“Temel” Konusunda Deprem Mühendislerinin Görüşü
Deprem Mühendisleri bir binayı dayanıklılık açısından kontrol ederken yalnız temele bakmazlar. Temel ile birlikte üst katlardaki ağırlıklara da hesaba katarlar. Bizim binayı kontrol ederken çatıdaki beş tonluk su deposuna takılmışlardı. Tabii ki söktük ve attık. Bu tür ağırlıklarında bina dayanıklılığı açısından çok tehlikeli olduğunu söylemişlerdi. Ağırlıklar atılınca bina da rahatlarmış. Ama binaların da temelinde bir ömrü var. İster yapıyı kuvvetlendir, ister temelin tüm bağlantı demirlerini takviye et ve yeniden sık. Tabii ki bina yeni projelendirilmiş ve inşa edilmiş gibi güvenli olmayacaktır. Bu durumda en iyisi yeni bir kazıklı temel atıp ve yapıyı onun üzerine yeniden bina etmek. Bilmem anlatabildim mi?
Ali Kıdık’ın Teşhisi Çok Doğru. THY Kültürü Zedelendi.
“Türk Hava Yolları o kadar büyük bir yapı ki kontrol etmek o kadar zor. Son bir ay içerisinde dilden dile dolaşan söylemler kurumda işleri durma noktasına getirmişti. Özellikle THY Genel Müdürü Temel Kotil' in gideceğine dair kulis bilgileri, yerine gelecek olan ismin dahi zikredilmesi kurumda "Biz kimin yanında yer alacağız" sorusunun sorulmasına neden oldu. Oysa bu sorunun cevabı o kadar açık ki; ama maalesef THY kültüründe tesis edilemeyen "Herkes THY'nin yanında" düşüncesi çalışanları adeta tıkadı.”
Evet, Ali Kıdık Beyin geçen haftaki köşe yazısında yukarıdaki paragrafta yer alan teşhisi çok doğru. Birilerinin arkasında veya yanında değil tüm çalışanlar THY’ nin yanında yer almalı kültürünün tesis edilememesinin nedenleri arasında Temel Kotil bey Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olması nedeni ile birinci sırada yer alır. Kim ne kadar katılır bilemem ama inancım o ki; yaptığı uygulamalar ile şirketteki yaşamın ve başarının ( ? ) sürekliliğinin çalışanların mutlak ve mutlak “ birilerinin “ yanında veya arkasında durmaları ile sağlanabildiğini zihinlere kazıdı. THY Kültürü artık iyice zedelendi. Dışarıdan görünüm böyle. Herkes tarafından bilinen uygulama örneklerini sıralamama gerek olduğunu zannetmiyorum.
Herkesin Bildiği Konunun Tersini söylemek?
Ancak bir hususu ifade etmek isterim. Bu tür davranışlarda siyasilerimizde bulunuyor maalesef. ( x ) bir olayın nasıl yaşandığı cümle âlem tarafından biliniyorken, kalkıp oluşumun yüz seksen derecede tersini olayın bizzat içinde bulunanlara anlatmak onları aptal yerine koymak veya adam yerine koymamak değil mi? Bunu sık sık düşünme durumunda kalıyor insanlar.
09 Ağustos tarihli Hürriyet gazetesinin İnsan Kaynakları ekinde Genel Müdür Temel Kotil’in “ Her şey Kendi uçağını kendin yap” projesi ile başladı “başlıklı bir söyleşisi yayınlanmıştı. Neredeyse iki sayfaya yakındı. Bunun üzerine bir yazı yazmıştım Airporthaber’e. Yazımın başlığı “ Hiç Taraf Tutmadık Sen Çok Yaşa Temel bey, Güldürdün bizi “ şeklindeydi.
