17 Şubat 2014, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]

SORUNLAR ONLARI YARATANLARIN MANTIĞI İLE ÇÖZÜMLENMEZ. İŞTE O KAFA.

Albert Einstein çoğu insan tarafından bir dahi olduğu kabul edilir. Kendisi şu an kadar yaşamış en etkili bilim insanı olmanın yanında teorik bir fizikçi, filozof ve yazardı. “ Sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözümlenemez” diyen bilim adamı tüm yaşamımızı ve özellikle iş hayatımızı etkileyen birçok sorunun çözümlenmesi için takdir ve karar verme makamında olanların sorunu bizzat yaratanların görüşlerine kıymet vermeleri konusundaki yanlışlığa ışık tutmak istemiştir. Bizim o kafalar ise bu gün Einstein’ın bu teorisinin yanlışlığını ortaya koyma yarışındalar. Kalben temenni ediyorum ki, gerek şahısların yaşamlarında ve gerekse kurum ve kuruluşlarda yetkililerin bu sözün doğruluğunu anlayabilecekleri türden zararsız gelişmeler olsun ve de  o kafalar bundan bir ders çıkartsınlar.

İfade özgürlüğünü yasalar tek başına garanti edemez. Herkesin düşüncesini ifade etmesine cezalandırma yöntemi ile engel olmak en basit deyimi ile hoşgörüsüzlüktür. Yöneticilerde ve kişilerde hoşgörü mevcut olmalıdır diyerek toplumun bu konudaki yaklaşımının ne denli önemli vurgulayan Einstein “ Ön yargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur “ şeklindeki ifadesi ile insanoğlunun önyargılardan kurtulmasının ne deni zor olduğunu da anlatmaya çalışmıştır.

Etrafınıza bakın biraz. Bilgisiz, ilgisiz, çalışanlar üzerinde manevi açıdan etkisiz ama kurum içinde fazlası ile yetkili olan birilerini görürsünüz mutlak. Tüm sistem o kafa’dan ve onun gibilerden nefret eder. En tepe hariç tabii. Bu durumda yapacak bir şey de yoktur. Yetki, yüksek dağların tepelerinden inmektedir. Karşı çıkmanın cezası ise bellidir.  O kafa’nın üstün çabaları sonucunda, şirket sektörde personel devir hızı en yüksek kuruluş mertebesine yükselir. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir bir kere. Peşindekiler haliyle onu takip edecektir.

Ve de tepeler her konuda olduğu gibi bu oluşumda yüzde yetmiş katkısı olan o kafa’yı bu devir hızının nedenini belirlemek ve de bu hızı düşürme çalışmaları yapmak için görevlendirirler. Çalışmalara başlanır ve alışılageldiği üzere uzun toplantılar birbirini takip eder. İnsanlar “ Olur mu olur, belki bir şeyler düzelir ” ümidi ile bu hızın nedenlerini,  çalışanların beklentilerini de maddelendirerek yetkiliye verirler. Bu çalışmalardan elde edilen sonuç o kafa tarafından tepelere iletilmez tabii ki. Onları üzmemek ve sinirlendirmemek için. Memleketteki işsizlik çalışanların belini bükerken, uygulanan sistemden memnuniyetsizliğin daha açık seçik ortaya konulması da mümkün değildi tabii ki. 

Peki; bu çalışmanın sonucunda personel devir hızı düşer mi? En azından zemindeki kayganlığın önüne geçebilmek için gerekli tedbirler alınmış olabilir mi?   Hayır. Devir hızı artarak devam ediyor demekte doğru olur mu bilemiyorum. Zaten, rakamlar çarpıtılmadan ortaya konulduğu takdirde bu hızın uluslar arası limitlerin çok çok üzerinde olduğunu görmemek mümkün değil. Bu hızın daha da artmasının sonucu 150 km hızla giden bir aracın beton duvara vurması ile eşdeğer olur. Hoş bu araba duvara vursa da ön tarafta oturacak olan korumadaki o kafa’ya bir şey olmayacaktır. Patron var ya. Hava yastığı misali Onu koruyacaktır. Gerisi de zaten pekte önemli değildir.

Çark işte böyle döner, durur. Çalışanlar tüm bu olumsuzluklara rağmen kendilerini öğütmek için o kafa tarafından döndürülen dişlilere paçalarını kaptırmadan işe devam edebilmenin yolunu arar dururlar. Esasen aramaya da fazla gerek yoktur Bilgisiz, ilgisiz, etkisiz ancak yetkili o kafa’ya / kafalara biat etmek sorunu halledecektir.

