“Bu yıl 26-27 Ağustos 2023 tarihlerinde ikincisi düzenlenen Türk Hava Kurumu Havacılık Festivalini tamamladık. Türk Hava Kurumu Genç Kanatlar olarak festivalin sorunsuz bir şekilde işleyişi için elimizden geleni yaptık ve havacılık tutkunları ile birlikte ortaya harika işler çıkardık.
Türkiye’deki tek kadın akrobasi pilotu Semin Öztürk, HÜRKUŞ Baş Test Pilotu Murat ÖZPALA, TSK Paraşüt Ekibi, Jandarma Çelik Kanatlar, SOLOTÜRK, T.C. Jandarma Genel Komutanlığı JÖAK Paraşüt ekibi Mil Mi-17 helikopteri ile festivalde aramızda yer aldı.”
Festivalde bize eşlik eden bütün havacılık tutkunlarına sonsuz teşekkürler.
Bu genç havacılık tutkunu arkadaşımızı görünce içim bir tuhaf oldu. Şu güzelliğe bakar mısınız? ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi olan SALİHA KAPLAN, şu an Aselsan şirketinde Summer Intern pozisyonunda staj görmekte ve Türk Hava Kurumu Genç Kanatlar üyesi.
Ne kadar çalkantılı bir dönem geçirmiş olsa bile, yine Türk Hava Kurumu çalışmaları birinci sırada.
Model uçak, Paraşüt (1965’de ben de bu eğitimi almıştım), Yamaç Paraşütü, Yelkenkanat, Planör, Radyo Kontrollü Mod.Uçak konularında devam eden eğitimler ve yangınla mücadele uçakları.
Organize edip katıldığı yarışmalar ise şöyle;
YAMAÇ PARAŞÜTÜ MESAFE;
YAMAÇPARAŞÜT HEDEF
MODEL UÇAK
Tübitak Bilim Şenliği ve Rc Drone Gösterisi
IMAC Akrobasi Yarışması İnönü
FF TÜRKİYE ŞAMPİYONASI
ANATOLIAN CUP
PARAŞÜT
YELKENKANAT yarışmaları.
Bu arada Serbest Uçuş modelciliğinde THK Milli takımı, F1H Kategorisinde Bulgaristan’da yapılan World Cup yarışlarında ilk üçü kimseye kaptırmamıştı.
4-5 ağustos 2018 tarihinde Bulgaristan’da İsrail, Alman, Çekoslovak, Bulgar takımlarına karşın 3 yarışmacımızda diğer ülkelerle başa baş yarışıyordu. Son raunda geldiğimizde Türk Milli Takımından 3 yarışmacı gencimiz ilk kez katıldıkları yurtdışı yarışmada;
Birinciliği Selin Uygur
İkinciliği Çağatay Suvav
Üçüncülüğü Melih Özüduru
Dördüncülüğü Zehra Arzu kazanarak büyük bir başarıya imza attılar.
25 katılımcı arasından Hatice Yaren Güler 13. , Yaren Abay da 14. olmuşlardı.
Takım antrenörü Yalçın Olgun, F1H kategoriyi şöyle anlatmıştı:
“18 dm2 taşıyıcı alanı olan minimum 220 gram ağırlığında 50 metre çekiş ipi ile havaya çıkarılan ve ısınan havanın kaldırma gücünü kullanarak uçan planörlerdir.
Yarışmalarda uçurtma mantığı ile planörü havalandırıp daha sonra ipin gerginliğine bağlı, bir kilit sistemi çözülür ve planör serbest olarak uçmaya başlar. Bu andan itibaren hakem kronometresini çalıştırır ve raund uçuşu başlar. Raundlar sonunda en uzun uçuş süresini elde eden yarışmacılar sıralamayı oluşturur. Yıllar içinde edindiğimiz tecrübelerle yurt dışındaki yarışmalara da iştirak ederek dünyada çok popüler olan F1A Planör dalında kendimizi gösterdik.
Son yıllarda Türkiye’de Serbest Uçuş Modelciliği, Türkiye Şampiyonalarına iştirak azlığından tükenmek üzereydi. Çizdiğimiz planlar ve ürettiğimiz malzemelerle imkanlarımız ölçüsünde okul havacılık kolları ve kulüplere destek olmaya çalışıyoruz.
Bunun en güzel meyvelerini Sivas teşkil ediyor. Sivas’taki çalışmalarımız Sivas THK Şubesi atölyesinde ve Gençlik Merkezi bünyesindeki atölye de devam ediyor. Sivas’la çalışmalarımızın 1.yılında katıldığımız Türkiye Şampiyonasında ilk üç dereceye almaları onlara ayrı bir heyecan verdi. F1H kategorisinde son 3 yıldır birinciliği kaptırmıyorlar. Ayrıca uluslararası olan İstanbul FF Cup ve Anadolu Cup ‘ta da 3 yıldır birinciler. Bu durum THK tarafından da takdir gördü.”
THK ve Milli takım Antrenörü Yalçın Olgun
Yaşamında havacılığa ilgi duymayanımız yoktur. Kağıttan uçak yaptık, uçurtma uçurduk, hepsi o. Havacılığa gönül verenler ise paraşüt atlayışı, model uçak gibi bütçe ve aile yapılarına göre ucundan tutunmaya çalıştılar hayallerine.