2006’ da THY özel şirket statüsüne geçti. Bu dönemde Temel Bey hem özel şirket olup hem de kamuyu yanında hisseden çok özel ve şanslı bir şirketin Genel Müdürü olduğunu söylüyordu. Sayın Bakanları her zaman yanında hissetmenin büyük konforunu yaşadıklarını da İlave ederken ” Biz yöneticiler insanları işe alırız, işten atarız ama adil olduğu zaman çalışanlar bunu görüyor” demişlerdi. Evet, uygulamanın adil olmadığını görünce çalışanlar ne yapıyor suali yoktu söyleşide. Tabii cevabı da bulunmuyordu. Söyleşi de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul un surlarını döven toplarını yapan ustanın Müslüman olmadığı gibi tüm okuyucuları tatminden uzak bir anlatımı da mevcut Temel Beyin. ” Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince şehrin ekonomik yapısını, bankerleri olduğu gibi tutuyor. Senin, benim adamım demiyor “ gibi fazlası ile alçak gönüllü bir örnek ve bir benzetme ile “biz buna çok dikkat ettik on yılda” sözleri ile söyleşideki bu konuyu noktalıyor. Ismarlama bir sual olan “ Kimi örnek aldınız veya örnek aldığınız biri var mı? Sualini kendilerinden beklenen bir formatta cevaplamışlar, Türk Hava Yollarında on yılda neler değişti sualini ise adeta Duygularım Kabardı Patlayacağım / Kabıma sığamayıp dışına taşacağım / Öyle anlar yaşıyorum ki / Dünyayı tek elle kaldıracağım” dercesine cevaplamışlardı. Öyle ya. Desteği sağlamdı Temel Beyin.
Bir Soru ve Söyleşiyi Viran Eden Bir Cevap
Bu söyleşiyi hayli kilolu bir sanatçının gazetede yayınlanacak resmi için aşırı photoshop kullanılmasına benzetmiştim. Tabii ki; uygulamanın amacı söz konusu sanatçıyı gazete okurlarına, daha güzel göstermekten öte değil Makyajlamanın başka bir türlüsü işte.
Temel beye uygulanmak istenilen makyaj gazete okurları açısından etkili olacaktı ki, görüşmeyi yapan gazeteci devletin en önemli kurumlarından birinin Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekilinin beyin hücrelerine zarar verecek yapıda bir soru yöneltti. “ Göreve gelince etrafınızda çalışacak kişileri nasıl seçtiniz? ” Bu sorunun doğru cevabının bir çuval inciri kaka edeceğini suali soran biliyordu. Doğru cevap alamayacağını bile bile suali yine de sordu ve Temel Beyi adeta çukura itti.
Etrafta, şirkette olanı biteni, yapılanı edileni bu kadar çok bilen varken, insanı yalan söyleyerek cevaplamaya mecbur kılan bir soruydu bu. Ve de Sn. Genel Müdür zorunlu olarak “Son on yılda her hangi bir işlem yaparken senin, benim adamım diyerek çalışanlar arasında ayırım yapmadıklarını ve taraf tutmadıklarını” söyleyerek bizlere “Sen çok yaşa Temel Bey” dedirtti. Hayır, tabii ki sizden, bizden ayırımı yaptık, bizden olmayanları da temizledik diye cevaplaması, yani doğru söylemesi mümkün değildi. Bu arada röportajın başlarında yöneltilen başka bir soruyu ( O tarihlerde THY halen kamu kuruluşu statüsündeydi ) “ Ankara’daki büyüklerinin çok değerli yönlendirme ve destekleri ile birinci halkayı yani kendisine rapor edecek olan yöneticileri istediği gibi seçtiğini söylediğini unuttu ve suali “ Biz personel hareketlerinde hiç Taraf tutmadık şeklinde cevapladı.. Ankara’daki büyüklerin de bu yönlendirmeyi tarafsızca yaptıklarına tabii ki herkes inanacaktı.
Bazı Hatalar Kendini Beğenmişliğin Göstergesidir.
Hata; bir yerde kendini beğenmişliğin bir sonucudur. İnsanlar bu duygu içinde, herhangi bir hazırlığa gerek görmeden örneğin Türkiye’nin en büyük gazetesi ile yapılacak bir röportajı başarı ile sonuçlandırabilecek kadar bilgili olduklarına emindirler. Aslında bu tür konular için bilginin yeterli olamayacağını düşünmezler. Bunu düşünebilenler her zaman için başarılı olmuşlardır. Örneklerini yaşadık ve gördük. Bizlere görüşme yapacağı gazetenin / gazetecinin kendisine yöneltmesi muhtemel sualleri çıkarttırıp, kendi bakış açımızla bunları açık ve net bir şekilde cevaplamamızı isteyen ve görüşme öncesi bu konuda kendisine sunduğumuz notları yapacağı görüşme öncesi mutlak değerlendiren Cem Kozlu’nun kulakları çınlasın. Yaptığı hiç bir görüşmede 18 içinde faullü cevap verip, kendisi veya THY aleyhine penaltı verilmesine neden olacak bir cevabı olmamıştı.
İşte Temel Bey budur. Suyu yokuş yukarı akıtabileceğini düşünebilecek kadar kendisinde emindir.
