Bazen Yaşam Şartları insanları Suskun Yapar.
Sorunlar onları yaratanların
Mantığı ile çözümlenmez.
Albert Einstein
Sürekli, hemen hemen her yazıda işlediğimiz konuya bir de başka açıdan bakalım. Siz, çalışanlar görev yaptığınız kurumda işveren veya vekili olun. Daha doğrusu olduğunuzu farz edin. Arada bir “ evet şartları düzeltelim” deseniz de nasıl olsa çalışanlarınız bunu ciddiye almayacaktır. Siz aynen devam edin. Amacınız, eksik istihdamla, personeli fazla çalıştırarak, onların sosyal yaşamına asgari saygıyı bile göstermeyen çalışma programı uygulamaları ile yılsonu karını artırmaktan öte olmadığı da tüm çalışanlarınızca bilinsin. Ve de ne ifade eder bilmem ama üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlarının da şirketinizi bu şekilde tanıdığını bilin. Uygulamalarınızın çalışanlarınızca benimsenmediğini bile bile kurumun özellikle istihdama yönelik faaliyetinin bu yönde sürdürülmesini inatla sağlayın. Kurum içerisinden uygulamalarınıza bir şekilde karşı çıkma niyeti içinde olanlara açık tavır koyun ve çalışanlarınız açık veya gizli olarak onlara destek vermesin, veremesin. Yöneticileriniz onlara nasıl davranılması gerektiğini zaten bilirler. Ne mutlu ki şirkette belirlediğiniz hiç mutsuzluk emaresi yok. Siz yöneticilerinizden minik bir serzeniş bile duymayacaksınız eminim. Bir iki mırıltı olsa da sizin kata ulaştırmayacaklardır. Tablo bu iken, çalışanların konforu için, salt onlar böyle veya şöyle istiyor diye işveren veya vekili olarak sene sonu bilançosunu sağ alt tarafında yazılan rakamı istediğiniz yöne götüren bu uygulamaları değiştirir misiniz? Böyle bir fedakârlık yapar mısınız? Bana göre hayır. Nedeni ortada. İnsanın o kötü yapısı böyle. Sizde insansınız. İşte durumun vaziyeti budur. Ve de çalışanların bu tutumu zorunlu olarak devam ettikçe benim istismar çalışanlarınızın ise sömürülme adını verdikleri bu uygulamalarınız aynen devam edecektir. Çare yok. Zira kaşının üzerinde gözün var, performansın düşük vb. nedenlerle çalışanların işten uzaklaştırılmaları ve de bunun mevzuata uygun bir şekilde yapılması saygıdeğer uygulayıcılarınız için hiç de zor olmaktır.
Ne öyle, nede böyle, empati değil ne yaparsak yapalım sonuç aynı. Değişmiyor.
En iyisi siz yerinize aşağılara dönün.
Maazallah empati yapacağız falan derken oralara, tepelere alışırsınız da. Hem işiteceklerinizi hazmetmek hem de alıştıktan sonra aşağılara inmek zor olur diye söylüyorum.
Epeyce zamandır dikkatle izlediğim sektör çalışanlarının tutumu ile ilgili olarak son işlediğim konu “ BİZİM YAZILAR MALUMUN TEKRARI “ başlıklı yazıydı. Bu yazıda kısaca sektör uygulamalarının duyurusunun AirPortHaber ekranı dışında, kampanya ile daha geniş kitlelere yapılmasıydı. Tabii ki bu uygulamayı zorlaştıran bir husus vardı ki, o da kampanyaya iştirak edecek olan çalışanların katılımlarını açık kimlik ve imza ile tevsik etme zorunluluğuydu. Evet, yaşadığımız bu dönemde, ülkemizdeki işsizliğin sektörün bazı kuruluşları tarafından istismar edildiğinin bilinmesine rağmen ve sonuçta iş aslanın ağzındayken böyle bir riske girilmeyeceği hususunda çalışan arkadaşlarımıza hak vermemek mümkün değil. Ve de “Daha iyisini bulana kadar en iyi iş sahip olduğunuzdur, onu korumak gerekir” düşüncesinden hareketle bu durumda sizler tarafından yapılacak bir şey olmadığı ortada.
Yukarıda da ifade ettiğim nedenlerden ötürü çalışanlardan bu desteği almanın mümkün olmadığı kabulü zorunlu olan bir gerçek. Geçen haftaki konuyu çalışanların yaklaşımının böyle olacağını bile bile yazdığımı söylemeliyim. Nitekim 02 Ekim tarihine kadar “ BİZİM YAZILAR MALUMUN TEKRARI “ yazısında belirttiğim konuya değinen ve menfi olsa da doğruyu ifade eden bir tek yorum var. Yorumlayan arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Gerisi sanki yazının o bölümünü sıkılıp okumamış diye düşünmek mümkün. Ama bunun nedeni malum.
Hani derler ya. Demokrasilerde çare tükenmezmiş. İçinde çalışanların bulunmadığı bir çözümün üretilebileceğini de düşünmek ve bulmak gerekir.
KİŞİSEL GELİŞİMİNİZ İÇİN OKUMAK GEREK.
