Bir yandan TİS sürecinin tıkanması, diğer yandan mahalli seçimlerin yaklaşması öte yandan seçimin hemen ertesinde yapılacak olan THY Genel Kurulu. Bütün bunlar THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat’ın başını ağrıtan üç ana konu! Çare külliye…
Öncelikle Ahmet Bolat’a başsağlığı diliyoruz. Baba kaybetmenin ne demek olduğunu bilen biri olarak nasıl acı çektiğini biliyorum. Allah rahmetini bol, mekanını cennet etsin. Bu insanlık görevimiz. İnsanlık görevimizi yaparken onu başka yerlerde dillendirmemek de bir insanlık görevidir.
Örneğin olağanüstü durumlarda birine yardım ettiyseniz, ondan ömür boyu size opsiyon tanımasını bekleyemezsiniz. Lafımın nereye gittiğini Ahmet Bolat çok iyi anlayacaktır.
Gelelim konumuza.
Ahmet Bolat geçen hafta Çarşamba günü Ankara’ya gitti. Öğleden sonra gerçekleşen bu gidişin adresi cumhurbaşkanlığı külliyesi idi. Tam tamına 8 saat sürdü külliyede vakit geçirmek.
Son aylarda sürekli konuşulmaya başlanan “Ahmet Bolat gidiyor” söylemlerine “Gidiyor muyum” cevabını aramaya gittiğini düşünüyorum.
Ama cumhurbaşkanı kimseye “gidiyorsun” demez, “git” der. Bir gece ansızın telefon gelebilir. Hatta kendisine de denmez “gitsin” denir.
Abdurrahman Gündoğdu’da, Candan Karlıtekin’de, Hamdi Topçu’da, İlker Aycı’da olduğu gibi.
Ahmet Bolat’ın en çok canını sıkan birinci etapta genel kurul ikinci etapta ise sendika görüşmeleri.
Koltuğu garantiye almanın yolları aranırken, çalışanları mutlu edebilmek de en az o kadar önemli. Özellikle Pazar mesaileri konusunda “Kırmızı Çizgim” deyip, Pazar mesailerini vermeme konusunda sendikaya rest çeken Ahmet Bolat’ın; sendikanın resti ile karşı karşıya kalması en büyük çıkmazdır.
Üstelik mahkemenin sendikanın taleplerini haklı bulmasına rağmen, allayıp pullayıp kazanılmamış gibi gösterilmesi de ayrı bir iki yüzlülük.
Pazar mesaisi konusunda personelin isteğine karşılık vermeyen, TİS masasında reddedilen bu madde üzerinde uzlaşma sağlanamazsa, grev tamtamları çalabilir.
Her an THY’nin kapısında “Bu iş yerinde grev var” tabelası görürseniz şaşmayın.
Ahmet Bolat da diğer yönetim kurulu başkanları gibi koltuk sarhoşu olduğu için çabuk bozuldu. Kendi gölgesinden korkarken, yalakalara “Ağam/paşam” diyenlere kulak verdi. Kendi sonunu hazırlamakta acele etti.
Bana THY’den üst düzey bir yönetici “Senin eleştirdiğin, yanlışlarını yazdığın adamın ömrü uzuyor, lütfen yazma” diye ricada bulundu. Ama bizim kalemimiz yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten geri kalmaz.
Evet, Ahmet Bolat beyden külliye ziyaretinde neler konuştuğunu açıklamasını beklemiyoruz. Lakin linkedin Ahmet, kendi yalakaları ile paylaşıp, dertleşip istediği gibi yazılmasını bekleyebilir. Ama daha önce yazdığım gibi ayaklar titremeye, kalp atışları hızlanmaya başladı.
Süreç ilerledikçe, genel kurul yaklaştıkça “Acaba” düşüncesi esir almış durumda.
Ahmet bey, merak etme sen de bir yerlere gönderilirsin. Kırmayacak bir görev tevdi edilir. Ya da sen bir danışmanlık şirketi kurup, onlarla iş tutarsın.
Son söz; Pazar mesailerini vermezseniz başınız çok yanar!
Yorumlar Tüm Yorumlar (401)