Hangisi ise. Bu konu, iki ucu pis bir değnek. Kıskanılmış olması mantıklı değil. İnsanları işten atınca kimse yöneticilerin arkasını sıvazlayıp aferin demiyor ki? Yoksa sırtınızı sıvazlayanlar mı var da biz bilmiyoruz (?) Örnek alınan konu imrenilecek “Ah biz de aynını yapabilsek” denilebilecek bir şey olsa bari. Kötü niyetliliğin, insanları perişan etmenin, iç kamuoyunun lanetlediği bir uygulamanın nesi örnek alınır ki? Demek ki o da değil. Eğer yine de bunlardan biri ise ne diyelim(?). Bay Mikail’ de Bay Bolat’ın kesinlikle mustarip olduğu “güç zehirlenmesi” rahatsızlığının emareleri görünmeğe başlamış gibi. Hoş bunu THY Teknik çalışanlarına sormak gerek ama, görünüm bu. Kötü hastalıktır. İnsanı yanlış yerlere götürür. Hatalı şeyler / işler yaptırır. Yine de THY Tekniğin tepesinde oturan bu zata Allah şifa versin diyelim.
Evet THY Teknik de 14 çalışanının iş akdini feshedildi. Bunu yaparken yine de Mikail Beyin patronundan örnek aldığı bir husus var. Teknik bir açıklama yapmadığı için fısıltı haberlerine elde olmadan bakmak durumunda kalınıyor. Bay Mikail, Bay Balattan neyi mi örnek almış.” Kanunları dikkate almamayı ve umursamamayı” Söylendiğine göre iş akdi feshedilen çalışanlara hangi yol ile tebligat yapıldığı bilinmiyorsa da bu bildirimde fesih nedenlerinin bildirilmemiş. İmam ile cemaat meselesi.
Konu bizim Airporthaber ’e aşağıdaki şekilde ulaşmış.” THY Teknik'te de çok sayıda teknisyen ve personelin iş akdinin feshedildiği bildirildi. İşten çıkarılan personelin arasında milli görüşe mensup birçok kişinin bulunduğu ve işten çıkartılmalarının siyasi nedenlerle olduğu iddiaları gündeme taşındı. Bir şaşırdım ki sormayın(?)
Evet bunlar konuşulacak, yakıştırılacak. THY Teknik Yönetim Kurulu Başkanı kim? Ahmet Bolat. Üyelerden biri Mikail Akbulut. THY Teknik Genel Müdürü kim? Mikail Akbulut. Başka ne olmasını bekliyorsunuz ki (?)
Ve de THY Teknik bu konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmadığı için başkaca paylaşılacak bir husus yok. Haftaya belki. Aslında fesih işlemleri için neden bulamayınca güncel olan konu ortaya çıkıyor. Kıymetli saat meselesi (?) Rolex ’miydi markası. Fısıltı gazetesi her saat başı basılıp satışa sunuluyor. Yemezler. Başka, yakışır bir neden bulun. Bunu uyduranlar 21- 2 grubuna Fetöcü diyenler kadar vicdansız ve insanlıktan uzaklar. Ne zamandan beri kaçakçılık yaparak, kanunsuz gelir elde eden şirket mensubu çete elemanı çalışanlar işten çıkartılınken mahkemeye verilmek yerine tazminatları da ödenip uğurlanıyorlar ki?
İDDİALI İSİMLER TAŞIYAN İNSANLARIN ADININ ANLAMINA TERS DÜŞEN DAVRANIŞLARI
Genel Müdür Bay Mikail’in isminin anlamı nedir? Mikail İslam inancında dört büyük melekten biri olan Cebrail, İsrafil ve Azrail ile birlikte anılan önemli meleklerden biri. İsmin kökeni İbranicedir ve "Tanrı gibi” anlamına gelir.
