Evet Bay Bolar açıklama yaptı ve hepimizi rahatlattı. Önce kokpitte ve kabinde namaz görevini ifa etmek isteyenlerle ilgili kural geliyor. Nasıl bir kural olacaksa. Herhalde 3-4 koltuğu iptal edip namazgah yapmayacaklardır. Her ne kadar bu konuda Suudi Arabistan, Katar ve havayollarında bir uygulama varsa da Fener Bahçe isimli bir LinkedIn üyesinin bunu bizim başkanın aklına getirdiği (?) konu ile ilgili olarak adı geçen site üyesi ile yaptığı yazışma sonunda kendisine ettiği teşekkürden belli oluyor.?
Bizim en uzun iç hat uçuşumuz kaç saat sürüyor bunu herkes benden iyi bilir. Dış hat uçuşlarımızda ise dıştan dışa transfer yolcu sayısı Ocak – Haziran 2022 döneminde 9,9 milyon iken, 2023 yılının aynı döneminde 41,4 % artarak 14 milyon olarak gerçekleşmiştir. Yolcu doluluk oranı Ocak – Haziran 2023 döneminde 2022 yılının aynı dönemine göre 5,9 puan artarak 81,5 % olarak gerçekleşmiş. Tabii bu internette kayıtlı olan bilgi. Ancak dış hat yolcumuzun çok büyük bir kısmının bu transfer yolcular tarafından oluşturulduğunu hepimiz biliyoruz ki bunların namazla, niyazla ilgilerinin olmadığı açık. Pardon bu söz doğru olmadı. Transfer yolcuların için de kaç adet Müslüman yolcu var bunu bilmiyoruz.
Dinimiz ile ilgili bizlere yol gösteren Diyanet işleri Başkanlığının ve Din İşleri yüksek kurulunun seyahat edenlerin namazlarını eda etmeleri ile ilgili görüşleri şöyle.” Hangi şekilde olursa olsun vaktinde kılınmayan namazların mutlaka kaza edilmesi gerekir. Meşru mazerete dayalı olarak namazını vaktinde kılamayan kimse bundan bir sorumluluk altına girmediği gibi o namazı kaza etmekle borcundan da kurtulur.
Bununla birlikte yolcular, namazlarını yolculuk öncesinde veya sonrasında ya da mola yerlerinde cem ederek de kılabilirler. Cem, yalnızca öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları arasında olabilir. Öğle ile ikindinin cemi, ikindiyi öğle vaktinde öğle namazından sonra (cem-i takdim) ya da öğleyi ikindi vaktinde ikindi namazının öncesinde kılmak (cem-i tehir) şeklinde yapılabilir. Akşam ile yatsının cemi de yatsıyı akşam vaktinde akşam namazından sonra (cem-
i takdim) ya da akşamı yatsı vaktinde yatsı namazından önce kılmak (cem-i tehir) şeklinde yapılabilir. Cem edilecek namazlar ara verilmeksizin peş peşe kılınır. Ayrıca cem-i takdim halinde birinci namaza başlarken, cem-i tehir halinde ise birinci namazın vakti içinde cem yapmaya kalben niyet edilir.
İki namazı birleştirmek” anlamına gelen “cem” öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder.
Dinimiz namaz borcunu eda etme konusunda bu denli kolaylıklar getirmişken bu borcun uçağın sıkışık düzenin de veya çalışmanın en yoğun saatinde buna sekte vuracak şekilde ödenmesinin mantığını anlamak mümkün değil
Ve de bugüne kadar son 50 senedir bu konuda hiçbir yolcu talebi alınmamışken Fener Bahçe rumuzlu trol zihniyetli birinin (Muhtemelen THY çalışanıdır) bunu düşünmesi ve bunun Bay Bolat tarafından gündeme taşımasını takiben bazı personelinde yorumlarında aynı talep de bulunması şaşırtıcı değil.
