HAYAL: Duydum ki, bir şirketimiz dört gündür personelini iş yerine yakın bir otelde birlikte kahvaltı etmeye çağırıyormuş. Bu Kahvaltıda, tüm çalışanlara şirketin durumunu anlatıp 2017 yılı sene başında maaşlarına ancak % 10 gibi artım uygulayabildiklerinden ötürü özür dilemişler.
GERÇEK: Hiç bir şirketin hiç bir yöneticisi bu konuda tek kelime söylemiyor. Arada bir kriz vb. nedenlerden ötürü önümüzdeki günlerin çok zor olacağını söyleyenler var. Aba altından sopa gösterme misali.
Yönetim Ve İnsan Kaynakları Danışmanlığı Şirketi Korn Ferry Hay grup araştırması ve Türkiye İnsan Yönetimi Derneği'nce yapılan araştırma ve değerlendirmelerin sonuçları aynı noktada buluştu. Yapılan bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre Türkiye gelindeki özel şirketler 2017’ de maaşlara ortalama yüzde 9 zam yapacaklar. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre sektörel en yüksek ücret artışı yüzde 11 ile kimya, yüzde 10,7 ile teknoloji, yüzde 10,4 ile profesyonel hizmetlerde yapılacak. Çalışan kategorilerine göre en yüksek ücret artımını yüzde 9,84 ile Şef ve Müdür düzeyi alırken, en düşük ücret artışını ise yüzde 8,5 ile mavi yakalı çalışanlara verilecek.
Adı geçen firmalar geneli araştırmış. Vardıkları sonuçlar mutlak doğrudur. Ancak yılbaşında uygulanacak olan ücret zamlarının sektörümüzde ki uygulamalarının nasıl şekilleneceği ayrı bir konu. Evet; bu konuda sektörümüzün nabzının tutulması mümkün değil gibi. En düşük artımın mavi yakalı çalışanlara uygulanacağı ifade ediliyor. Sektörümüzdeki üç yer hizmeti kuruluşunda mavi yakalı çalışan ağırlığı olduğu biliniyor. Onlarda bu araştırma sonuçlarını okumuş ise mutlak üzülmüşlerdir. En yüksek artımı ise % 9.84 ile Şef ve Müdür düzeyindeki orta kademe yöneticilerin alacağı ise ayrı bir konu. Malum insanlar artık kendi aldıkları maaş artımı kadar başkalarının aldıkları ile de ilgililer.
İçinde bulunduğumuz kriz ortamında belirtilen bu artım miktarı benim kişisel beklentilerimin üzerinde. Bilindiği üzere işverenlerin zam uygulaması hususunda kanuni bir zorunluluğu yok. Allah biliyor ya, kriz vb.. nedenler bahane edilerek işverenlerin bu yılı zamsız atlatma gayretinde olacakları geliyordu aklıma. Belki de bu dönemde fazla gürültüye neden olmamak için işverenlerin devletin memurlarına uyguladığı enflasyon etkili artım oranını şirketlerinde ( Tabii yalnız Ocak 2017 için geçerli olan %,3,5 gibi kısmını, bir sene için ) uygulayabileceklerini de zaman zaman düşünüyordum. Kriz yetmezmiş gibi işsizlikte bu boyutta iken insanların ona bile tepki koymayacakları / koyamayacaklarında kimsenin şüphesi yok nasıl olsa.
İnsanlar çok değişti. Hastanede yatan annemizi beklerken kafe’ye bir adamcağız geldi. Ve masada oturanlardan birine “ Sen daha bunlara oy ver” Emeklilerin maaşından 100 TL sigorta kesilecek ve de bu sene emeklilere zam yapılmıyormuş vb..” sözler söyledi. Ona da kızı bilgi vermiş. İnsanların yüzlerine baktım. Masadaki dört kişinin ikisi inanmış gibiydi. Artık kötü düşünme alışkanlığımız bir tarafa, kötüye çabuk inanır da olduk.
Her ne ise, her iki araştırmacı kuruluşun elinde hangi şirketlerle görüştüklerine ilişkin liste vardır mutlak. Bu durumda yapmaları gereken bir kontrol olmalı. O da; çalışanlara 2017’nin ilk artımlı maaşının ödenmesini takiben daha önce görüşme yaptıkları şirketlerin uyguladıkları zam oranını şirket içi değişik kaynaktan bir kontrol etmek ve daha sonra da çalışanları bilgilendirmek. Ben inanıyorum ki, % 9 zam yapacağız diyen kuruluşların bir kısmı söyledikleri bu artımı uygulamayacaklardır. İnşallah yanılıyorumdur.