Mikail, İslam inancına göre, Allah'ın emirlerini yerine getiren, rahmet ve bereketi dağıtan, negatif enerjiyi temizleyen, yağmur ve bitki örtüsünün meleği olarak bilinir. İsminin anlamı Tanrı gibi olan ve aynı zamanda Allah’ın emirlerini yerine getiren bereket dağıtan olarak anlamlandırılan bu isme sahip birine de Bay Bolat’ın izinde yürümek yakışır (?) Dünyayı korku ve karanlıktan kurtarmak için bu yaşamda ruhları beden bulan ışık işçilerinin komutasındaki bir melek olan Mikail bu kez kutsal görevini şaşırmış ve isminin anlamında belirtilen “negatif enerjiyi temizleme” görevi yerine, insanları işinden ederek çalışanlarını ve ailelerini karanlığa boğma ve tüm şirkete negatif enerji yükleme fonksiyonunu iş edinmiştir. Bu konuda başarılı olduğuna / olacağına eminim.
Üstadımız YK Başkanımız Ahmet beyin ismi ise aslında çok iddialı bir isim değil. Ülkemizde çok kullanılıyor. Arapça bir isim olan Ahmet’in akla gelen ilk anlamı “Övülmüş olan ve övülmeye layık olandır” Aynı zamanda Ahmet ismi “beğenilmiş” anlamını da taşımaktadır. Dikkatimi çeken ilk anlam “Övülmeye layık “oldu. Bir diğer anlam olarak da Ahmet ismi “Allah'a şükreden” anlamını taşıyor.
Doğrusunu isterseniz çalışanları bu denli ayrıştıran ve bu denli hak yiyen” Müslüman” bir insanın şükretmesi (?) Yüce Allah katında ne ifade eder tabii ki bilmek mümkün değil. Ancak bu kadar kötülenen, bu kadar bedduayı üzerinde toplayan ve insan hakkı yiyen birinin “övülmeye layık” biri olarak görülmesi sizce mümkün mü? Elden bir şey gelmiyor. Adamın İsmi böyle
Yine de temennim, isimleri ile uzun yaşamaları ki yaptıklarını bu yaşamda çeksinler. Ve de Bay Bolat’ın ve Bay Mikail’in mağdur ettiği çalışanlar onun bu halini görebilsinler.
BAY BOLAT: YARIN THY’ DEN 110 KİŞİ DAHA ATIN. SONRADA PARTİMİZİN OY KAYBINDA BİZİM ROLÜMÜZ YOK DEYİN.
08 Nisan 2024’ de bir yazı yazmıştım. Başlığı “Yerel Seçim Sonuçları: Tepe Yöneticiler & THY Çalışanları.” Bu yazıda büyük istihdama sahip kamu kuruluşlarının veya kamu kuruluşu görünümündeki kurumların tepe yöneticilerinin istihdama yönelik tutum ve davranışlarının ve hiçbir yönetim prensibi ile bağdaşmayan uygulamalarının mahalli seçim sonuçlarını ne derece etkilemiş olabileceğine ilişkin olarak yaptığım bir projeksiyon üzerinden konu ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmaktı. Bu yazı beklediğimden fazla okur ilgisi çekmişti Geçen haftaki yazımın ekranda kaldığı 2nci günü takiben nedenini halen anlayamadığım şekilde e posta yolu ile (yaklaşık bir ay) sonra 08 Nisan yazımla ilgili görüş ve tenkitler aldım. Yazımı tenkitleri de göz önüne alarak (kısaltarak) yeniden yayımlamamı isteyen 11 okurun ikisinin İstanbul dışından, birinin ise yurt dışından olması dikkatimi çekti. Okur görüşlerinin sitedeki yayımlanma yeri malum yorumlar bölümüdür. Görüşlerinizi aynı formatta yorum olarak göndermeniz halinde KESİNLİKLE YAYIMLAMAYACAĞIMDAN emin olabilirsiniz. Sayenizde dostum.@ mail adresimi de iptal ettim. Bir daha kullanmayacağım.
Bu konuda yalnız İstanbul’un üzerinde düşünmek hatalı bir yaklaşımdır. Ankara, İzmir ve diğer büyük şehirlerimizdeki söz konusu kamu kuruluşların yönetimsel durumları farklı mı? Bu sualin cevabını bilmek ve yukarıdaki tabloyu o yerleşimler için de hazırlayıp düşünmek gerek.
