Yazımın hemen başında tüm sektör için 2016 yılının güzelliklerle dolu olması dileğimi paylaşıyorum. Yaşanacak anılar, acılarla değil mutluluklarla vuku bulsun. Bu bağlamda yeni yılınızı kutluyorum.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nü, sadece yönetmelik çıkartmakla meşgul diye eleştiren belki de tek kişiyim. Sektörün içindeki oyuncular da eleştirse bile bunu alenen yapabilmeleri imkansız.
Benim gayem SHGM'nin, ceza kesen, yönetmelik hazırlayan bir-iki denetim yapan ve ceza kılıcı gibi sektörün tepesinde bekleyen bir kurum olma görüntüsünden uzaklaştırmaktır. Görmek istediğim tablo; evet havacılık denetlenmeli ama asıl yapılması gereken bu sektörü motorize eden bir yapıdır.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü iki duyuru yaptı geçen hafta.
İkisi de ilk bakışta göze hoş geliyor.
Kadro sayısında artışa gidileceğine dair duyuru olumlu bir gelişme. Yüzbinlerce çalışan olan bir sektörün halen 280 kişilik SHGM kadrosu ile yönetilmeye çalışılması Anadolu'da söylenen "Tebbeti ters okumak" sözü ile iş değerdir. Yani imkansızı başarmak gibi bir şey. Aslına bakarsanız 280 sayısına 40 eklenecek. Yetmez ama "Evet" buna denir.
Ve gelelim ikinci olumlu karara.
Öteden beri zıt olduğum durumlardan biri de yüksek sezon olarak tabir edilen Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos ve kısmen de Eylül aylarında şirketler arasında yaşanan kokpit ve kabin transferleridir.
Hatta bu konu ile ilgili bir yazı yazarak, sektörde bir transfer dönemi olması gerektiğini söylemiştim. Yoğun sezon sonrasında şirketlerin bir sonraki döneme hazırlanırken personel ihtiyaçlarını buna göre şekillendirmeleri gerektiğini vurgulamıştım.
Şimdi yetmez ama "evet" denilecek bir karar SHGM'den geldi. Kısmen de olsa benim söylediğime gelmelerine sevinmiş durumdayım. İşte yöneticileri doğru yönlendirme, yöneticilerin de eleştirilerden doğru etkilenmeleri bu şekilde olmalı.
Evet, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü havacılık sektörünün oyuncularına yukarıda bahsettiğim aylarda rakip şirketlerden personel transferine yasak getirdi.
Yasak ama yasağa benzer bir hali yok. İşte bu yüzden yetmez ama "evet" dedim.
Bir davranışa yasak getiriyorsanız o yasağın cezai müeyyidesi de en az yasak kadar etkili olmalı. Şimdi 2920 sayılı yasanın 143. maddesine sığınıp "bin TL ile 10 bin TL arasında ceza keseceğim" demek caydırıcılıktan uzaktır.
Yapabiliyorsan pilot veya hostese o dönemin yüksek sezonunda uçuşlarını engelle. İşte ben buna ceza derim.
Göstermelik cezalar havacılık sektöründe işleyecek bir sistem değil. "Adım Hıdır elimden gelen budur" diyorsan o zaman yeni yönetmelik çıkaracaksın. Zaten yönetmelik konusundaki başarınızı(!) tartışmıyorum bile.
Milyon dolarlarla oynayan sektör senin bin liralık cezana sinek ısırığı gibi bakar.
Şahabettin Bolukçu'nun şu sözünü hiç unutamıyorum. "Adamı kendi evladın gibi eğitiyorsun, pilot yapıyorsun, tip eğitimi veriyorsun. Bir bakıyorsun onca masraf yapmamış gibi başka bir şirkete geçiyor. Bu durum evlat acısı gibi koyuyor" demişti. Bu vesile ile Şahabettin Bolukçu'nun kulağını da çınlatmış olalım.
Kısacası şu. SHGM olumlu bir adım atmıştır. Aslında bu kültürü sektörün kendi içine sindirmesi gerekir. Cezalar, evet olmalı ama ceza nihai çözüm değildir.
Havacılık tazminatında bitmeyen tartışmalar...
2006 yılından itibaren havacılık tazminatı ile yatıyor havacılık tazminatı ile kalkıyoruz. Aslında bu tazminattan yararlananlar çok iyi bilecekler ki bu tazminatın verilmesi için emek verenlerin başında bendeniz geliyorum. Zamanın DHMİ Personel Daire Başkanı Hüseyin Gün ile de mahkemelik olduk bu konuda. Ama kazanan her zaman olduğu gibi yine ben oldum. Ben çalışanların haklı savaşlarının yanında idim.
Neyse gelelim ARFF mevzuuna. "Hak verilmez alınır" sözleri aklıma geliyor. Bence bu konuda kesin bir çözüm sağlanıp bir daha tartışılmamak üzere rafa kaldırılmalı.
Bu konuda taraf olmak yerine anlamaya çalışıyorum. ARFF'ciler anlatırsa dinlemeye de hazırım.
Tekrardan yen yılınız kutlu olsun. Bol kazançlı, az hüzünlü çok mutlu bir yıl olsun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (71)