THY 2023 yılı Genel Kurul toplantısında katılımcılara dağıtmak üzere nefis bir kitap hazırlamış ve kitabın ismini “Butikten zirveye 20 yıl” koymuştu. Kendilerinden önceki dönemi “Butik” olarak anmalarından ötürü kendilerine bu satırlardan teşekkürlerimi sunmuştum. Gel gelelim bilgi sahibi olmadan fikir üretmeğe kalkan okumaktan, araştırmaktan ve anlamaktan aciz birkaç çalışan bunu yanlış yorumlayarak, beni mail adresimi okurlara verdiğime bin kere pişman ettiler. Aşağıdaki satırlarda anlatmak istediğimi umarım kavrayabilirler. Bunlar ne yazık ki büyük ihtimal ile Türk Hava Yollarımızın mensupları.
“Yeşilköy ATATÜRK Havalimanı, ülkemizi dünyaya bağlayan Türk havacılığının tarihi demek olup Türk milletinin kurtuluşunda ve kuruluşunda önemli bir yer teşkil etmekte olduğu açıktır. Yeşilköy Atatürk Havalimanı Türk Havacılığının ilk kurulduğu ve Millî Mücadele’nin kazanılması ile bağımsızlığını ilan eden Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçuşun yapıldığı Sivil Uluslararası Havaalanı olup Türk Havacılık tarihinde önemli bir yeri vardır. Bazılarımızın (ben dahil) İstanbul Havalimanı yapım kararının alınması ve inşası konusunda gösterdiğimiz hassasiyetin altında bu tarihi geçmişe gerektiği kadar önem verilmemesinden kaynaklanan bu hissiyatın payının da olduğu açık.
Türkiye'nin 1944 Chicago Sivil Havacılık Sözleşmesi'ni imzalamasının ardından Yeşilköy Havaalanı'nın uluslararası hale getirilmesi kararlaştırıldı. 1947'de havaalanıyla ilgili proje hazırlandı ve Bayındırlık Bakanlığı'nın verdiği yetkiyle Amerikan Westinghouse-IG White firmaları 1949'da yapıma başladı. 10 bin m²'lik bir alanı kaplayan bu meydan tesisleri hem iç hem dış seferler için hizmet eden bir terminal binası, 2300 metre uzunluğunda bir pist, bir hangar ve servis yapılarından oluşuyordu. Proje 1953'te tamamlanarak aynı yılın 1 Ağustos'unda hizmete girdi.
Atatürk Havalimanı, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'nün (ICAO) yaptığı sınıflandırmaya göre CAT III niteliklerine sahip olup, meteorolojik koşulların kötü olduğu zamanlarda bile uçak iniş-kalkışına imkân verebilecek düzeydeydi
Ülkemize uzun yıllar hizmet veren Atatürk Havalimanı, havacılığın gelişmesi ile talepleri karşılayamaz bir hale geldiği doğrudur. Gün içerisinde birçok saatte tam kapasite ile hizmet vermesine rağmen kapasite yetersizliği yaşayan Atatürk Havalimanının, yolcu ve uçuş sayısındaki artış karşısında pist ve havalimanı tesisleri açısından yetersiz kaldığı bilinmektedir. Atatürk havalimanının yerleşim bölgesi içerisinde kalması nedeniyle lojistik faaliyetlerin en önemli unsuru olan depolama faaliyetlerinin genişlemesinin ve gelişmesinin mümkün olmadığı da kabulü zorunlu olan bir gerçektir.
Bugün İstanbul’umuzdaki 3 ncü havalimanımız var gücü ile görev yapıyor. Memnun muyuz? Evet. Dünyanın sayılı Havalimanlarından biri görünümünde ve bu uluslararası düzeyde kabul görüyor. Her Türk gibi bundan onur duyuyoruz. İnşallah böyle devam eder ve yapım esnasında insanların öngörüleri benzeri aksaklıklar hiçbir zaman yaşanmaz.
Esas konumuz bu değil. Konumuz 2002 yılı sonuna kadar ülkemizi yönetenlerin Sivil Havacılığa ve onun güçlü nüvesi olan Havalimanlarına verdikleri önemi Yeşilköy Atatürk Havalimanı perspektifinden irdelemek.
Yukarıda da ifade edildiği üzere 2000 öncesinde Türk Hava Yollarının dünya yolcu pazarından arzu ettiği şekilde yolcu alamamasına en büyük engel Atatürk Hava Limanında ki mevcut kapasite darlığıydı. THY yönetiminde filo genişletilmesine yönelik olumlu düşünceler mevcut olsa da mevcut hava limanda ki kapasite artımı gerçekleşmeden bu fiilen mümkün değildi. Atatürk Hava Limanının genişletilmesine ilişkin hazırlanan proje kabul görmeyince THY’ nin bu açıdan büyümesi için İstanbul’a bir 3 ncü bir havalimanının açılışının beklenmesinden başka çare kalmamıştı.
