ODTÜ’nün sıra dışı profesörü Muhan Hoca
(31 Temmuz 1935 – 2 Ağustos 2006)
Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin hayatları boyunca unutamayacağı hocalarından biri de Prof. Dr. Muhan Soysal. Farklı ders anlatım üslubu ve esprileri ile dersleri öğrenciler için renklendiren Prof.Dr. Soysal, 31 Temmuz 1935’te dünyaya gelir. Lisans eğitimi almak için girdiği ODTÜ’den İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı’na kadar pek çok farklı alanda çalışan Prof. Dr. Soysal, daha yaşarken fakülte bünyesinde yine kendi adını taşıyan Prof. Dr. Muhan Soysal Kütüphanesi’ni açar.
Prof. Dr. Muhan Soysal’ın sağlığında hizmete açılan ‘Prof. Dr. Muhan Soysal Kütüphanesi’, İİBF B binasında Prof. Dr. Muhan Soysal’ın bağışladığı kitapları ve diğer kaynakları kullanıcılara sunmaya devam ediliyor. ODTÜ İşletme Bölümü bünyesinde başlatılan “Prof. Dr. Muhan Soysal İşletmecilik Eğitiminde Yenilikçilik Ödülü” programı ise hızını kesmeden devam ediyor.
Prof. Dr. Soysal’ın meslektaşları, öğrencileri, dostları, Muhan Hoca’nın anısını sürdürmek için bir dizi proje üzerinde çalışıyorlar.
Prof. Dr. Adil Oran onu şöyle anlatır;
“Muhan Hoca çoğu öğrencisi için en çok şey öğrendikleri hocaydı. Öğrenilenler o anda işlenmekte olan konuyla sınırlı kalmazdı, her an her konuda bir şeyler öğrenilebilirdi. Bir örgüt veya strateji dersinde bir bakmışsınız, finans konularından bahsediliyor. Hemen ardından son teknolojik gelişmelerin şirketler üzerindeki etkilerine geçilmiş ve son olarak iyi şarap seçmenin inceliklerini öğreniyorsunuz.”
PROF. DR. MUHAN SOYSAL’DAN ALINTILAR
• Sınavda ne çıkacak diye soruyorsunuz? Boks maçına çıkarken rakibe nasıl vuracağı mı sorulur?
• Benim beyin yapım biraz değişik sizinkinden.
• İşletmeci olarak vizyon sahibi olabilirsiniz; ama hayalperest olamazsınız.
• Para kazanılırken değil, harcanırken zengin olunur.
• Tango sınavının uygulamalı kısmı spor salonunda.
• Ben kimseyi bırakmam. Siz kesinlikle kendiniz kalırsınız. (Bölümdeki ilk dersimizde)
• Ticaret yaparken kendini, iş yaparken torununu, devlet yönetirken torununun torununu düşüneceksin.
• Büyük düşünün çocuklar. “Azıcık aşım ağrısız başım” demek yok. Aşınız çok olacak, başınız kelolacak.
• Hayalleriniz paranızdan çok olduğu sürece ve paranız hayallerinize yetmiyorsa gençsiniz.
İTÜ’nün efsane hocası: Prof. Dr. Hasan Fehmi Yazıcı
(10 Aralık 1925 - 12 Şubat 2005)
Prof . Dr. Hasan Fehmi Yazıcı köy imamı ve aynı zamanda öğretmen olan babasının dördü kız dördü erkek sekiz çocuğundan ikincisi olarak 10 Aralık 1925’de Rize’de dünyaya geldi. İlkokulu çok parlak bir öğrenci olarak Rize’de ve Bala–Ankara ‘da tamamladı.
Prof. Dr. Yazıcı orta ve lise öğretimlerini devlet bursu ile yatılı olarak Galatasaray Lisesi’nde tamamladı ve 1946 yılında zamanının en saygın lisesinden okul birincisi olarak mezun oldu. Bakalorya sınavında Türkiye birincisi olduğu için kanun gereği istediği ülkedeki istediği üniversitede devlet bursu ile okuyabileceği halde babası vefat ettiğinden ders vererek para kazanıp ailesine yardım edebilmek için yurt dışına gitmeyi istemedi.
