Hürriyet gazetesi köşe yazarlarından Figen Batur, İstanbul - Roma seferini yapmak üzere geldiği Atatürk Havalimanı giriş kapısındaki kuyruktan, Alitalia'nın ikramına kadar birçok konuyu ilginç bir dille eleştirdi. İşte Batur'un o yazısı...
Sabahın dördünde Atatürk Havaalanı’nın sadece bir kapısı açık ve güvenliğin önünde kıvrıla kıvrıla uzayan bir kuyruk. Elbette bu kör saatlerde personel sayısı azalır ama bu kadar uçak kalkışı varsa eğer, en azından bir kapı daha açmak gerekmez mi? Oflaya poflaya kuyruğa giriyorum.
Uykusuz ve huysuzum. Biri soracak olsa, yolcuların mağduriyeti üzerine uzun nutuklar atabilirim... Sonunda çile bitiyor ve Alitalia’nın bulunduğu kontuarın önünde Müge Akgün ile buluşuyoruz: Sicilya yolcusuyuz.
Sicilya Şarap Üreticileri Birliği’nin davetlisi olarak dünya basınıyla birlikte bağları gezecek ve 2012 Primeur’lerinin tadımına katılacağız...
Programa bakılırsa, kahvaltı ertesi bağları dolaşmaya başlayacak ve gezinin hedefinden şaşmak adına hemen her bağda şarap tadımı yapacağız.
Yazılı olan bu... Ne kadar uyulur yazılı olana, ne kadar uyulmaz o ayrı hesap. Bir konyak gezisinde sabahın 11.00’inde tadım için önüme konyak geldiğinde içimin çekildiğini hatırlarım. Hayırlısı bakalım...
Alitalia gecikmesiz kalkıyor. İyi. İyi de bir de madalyonun tersi var... Kötü yanı. Alitalia‘nın Roma-İstanbul seferinde ikram olmadığını biliyor muydunuz?
Sadece su, soda, çay kahve bir de küçücük paketler içinde tatlı ve tuzlu kraker var ikram olarak. Tamam Roma uzun yol değil ama sabahın o saatinde ağzının pasını silmek istiyor insan. Gözünü sevdiğim THY... Değil uluslararası uçuşlar, yurtiçi uçuşlarda bile öyle mükemmel servise alıştırdı ki bizi, kahvaltı niyetine sade suya tuzlu krakeri katık etmeyi aklımız almıyor.
Bir de hostesin kabalığı eklenmiyor mu açlığın üstüne, resmen tüy dikiyor. Önümüzdeki sırada oturan yolcu belli ki yabancı dil bilmeyen biriydi. Hostes hanım kötü İngilizcesi ile ne içmek istediğini sorduğunda adamcağız soruyu anlamadı. Vay sen misin anlamayan, göz devirmeler, İtalyanca homurdanmalar, “Sinyor sinyor” diye parmak sallamalar... Araya girmesek neredeyse paralayacak! Gerçekten böylesini gördüğüm an THY’nı bir kez daha önemsiyor, dünyada pek az havayolunun onun ayarında olduğunu düşünüyorum.
Bir de şu gecikme sorunu halledilebilse dört dörtlük olacak.
Roma’da bir saat bekledikten sonra Palermo’ya giden uçağa biniyoruz. Aynı kesatlık orada da devam. Neyse ki yol kısa, 50 dakika sonra Palermo’dayız.
Organizasyon komitesinden genç bir kadın bizi ve Hong-Kong’dan gelen Çinli şarap yazarını karşılıyor ve minibüsümüz bizi Palermo’nun P’sini görmeden akşama kadar beklemek üzere şu anda bulunduğumuz otele getiriyor. Dünya basınının katılımı söz konusu olduğunda beklemek kaçınılmaz. Bu da normal. Dünyanın dört bucağından gelen yüzlerce kişiyi bir araya getirmek kolay iş değil.
(Figen Batur - Hürriyet)
Yorumlar Tüm Yorumlar (17)