DURUM BÖYLE DEVAM EDERSE YILBAŞINDA MAAŞ ARTIMI HAYAL GİBİ. Şimdi beynini siyasilere kiralamış veya yazılarımı beğenmeyen biri çıkıp, bu konunun sivil havacılıkla ne ilgisi var. Neden sık sık işsizliği konu ediyorsun, niyetin nedir? diye bir yorum gönderecektir nasıl olsa. Önce bunun cevabını vereyim. Konum, ülkemizin büyüme hızı. Büyüme hızı düşük olan ülkelerde işsizliğin azalmasının mümkün olmadığı da ortada. İşsizlik azalmadığı sürece ülke çalışanlarının iş yaşamından şikâyetlerinin sonlanması, bekledikleri sosyal hakları ve maaş artışını almaları olası değil. Kapıda işe girmek için bu denli insanın beklediği bir ülkede, işverenlerden ve onlara uşaklık etmeyi meslek edinmiş değerli yöneticilerden “ sizi zorla çalıştırmıyoruz, beğenmeyen gider “ sözünün çalışanın haklı veya haksız her şikâyetinde duyulacağı da bir gerçek. İşte daha önce benzeri konularda aldığım yorumun tekrarlanması halinde vereceğim cevap bu şekilde. Ülkemizde yaşanan son olaylar Amerikan Dolarının olması gerekenin çok üzerinde değer kazanmasına neden oldu. Euro’da aynı şekilde değerlendi tabii ki. Dolayısı ile Türk Lirası değer kaybına uğradı. Bu arada yabancı yatırımcılar ellerindeki hisselerini satmaya başladılar. Türk Lirasının Dolar karşısındaki değer kaybının 2015 yılı büyüme hızımızı hayli düşüreceği bir gerçek. Yukarıda da ifade edildiği gibi büyüme hızında görülecek bu düşüş işsizliğin ve yoksulluğun azalmayacağının bir göstergesi. 2015 yılının altıncı ayı sonu itibarı ile dört kişilik ailenin açlık sınırının 1.329 TL, yoksulluk sınırının 4.329 TL olduğu ve işsiz miktarının resmi kayıtlara göre 3 Milyona ulaştığı ülkemizde yaşanan bu ekonomik durumun 2016 yılında düşük maaş, asgari ücret veya biraz üstü bir meblağ karşılığında çalışan kesimi hayli zorlayacağı ortada. Çalışanlar açısından sonuç; Önümüzdeki sene daha iyi bir iş bulma olasılığı biraz şansa bağlı olsa da zor olduğuna göre bu şartlarda en iyi iş şu anda sahip olduğunuz iştir. Ona sahip olamayanları düşünün ve de onu sıkı tutu
TEMEL BEY, DOLAR AZICIK DAHA YUKARI ÇIKARSA NE YAPACAKSINIZ? İki gün önce gazetelerin birinde bir haber vardı. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. 50 yabancı pilotun doların son sıçrayışından sonra THY’ den ayrıldığını söylüyordu. Daha önce 2015 yılında 59 yabancı pilot THY’ den ayrıldı diye bir haber vardı hatırlarsanız. O haberin değişik bir sürümümüydü yoksa pilot camiasından yeni yaşanan bir kopmayı mı haber veriyordu anlayamadım. Dilerim ki eski haberi tekrarlamış olsun gazete.
20 Nisan 2015’ de APH’ da aşağıda belirttiğim bir hususa değinmiştim. Tabii ki bunu kaleme alırken bu günkü döviz dalgalanmasını ve TL’ deki muhtemel değer kaybını düşünmemiştim. Ancak sonucu aynı noktaya çıktığı için tekrarlıyorum. THY’ yede uçmayı kabul eden ( ? ) yabancı cock-pit personeli kendi memleketlerinde sahip olmaları hayli zor olan niteliklere ülkemizde görülmemiş bir süratle kavuşuyor. THY’ nin uygulamaları ile sağladıkları mesleki kazanımları ve edindikleri tecrübeler ile kendi ülkelerinde iş bulmalarını takiben veya belli bir hizmet sürecinden sonra Türkiye’ ye gelirken sahip oldukları niteliklerin çok üzerindeki bir seviyedeki iş becerisi ile ülkelerine dönecekler. Şirketlerimizin bu tempoda büyüyeceklerini de düşündüğümüz takdirde bu durum sistemin bu bölümünde kaçınılmaz bir çöküş yaratacaktır. Bunun önüne nasıl geçilebilir? Tabii ki Türk pilotlarının öncelikle sisteme kazandırılması ile. Evet; bu konuda sizden öncelikle beklenen bu kazanımı sağlayacak olan alt yapıya destek vermeniz. Üç milyar Dolarlık uçak siparişinden bahsediyorsunuz. Kaç uçak eder, bunları uçurmak için kaç pilota gereksinim duyulur bilemem. Bildiğim tek şey Türk Hava Yollarının pilot ve teknisyen yetiştiren okullara destek vermesi ve eğitimlerin istenilen seviyeye çıkartması.