Sene başı gelir, tüm çalışanların merakla bekledikleri üzere personel maaşlarına yıllık artım uygulanır. Çalışanlar, geçen seneki uygulamada ortaya çıkan genel memnuniyetsizliği unutturacak bir artış beklentisi içindelerdir. Maaş artımları İlan edilir.  Kime ne verildiğini, kimin, hangi grubun ne kadar artım aldığını yine kimse anlayamaz tabii ki. Misalen artım % 8 denir. Hasan, Hüseyin’e çalıştığı şirketin ücretlerdeki artım uygulamasını duyurma ihtiyacı hisseder. İçini boşaltma kabilinden. Sonu şöyle bitiyordu seslenişin. “ Maaşımda % 4 gibi bir atım oldu. Alan aldı, her zamanki gibi. Eh, IK yine başta” Anlayamadım.  IK herkesten farklı zam aldı mı demek istediler, yoksa bu şaheser planlamanın başında yine IK var mı diyorlar? Temenni ederim ki ikincisini belirtmek istemiş olsunlar. O daha alışılagelmiş.

Çalışanlar anlatıyor. Sektör şirketlerimizden birinin Genel Müdürü 2013 yılı ücret artımlarından personelin çok şikâyetçi olduğunu biliyormuş. Ünite ziyaretlerinde bu durum tabii ki kendilerine değişik şahıslarca ısrarla iletilmiş. “Önümüzdeki sene bunu düzelteceğim”  diye bir söz çıkmış bu üst yöneticinin ağzından. Ağızdan çıkanın bir adım ötesi de var ama yazmayı uygun bulmuyorum. O zaman insanlar bu sözü Genel Müdürün sektörü ve patronu ve o kafa’yı tanımamasına vermişti. Demek ki haklılarmış.

Hani derler ya. “Yalan ne kadar büyük olursa o kadar çok inanan olurmuş”  Her şey yalan olunca ne yapsın çalışanlar? Hangisine inansınlar ki? O kafayı görünce yine de gülümsüyorlar. Hani bazı şeylerle karşılaşınca insanın yüzü gülmekle ağlamak arasında bir şekle girer ya, işte o emsal.   O kafa, karşısındakilerin kendisine neden gülümsediğini düşünür zaman zaman. Bulamaz tabii ki.

Kimse bu şaşkın türün, o kafa’nın hiç bir şeyini benimsemez, söylediklerinin tek kelimesine inanmaz ama mecbur inanmış taklidi yaparlar..

Hani kalıplaşmış bir söz var ya.

“Ekmek parası.”

Ne de olsa o kafa etkili ve destekli bir yetkili. Maazallah. Gazabından kaçınmak gerek.

Görevde yükselmeye sevinilir? İş gururunun bir gereği de bu değil mi? Belirli bir çizginin üzerinde bir üst görevi kabul etmenin bir süre sonra sizi hayli zedeleyeceğini düşünmek nasıl bir duygu dersiniz? Şirketinizde bu seviyenin görevde ortalama kalış süresini göz önüne alın. Siz başarılısınız ya, üzerine bir iki sene daha koyun isterseniz. Bu mümkün değil ama siz yine de ilave edin. Şimdi kaç yaşında olduğunuzu düşünün. Ve de şirketin yöneticilerinin terfien daha üst yöneticiliğe yükselme oranına ve sürecine bakın. Kabul etmeniz halinde bu görevin sonunda başınıza gelecekleri düşünün. Bu görev noktalandıktan ve siz bu görevden alındıktan sonra şirketinizin geleceğinize yönelik en flaş teklifi ne olur? Uygun ve münhal bir kadro olmadığından ötürü size olur olmaz bir görev teklif edilir. Maaşınız da, unvanınızda düşürülecektir. Kabul etmemeniz halinde ise karşılıklı anlaşma ile ( ? ) şirketten dışlanmanızdan başka bir çözüm yoktur. Sakın üzülmeyin. Bu işlemin adı şirketten atılma değildir. Bu “aile” içinde yapılan karşılıklı bir anlaşmadır. İki, üç maaş + ödeme ile her şey gülistanlık olur zanneder o boş kafa. Malum unvan yükseldikçe iş bulma imkânı da orantılı azalır. İşin yoksa ara. Şimdi oturun ve eğitimlerde büyük büyük, anlatılan örgütsel kariyer planlaması nedir, onu bir kez daha hatırlamaya çalışın.  Bu planlamayı şirketin çalışanlarına kendilerini geliştirmede veya kariyer hedeflerini gerçekleştirmede yardımcı olmak, onlara kendilerini geliştirme fırsatı sunmak vb.. amaçlarla gerçekleştirilen daimilik arz eden bir süreç olarak tarifliyor kitaplar.  İşte o kafanın etkisiz yetkilinin kariyer planlaması. İsterseniz bir sorun ona.  Kaç senedir bu görevi yürütüyorsun diye. Sonra geriye bir bakın. İşte kat edilebilen yol bu. Kandıranda mı kabahat, yoksa kandırılanda mı? Ona da siz karar verin.