Kaldı ki, o dönemlerde THY de üst düzey görev yapan tüm yöneticiler tarafından dile getirilmekte ve tartışmasız bir şekilde kabul gören görüş, coğrafi anlamda Türkiye’nin hatta en başta da İstanbul’un doğu batı ekseninde ki en mükemmel transfer/transit noktası olduğuydu. Sivil Havacılık yetkililerinin de bu görüşü paylaştıkları yakından bilinmekteydi. Evet, bu THY’ de o dönemlerde görev yapan tüm yöneticilerin de malumuydu.
DEVLETİ YÖNETENLERİN HAVALİMANININ BÜYÜTÜLMESİ YERİNE YAPILAŞMA YÖNÜNDEKİ TERCİHLERİ GELİŞMEYİ ENGELLEDİ.
1950’lerde hükumet yapısında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yoktu. Bu tür konularda varsa yoksa Ulaştırma Bakanlığı bu tür konularda baş roldeydi
Bu açıdan dünya üzerinde ki, belki de en avantajlı konuma sahip İstanbul Atatürk Hava Limanının bulunduğu bölgede, 1950 li yıllarda “Yeşilköy Hava Limanı” yapılırken daha o dönemlerde bu havalimanının büyüme ihtiyacı doğacağı öngörümü ile yakın çevresinin mevcut hali ile korunmasına yönelik hususlar kayda geçirilmişti. Ancak tüm bu uygulamalara ilişkin mevzuat maalesef geçen süre zarfında hiç dikkate alınmamış, 18/36 pistine paralel pist yapımına uygun Florya tarafı yapılaşmaya açılarak bu fırsat kaçırılmıştır. Buna ek olarak 06/24 pistinin denize doğru uzatılarak büyük gövdeli uçaklara uygun hale getirilmesi düşüncesi de bu nedenle hiçbir zaman hayata geçirilememişti.
Kaldı ki, hem deniz tarafından (Bakırköy/Ataköy/Yeşilyurt/Yeşilköy/Florya) hem kara tarafından (raylı sistem dahil) havalimanına ulaşımı mümkün olan Atatürk Hava Limanında ki askeri tesislerin başka bir bölgeye nakli suretiyle ek terminallerin yapımı ile yolcu kapasitesi ilk etapta 100 milyon yolcuya ulaşabilmesi de (muhtemelen daha fazlası) mümkün olabilecekken bu konu dikkate alınmadı ve gerçekleşmedi.
Başta Çin, Hindistan, Pakistan olmak üzere büyük bir yolcu potansiyelinde sahip Asya ve Uzakdoğu bölgesinde ki yolcuların İstanbul üzerinden başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Kuzey ve Güney Amerika kıtalarına taşınmasında ki en kısa uçuş güzergahının Türkiye olduğu gerçeği hepimizin malumudur. Örnek olarak vermek gerekirse Japonya başta olmak üzere Pekin veya Mumbai’den Avrupa’da ki herhangi bir başkente ulaşması için (direk olarak uçan hava yolları dışında) uçuş süresi olarak Türk Hava Yollarından daha kısa sürede taşınmasına olanak sağlayan başka bir havayolu bulunmamakta olduğu çok net görülmekteydi.
Türkiye pazarına gereken önemi vererek yaklaşmayan ve mevcut havalimanı alt yapısı ile THY’ nin ciddi rakip olabileceğine inanmayan hava yollarının hemen tamamı kendi ülkelerinde ki yolcu potansiyelinin küçümsenmesi mümkün olmayan bir bölümü zamanla THY kaptırdılar. Hemen tüm Avrupalı taşıyıcılar İstanbul’a günde 1-2 en fazla 3-4 uçuş yaparken, aynı hatlarda Türk Hava Yollarının bunun 2 katı veya daha fazlasını gerçekleştirmekte olduğunu son on yılda gözlemleniyordu.
Örneğin İtalya’da 12, Almanya da 13, Fransa da 7, İngiltere de ise 4 şehre doğrudan sefer yapıyor THY ve bu uçuşların bazılarını büyük gövdeli ve rakiplerine göre de son derece yeni ve modern uçaklarla icra ediyordu. Buna karşılık rakipleri hem sefer sayısı hem de uçulan şehir anlamında bu rakamların çok gerisinde kalmakta oldukları uçuş tarifelerinden görülebilmesi mümkündü
Bunun en çarpıcı örneği THY Hindistan’dan kiralık olarak filosuna kattığı B777 ve oldukça yeni uçakları Londra hattında sefere koyduğu dönemde, İngiliz Hava Yolları aynı parkurda B767 uçakları ile rekabet ediyordu. Adı geçen havayolunun bu konuda imkanlarını zorlamamasının nedeni mevcut olan alt yapı ile Türk Hava Yollarının rekabet adına fazla bir şey yapmasının mümkün olamayacağına inanmalarıydı.
Butik Hava yolu uçak alabilirdi tabii. İyi de o uçaklara Atatürk Havalimanında park yeri bile bulabilmek zor hatta imkansıza yakındı. Devlet Hava Meydanlarının kayıtlarından bunun görülebilmesi mümkündü.