Evet, bir haftayı daha devirdik. Sektör olarak okumayı sevmiyoruz diyordum ya. İşte ispatı. Sizlere bir kitap sundum. Sivil Havacılığı meslek olarak benimsemiş olanların ve de özellikle yöneticilerin ve hatta yönetici adaylarının okuması gereken bir kitap. Kaç okur benden kitabı talep etti biliyor musunuz? Yalnız ve yalnız 83 kişi. Bu yazıyı Perşembe Sabahı yazıyorum. Hafta sonuna kadar bu rakam ne olur bilemem, herhalde ikiye katlamayacaktır. Talepte bulunan miktar hafta sonuna kadar 100 oldu diyelim. Bu hafta ki yazımın kaç kişi tarafından okunduğunu bilemiyorum. Bu bilgiyi Pazar akşamı alabileceğim. Geçen haftaki yazıyı okuyan kişi adedi 3700’ün üzerindeydi. Bu haftaki yazıyı da 2500- 3000 kişinin okuyacağını düşünelim. Okur sayısının 2500 olacağı varsayımı ile bu kitabı okumak isteyenlerin yazımı okuyanlara oranı 1/25 gibi olmuyor mu?
Dikkatimi çeken husus ise Yer Hizmeti Şirketlerinden hiçbir yöneticinin talepte bulunmamış olması. Onların bu konuyu BETHUNE’ den iyi bildikleri zaten malumumdu. Ancak benim şaşırdığım husus, talep edenlerin içinde bazı havayollarında ve sektör dışındaki şirketlerde çalışan yöneticilerin olması.
Okuyacağım da ne olacak, burada uygulanamaz ki yaklaşımı doğru değil. İş yaşamınızın çalıştığınız şirkette sonlanacağı hususunda sözleşmeniz mi var, bilemiyorum. Çalışma yaşamını şu anda çalıştığınız şirkette noktalamaz iseniz ve de bu konulara önem veren bir kuruluşta görev yaparsanız ne olacak? Bilmekte fayda yok mu sizce?
Bu kitabı ben yazmadım. Okuyucusunun fazla olması beni onurlandırmaz.
Kendi kişisel gelişiminiz için bu ve benzeri yayınları takip etmeniz gerekiyor. Dinlemeyeceğiniz ortada ama bir kez daha söylemenin sağlığa bir zararı olmayacak.
SORUNLAR ONLARI YARATANLARIN MANTIĞI İLE ÇÖZÜMLENEMEZ
Bu sözü söyleyen bilim adamı tüm yaşamımızı ve özellikle iş hayatımızı etkileyen birçok sorunun çözümlenmesi için, takdir makamında olanların sorunu bizzat yaratanların görüşlerine kıymet vermeleri hususundaki yanlışlığı sürekli vurgulamıştır. Bizim işletmelerin tepelerini uygulamalarını bu denli yakından bilmeleri nedeni ile kendilerinin Nisan 1955 yılı Nisan ayında vefat etmiş olduğuna bir türlü inanasım gelmiyor. Kalben temenni ediyorum ve inanmak istiyorum ki, gerek şahısların yaşamında ve gerekse kurum ve kuruluşlarda yetkililerin bu sözün doğruluğunu net olarak anlayabilmelerini sağlayacak zararsız gelişmeler olsun.
3 ncü dünya savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya savaşında taş ve sopalar olacağını biliyorum” diyen düşünür, A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A = X + Y + Z' dir; X çalışmaktır, Y oyundur Z ise çenesini tutmayı bilmektir” diyerek bizlere başarının en basit formülünü de vermiştir. Uygulayan var mı? Bilemiyorum.
İfade özgürlüğünü, yasalar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezalandırma olmaksızın açıklayabilmesi için toplumda hoşgörü mevcut olmalıdır” diyerek toplum hoşgörüsünün ne denli önemli olduğunu vurgulayan Einstein , “Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur” şeklindeki ifadesi ile insanoğlunun ön yargılardan kurtulmasının ne denli zor olduğunu ortaya koymaktadır. Bilim adamının bu sözünü, bu gün şikâyetlerini ifade ederek, bunları açıklıkla dile getirmelerinden ötürü iş akitleri feshedilen çalışanlarla ilgili söylemediği açık olmasına açık ama ne kadar uygun olduğu da ortada. Sanki bu günleri bilerek / yaşayarak söylemiş bu sözleri.
GÜVENİNİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM.
Sizlere bana göndereceğiniz talep maillerinin gizliliğinden emin olmanız ricasında bulunmuştum. Aslında sektörümüzün en büyük eksikliklerinden biri insanların birbirine güven duymamaları. Bu açıdan açık isim ve mail adresi bildirimi yapmak sureti ile talepte bulunan arkadaşlarımıza ve Bu arada şirketlerden şu veya bu nedenle ayrılan kardeşlerimizin mail ve telefon yolu ile ilettikleri destek vaatlerine de teşekkürlerimi sunuyorum.
ÖZEL MAİLE YORUM GÖNDERMEYİN LUTFEN.
Yorumlar Tüm Yorumlar (21)