Evet, şimdi, bu anlatım iyi de bunun ön yargı ve başlıktaki konu ile ne ilgisi var diyenler de çıkabilir.

Sorunu yaratana, onu çözümleme görevi veriyoruz. Çünkü tüm yaşananlara rağmen tepedekilerde bu türlere karşı değişmez olumlu bir önyargı var. Ve de bu önyargıyı hiç bir kuvvet yenemiyor.

Ön yargılarla yönetilen ve sorunların çözümlenmesini onu yaratan insandan / insanlardan bekleyen iş yerlerinde bu iki yaklaşımın çalışanların yaşamını nasıl allak bullak ettiğini görmemek, farkına varmamak ise mümkün değil. 

SORUNLAR ONLARI YARATANLARIN MANTIĞI İLE ÇÖZÜMLENMEZ. İŞTE O KAFA.

Yorumlar

acı ama gerçek... ~ 11 yıl önce
Çetin bey, bu ülkedeki kurumların hemen hepsinde özellikle yönetici pozisyonunda çalışanlar, hep torpille,hemşehricilikle,yandaşçılıkla,eş,dost,hısım sayesinde tepeden inme işe girip, kimi direk kimi 3-5 ayda yönetici olduklarından, çalıştıkları kurumlarda en alt seviyeden başlayarak yıllar içinde haklarıyla,hukuklarıyla,görerek,tecrübe ederek,olgunlaşarak bir seviyeye gelmediklerinden, yarattıkları veya yaratılmasında payları oldukları sorunları ne görebilirler ne çözebilirler ne de bunları yapmak isterler...Yarattıkları bu ortam sayesinde beslenenler,para kazananlar,makam sahibi olanlar ve onların yolundan gidenler var oldukça bu sistemin bozulmasını istemezler ve toplumumuz da her zaman güçlüden,iktidardan,zenginden yana olduğu ve aman canım bana ne dedikleri müddetçe de bu çözümsüzlükler bitmez,bitemez !!! Umutlu olalım diyorum ama geçmişten günümüze tabloya ve insanlarımıza baktıkça karamsarlıktan başka hiçbir şey görülmüyor ve düzelecek gibi de değil maalesef...Saygılarımla..