Evet Bay Bolat bunu zamlardan ötürü gayri memnunların yarattığı hoş olmayan gündemi değiştirmek için ortaya attığınıza inanıyorum. Bu konudaki açıklamanıza 299 çalışan yorum yazdı.2000’ne yakın beğenen, beğenmeyen var. Bunu yapmayın diyenleri Müslümanlık karşıtı ilan etmek en kolayı ve bunu yapıyor insanlar. Yorumlarından bu görünüyor. İnsanlar da yine karşı karşıya geldiler / getirildiler.
Neticeten Bugün herkes uçakta namaz konusunu tartıştı ve maaş zamlarından ve Bay Bolat’ım maaş tutarlarını kamuoyuna açıklamasından kimse bahsetmedi. Ve de Bay Bolat o seslenişi geri çekti. İnsanlar adamın çay içerken aldırdığı resmine bile söz etmeye başladı. Bay Bolat çay içse ne olur, nargile çekse ne fark eder. Hata salt bu olsa.
Fenerbahçe ismi Türk spor camiasına çok şey ifade ediyor. Bay Bolat, Fener- Bahçe’ye söyleyin veya yazın sizden başka paylaşımcılar da bulsun. Sizi dinler. Bir hareket olsun adreste. Beyefendinin tüm gönderilerine bakıyorsun Ahmet beye sesleniyor. Fener- Bahçe’ nin İlgi alanlarını gözden geçireyim derseniz hepsi THY, bağlı kuruluşları ve iştirakleri. Sizi çok sevdiğini hayranlığını fazlası ile belli ediyor” Sana olan sevgimizi kimse silemez” sözü Fener-Bahçe’ nin sloganı olmuş gibi. Bilmem anlatabildim mi? Evet, haklısınız, Fener-Bahçe’ nin bu yaklaşımlarından sonra ondan gelen önerileri teşekkürle karşılamak ve ciddiye alıp uygulamaya koymak için çalışmak gerek. Haydi Ahmet Bey. Şu namaz kuralını halledin. Daha sonra Fener-
Bahçede mi gördüm hatırlamıyorum. Sünnetin emrettiği şekilde sakal bırakmak isteyen bir personeliniz de var. Bildiğim tek şey yazıştığınız hesabın fake bir yapı olduğu. Kendi görüşümle yetinmedim Sosyal Medyacılardan kontrol etmelerini rica ettim ve teyidini aldım. Benim gibi bir acemi gördükten sonra sizin bu sitenin fake olduğunu anlayamamış olmanızı çok büyük hayretle karşılıyorum. Her halde Fener- Bahçe’ nin sahte olduğunu bile bile yazışmayı sürdürmediniz (?) Yoksa biliyor muydunuz (?) Evet, yaşadığımız süreçte insanları manipüle etmek çok kolay. Akıllı ve kudretli geçinenler bu zafiyetimizden istifade ediyorlar. Bilmem anlatabildim mi?
BU GÖRSELLER İLE NEYİ İFADE ETMEK İSTEDİĞİMİ ANLADIĞINIZI UMARIM.
AİDİYET ‘İ GÜVEN VE ADALET DUYGUSU GÜÇLENDİRİR.