Evet Urfa’da Oxford yoktu ki, gidip tahsili tamamlayalım. İşte durum budur.
Şayet Atatürk Havalimanın kapasitesi zamanında artırılabilseydi bugünün Türk Hava Yolları dünyada çok daha yukarılarda, bir veya ikinci sırada olurdu.
ALTI GÜN BEKLE, 7. GÜN YAZININ EKRANDAN KALKMASINA SAATLER KALA YORUM YAZ. NE İŞ?
Evet cesaretle isim hanesine bir isim yazıp yine de seslenişini VPN ile gönderen Serdar Bey yazının ekrandan kalkmasına bir süre kala, pazar günü öğleden sonra yukarıdaki yorumu göndermişler. O saatten sonraki okur sayısı sıfıra yakın. Bir kişi okumuş ki bu arkadaşım her hafta sonu Pazar akşamüzeri tüm yorumları benim için bir dosyaya kaydeder ve aynı mealdeki geçmiş yorumlarla karşılaştırır. Görüşleri mukayese eder. Ondan başka o saatten sonra sayfaya giren olmamış. Ben her dakika ekran başında beklemediğim için yorumu geç saatte gördüm ve 23.53.04’ de cevaplamışım. Eminin cevabıma kendileri bile bakmamışlardır.
Şimdi Serdar beye bir hizmet sunalım. Kimsenin okuma imkânı bulamadığı bu kıymetli yorumu yazılarımı takip eden okurların tümünün okumasını sağlayalım. Cevabımla birlikte tabii.
Evet İlker beyi THY’ de bulunduğu dönemde sürekli yazdım. Şimdi de Ahmet Bey ile ilgili yazıyorum. Keşke siz önce kendilerine söyleseydiniz de şirkette tek adammış gibi hareket etmeselerdi. Belki o zaman başkalarını da konu edebilirdim. Alttaki resim siz bir şey söylüyor mu? 2000 yılında bir yazımda yer almıştı. O zamanki THY üst yönetimi işte böyleydi. Şimdi çok mu farklı? Aynı resmi Bay Bolat için de hazırlasam tüm kadroyu değil ama YK Başkanı hariç en azından resimdeki 10 kişiden 7 adedini Bolatlaştırmam gerekir diye düşünüyorum.
Nedense yazılan konulardaki yönetici davranışları birbirinin aynısı gibi. Davranışlar aynı, konular değişik. Tenkit konularımın tümü istihdamla, istihdam uygulamalarıyla ve de çalışanlara uygulanan ayırımcılıkla ilgili. Photoshop uygulamalarını beğenmeyebilirsiniz. Buna bir şey diyemem. Belki beğenenlerde vardır kim bilir? Ancak Ahmet Bey için yakıştırılan BOL-AT rumuzunu gelen yorumları araştırırsanız kimin / kimlerin bulduğunu görebilirsiniz. Yazılarda bahsettiğiniz diğer 3 yöneticinin soyadlarını kullanmanın onları alaya almak olduğunu sizden öğreniyorum. Tuhafsınız. Her hafta oturup insanlara hakaret etmek benim tarzım değil. Kaldı ki kimse kendisine hakaret ettirmez. Hukuk yolu açık.
Haberiniz vardır mutlak. Onur Hava Yolları Haziran 2021’ de iflas etmişti. TGS’ de bilmediğimiz bir şeyler mi oluyor? Eminim biliyorsunuzdur ki TGS’ nin de Yönetim Kurulu Başkanı Bay Bolat’ tır. Beni yanlış yönlendiriyorsunuz Serdar Bey.
Kötü yönetim çok yuvarlak bir ifadedir. Zannediyorum ki yan yana kullanmamışımdır bu iki kelimeyi. Eğer rastlamış iseniz lütfen bana bildirin.
Türk Hava Yollarımızın Avrupa’nın en iyisi seçildiği biliniyor. Dünya sıralamasındaki yeri ile ilgili ise internette birçok değişik bilgi yer alıyor. 7 ve 8 sırada olduğu ile ilgili bilgi ise yoğun. Ben buna inanıyorum. İlk on içinde dermek yerine bunu tercih ediyorum. Her ne ise alınan bu sonuçlarla Türk olan herkes iftihar eder. Daha yukarılarını temenni eder ve dileriz haliyle.
Serdar bey, Türk Hava Yolları sevginizi kimseye bırakmayacağınızdan eminim. Keşke kimsenin görmeyeceği / göremeyeceği yusyuvarlak bir yorum yapacağınıza, yazılarımdaki konulara her hafta yazılardan örnekler ile kaleme aldığınız şu konu yanlış, bu konu hatalı, öyle değil böyle veya uydurma. Şu söyleviniz üstlerimize iftira, hakaret vb. reel yorumlar yapabilseydiniz. Bu açık tarz ile amaca daha fazla hizmet eder ve beni de kendime getirirdiniz Umarım bundan sonra bu şekilde davranırsınız. Bu şekilde yorumlarınız daha fazla ciddiye alınır. Buna eminim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (18)