Sivi Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi geçen hafta yaptığı açıklama ile yüreğime su serpti! Havacılığımız birinci lige çıkmış. Açıklamanın Türkçesi şu "THY ve özel sektörün gayreti ile havacılığımız çok yolcu taşıyor". Bu mu yani?
Lufthansa burnunuzun dibine Ürdün'e bakım üssü kuruyor ondan da haberiniz var mı? Devamını da yazacağım.
Bakın bu ülkede havacılık bir yere geldi ise onda en büyük pay sahibi siyasi iradenindir. Binali Yıldırım'ın ufkudur ve onu uygulayan bürokratların becerikliliğidir. Hiç kimsenin zoruna gitmesin ama 2011 yılından itibaren sivil havacılık bir karınca boyu yol almamıştır.
Üçüncü havalimanı projesini bir kenara koyarsak hiçbir adım göremiyorum. Uyduruk ülkelerle yapılan anlaşmaları svil havacılıkta ilerleme diye sunmak abesle iştigaldir.
Şimdi şöyle geriye dönüp bir bakalım.
Dönemin Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırımın da talimatlarıyla, Türkiye’nin, uçak üretimi, hava aracı bakımı, havacılık eğitim, hava kargo vb konularda bölgesel bir güç olması, Türkiye’nin Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAIO) Konsey üyeliğine seçilebilmesi, başta İran olmak üzere Orta Doğudaki bazı ülkelere uygulanmakta olan ambargonun kalkmasını müteakip Türkiye’nin bu ülkelerdeki havacılık pazarından daha fazla pay alabilmesi, Ortadoğu ve Uzakdoğu pazarında Türkiye’nin gücünün artırılması ve ICAO, ECAC ve EUROCONTROL gibi uluslararsı teşkilatlar nezdinde Türkiye’nin gücünün artırılması için geçmiş yıllarda SHGM tarafından çok yoğun çalışmalar başlatılmış ayrıca da bu amaç doğrultusunda bir seri bölgesel işbirliği toplantıları yapılmıştı.
Bu toplantıların bazıları;
TRACECA Ülkeleri (Azerbaycan, Ermenistan, Bulgaristan, Gürcistan, Kazakistan,
Kırgızistan, Moldova, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna, Romanya, Tacikistan)
Akdeniz Ülkeleri (Tunus, Ürdün, Cezayir, Fas, KKTC, Libya, Lübnan, Mısır, Suriye)
D8 Ülkeleri (Endonezya, Malezya, İran, Nijerya, Bangladeş, Mısır, Pakistan)
KEİ Ülkeleri (Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova,
Romanya, Sırbistan, Ukrayna, Yunanistan)
Ayrıca Afrika ülkelerini kapsayan AFCAC ve Orta Doğu Havacılık Çalışma Grubu T-MAG (Suriye, Ürdün, Irak, Lübnan) ülkelerini kapsayan çalışmalar yapılmıştı. Bu toplantılar sonucunda çok önemli kararlar alınmış bu kararların hayata geçirilebilmesi için de bölgesel birlikler ve çalışma grupları oluşturularak başkanlıklarına da Türkiye getirilmişti.
Havacılık konusunda çok önemli pazara sahip olan bu ülkelerdeki havacılık pazarından ülkemizin de pay alabilmesi için yapılan bu çalışmaların tamamının durma noktasına geldiği ve hatta bazılarının da ilgisizlik yüzünden durduğu biliniyor.
Bu arada geçen yıl yapılan ICAO genel kurulunda da Türkiye'nin konsey üyeliğine seçilmesi hedeflenmesine rağmen, bırakın Türkiye’nin konsey üyeliğine seçilmesini esamesi dahi okunmadı.
Dikkat ediyorum, izliyorum, soruyorum ama maalesef uluslararası toplantıların hiç birinde özel sektörden kimseyi göremiyorum. Geçmiş yıllarda yapılan bu toplantılara ülke sivil havacılık otoriteleri ve havacılık sektör temsilcilerimiz de götürülür ve hem sivil havacılık otoriteleri ile tanışmaları sağlanır hem de diğer ülkelerin sektör temsilcileri ortak iş yapma projeleri geliştirilirdi. Ama maalesef Binali Yıldırım'ın bıraktığı gibi değil havacılık. Yıldırım'ın bıraktığı bayrak yere düştü. Oysa beklenirdi ki, bayrak daha da yukarılara taşınsın.
Bilal Ekşi'nin bu açıklamasını garipsedim. Harbiden yönetmelik çıkartmak, uyduruk ülkeler ile uçuş anlaşmaları yapmaktan öte ne yapılmış ki 2011'den sonra.
Mesela hangi ülkede yapılan toplantıya sivil havacılık sektöründen temsilciler davet edilmiştir? Bunu anlatmaları lazım.
Binali Yıldırım'dan sonraki siyasi irade havacılık ile ilgilenmemiştir. Lütfi Elvan tanışma toplantıları haricinde sektör ile bir araya gelme zahmetinde bulunmamıştır. Seçim için atanan bağımsız bakan da keza aynı tercihte bulunmuştur.
Kısacası havacılık sektörü kaderine terkedilmiştir.
Şimdi tutup "havacılığımız birinci lige çıktı" derseniz buna kargalar bile güler. Oysa söylenmesi gereken "THY, AtlasGlobal, Pegasus, Onur Air, Corendon, Borajet, Sunexpress şirketlerimiz kendi becerileri ile pazarlar bulup havacılığımızı taşıyorlar" olmalıydı.
Eleştiriye açık olan başarıyı yakalar. Ne dediğimizi anlamaya çalışır.
2011 yılına kadar devam eden çalışmalar aynı hız ile devam etse idi bugün değil onuncu sırada ilk beşin içinde olabilirdik. "İlk on sıradayız" diye övünürken kaybettiğiniz yetkileri neden kaybettiğinizi de açıklamanız gerekir.
Büyütemediğiniz, bakım üssü haline getiremediğiniz Türkiye'ye karşı verilmiş sözlerin altında kalmanızın sebebini de açıklamalısınız.
Havacılığın ilerlemesindeki başarı sektöre aittir vesselam.
Yorumlar Tüm Yorumlar (24)