Evet, aidiyet, bireysel seçimlere dayanır. Başka bir deyişle bireyin bağlılık ve sadakat ilişkileri geliştirebileceği bir grupla özdeşleşme tecrübesi olarak kabul edilmelidir. Bilindiği üzere aidiyet duygusu sosyal ve kültürel etkilerin sonucuna bağlı olarak güçlenip zayıflayabilir. Toplumun, devletin bireylerine sağladığı imkânlar ve bireylerin karşılanan ihtiyaçları aidiyet duygusunun oluşmasında tabii ki çok çok önemli yer tutar. Özellikle eğitim düzeyi düşük olan toplumlarda birtakım insanların ihtiyaçları toplumun vergileri ile devlet üzerinden karşılanır. Çalışmadan alınan hak edişler, başkalarının hakkını yercesine yapılan tayin, terfii ve atamalar vb... Bu durumda söz konusu işlemden menfaat sağlayan bireylerin kurumlarına bağlılık duygusu hissetmeleri gerekirken bu duyguyu söz sahibi olan kuvveti elinde bulunduran şahıslara karşı hissetmeleri, yapılan tüm işlemlerin artılarını kuvvetli olana mal etmelerinden öte değil. Bu anlayış ve buna bağlı davranışlar cehaletle birlikte bir anlamda karakter zafiyeti olarak da değerlendirmek mümkün. Ve de bu tarz toplumun aidiyet duygusunun gelişmesine değil, toplumun bölünmesine neden olur. Evet, şimdi biraz gerilere gidelim. Fazla değil 3,4 sene geriye. Bir türlü devlet etkisinden kurtulamayan özel görünümlü bir sektör şirketinde bu anlatıma bire bir uyan davranışlar gördük. Her vesile ile tepelerdeki baş aktörleri alkışladılar. Hak etmedikleri kadar büyüttüler onları. Ya şimdi. Gittiler ve unutuldular. İsimleri bile geçmiyor.
Aidiyet duygusu hissedebilmenin güzel bir insani özellik olduğunu söyleyenler olduğu gibi bunun İnsanı hayli zor bir kalıba soktuğunu savunanlarda var. Bu konu nelere göre değişkendir? Aidiyet duygusu kalıbı hakikaten dar mı? Bazıları için hayır. Hani gençken ayağı küçük görünsün diye dar pabuç giyenler var ya. Onlar antrenmanlı. Arada bir topallasalar da bir şekilde, yerde görülemeyen, beyinlerinde yarattıkları hayali bir izi takip ederek yürürler. Şükran borcu ödercesine.
“Peki, bizler kendimizi çalıştığımız kurum ve kuruluşa ya da gönüllü bir teşekküle ait hissediyor muyuz? Yoksa iğreti mi duruyoruz? İşte bu sorunun cevabı; tamamen kurum yöneticilerinin çalışanlarla ve bütün paydaşlarla birlikte belirleyeceği kalite standartlarında ve bu standartları kendilerinin uygulayıp uygulamadığında aranmalıdır. Eğer bir kurum, bir tüzel kişilik, ya da bir gönüllü teşekkülün mensupları çalıştıkları kurumda mutlu ve huzurlu değilse, orada mensubiyet ve aidiyet duygusundan bahsedilemez. İnsanlar eşya değildir ve itilip kakılmaktan hoşlanmazlar. Aynı zamanda ötekileştirilmekten ve dışlanmaktan da hoşlanmazlar. İnsanlar kategorizasyondan ve suni standartlara göre seleksiyona tabi tutulmaktan nefret ederler. İnsanlığın, “Nazi ırkçılığı” karşısındaki tavrı bunun ispatı niteliğindedir (*)
Bugün olmasa da yarın veya ileride bir gün herkes bu durumu hazmetmediğini bir şekilde ortaya koyar. (*) Nadir Çomak
OKUR YORUMLARI
İki üç ay önce sizlere yazılarıma gelen çeşitli, esprili okur yorumlarını sizlerle paylaşacağımı söylemiştim. Neredeyse 20 senedir yazı yazıyorum ben köşe yazarı falan değilim ama halen “derdimi” kısa yazılarla anlatmayı öğrenemedim. İnanmayacaksınız ama çok uğraştım. Olmuyor. Bunun için de “ben köşe yazarı falan değilim, üç beş kelimeyi bir araya getirebilen biriyim” sözünü kullanıyorum sıklıkla. Bu nedenle sizlerle paylaşamadığım yorumlara bir kez daha baktım. Ve de bu sözü verdikten sonra bunları sizlerle paylaşmamanın haksızlık olacağını düşündüm. Bu açığımı kapatmak için bu iki yorumu bu yazımın sonuna almak istedim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (13)