Türk toplumunun ortalama zeka yaşı kaç biliyor musunuz?
Ben yanıtlıyayım. 11.!
Evet, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine 83 milyon insanımızın zeka yaş ortalaması 11. Detaylar ise şöyle;
- Konsantrasyon süresi ise 17 dakika;
- Algı kapasitesi 4 kelimelik cümleler;
- Her 20 dakikada bir zihnini dağıtmazsan, ikinci 17 dakikaya konsantre olması mümkün değil.
- Zorunlu eğitimde okunan kitaplardan sonra okunan kitap sayısı, aile başına yarım kitap.
“Yani, Aynen, Ben de” sözcüklerinin bir fikri, görüşü, temenniyi anlattığı tek toplum biziz. Çünkü kendini ifade edebilme yetisi yok insanımızın...
Toplum A-B-C-D kategorilerine ayrılmış. Hedef kitle, toplumun çoğunluğu olan 11 yaş zeka düzeyini oluşturan D segmenti olarak seçilmiş ve bütün politikalar buna göre hazırlanmış.
Ülkemizde;
- Yabancı dil bilenlerin oranı %e 9.
- Üniversite mezunlarının nüfus içindeki payı % 12.
- Türkiye’nin % 67’si ailesiyle birlikte yaşıyor.
- Tek başına yaşayan kişilerin nüfusa oranı % 2!.
Özetlersek;
- Zengin değiliz.
- İnanılmaz büyüklükte bir genç nüfusumuz var.
- Eğitim kalitemiz düşük ve eğitime neredeyse hiç para harcamıyoruz.
- Birçokları için umut kaynağı olan üniversite aslında hiçbir şeyin garantisi değil.
- Her sene yüzbinlerce mezun yaratan genç nüfusun neredeyse altıda biri işsiz.
- Bütün işsizlere iş bulabilme gibi bir seçenek matematik olarak yok.
- İnternet ve diğer teknolojileri sadece eğlence amaçlı kullanıyoruz.
- Dünyayı görmek güzel ama komşulardan öteye gitmiyoruz.
- Ailemizle yaşıyor, aynı kaptan yemek yiyor, yabancı dil öğrenmiyor, kendini geliştiren bir toplum olamıyoruz.
Gelirimizi nerelere harcadığımıza gelince;
- Ortalama hane gelirinin % 69’u, gıda, kira, ulaşım ve ev giderlerine harcanıyor.
- Eğitime harcanan hane bütçesi % 2.
- Restoran ve hazır yemeğe harcanan hane bütçesi % 6.
- Kültüre harcanan hane bütçesi % 3.
OECD tarafından yapılan, tüm üye ülkelerdeki eğitimin kalitesini ölçmeyi amaçlayan PISA eğitim yeterliliği testi sonuçlarına göre, Türkiye’de öğrenim gören öğrenciler 65 ülke arasında:
- Okuduğunu anlama ve anlatmada 42’nci
- Fen Bilgisinde 43’ncü.
- Matematikte 44’ncü
Sosyal Adalet Endeksinde Türkiye 41 ülke içinde 40’ıncı.
Alman Bertelsmann Vakfı’nın AB ve OECD ülkeleri arasında hazırladığı Sosyal Adalet Endeksi'nde Türkiye 41 ülke arasında 40’ıncı oldu. Listenin ilk sıralarında ise İzlanda ile İskandinav ülkeleri yer aldı.
Normal koşullarda, çocuklar doğduğunda %5'i, "üstün nitelikli" doğarlar.
Sizin burada hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Onlar “üstün niteliklidirler”.
Biz ise o %5'i alıyoruz, 12 yıl eğitiyoruz ve bu oranı %2.2'lere kadar düşürüyoruz.
Bizim en büyük sıkıntımız bu.
Yazılanı okuyup anlama konusunda OECD ortalamasının altında olan, üniversiteye 15.000-20.000 sözcük ile gelen bir nesil, 80.000-90.000 sözcük ile üretip kullanımına sunulan bir teknolojiyi nasıl anlayabilsin? Asıl soru şu; 20.000 sözcük kapasitesi ile 80.000 sözcükten oluşan bir dilde yazılanı nasıl anlayıp algılasın?
Bir tarafta 98.000 sözcük kullanarak konuşan İngiliz ve bu tarafta da bizim liseden mezun olurken kullandıkları 40.000 sözcük, elbet bu çeviri için yetmeyecekti.
Bunu aşmanın tek bir çaresi var. Biz cehaleti aşmak için bu sistemi uygulamak zorunda bırakılmış iken batı ülkeleri gelişimlerini daha da ileriye götürüp algı kanallarını da geliştirmek için bu sistemi zaten kullanmakta. Mucize sistem şu;
Kültür ve dil bilimi seviyeniz ne olursa olsun, önce kendi dil bilginizi ve sözcük haznenizi geliştirmek için, ülkenizin Dil bilimi ve Edebiyatı fakültelerinden birini bitireceksiniz. Şimdi bir üniversite mezunu olarak istediğiniz bilimsel bir eğitim, sevdiğiniz ve arzuladığınız meslek için avantajlı durumdasınız. Burada sizin en büyük üstünlüğünüz, mesleği öğrenmenize yardımcı olacak olan yabancı dilde yazılmış bilimsel yazıları çevirirken daha anlamlı sözcüklere sahip olmanızdır.
“Just imagine the smallness of minute elements to form a Smart Dust.!”
Teknoloji deyişleri, işte bu ve buna benzer sözcüklerin karşılığı dilinizde ve dil bilgi haznenizde olduğu sürece algı, kavram ve yapısal oluşum hakkında size daha detaylı bilgi sunacak ve inovasyon-yenileme ile buluş yaratma konularında sonsuz bir ufuk yaratmanıza neden olacaktır.
Dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır. Konuşma dili 150-200 sözcük/dakika ve okuma dili 200-250 sözcük/ dak. iken düşünme dili 1300-1800 sözcük/dak. düzeyindedir.
Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin, kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır. Bu durumda, 200 sözcük ile düşünen, 2000 sözcük ile düşüneni anlamayacaktır.
Dil öğrenmek başka bir kültürü tanımak, o dilden bazı sözcükleri bilmeden yinelemek ise, o kültüre esir olmak anlamındadır. Her devirde bu tür saldırılarla baş etmiş bir ulus olarak, dilimize sahip çıkalım ve dilimizi öğrenmekten geri durmayalım.
“Dilin kadar varsın.” - Anooshirvan Miandji
Yorumlar