Ayrılan pilot sayısı 59 veya 109 şu anda büyük bir sorun yok. Zaten bu yıl 108 yabancı pilot almışsınız. Hayırlı olsun. Acaba Türk Hava Yollarından ayrılanlar başka havayollarında hemen iş bulabilecekler mi? Acaba havayollarında kaç adet yabancı pilota döviz bazında maaş ödüyorsunuz? Acaba doların daha da yükselmesi bir yana bu günkü pozisyonunu muhafaza eder ve bu ayrılmalar yoğunlaşırsa tüm yabancı pilotlara ( bu pilotların bazılarını Dolar bazında maaş aldıkları söyleniyor ) maaşlarını dolar ile mi ödeyeceksiniz?
Bu durumda Türk pilotlara beğenmiyorsanız ayrılın mı diyeceksiniz. Bunlarla uğraşmak daha zor değil mi?
DÜŞÜNDÜKÇE, KONUŞTUKÇA BATIYORUZ. Milletçe büyük, derin ve iz bırakan üzüntüler yaşıyoruz. Herkes durgun, önüne bakıyor ve herkes düşünceli. Şehitlerimizi düşünüyoruz. Şehitlerimizin ana ve babalarını düşünüyor ve onların acılarını yaşıyoruz. Öksüz kalan çocukları televizyonda bile görmeğe dayanamıyoruz. O ailelerin yaşadıkları ve yaşayacakları acıları düşündükçe içimiz iyiden iyiye kararıyor. Bunun suçunun kimde olduğunu düşünüyor ve artık içimizden fışkıran bedduayı ağzımızda tutamıyoruz. . Toprağımızın üzerinde kaç şehidimizin yattığını gün boyu öğrenemiyoruz. Ama gece yapılan hava saldırılarında kaç PKK’ lının öldürüldüğünü yazılı ve sözlü basından anında haber alıyoruz. Bu satırları yazmaya çalışırken Iğdır da 14 polisimizin şehit olduğunu öğreniyoruz sözlü basınımızdan. İnşallah doğru değildir diye düşünüyoruz.
Düşünüyorum da inandırıcı olmak için yakın yaşanmışları birbiri ile doğru ilişkilendirebilmek şart galiba. Düşündükçe batıyorum. Bu son olsun inşallah diyorum ama son olacağına da inanmıyorum.
Bodrum sahillerine vururken binlerce kişinin yaşamını değiştiren Suriyeli minik Aylanı düşünüyoruz. Avrupa’nın mültecilere kucak açmaya başlamasına bile çok sevinemiyoruz. Aylan’ın plajda yüzükoyun yatan resmi geliyor gözümüzün önüne. Tüm ailesini yitiren ve tek başına kalan zavallı babayı düşünüyoruz. Bizim ve Kanada’nın kendisini mülteci olarak kabul etme önerisini reddederek Kobani’ ye dönmesini saygı ile karşılıyorum. Düşündükçe İçimizdeki karanlık yoğunlaşıyor. Düşünmeden de edemiyoruz. Kanada’ya kabul edilen Suriyeli ailenin çocuklarının gülen resimleri, Almanya’nın mülteciler için bütçelediği 1 milyar Doları 5 milyon dolara çıkartması bile keyiflendirmiyor bizi. Düşünüyorum da insanlığı bir süre için bile olsa bu duygu denizine iten Aylan o sulara düşüp yaşamını yitirmeseydi diğer çocuklar bu denli mutlu olabilecekler miydi? Cevap hayır. Bu çirkin yaşam işte böyle maalesef, birinin felaketi diğerinin mutluluğuna yol açabiliyor.
Televizyonları izliyoruz. Dün ak dediğine bu gün kara diyen siyasiler ekranda. Onları dinlemek sıkıntımı azaltmıyor. Evet; düşünüyorum da, bizler düşündükçe, onlar konuştukça birlikte, hep birlikte batıyoruz.
Ekonomi haberleri başlıyor televizyonda. Türkiye’mizin ekonomik konumunun iyi olmadığını anlatıyor uzmanlar. Dinlemek gelmiyor içimden. Kulağıma takılan bir şeyi düşünüyorum. “ Bu güne kadar yaşadığımız en büyük zam furyası geliyormuş” İnanmam. Doların bu denli değer kazandığı bu dönemde belli kalemlere zam gelmesini normal karşılamam gerek, ama yine inanmam. AKP kökenli olan bu hükümet seçim yolundayken zam yapmaz. Şu anda başı diğer partilerden biri çekseydi, onlar bu zammı uygular mıydı? Tabii ki hayır, Seçime kadar olan süreçte bu zamların uygulanmamasının hazineye maliyeti, doğacak açığın daha büyük zamlarla kapatılma yoluna gidilmesinden başka çıkar yol olmaması ve de işlerin bu nedenle de daha fazla sarpa saracağı şu an için kimsenin umurunda olmayacaktır.
Önemli olan seçim ve bu seçimde alınacak olan sonuç. Düşünüyorum, her şeyin siyasi dengeler açısından değerlendirildiği bu ülkede düşünmek biraz lüks gibi. Allah ülkemizi ve bizleri korusun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (32)