Çalışanların Güneşini Perdeleyen Yöneticiler.
HAYAL: Duydum ki, bir sektör şirketimiz çalışanlarla ilişkilerini sağlıklı ve düzgün bir dengede tutamayan geliştiremeyen tüm yöneticilerini geçtiğimiz sene ikaz etmiş. Ve de 2016 yılı süresince tutumlarında herhangi bir düzelme görülmeyen yöneticilerle yollarını ayırıyormuş. Bunun da kriz dönemine rastlaması bir tesadüften öte değil.
GERÇEK: "Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir." Çin Atasözü. Evet bizde bu filizleri yeşertenler tepe yöneticiler ve bazı şirketlerde ise patronlar.
Bu günlerde sağa sola bakarken gölgesi kendinden büyük bir örnek mi gördünüz. Erkek veya kadın olsun fark etmez. Kendini horoz zannediyordur mutlak. Şimdi yetkili ve etkilidir."Eğile eğile yükselen cüce kalır" sözü onun için bir şey ifade etmez. Zira kendisine bakması için ona tutulan ayna her şeyi olduğundan büyük gösteren cinstendir Ve bu tür bir tek o aynaya ve aynayı elinde tutan insana inanır. O insanın da bu hoşuna gider tabii ki. Bu kişiler genelde patrondurlar.
O yöneticiler, günün ışığını keyifle istediği insanlara yöneltip diğerlerinin gününü güneşini karartan o insanlar bilmezler ki bu gün aynayı tutup kaldıran eller, yakında bir gün aynı aynayı yere bırakıp onun da kırılışını seyredecektir. Günün ışığını keyifle doğursun istediği insanların üzerine.
Bırakın şimdilik, kendi ruhsal karanlığı içerisinde yapayalnız tek başına olsunlar.. Batan gün ışığında kendisinin büyük gölgesini seyredip, avunsun. Gün 24 saat. Ömür ise bilinmez. Ne makam ne de yaşam ebedi. Bir gün gelecek o ayna yere düşecek ve kırılacak., Aynayı tutanda onu tanımayacak. O ise başkaları için yarattığı, karanlığın içerisinde kaybolup giderken, bazı çalışanların güneşini perdelerken, güneşle birlikte kendi gölgesini de yok ettiğini fark edecek. İçimden ne demek mi geçiyor? Beter olsunlar.
Kimlerle Yollarımızı Ayıracağımızı Nasıl Belirlesek Ki?
HAYAL: Duydum ki, bir şirketimiz kriz nedeni ile işten çıkartılacak personelin seçerken önce emeklilik hakkını kazanmış olan personelden başlayacaklarmış. Hem de öncelikle işten ayrıldıkları gün emekli maaşını almaya hak kazanmış olanlardan başlayarak çalışanlarına teşekkür edeceklermiş. Daha sonra ise performansa bakılacakmış.
GERÇEK: Buna hayal vb. derken en büyüğümüzün Türk Hava Yollarının İnsan Kaynakları ünitesin patronunun şirketin Başkanlarına hitaben kaleme aldığı bir yazıyı gördük. Bizim hayalimizin gerçek olduğu Söz konusu yazının “Ortaklığımızın marka elçisi olan personelin ayrıldıktan sonra da Ortaklığa bağlılığının sağlanması amacıyla emekliliğini hak eden çalışanlarımızın kendi talepleri doğrultusunda ilişiklerinin aşağıda belirtilen koşullar çerçevesinde sonlandırarak hem memnuniyetlerini sağlamak hem de emekliliğe teşvik etmek istiyoruz” paragrafı ile ortaya konuyordu.
Burada en çok dikkatimi çeken “ personelin ayrıldıktan sonra da ortaklığa bağlılığının sağlanması “ kısmıydı.
Dilerim ki THY Yönetimi konunun önemini anlamış olsun ve yalnız görevden ayrılacakların değil, halen çalışanlarında şirkete bağlılıklarının sağlanması için gerekli adımı atsın. Çoğunluk kabul edecektir ki, bu konu havayolumuzun en büyük eksikliğiydi.