1, Türk Hava Yollarında 82.000 çalışan var. (Kaynak: THY Faaliyet raporları, THY ve iştirakleri tanıtım kitabı)
2. Bu mevcudun 1/3’ nün sistemde mevcut olan iktidar partisi dışındaki siyasi kuruluşların taraftarı, sempatizanı olduklarını düşünelim. (82.000: 3= 27.333 çalışan)
3. Bir ailenin iki çocuklu olduğunu varsayalım. Ve de ailenin büyüklerinin varlıklarını (büyük anne ve büyük baba) dikkate almayalım. Ve de 4 kişilik bir ailenin 3 ferdinin oy verebilme yaşında olduğu noktasından hareketle İstanbul için yapılan bu hesaplamada (27.333 x 3 = 81.999) toplamda 81.999 kişinin oy verme haklarının olduğundan ve de bu yekunun etkileyici varlığından söz etmiş oluyoruz.
4. Ve de bu sayıyı İstanbul’un (X) ilçesinde en fazla oy alarak 1.olup seçimi kazanan parti adayı ile 2. olup seçimi kaybeden parti adayı arasındaki oy farkını lütfen karşılaştırınız. İstanbul ilçeleri için birinci ve ikinci partinin aldıkları oy sayısı ile mevcut oy farkını yukarıdaki tabloda görebilirsiniz. Ve de 2. partinin özellikle kırmızı renk ile belirginleştirilmiş ilçelerle ve oy farkı 20.000 kadar olan yerleşimlerdeki mevcut oy farkını kapatmasının mümkün olup olmayacağını düşünün.
EN ÖNEMLİ HUSUS: MEVCUT YÖNETİCİLER SİYASİ GÖRÜŞLERİNİ TEMSİL EDEN ÖRGÜTE BİR TEK KİŞİ KAZANDIRABİLDİLER Mİ? CEVAP HAYIR.
Kamu kuruluşlarını ve kamu kuruluşu gibi yönetilen şirketlerin tepe yöneticilerinin uygulamaları ile çalışanları mensubu oldukları siyasi görüşten kopardıkları, soğuttukları ve uzaklaştırdıkları gerçektir.
Sual şudur. Siz örgütünüze çalıştığınız süre zarfında bir tek kişi kazandırabildiniz mi? İşe giriş, tayin terfi vb. uygulamalarla kuruma bağlanmış olduklarını düşündüğünüz şahısların dışında tabii. Onlar sizden değil, kuvveti elinde bulundurandan yanadır. Onlara tanıdığınız bu ayrıcalıklar yapacağınız her müspet davranışın (şimdiye kadar istihdam konusunda THY’ de bu tür bir uygulama görülmemiştir) çalışanlar üzerindeki etkisini azaltacağı tabiidir. Bu konuda tuz artık kokmuştur. Kokutanda bizzat tepe yöneticilerdir. Bolat, Akbulut, Çay vb...
OY KAYBININ HATASI KİMDEDİR:
Partiler şimdi seçimi kaybetmelerinin nedenlerini araştırıyorlar. İktidar partisi başta. Hatalı olan Seçim İşleri Başkanı mı? Teşkilatlanmadan sorumlu olan Başkan mı? Yerel Yönetimler Başkanı mı? Yoksa Sivil Toplum ve Halka ilişkiler Başkanı mı? Sakın partilerin il başkanları olmasın bu durumun müsebbipleri. Kaybın sorumlusu bire bir halkla / çalışanlarla yüz yüze bulunan ve yaptıkları uygulamalardan ötürü bu topluluk içerisinde mağdur bir zümre yaratan icracı görevliler/ tepe yöneticilerdir. Maalesef ki, onlara duyulan güven sıfıra baliğ olmuştur. Bizim tepe yöneticiler de bu konudaki hata sıralamasında başta gelmezler ama yaşananlara bakınca etkilerinin birtakım kayıplara neden olduğu kesindir.
MALUM ÇALIŞANLAR İKTİDARI İŞ YERLERİNDE VE EVLERİNDE GÖRÜR VE YAŞARLAR. İŞYERLERİNDE İKTİDARI TEPEDEKİ YÖNETİCİLER TEMSİL EDER. ÖRNEĞİN THY’ DE BAY BOLAT. KONU YALNIZ ÇALIŞANLARINIZA PARTİNİZİN SLOGANI İLE SESLENMEKLE OLMUYOR SN. PROFESÖR.
Yorumlar Tüm Yorumlar (44)