Prof. Dr. Yazıcı’nın çocukluğu Türkiye’nin değerlendirilmeyi bekleyen su kaynakları en bol yörelerinden birinde geçti. Küçük yaşlarında Makine Mühendisi ve özellikle Akarsu Enerjisi’nden Faydalanma konularında uzmanlaşmış mühendis olmaya karar veren Yazıcı, idealini en yüksek mertebede gerçekleştirdi. Prof. Dr. Hasan Fehmi Yazıcı; 1946 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’ni 1951 yılında yine sınıfının birincisi olarak Makine Yüksek Mühendisi unvanı ile tamamladı ve başka hiçbir işi düşünmeden Ekim 1951’de ideali yönünde ilerlemek için fakültesinin şimdiki adı Hidromekanik ve Hidrolik Makineler Anabilim Dalı olan zamanının Su Makineleri Kürsüsü’nde asistan oldu.
Prof. Dr. Yazıcı, zamanının uygulaması ile yeterlilik tezi hazırlayarak 1956 yılında doçent olduktan sonra 1961’de Paris Üniversitesi’nde dönemin tanınmış hocalarından Prof. Fortier’nin gözetiminde başladığı çalışmaları ve daha sonraları yürütücülüğünü yaptığı birkaç doktora yüksek lisans çalışmasına da temel olan tezi ile 1964 yılında Dr. Y. Müh. unvanını kazandı. İlgili standartlarında düzeltme yapılması gerektiğini gösterdiğinden çok yankı yapan bu çalışması ile 1965 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin en genç profesörlerinden biri oldu.
Prof. Dr. Yazıcı; asistanlık dönemine kadar bağımsız laboratuvarı bulunmayan kürsüsünün 1954 yılında tamamlanan Hidromekanik Laboratuvarı’nın inşaatında ve donatılmasında çok önemli görevler yüklendi ve katkılar sağladı.
Türk Halk Bilimi Akademik Danışmanı Prof. Dr. Osman Cahit Eralp
(15 Kasım 1950 - 27 eylül 2010)
Prof . Dr. Osman Cahit Eralp 15 Kasım 1950 yılında Gelibolu’da doğmuştur. TED Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra 1967 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’ne girmiş ve 1971 yılında lisans, 1974 yılında yüksek lisans derecelerini almıştır. 1971 yılında asistan olarak ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’ne girmiş ve doktora çalışması için gitmiş olduğu İngiltere hariç sürekli olarak ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nde görev almıştır. (1980’de İngiltere’de Cranfield Institute of Technology’de doktorasını yaptı). Diğer bir değişle, 1967 yılında girmiş olduğu ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümü için 43 yıl çalışmıştır.
Sanayimize katkı veren mühendisler ve eğitime katkı veren öğretim elemanları yetiştirmiştir. Tez konularının çoğu sanayimizin uygulama alanlarından olup birçok problemin çözümünde önemli katkıları olmuştur. Gaz türbinleri, kopresörler, pompalar, fanlar ve havalandırma sistemleri, boru hatları, hidrolik sistemler üzerinde yoğunlukla çalıştığı bazı konu başlıklarıdır. Arçelik’e yapmış olduğu katkılardan dolayı kendisine Arçelik tarafından ‘Teknoloji Ödülü’ verilmiştir. Pompa Sanayicileri Derneği’nin (POMSAD) onur üyesidir. Uzun seneler NATO AGARD kuruluşunda ülkemizi temsil etmiş, TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi ve TÜBİTAK SAGE’nin yönetim kurulunda görev yaparak önemli katkılarda bulunmuştur.
Yurdunu ve insanlarını çok seven Cahit Eralp, Anadolu’yu karış karış gezmiştir. Ülkemizin coğrafyası ve tarihini incelemek en önemli hobilerinden biri olmuştur.
