Evet; bu konuyu yadırgamayın. Aslında bu anlatımı düşünmeye Sn. Ahmet Hakan’ ın yazıda yer alan “ TÜRKİYE’Yİ MAHVEDEN 7 BÜYÜK GÜNAH” başlıklı tablosu itti beni. Yaşamımız boyunca tüm, dinlediklerimizden okuduklarımızdan, gördüklerimizden ve yaşadıklarımızdan sonra İs’dan Önce yaşamış Romalı ünlü komedya ozanı Terentius Lucanus’ un dediği gibi ” İNSANA AİT HİÇBİR ŞEY ARTIK BİZE YABANCI DEĞİL.” Bazıları üzücü, bazıları kahredici ama maalesef yaşamımızda bunlar da var. Evet; bu günahların hepsini işleyen biz insanlarız. Aşağıdaki metinde insanı insanlıktan çıkartan bir takım hususlar yer alıyor. Basında, normal yaşamımızda ve iş hayatımızda bu maddelerin bazıları ile ilgili değişik örnekleri, yaşanmışları sıklıkla bulabilmemiz mümkün. Evet; HER İNSAN KENDİNE YAKIŞANI YAPAR ÇÜNKÜ KALİTE TESADÜF DEĞİLDİR
Aslına bakarsanız bu yazı bir derleme. İçinde konuyu düşünen diğer şahıslara ilaveten kişisel görüşlerimin da yer aldığı bir derleme. Görüş sahiplerinden birinin ismini buldum ve müsaadeleri ile metinde zikrediyorum. Evet; insan denilen yaratıkta bu sayılan olumsuzlukların maalesef tümü var.
Bu yazı tabii ki tüm insanları kapsayan bir genelleme değil. Toplumumuzda tüm insani değerlere sahip kişiler de tabii ki mevcut. Onlarla iftihar ediyor ve bu yakıştırmaların tümünden tenzih ediyorum. Onların tek talihsizliği diğerleri ile aynı genel ismi taşımaları. Çoğunluktalar mı? Azınlıktalar mı? Bilemem. Bildiğim tek şey insan olanların, insani değerlere sahip olanların seslerinin diğerleri gibi fazla çıkmadığı. Şu söz ne kadar doğrudur. “ BENİ KÖTÜLERİN ZULMÜ DEĞİL İYİLERİN SESSİZLİĞİ KORKUTUYOR.”
Evet; biz insanlar;
Kibirliyiz. En iyisi biziz. Başka birinin üstünlüğünü gönüllü olarak kabul etmeyiz. Zorla olursa o başka. Benciliz: Sadece kendimize odaklı yaşarız. Kalp kırmaktan hiç çekinmeyiz. Ve karşımızdaki insan bunu hak etmiş gibi davranırız. Birçoğumuz hayvanları ve doğayı sevmeyiz. Evcil hayvan sahibi olmayı külfet ve gereksiz olarak görürüz. Kıskancız: Sürekli olarak birileri ile yarış içindeyiz. Her zaman kazanmak isteriz. Empati yoksunuyuz: Çünkü çoğumuz duygusuzuz. Laf sokmaya bayılırız: Sürekli bir eleştiri havasındayız, en ufak hatayı bile karşımızdakinin yüzüne çarpmaya bayılırız. Çok iyi yalan söyleriz. Malum iyi yalan söylemek için akıllı olmak gerekir. En aptallarımız bile bunu dikkate almaksızın yüzümüz kızarmadan yalan söyleriz. Yalan ortaya çıkınca çark etmeyi çok iyi biliriz. Gereksiz bir özgüvenimiz var: Örneğin yetenekli olmadığımız konularda yetenekliyim der ve bizi aşan görevlere talip oluruz. Ve de bun yönden eleştirilmeğe tahammül edemeyiz. Sinsiyiz: Ne yapacağımız belli olmaz, hep saman altından su yürütürüz. Huzursuzuz: Hep bir derdimiz tasamız ve çekiştiğimiz birileri var.. İnsanları kullanmayı severiz: Ve bundan rahatsız olmayız ve de bazılarımız bunu bir meziyet olarak görür. Vicdansızız: Merhamet etmeyiz. Bunun için her zaman bir bahanemiz vardır. Güce taparız: Yaptıkları doğru veya yanlış olsun paranın ve güçlünün çoğunlukla peşinden gideriz. Korkağız: Güçlüden ve çok şeyden korkar dilimizi yutar hiç konuşmayız. İkiyüzlüyüz: Yüzünüze başka, arkanızdan başka konuşur sonra da inkâr ederiz. Önyargılıyız: İnsanları tanımadan onlarla ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulunuruz.. Ve de yargılarımız genelde kötüdür. Cahiliz: Yukarıda sıralanan kötü vasıfların gereğini cahil olmayan bir insanın yapması mümkün mü? Cahil değil, zırcahiliz.