Onu, İster değiştirin, ister birlikte yaşamaya devam edin. Sistem ona alıştı artık. Çalışanlar ise mecburen sessiz. Aslında onların memnun ve mutlu olmaları pek de önemli değil.(?)
Tabii ki gelenin gideni aratabileceği gibi bir risk’ de var. Yaşandı, görüldü. Bu defa da öylemi olur? Onu bilemem. Temel bey beni şuna inandırdı ki; “ Eğitim kafayı değiştirmektir, hafızayı doldurmak değil”.bu konuda, başka bir diyeceğim yok.
Sayın Kotil, Sn. Avcı Lütfen Bizi Mahcup Edin.
Sayın Aycı’ ne der bilmem. Ricam ben ve Şirkette çalışıp benim gibi düşünenleri mahcup etmelerini istirham ediyorum. Kendisi Yönetim Kurulu Başkanlığına atandığı günden beri yapılan atamalarla ilgili küçük bir çalışma yaptırıp özellikle yurt dışına atanan yöneticilerin Türk Hava Yollarına hangi tarihte işe başladıklarını bir tespit ettirseler. Lisan durumlarını sormuyorum, hepsinin bir lisan bildiğini kabul ediyorum. Bu şahısların hangi fakülte veya yüksek okul mezunu olduklarını, şirkete hangi unvan ile girdikleri ve yurt dışına atanmaları öncesi Türk Hava Yollarında hangi görevlerde hangi tarihler arasında çalıştıkları hususuna bir açıklık getirseler ne iyi olur. Bizlerde uygulamalardaki ciddiyeti ve tarafsız davranışı görür ve kendilerinden ve Sn. Temel Kotil beyefendiden canı yürekten özür dileriz.
ASGARİ ÜCRET ARTIŞI DİĞER MAAŞLARA DOMİNO ETKİSİ YAPAR MI?
Türkiye’mizde halen yaklaşık 5 Milyon çalışanın asgari ücret aldığı ifade ediliyor.. Hepimizin bildiği gibi, asgari ücrete yapılan 300 TL’lik artım seçim öncesi siyasi partilerin oy almak için bu konuda yarışa girmelerinden kaynaklandı. Siyasiler bu yarışa girmeseydi, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tabii ki 2016 yılı için asgari ücrete bir artım uygulayacaktı. Ve de bu artımın 120 – 130 TL dolaylarında olacağı tahmin ediliyordu. Evet; ilk bakışta asgari ücrette yapılan % 30’luk artışın yalnız bu statüde, bu ücretle çalışan işçileri ilgilendirdiğini düşünmek ne denli doğru bilemiyorum. Bir yansıması mutlak olacaktır. Olmaya olacaktır ama yansımaların çalışanlar açısından tatminkâr olmayacağı da açık seçik ortada.
Detayları verilmeyen bir araştırma ( ? )
Hay Group isimli bir şirket 517 kuruluşun iştiraki ile bu konuda bir araştırma yapmış.. Sizlere daha kapsamlı bilgi verebilmek amacı ile HayGroup’a müracaat ederek bilgi talep ettim. Ve de bu yaşıma kadar yaptığı araştırmanın sonuçlarını saklayan bir araştırma kuruluşu görmemiştim. Görmüş olsum. Kurumsal çalıştıklarını ifade ederek bilgi vermediler.
Bu uygulamanın genel olarak tüm ücretlerde aynı oranda olmasa da bir iyileşme yapılmasının kapısını açacağı konusunda çoğunluk hemfikir.
Biraz önce Bakan Sn. Soylunun ağzından dinledim. Asgari ücretlilerden kesilecek vergi oranı an itibarı ile netleşmiş değil Bu konuda Maliye Bakanlığı ile görüşmeleri sürüyormuş. Sonuç olarak 1300 net aylar sonra vergi diliminden ötürü 1230’ a düşecek mi? Bu husus net olarak açıklanmadı.
İşçiye Mal Bağışlamış Gibi Davranmamak Gerek.
Dört kişilik bir aile için Ekim 2015 ayı açlık sınırı 1379 TL. Ülkemizde. Tabii bu ücret artımı ile işçi arkadaşlarımızı kurtardık havasına da kimse girmemeli diye düşünüyorum. Bu soluk renkli tablo büyük Türkiye’mizin kendisinden de büyük bir ayıbı.