Ulusal sanayinin problemlerini yurt içinde çözülebileceğini göstermek için yoğun çaba göstermiştir. ‘Zor problemi hemen çözeriz, imkansızı çözmek biraz zamanımızı alır’ deyişi bu konudaki genel yaklaşımını gösteren sloganı olarak anılarda yaşayacaktır.
Prof. Dr. Eralp’in akademik görevleri;
Asistan (ODTÜ) 1972-1980, Öğretim Görevlisi (ODTÜ) 1980-1981, Asistan Profesör (ODTÜ) 1981-1984, Doçent (ODTÜ) 1984-1990, Profesör (ODTÜ) 1990-2010.
Diğer akademik görevleri;
Elazığ DMMA (Öğretim Görevlisi) 1974, Gaziantep Üniversitesi (Yarı Zamanlı Misafir Asst. Prof.) 1982, Kara Harp Okulu, Ankara (Yarı Zamanlı Misafir Asst. Prof.) 1981.
Uluslararası görevleri:
NATO, AGARD, Propulsion and Energetics Panel, Panel Member and National Coordinator, 1996-1997; Working Group Member, WG28, AGARD-PEP, on “Recommended Practices for Monitoring Gas Turbine Engine Life Consumption”, 1996-1997; Working Group Member, AVT-018 (WG29), RTO/AGARD-PEP, on “Performance prediction and Simulation of Gas Turbine Operations”, 1997-2001.
Makine Hikayeleri - Adnan Dalgakıran 2012
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Bu hocalarımız öğrenci yetiştirmek için kendilerini paralarken, kendilerini yenilemek için de zor ve uzun bir uğraş vermişler. Aldıkları, kazandıkları ve hak ettikleri her bir sıfatı ve görevi “liyakat” dahilinde kabul etmişler. Aynı Munhan Hocanın deyişiyle “Ben kimseyi bırakmam. Siz kesinlikle kendiniz kalırsınız.” Çabalayarak, didinerek ve fedakarlıklarla aldıkları görevleri başarı ile yapmakla kalmamış, böyle sonradan anlatılacak anılar bırakarak göçmüşlerdir.
Prof. Dr. Osman Cahit Eralp, TÜBİTAK’da görev almadan önce Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü değildi. "Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim” diyen profesör Bülent Arı, YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atanırken 6 Kasım 1981 senesinde kurulmuş olan YÖK, bu Profesörlere böyle bir teklif dahi götürmemişti. “Prof. Dr. Muhan Soysal İşletmecilik Eğitiminde Yenilikçilik Ödülü” programı halen başarı ile yürütülüp, ülkesine üreten, düşünen ve sorgulayan ilerici insanların yetişmesine önayak olurken, Millî Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ile Arçelik arasında "FATİH Projesi Kapsamında 28.000 Adet Etkileşimli Tahta Alımı Sözleşmesi" imzalanmıştı. Bu tahtalar akıllı tahtalar ona diyecek bir şeyimiz yok. Benim merak ettiğim konu başka. Bu tahtalarda 666.963 öğrenciyi (İHL), tahta gibi akıllı öğrencileri kimler yetiştirecek? Yetiştirmek için akıllı tahtaya güvenirseniz, biyografinizde Türk akademisyen ve siyasetçi yazabilir ve bilime siyaseti sokarak ilgili üniversiteyi yok edebilirsiniz.
Herkesi üniversite mezunu yapmak, her İl’e üniversite açmak hedefiyle toplam pastayı büyütmeden gittikçe pastadan daha çok dilim çıkarmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak, eğitim kalitesi düşüyor; en iyi üniversitelerimiz can çekişiyor. Yetmiyor; en iyi üniversitelerimizdeki yetkin akademisyenleri görevden alıyor; yerlerine bu yeni kurulmuş üniversitelerden yöneticiler getiriyoruz. Sonuç: Yeni kurulmuş üniversiteleri geliştirmek yerine, en iyileri aşağı çekiyor; herkesi vasatta eşitliyoruz, eğitime kaynak ayırmadığımız için de fakirleşiyor, batıyoruz.
"Omne ignotum pro magnifico est"
“Bilinmeyen her şey mükemmel zannedilir”...Tacitus: Agricola
Yorumlar