Okurların bir kısmının da olsa hatırlayacakları üzere THY Yönetiminin bu konuda nasıl davranacağına ilişkin tahmin ve beklentilerimi bir önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. Şu anda ilan edilen uygulama karşısında “ susma hakkımı kullanmak istiyorum” demek en doğruya yakın davranış olmasına rağmen yine de bir iki hususa değinmek istiyorum. Birincisi Türk Hava Yollarının kaç personeli ile yollarını ayırma durumunda olduğunu bilmiyoruz. Çalışan kıdem yaş ortalaması 6 veya 6,5 olan bir şirkette emekliliğini doldurmuş kaç personel mevcuttur ( Pilotlar ve yurt dışı mahalli personel uygulama dışı olduğuna göre ) ve de bu rakam Türk Hava Yollarının hesapladığı / öngördüğü sayıyı bulacak mıdır? Bunu da bilmiyoruz. Eğer THY tespitinin çok altında kalıyorsa geri kalan miktarın belirlenme şekli önemli. Türk Hava Yolları yönetiminin bu mantıklı yaklaşımını gördükten sonra bekleyip görmek gerekir. Temenni ederim ki emekliliği dolmuş olan arkadaşlarımız adetsel açıdan Türk Hava Yollarına bu işlemden beklediği desteği sağlayacak boyutta olsun.
Ben bu hesaplamaya kabin görevlilerini katmıyorum. Parka çekilen 30 uçak için hesaplamayı yapmıştık. THY Yönetimi tarafından doğrulanmamış olmasına rağmen basında 48 uçağın park edilmiş olduğunu okuyoruz. Eğer bu uçaklar THY filosuna bir şekilde geri dönmeyeceklerse veya tüm ekibi ile Wet lease yöntemi ile kiraya verilemeyecekse, bu uçaklar için istihdam edilen adette kabin memuru arkadaşlarımız ile yolu ayırmak tensikat olarak kabul edilmemelidir.
Yöneticiler çalışanı elde tutmak konusunda eğitiliyorlarmış?
HAYAL: Duydum ki sektörümüzün bir şirketi çalışanlarını elde tutabilmek için yöneticilerini bir eğitime tabi tutuyormuş. Ve de bu eğitimde başarılı olmayan yöneticileri “ Şirketin en kıymetli varlıklarını koruma kabiliyetine sahip olmadıkları” gerekçesi ile işten çıkartıyorlarmış.
GERÇEK: Sektörümüzde görülmesi mümkün olamayan hayal ötesi bir uygulama. Rüya desem o da değil. Bir gün gelir de çalışanlarımız bunu görürler mi, bu mutluluğu yaşarlar mı? Türkiye’de bu işsizlik yaşandığı sürece böyle bir tablonun oluşması mümkün değil. Bir çalışan arandığı gün, o iş için 200 kişinin başvurduğu bir ülkede, hangi patron, hangi Genel Müdür şirketinde çalışanı “ en kıymetli varlığı “ olarak görür? Biri gider, diğeri gelir. Buna rağmen sektördeki bazı şirketlerde hayli yüksek devir hızı var. Kriz öncesi durum böyleydi Yönetenler çalışanın yerine bir başkasının konulmasının maliyetini ya bilmiyorlardı veya aldırmıyorlardı. Bunun müşteri memnuniyetini nasıl zedelediğini de dikkate alan pek yoktu. Zira sektörde tüm şirketler yalnız maliyete odaklanmıştı. Çalışanlarda ne çalıştıkları şirketle iftihar ediyorlar nede genelde takdir ettikleri yöneticilerle çalışıyorlardı. Aldıkları ücreti tatminkâr bulmayan çalışanların işten kopmaları için her türlü alt yapı Hazırdı. İnsan Kaynakları Üniteleri Çalışanları Elde Tutmanın En Önemli Ölçütlerinden Birininin Doğru Kişileri İşe almak olduğunun farkında değillerdi. Şirketi tercih edilen bir kuruluş haline sokmak veya bu görünümü varsa onu muhafaza etmek gibi bir çalışmaları hiç bir zaman olmadı.
Şu anda bunların hiç biri önemli değil. Şu anda kimse gitmiyor bir yere. Ülkedeki işsizlik yetmezmiş gibi krizden dolayı firmalar genelde çalışan sayısında azalmaya gitti veya gidecek gibi. Başka bir deyişle çalışanlar gitmiyor ama gönderiliyorlar. hhayalde bahsettiğim çalışanın kıymetini bilmeyen yöneticiler mi? Onlar sağa sola bakıp, Çetini de kovulacaklar listesine yazsak mı diye düşünüyorlar.
Yorumlar Tüm Yorumlar (15)