Aynı işi Anadolu İstasyonunda Yapana Farklı Ödeme
Gelelim bu konunun sektörümüzde nasıl yankılanacağına. Sektörümüzün sendikalı kuruluşları haricindeki şirketler arasında İstanbul’da ve Doğunun herhangi bir noktasında aynı işi yapan aynı unvanlı şahıslara farklı ödeme yapan kuruluşlar var. Bu bir tarafa doğu noktalarında işçi ve memur unvanlı çalışanlar asgari ücretle çalışıyorlar. Hatta dün bir arkadaşım asgari ücretin altında maaş alanlarında bulunduğunu söyledi. Bunu yok sayıyorum. Yalnız memur ve işçı farkının belirlenmiş olması için memur unvanlılara asgari ücret + 50 TL gibi bir yan ödeme yapılıyor. Bu çalışanların hak edişlerinin de bu uygulama ile birlikte 1300 TL seviyesine yükseleceği mutlak. Tabii ki fark yaratsın diye ödenen 50 TL’lik farkında artırılması bekleniyor. Bundan sonra da uygulama bu şekilde devam eder mi? Etmemesi gerekir. Ama büyük ihtimalle böyle devam edecektir yine. Nedenini ise herkes biliyor. O yörelerde iş bulmak daha zor. İş sahası daha az. Ve de Türkiye’mizde işsizliğin en yoğun olduğu yaş aralığı 14- 24.İsteyen çalışmaz ve ayrılır. Tabii ki bu arada yeni bir iş bulma ümidi varsa. Eve az para götürmek, hiç götürememekten iyidir malum.
İşçi Arkadaşlarımızın Bu Gün Aldıkları Yan Ödemeler Ne Olacak?
Sektörümüzün bazı şirketlerinde ( İstanbul’da) şu asgari ücretle çalışan işçi kardeşlerimizin yan ödemelerle falan zaten 1250 ila 180 TL arasında gelirleri var. Aslına bakarsanız şirketler o personeli bu yan ödemeler sayesinde kadrosunda tutabiliyor. Şimdi asgari ücret net 1300. Bu kardeşlerimiz 1300 TL maaş + bu güne kadar aldıkları yan ödemeleri isteyeceklerdir hali ile. İşverenler bu güne kadar kendi hesaplarına uygun düşünerek “bazı Anadolu istasyonlarında iş yoğunluğu az, bu nedenle o yörelerde çalışanların maaşlarını düşük tutalım dediler ve öyle ödeme yaptılar. Bu noktadan hareketle şimdi de İstanbul’da çalışan asgari ücret ve işçi unvanı ile çalışanlar, bizim işimiz onlara nazaran çok daha ağır. Bu güne kadar yapılan uygulamalar ile işverenin de bunu kabul ettiği ortada. Şu an 1000 TL asgari ücret ve + yan ödemeler le elimize 1250 ila 128 TL zaten geçiyordu, Bu gün 1300 TL + yan ödemeleri isteme hakkımız var hiç olmaz ise elimize 1500 TL’ nin üzerinde para geçer derlerse? Derler ve de haklı olurlar. Haydi, çık işin içinden.
2016 Yılının Normal Zamları uygulanacak mı?
Kaldı ki, ortada bir de 2016 yılında yapılacak maaş artımları da var. Hesaplama 1300 TL + ( x ) % 2016 zammı + Yan ödemeler. Şeklinde mi yapılacak. Yoksa bu güne kadar vesilelerle yapıldığı üzere yan ödemeler bir şekilde eritilmeğe mi çalışılacak. Asgari ücret Devlet tarafından açıklandığına göre bunun aksinin yapılması halinde Devlet Baba çalışanın hakkını koruyacak mı?
Her ne ise şu anda ( 30 Aralık Saat 17.00) asgari ücret uygulamasının kesinleştiği Bakan Sn Soylu tarafından ilan ediliyor. Bu artımdan oluşacak yükün bütünü ile işverenlere yıkılmayacağını da ( yükün ne kadarını devletin üstleneceğini de belirterek ) ifade ediyor Sn. Bakan.
Bizim Sektörün Kraldan Fazla Kralcıları Ne Yaparlar Dersiniz?