Pazar günü evde istirahatta olan babadan oğlu kendisini sinemaya götürmesini ister. Oysa evin reisi hafta sonunu evinde geçirerek istirahat etmeyi düşünürmüş. Çocuğunu kırmak istemez ve o sırada elinde olan gazetenin arka sayfasındaki tam sayfa reklamda yer alan dünya haritası gözüne ilişir. Sayfayı yırtar, parçalara böler ve çocuğuna al bu parçaları birleştirerek dünyayı yeniden şekillendirebilirsen hemen sinemaya gideriz der. İçinden ise dünyayı düzeltmeyi nasıl olsa beceremez, istirahata devam edebilirim der ve uzanır. . Aradan 15 dakika geçer ve küçük yaramaz babasına “ evet dünya düzeldi “ haydi sinemaya gidiyoruz der. Baba şaşkındır. Çocuğuna bunu nasıl başardığını sorar. Cevap “Dünya haritası karışıktı ama arkasında yer alan tam sayfa Blue Jean reklamındaki iki insanı yeniden bir araya getirmek çok kolaydı. Eh. Dünyanın arkasında yer alan insanlar yeniden şekillendirilince arka sayfadaki dünya da kendi kendine düzelmiş oldu. Haydi, sinemaya “ şeklindeydi.
Evet; biz İnsanlar,
“Etimizin yenmediği, derimizin giyilmediği, gübresi kullanılmadığı halde sadece aklımızın varlığı sayesinde âlemin en şerefli, “en değerli” unvanına layık olarak yaşamını sürdüren ve ilk yaratılışımızdan bugüne, bugünden kıyamete kadar devamlı olarak sayısı artan ve artacak olan bir canlı türüyüz. Bir yandan en iyi yaşam için her yolu mubah sayarak azim ve kararlılığımızı gösterirken, diğer yandan kendi kendimizi manen ve maddeten yiyip bitiren anlaşılmaz, karmakarışık bir türüz. Konuşuyoruz, okuyup yazıyoruz ve düşünebiliyoruz Evet; yiyor ve içiyoruz. Hava soğuyunca üşüyor, sıcakta bunalıyoruz. Gülüyor, ağlıyor ve de keyifle oynuyoruz zaman zaman. Kızıyor, bağırıyor, yol kesiyor, pusu kuruyoruz, iftira ediyor, yalan söylüyoruz. Öyle veya böyle bazılarımız da diğer canlıları yok eden bir canavar gibi. Ve de maalesef onlara da insan diye çağırılıyorlar.
Yer gelir meleklerden üstün olurken, yer gelir hayvandan da aşağı olabiliyoruz. Canımızdan çok sevdiğimizi söylediğimiz eşimize, çocuklarımıza kan kusturan, döven, aç, çıplak bırakan, hunharca öldüren ve de 8 ayda 285 kadını katleden canavarlar ve küçük yavruların ırzına geçip, onları öldüren vahşilerde maalesef bizlerle aynı türden. Para için anamızı, babamızı katleden, mal edinmek hırsıyla diğer insanları yok eden menfaatine düşkün bir hayvanız. Balayını geçirmek üzere güle oynaya ülkemize gelen turiste tecavüz edip ölümüne sebep olan şerefsiz, gözü dönmüş mahlûklarız. Malum ülkemizde suç oranının yükselmesinde çok büyük emeğimiz var. Hapishanelerin de çoğalmasındaki katkımız da inkâr edilemez. Sn. Ziya Akçal Bey görünümün kötülüğünü böyle tarifliyor.. Üniversiteler bitirip birkaç yabancı dil bilen, vatanına, bayrağına, dinine, kültürüne, geçmişine düşman kesilebilen, haktan, hukuktan, sosyal adaletten, dürüstlükten dem vurup her türlü yanlış adımı atan bir canlı türüyüz biz. Ve de imanını hayatında yaşar görünürken fırsat bulduğunda her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmeyen günahkâr ikiyüzlüleriz. Evet, KÖTÜ İNSANLARI HAYATA BAKTIKLARI PENCEREDEN ATMAK GEREK..
Yüz kızartıcı konuların, münferit olaylar olduğunu söylemek mümkün. Ancak ülkemize gelen yabancı misafirlerimize yapılan saldırıların, katledilmelerinin haksiz yere tüm ülkeye faturalandığı da ortada ve de açık. Özellikle sekiz aylık sürede işlenen kadın cinayetlerinin münferit olay boyutunun çok üzerinde olduğu kabulü zorunlu olan bir gerçek. Okuduğum gazetenin 3 ncü sayfasında bu saydıklarımın örnekleri gün geçmez ki yer almasın. Cinayet, tecavüz vb. Artık bunlar münferit olay sayılmıyor.
Evet; Dünya neden bu halde? Ülkemiz neden bu durumda? Şirketlerimiz neden bu halde? Cevabı maalesef budur. Biz birçoğumuz insanlığın, insan olmanın gereklerini yerine getirmeyen canlılarız. “KÖTÜ İNSANLAR, YERYÜZÜNE SERPİLMİŞ BİR AVUÇ İYİ İNSANI SINAMAYA YARARLAR” dense de şurası mutlak ki; biz kötü İnsanlar düzelmeden ne dünya, ne ülkeler düzelir.
Yorumlar Tüm Yorumlar (14)