Mucize Doktor’u izliyor musunuz?
Tıbbi yanlarını, yapılan ameliyatların gerçeğe yakın olup olmadığını veya otistik bir doktorun, özellikle de “cerrah” olmasının doğruluğunu tartışmayı bir kenara koyarak söylüyorum. Bence kalbe dokunan, insanı düşündüren, dostluğu, merhameti, insafa gelmeyi işleyen bir dizi ve gerçekten bu anlamda çok severek takip ediyorum.
Dün bir sahnesi vardı.
Kötü kalpli birinin zehirli sözlerine maruz kalan otistik doktorumuz Ali Vefa, kaygı krizi geçiriyordu. Nereye gittiğini görmeden oraya buraya çarpa çarpa koşuyor, o incitici cümlelerden kaçarcasına atıyordu kendini oradan oraya...
Derken, çıkmaz bir sokağa giriyordu. Karşısında kocaman bir tuğla duvar.
Bağırıyordu avaz avaz, “Yol bitti! Yol bitti! Eve gitmek isterim! Yol bitti!!”
Bige Güven Kızılay - 11.10.2019
(Araştırma, IPSOS “Türkiye’yi Anlama Kılavuzu)
https://www.ogretmensitemiz.com/yasam/mucize-doktoru-izliyor-musunuz-h11596.html
Yapay zeka
Yapay zeka ve yüz tarama teknolojisi, İngiltere'deki iş görüşmelerinde ilk kez en iyi adayları belirlemek için kullanılıyor
Şirketler en iyi adayları bulmak için teknolojiye bel bağlamışken yapay zeka ve yüz analiz yazılımı, İngiltere'deki iş görüşmelerinde ilk kez kullanılıyor.
Telegraph'a göre, ABD şirketi HireVue tarafından geliştirilen yazılım, dili ve ses tonunu analiz ediyor ve adaylar videoda hakkındaki soruları yanıtlarken, adayların yüz ifadelerini kaydediyor.
Bu yazılım Hilton, Unilever, Urban Outfitters ve Vodafone dahil dünya çapında 700 şirket tarafından benimsendi ve bugüne kadar İngiltere'de 100.000'den fazla görüşmeye ev sahipliği yaptığı söyleniyor.
HireVue, bir firmanın kiralama kalitesini yüzde 88, çeşitliliği yüzde 55 artırdığını ve şirketteki rolü nedeniyle eksiklikleri yüzde 90 daha hızlı doldurduğunu iddia ediyor.
Şu sıralar yeterli ve yetkin eleman seçimi için çok endişeliyim. Son 10-15 sene içerisinde yetişen üniversite eğitimi almış olan gençlerimizin hangi şart ve ortamlarda yetiştiği PISA değerlendirmeleri ile sürekli kafamıza çekiç değil balyoz ile vurulmakta.
Şöyle geriye bakınca örnek alınacak bir kişilik, takip edilecek bir felsefe ve tartışılacak bir fikir sahibi ve hatta karşı çıkılacak öneri getirmiş birilerini bol bol bulabilirsiniz. Tüm bu kişiler arasında “Hangi örnek sizi ileri, bilimsel ve yaratıcı bir geleceğe taşıyabilir?” sorusunu sorduğunuzda kara kara düşünmekten vazgeçtim, endişelerim artmakta.
Girişte ele aldığım iki konu, aslında birbirinden farklı değil.
Teknoloji ve Zeka’dan bahsediyorum.
“Zekâ, birçok başka yetenekle de beraber, akıl yürütmeyi, planlama yapmayı, problem çözmeyi, soyut düşünmeyi, karmaşık fikirleri idrak etmeyi, çabuk öğrenmeyi ve tecrübelerden kazanım sağlamayı içeren oldukça genel zihinsel yeteneklerdir. Zekâ, salt olarak kitaptan öğrenme, dar akademik yetenekler kazanma, test çözme başarısı değildir. Zekâ, çevreyi kavramadaki daha geniş kapsamlı ve derin kabiliyetleri yansıtır.’’
Einstein; “zeki olmanın ölçütü bilgi değil hayal gücüdür,” diyerek yaratıcılık ile zekâyı bağdaştırıyordu. Antik Yunan filozofu Sokrates ise olaya daha felsefi yaklaşmıştı; ‘’zeki olduğumu biliyorum, çünkü hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.’’
Bizler ise fikri olup bilgisi olmadan akıl yürüten, planı pilav ile karıştıran, problem çözmede birçok ülkenin gerisinde, bilim soyut düşünmenin eseri ise soyut düşünmeyi eğitimde sınırlamış, karmaşık düşünceleri anlamak yerine biat kültürüne teslim olmuş, çabuk öğrenmeyi ezber üzerinden yapıp deneyimlerden ders çıkarmak yerine pragmatik kullanımı tercih eden bir görünüme bürünmüş durumdayız.
Sanatın hayal gücü olduğuna inanmayıp yok etmek için her tür tedbiri alan ve sanatın dünya ve yaşamı anlamanın en etkili öğretmeni olduğunu reddeden bir anlayış ile nasıl bir geleceğin bizleri beklediğini hayal edemezsiniz elbette.
Böyle bir davranış ile teknolojiyi ezberden kullanır, üzerine katkınız olmadığı sürece sadece sıradan bir kullanıcı olmaktan da öteye gidemezsiniz.
ICAO, Üye Devletlerden standartlardaki ve Eklerdeki Önerilen Uygulamalardakiler de dahil var ise ülkelerindeki uygulama farklılıklarının bildirmesini istemiştir.
Havacılığımız ilerliyor diyebilmek için, uluslar arası kuralları oluşturan bu 19 Ek için sadece 1’ine cevap veren bir ülke olduğumuzu da unutmamalıyız.
Teknoloji ile zekayı birleştiremedikçe, teknolojiden yararlanmamız da olası değildir.
Bilim adamı dediklerimizin çoğunluğu, çeviri yapmakla yetinir ki bunların çoğu da ne yazık ki kötü çevirilerdir. Böylece çevirdiklerini dahi doğru dürüst anlamadan papağan gibi öğrencilerine, halka tekrarlarlar. Kendileri oturup da içinde yaşadıkları toplumun gerçeğini cesurca gözlemlemezler. Yaptıkları ise hep kötü bir kopya ya da taklittir. Geçen yazımdan tek bir istisna örneği verebilirim, o da Aselsan 1919 titreşimli GSM.! Onun da başına gelenleri artık biliyorsunuz. (Birikim ve Akıl)
Bir eser ortaya koymak ne tek kişi ile mümkün, ne de seçkin kişilerle.
Bunu kısaca açıklamak gerekirse, İdil Biret’in şu sözü durumu en açık şekilde anlatmaktadır;
“Piyanisti ben yetiştiririm. Siz bana konser dinleyicisi yetiştirebiliyor musunuz?”
Yorumlar