür ve yetenek- aynı zamanda hayati önem taşıyacaktır. Ancak müşteriyi anlamak, onların önünde olmaya çalışmak, kararlılık ve araştırma gerektirir.
Müşterilerimizin seyahat ve lojistik endüstrilerindeki çevrimiçi davranışları ve şirketlerin yanıtlarına yönelik araştırmamız, Google’ın arama motoru platformu tarafından 15 Avrupa ülkesinde oluşturulan verileri kullanmıştır: Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Avusturya, İsviçre, Belçika, Hollanda , Polonya, Norveç, Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Lüksemburg. Bu ülkeler, Avrupa'nın nüfusunun yüzde 85'inden fazlasını ve GSYİH'yı temsil etmektedir. Veriler toplanmış ve anonimleştirilmiştir.
Travel and logistics: Data drives the race for customers
Travel and logistics: Data drives the race for customer
Yaza girdiğimiz şu dönemde, bu yazılara bazı eklemeler yaparak, belirli bölümlerini çevirdim. Araştırma çok detaylı ve uzun. Yukarıda ki kısa yollardan tamamına erişebilirsiniz.
Yazıda bahsedilen yöntemlerin hemen hepsi, eğitilmiş ve yetenekli insan gücünden bahsetmekte.
Bizler ise, tüm bu gelişmeleri ne eğitime ne de yüksek eğitime uyarlamaktan çok uzağız. Havacılıkta artık yasa, talimat ve yönetmelik, el kitabı vs. ezbere bilmek gerekmiyor. Onlar sayısal biçimde elimizin altında. Asıl bilmemiz gereken, eğitim sisteminin düzenlemesini, dil bilgisi ile yetenek seçiminin yöntemini en kısa sürede kararlaştırmak. Bunları da yapmak zorundayız.
Tamam, her hizmeti dışarıdan alalım, en mükemmel bagaj ayırma sistemini Almanlar’a yaptıralım, yaptıralım da, o sistemi yürütecek mühendis, bakımını yapacak teknisyen ve de en önemlisi, aksaklığı yolcuya düzgün bir şekilde aktarıp doğru ve zamanında bilgi verebilecek çalışanımızı yetiştirmeyi de unutmayalım.
Herkese iyi tatiller.
Yorumlar Tüm Yorumlar (12)