Amatör Havacılık sadece rüyada kaldı. Kimse desteklemedi. Ne imkan ne de gayret. Her ile Hava Meydanı dendi, çoğu da yapıldı ama Havacılık ile ilgili o milyarlar yatırılan meydanlarda hiçbir olanak sağlanmadı, alt yapı düşünülmedi gençlerimiz için. Bu meydanların hiçbirinde havacılık sanayi için düşünülmüş altyapı yok. Yer istesen para, apron kartı para, ayrı bir giriş-çıkış yatırım vs.. Sanki bir tek pilot yetiştirince havacılığımız ilerleyecek. Hava Trafik Kontrolörü, Uçak Teknisyeni, Yer İşletme uzmanları, ARFF vs. hepsi merkezlerde eğitim görmek zorunda. Alt yapı yaygınlaşmamış, dil eğitimi ise hiç verilmemekte. Verilenler de zaten personel olmuşlara. Yetiştirmek çok masraflı dense de yurtdışında eğitmek, yurt içinde eğitmek için harcanan miktarlar daha da fazla.
Şimdi çarşaf çarşaf ilan vererek çok para endeksli diye pilot olmaya çağırıyoruz gençlerimizi. Üstelik derede yüzmemiş gençlerimizi okyanusta yarışa davet ediyoruz. Aslında yapılan gelir getirici bir ticaret. Onca altyapımız var, neden bu altyapımızdan para kazanmayalım ve bir de yeni nesil uçaklar zaten insan hatasına karşı üretilmişler inancı.
Havacılığın A’sından, B’sinden ve C’sinden yoksun ama tüm alfabeyi Hesaplayıcı olarak yetiştirilmiş beyinlere iki senede öğretip ticari pilot olmaları için çağrı yapanlar, yurt dışından gelmiş binin üzerinde pilotun Türkiye’de çalışmakta olduğunu zaten biliyorlar. (Arapça Mühendis = Türkçe Hesaplayıcı)
Sanıyorlar ki havacılık pilotluk demek.!
Alt yapı ise hak getire.
Lisan eğitimi kültürel değil, sınav seviyesine yönelik.
Yeni nesil eğitim yöntem ve uygulamalarından uzak, öğrenci yetiştirmeye çalışıyoruz.
Hiç merak ettiniz mi kaç Havacılık Yüksek Okulu olan ilimizde uluslararası havalimanı var?
Mevcut 57 Uluslararası Havalimanından sadece 30’unda haftada 1’den fazla uçuş var. Haftada 1’den az uçuşu olan Uluslararası Havalimanı sayısı ise 27.
Gereğinden fazla açılmış olan (Havacılık Elektrik ve Elektroniği Fakültesi 21, Havacılık Elektrik ve Elektroniği Yüksek Okulu 17, Havacılık ve Uzay Mühendisliği 47, Havacılık Yönetimi-Açık öğretim 3, Havacılık Yönetimi Fakültesi 142, Havacılık Yönetimi Yüksek Okulu 62, Pilotaj Fakültesi 28, Pilotaj Yüksek Okulu 38, Uçak Bakım ve Onarım Fakültesi 12, Uçak Bakım ve Onarım Yüksek Okulu 15, Uçak Elektrik ve Elektroniği 6, Uçak Gövde ve Motor Bakım Fakültesi 14, Uçak Gövde ve Motor Bakımı Yüksek Okulu 15, Uçak Mühendisliği 43 = 463). SHYO ve HUBF ler içerisinde havalimanlarında eğitim veren ya da anlaşmalı şirketlerle birlikte çalışan eğitim kurumu yok, sadece birkaç büyük şehirdeki sayılı eğitim kurumu bu fırsattan yararlanabilmekte.
Üniversitelerimizde ders vermek için uçağa binmiş olmak neredeyse yeterli hale geldi. Havacılık ile ilgili bölüm açmak artık bu seviyede. Bazı bölümlerde hala uçağa binmemişler bile var ama o kadarı kadı kızında da olur. Tek sıkıntı, havacılığı bilmeyen, havacılık eğitimi almamış çeşitli bölüm mezunlarının bu konuda araştırma yapabilecek yeterlilikte olmamaları. Herhangi bir Havayolu ise, Uçak Mühendisini alıp 5 sene şirkette yetiştirdikten sonra sorumluluk vermekte. Üstelik sadece belirli bir marka tipi üzerinden.
eLearning-eÖğrenim, Gaming-Oyunla öğrenim, Simulation-Benzetilmiş Uygulamalar, Virtual Reality-Sanal Gerçeklik, bu sayısal çağda geçerli olup bizlerin hiç yüzüvermediği, anlamaktan korktuğu bir eğitim şekli olmaya başladı.
Bir şey eksik ise, yeri mutlaka doldurulur. Bu yeri ise en akıllı ve yaratıcı olanlar doldurur. Aslında ülkemizden beyin göçmüyor. Sistem olmadığı için gençlerimizi bizler kaybediyoruz. Ya bir boşluğu doldurmaya akıyorlar ya da bizler intihar! etmelerine ses çıkarmıyoruz.
Yorumlar