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP ACI AMA.. ~ 11 yıl önce
MAALESEF HAKLISINIZ.NASIL OLSA DÜZELMEZ DİYE BOŞ VERMEMEK GEREKİR DİYECEĞİM AMA BUNUN DA RİSKİ VAR. BOŞ VERMEYENLERE VE HATALARI ISRARLA İFADE EDENLERE ORTAMI BOZAN ÇALIŞAN GÖZÜ İLE BAKILIYOR. İFADE ETTİĞİNİZ GİBİ SİSTEMİN BOZULMASINI İSTEMİYORLAR.ÖYLE KİLİT NOKTALARA ÖYLE İNSANLARI KOYUYORLAR Kİ, BAZILARI TÜM ŞİRKETİ, BAZILARI İSE KENDİ GÖREV YAPTIĞI ÜNİTELERİ FELCE UĞRATABİLİYORLAR. BUNLARA DA RIZA GÖSTERENLER EN TEPEDEKİLER TABİİ. ASLINDA BALIK BAŞTAN KOKUYOR. TAKİBİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. ESEN KALIN.
Ayşegül Öztopuz ~ 11 yıl önce
Bende düzeni bozmayayım Android katdeşimize hayırlı uğurlu olsun diyeyim. Keşke tek bir doğru olsa oda ,tak tak bir yerlerde yazsa bizde baksak aynısını uygulasak. Şu meşhur Y kuşağı varya hani onları iş hayatına nasıl kazandıacağız diye Amerikalılar bile yıllardır kafa patlatıp .eğitim sistemleri geliştirdiler, gözümüz aydın onlar artık yönetici olmaya başladılar. Hala görevde olduğu için adını veremeyeceğim bir arkadaşımız onların yöneticiliği altında çalıştığını ve nasıl davranması gerektiğini bilemediğini söyleyerek sizden yardım istedi.Elçiye zeval olmaz.E görev sizi bekler. Sevgi ve saygılarımla.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP AYŞEGÜL.. ~ 11 yıl önce
TELEFONUMU VE MAİL ADRESİMİ VERİRSEN GENÇ KARDEŞİMİZE ZEVKLE YARDIMCI OLURUM TABİİ Kİ. EVET DOĞRULAR BİR DEĞİL. İKİ DE DEĞİL. BU GÜNÜN MAHARETİ DOĞRULAR İÇİNDE EN AZ YANLIŞ OLANI SEÇEBİLMEK. TEŞEKKÜR EDİYORUM.
Android Uygulaması ~ 11 yıl önce
Kucuk enerjimiz icin verdigiz guzel duygularinuz icin cok tesekkurler. Ve tum guzel duygular icin herkese sonsuz tesekkur ve hurmetler. Ibsallah O nu vu topluma kazanc olarak katabiliriz ve ayrica siz degerli insanlardan faydalanmasini sonrada insanliga faydali bir fert olmasi uzere yetistirebiliriz. Muhabbet ile...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
insanlık ~ 11 yıl önce
cetin bey. yorumlara verdiğiniz cevaplarıda takip edıyoruz. yazılar kadar guzel.andoıd'e verdıgınız cevap ıse cok ınsanca. bızde arkadasımızı tebrık edıyoruz. saglıkla, sevgı ıle buyusun. Elınıze saglık.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP İNSANLIK ~ 11 yıl önce
KARDEŞİM. TEŞEKKÜR EDİYORUM.BENDE YORUMLARA VERDİĞİM CEVAPLARDA BİR ŞEYLER ANLATMAK ÇABASINDAYIM. YORUMLARI CEVAPLANDIRMAYI DA BU NİYETLE BAŞLATTIM. AMA BU GÜN ÇOCUĞU OLAN BİR KARDEŞİMİZİ KUTLAMAK VE İYİ DİLEKLERİMİ GÖNDERMEK BANA DAHA DOĞRU GELDİ. TAKİBİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. ESEN KALIN. ÇETİN.
Android Uygulaması ~ 11 yıl önce
Cetin Hocam merhaba Tam da icinde oldugumuz buhrani anlatmis ve nedenini cozumunu aciklamissiniz. Ama bastaki kafalar yine gormezden ve anlamazdan gelecekler. Kendi adima oyle hirslari olan ve sagda solda farkli arayislar icerisinde olan bir insan degilim. Isim esim asum sebebiyle buyuk degisimlere karsi da direncli birisiyim. Tum bunlara ragmen artik yarini goremiyorum ve hazirlaniyorum. Disariya bakiyorum. Bircok arkadasim gibi... Bu arada belirtmek isterim gecen haftaki yazinizda cok kaliteli ve doluydu. Ailemize yeni bir nefes katildi. Bu sebeple aldigimiz derslerden bahsedemedim. Tesekkurler...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP ANDROİD .. ~ 11 yıl önce
ÖNCE GÜZEL ŞEYLERDEN BAHSEDELİM. EN ÖNEMLİSİ BU. AİLENİN YENİ FERDİNE HOŞGELDİN DİYELİM. ANALI, BABALI BÜYÜSÜN, ŞANSI BOL OLSUN VE TÜM YAŞAMINDA ALLAH ONU HEP İYİ KİMSELERLE KARŞILAŞTIRSIN. ŞU ANDA BU GÜZELLİĞİ YAŞARKEN, ÇETİNİN YAZISINI VE İŞ KONULARINI DÜŞÜNMEYİN BİR SÜRE. ANNEYİ VE SİZİ YÜREKTEN KUTLUYOR TAKİBİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. DAHA SONRA YAZIŞMAK ÜZERE HOŞÇAKALIN.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000