Şimdi bizim büyük beyinliler ve kraldan fazla kralcı olanlar ince bir hesapla çalışanlarına daha fazla ödeme durumunda olan işverenlerinin bu durumdan nasıl minimum zararla çıkabileceklerini düşünmeye başlamışlardır. Patronun böyle bir isteği veya talimatı olmasa da bu saygıdeğer zevat belirtilen çalışmayı mutlak yapacaklardır hatta yapmaya başlamışlardır. Korkum o dur ki, Part time vb.. bir uygulama ile daha fazla miktarda personeli asgari ücret altında bir bedelle çalıştırıp bu güne kadar asgari ücretle çalışan personel adedinde azaltma cihetine giderek bu konuda yapılan asgari ücret artırımına rağmen 2015 yılındaki gider ortalamasını tutturma yöntemini benimsemesinler. Aslında yapılan bu asgari ücret artımının işçi çıkarmaya neden olabileceğini sektörümüz dışındaki bazı işverenler televizyonda belirtmişlerdi. Kimler olduğunu hatırlamıyorum ama bizzat dinlemiştim bu açıklamayı. Evet; giderleri kısmak ve tasarruf etmek şart. Bizim sektörde tasarruf denilince tüm yöneticilerin aklına gelen ilk uygulama çalışan sayısını azaltmak oluyor nedense. CEO’ ların yaptıkları açıklamalarda, 2016’ da istihdam açısından ümit verici bir tablo görülmüyor. Araştırmaya iştirak eden CEO’ ların % 43. 8’ i mevcudu korumayı hedeflediklerini, 7,4’ü ise çalışan sayısını azaltacaklarını ifade ediyor. Bunun dışında asgari ücret ödemelerinde işverenlere sağlanan % 40 oranındaki desteğin yeterli olmadığını da ifade eden işveren temsilcilerini okuyoruz gazetelerde. Bakalım bizim sektörün patron ve yöneticileri hangi tarafta duracaklar.
İşçiye 100 TL Fazla Ödersem Dengeler bozulur
Geçmişte bir gün şirketlerimizden birinin patronu, çalışacak işçi personel bulamadığını ifade eden bir İstasyon Başmüdürüne “ Müşteriler aldıkları hizmetten şikâyet ediyor, işçi personel bulamıyorum ne demek, 100-150 TL fazla ödeme yapın ve bulun, çalıştırın talimatını verdi. Dört kişiydik odada. Müdür beyin cevabı “ Dengeler bozulur, bu nedenle fazla ödeme yapamam şeklindeydi. “ Yaklaşık 10 bin TL veya üzerinde net maaş alan bir Başmüdür işçilere yapılacak 100 TL fazla ödemenin dengeleri bozacağını düşünüyordu? Bu yalakalığın standart formatının değiştirilmiş haliydi. Ama adam şimdi tepelerde oturuyor.
Bu artım Diğer Personele Psikolojik Etki Yapar.
Birincisi yanlış hatırlamıyorsam bu oranda bir ücret artışı uzun, çok uzun senelerdir sektörümüzde belki de ülkemizde, asgari ücretle veya bunun üzerinde geliri olan çalışanlara da ( Yöneticilere yapılan ve ilan edilmeyen gizli maaş artımları dışında ) uygulanmamıştı. Ve de bu durumda asgari ücret üzerinde bedelle çalışan personele 2016 yılı için yapılacak olan muhtemel % 7 ila 9 arasındaki maaş artımı çalışanlar açısından tabii ki tatminkâr olmayacaktır. Bu psikolojik bir düşünce sonucu şekillenecektir.. Bilmem yanılıyor muyum? Bunun iş barışını etkileyeceğini zannetmiyorum ve de etkilememelidir. Ancak çalışanların mevcut mutsuzluklarının üzerine tuz, biber olacağı da kesin. Personelin mutlu veya mutsuz olmasına işveren kesimi aldırmadığına göre sonuçta fark etmeyecektir diyebilirsiniz. Diyebilirsiniz zira bu güne kadar yapılan çalışan mutluluğu anketlerinin menfi sonuçlarını iyileştirme konusunda hiç bir şey yapılmadığını gördünüz ve yaşıyorsunuz.
Madenlerde görev yapan çalışanlarımızın da asgari ücretteki bu artımdan istifade etmeleri tabii ki memnuniyet verici bir düzenleme. Yapan da düşünen de sağ olsun.
Asgari Geçim İndiriminin Maaşlarınıza (+) etkisini Atlamayın
Dikkate alınması gereken diğer bir husus ise: Asgari ücretle ilgili seçim vaatleri sürerken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dikkat çektiği ancak o an için kamuoyunun önemini tam kavrayamadığı bir konu. Asgari ücret 1300 Tl olarak belirlendiğine göre asgari geçim indiriminde bu belirlemeye dayalı olarak oluşacak fark’ın tüm çalışanlara 43 TL/ Ay olarak yansıması kuvvetle muhtemel. Evet; kıyısından, köşesinden bir şeyler bulaşacaktır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (51)