Ahmet Bolat THY Yönetim Kurulu Başkanı olduğu günden beri personele verdikçe veriyor. Bu güzel bir davranış. Daha önce de belirtmiştim seçim yatırımları diye. Gel gör ki Ahmet Bolat’ın verdiği her zam ertesi gün eriyip gidiyor. Zira ülkemizdeki ekonomik kriz aldı başını giderken yaşamsal tüm ürünlere zam üstüne zam yapılıyor.
THY’nin iç hatlarda para kazandığını düşünmüyorum. Bütün kazançlar yurtdışı dövizle yapılan bilet satışlarından. Yani dolarla/euro ile kazanıp TL zam veriyor. Yapsana dolar üzerinden zam. Versene dolar ile euro ile maaş. Veremezsin.
Görünürde yüksek zam gibi algılanabilir. Ama aslında milletin ağzına bal çalınıyor. Bolca dağıtılan primin karpuzcusu sonradan gelecek. Yani vergi dilimine girildiğinde o primlerin çoğu gitmiş olacak. Personel anlık mutlu olsa bile sonuçta alınan zamlar vergilere gidecek.
Maaşlarla birlikte gelir yüksek görülecek. Personelin şunu iyi bilmesi gerek. Vergi dilimine girildiğinde maaşları kuşa dönecek.
Bunu buraya koyalım ki zamanı geldiğinde “haklıymış” dediğinizde çok geç olduğunu anlayacaksınız.
Ahmet Bolat’ın tarzını, yapmak istediğini az çok görebiliyoruz.
Sendikanın açıklamalarına baktığınızda “Bizsiz iş yapamazsınız” yani "zam veremezsiniz bizimle antak kalmalısınız" anlamını çıkartıyorum. Aslında sendikanın bu düşüncesine katılıyorum.
Bir şirketin çalışanlarını patron korumaz, sendikalar/sendikacılar korur. Ahmet Bolat’ın bireysel uygulamalarından, sendikayı devre dışı bırakmak istemesinden anlıyorum ki THY’de sendika istemiyor.
Bu çok tehlikeli. THY sendikasızlaşırsa yandı gülüm keten helva. Çalışanlar, low cost şirketlerinde göremeyeceğiniz bir durumla karşı karşıya kalır. Ne disiplin kurulu kalır, ne denetim. “Aldım/kovdum” dönemi başlar.
Çalışanları şimdiden bilgilendirmiş olayım. Aslına bakarsanız sendika, çalışanlar için beğenin ya da beğenmeyin bir sigortadır. Eğer sigorta patlarsa karanlıkta kalırsınız. Bugün ağzınıza çalınan bir parmak bal, yarın zehir olarak karşınıza çıkabilir.
Dikkat edilmesi gereken şey alacağınız günlük zam değil, ileride yaşayacağınız sorunları şimdiden görmek.
Bu arada Ahmet Bolat’ın kardeşinin bakan olmasından sonra çok tedirgin olduğunu duyuyorum. “Kardeşin bakan sen kenara çekil” denilmesinden kaynaklı endişesi olduğunu öğreniyorum. Olur mu bilemem ama bana çok gerçekçi gelmedi.
Şimdi mesele şu; önümüzde genel kurul var. Ahmet Bolat bu süreci kayıpsız, tartışmasız ve kendisine karşı oluşmayacak bir cephe üzerine dizayn ediyor. Hatta göreceksiniz ki, genel kurulda yönetime inanılmaz bir zam kararı çıkabilir.
Onlar da haklı. Personele verilirken yönetim niye aç kalsın.
Demem o ki, Ahmet Bolat iyi bir strateji izliyor. Tabi kendine göre. Kafasının içinde ne var kimse bilmiyor. Hem sendikayı yok hükmünde sayıyor hem de kendi bildiğini okuyor. Daha önce İlker Aycı da bu yolu denemişti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yapacaksın” talimatı ile sendikanın gerekliliğini kabullenmek zorunda kalmıştı.
Yakında Ahmet Bolat’a “sen nasıl bir yönetim kurulu başkanısın” zılgıtı gelirse şaşırmayın. Devlet Konukevi bu işler için uygun bir ortam. Hem de uluorta.
Benden söylemesi.
Tek başına davul çalan, gaydasına da kendisi oynar.
Bal parmak olmayın Ahmet Bey!
Yorumlar Tüm Yorumlar (116)