Durumdan Vazife çıkartacak Makama Arz’dır.
ANKARA
Sayın Genel Müdür,
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün “Stratejik amaç ve Hedeflerinde”;
a. Havacılık emniyetini uluslararası standartlarda ve en üst seviyede sağlamak,
b. Ve havacılık güvenliğini arttırmak,
Konulu hayati önemi haiz iki madde mevcut olup bu fonksiyonların eksiksiz yerine getirilmesi amacı ile; Havalimanındaki hizmetlerin mevcut Yönetmelik ve talimatlara tavizsiz bir şekilde uygun olarak yürütülmesi hususuna azami dikkat edilmesinin gerektiği kabulü zorunlu olan bir gerçek..
1996 ve 1997 yıllarında mensubu bulunduğum Çelebi Hava Servisi A.Ş bir slogan kullanıyordu. “ GÜVENLİ UÇUŞUN YERDEKİ İLK ADIMI “ Sivil Havacılığın ilkeleri içinde birinci sırada bulunan en önemli hususu içinde barındıran bu slogan Yer Hizmeti kuruluşlarının tüm faaliyetlerinin olmaz ise olmazını en kısa ve net bir şekilden özetleyen, o dönemde akıllara kazınmış olan bir slogandı. Hatırlıyorum da o senelerde bu sloganın gereği titizlikle yapılıyordu.
Ben Çelebi’ den ayrıldığım için bu başvurumu okuyanların çoğu ilk bakışta bu dilekçeyi eski şirketimle ilgili olarak kaleme aldığımı zannedeceklerdir. Oysaki bu günkü tablodan ötürü Yer Hizmeti Kuruluşlarını suçlamak pek mümkün değil.
Malumunuz olduğu üzere ülkemiz Sivil Havacılığındaki büyük gelişmeye bağlı yolcu artışı ve de rekabet “ low cost” mantığını da beraberinde getirdi. Sizlerin çok daha iyi bildiğiniz üzere mevcudiyetleri ile gururlandığımız ve söz konusu mantığın havayollarının aldığı hizmetler ile ilgili kısmını titizlikle uygulayan ve bunun maddi yükünü hizmet aldıkları şirketlere ödeyecekleri bedelin belirlenmesi aşamasında bir anlamda yüklemeyi havayollarımız amaç edinmiş durumdalar.
Bu uygulama bir amaç olmaktan çıkmış olup Havayolları ucuz bilet satmanın külfetinin bir bölümünü Yer Hizmetleri Şirketlerine yükleme alışkanlığı edindikleri açık olarak görülüyor. Bu şirketlerde bunca yatırımdan sonra yaşayacaklar tabii ki. Şan olsun diye hizmeti sürdürmenin pek uygun bir düşünce olmadığı da bir gerçek. Buna bağlı olarak hizmet kalitesindeki oluşan düşüşün ne hizmet veren nede hizmet alan kuruluşun fazla ilgilenmediğini ifade etmem abartı olmayacaktır. Bu noktada Yer Hizmeti Şirketlerinin de kar ederek yaşama durumunda oldukları bir gerçek.
Bu uzun girişten sonra, Yer hizmetleri Şirketlerinin arada nasıl sıkışıp kaldıklarını ve zarar etmemek için sarf ettikleri çabanın ve uygulamalarının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün stratejik amaç ve hedeflerinizin ilk iki maddesi ile örtüşmediğini ve Sivil Havacılığın en önemli ilkesini yıprattığına yönelik düşüncelerimi arz ederek takdir ve değerlendirmenize sunmak istiyorum.
Ve de en basit ve kabul edilebilir ancak ilk bakışta da Sivil Havacılık konusundan uzak olanların “ Anlatılanın bu ilkelerle ne ilgisi var “ diyebilecekleri bir örnekle.
Havayollarının bu tutumu sonucunda Yer Hizmeti Kuruluşları da haklı olarak tasarrufa yöneldi. Cari giderlerden yapılacak olan tasarrufun genel bütçenin yüzde kaçı ile sınırlı olacağı malum. En büyük tasarrufun, bütçedeki en büyük kalemi oluşturan gider faslından sağlanabileceği de bir gerçek. Hizmet sektöründe bu önemli kalemi ise maalesef personel giderleri oluşturuyor.
Her konuda hizmetin şartlarının otorite tarafından belirlendiği ve sözleşmelerle kayıt altına alındığı bir gerçek. Neden uçak tiplerine başka bir deyişle koltuk adedine bağlı olarak her uçağın yükleme ve boşaltmasını yapacak personel miktarı fiske edilmez ve bu hususları da kapsayan sözleşmeler akdedilmez ki? Tabii ki şimdi uçaklardaki boş koltukların fazla olması halinde bu hizmete gereğinden fazla personel tahsis edilmiş olacağı hususu gündeme gelecektir. Bunlarında taraflara yıkım olmayacak şekilde bir esasa bağlanabileceği açık.
Şöyle bir örnekle devam ediyorum. Vardiyada bir işçi personelin omzundan ne kadar yük geçtiğine ilişkin sualim bir istasyonda cevaplanamamıştı. Hesabı beraber yaptık ilgili İstasyon müdürü ile. Çıkan rakam 19 tondu. Başka bir güne ait hesaplamada ise sırtlanılan yükün 32 ton/ personel olduğu görüldü. Bu arada bir işçi personelin şu veya bu nedenle nöbete gelmemesi / gelememesi halinde bir işçi arkadaşımızın omuzladığı yükün 40 tona çıkacağı hesaplanmıştı. Bu şartlar altında bir uçağa tahsis edilen 2 yükleme boşaltma işçisi ile bu işin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün Stratejik Amaç ve Hedeflerini zedelemeden ifasının mümkün olup olmadığını takdire sunuyorum.
Gelelim işin diğer yüzüne. Müşteri havayolu tarife veriyor ve Yer Hizmeti Şirketi o gün için verilmiş bulunan tarifeye uygun miktarda istihdamı planlıyor. Uçak dört saat gecikme ile havalimanına iniyor. Planlanmış personelin mesaisi dolmuş ve nöbetten ayrılmıştır. Gelen ekipteki personel adedi de haliyle o saat itibarı ile icra edilecek uçuşların hizmetini görebilecek miktara uygun şekilde planlanmıştır. Yer Hizmeti Şirketi, planlanmış tarife saatinizden geç geldiniz, bu durumda yükleme ve boşaltma için uygun olduğumuz ( x ) saatine kadar beklemede kalacaksınız. Veya personelimize ödenecek olan fazla mesai size aksettirilecektir. Bu nedenle hizmet bedelinize % ( y ) oranında artım uygulanacaktır diyemeyeceğine göre, hizmet bir şekilde sıkıştırılacak ve gecikmeli uçağında yükleme ve boşaltılması ve talep halinde diğer hizmetleri de bir şekilde yapılacaktır.
Ya müşteriden vazgeçeceksiniz, ya da öyle veya böyle işi sürdüreceksiniz. Birinci şıkkı tercih etme imkanınız olmadığına göre ….
Bu durumda bir işçi çalışanımızın omzundan geçen yükün kaç tona çıkacağını hesaplamadık. Bu ve benzeri durumlarda uçakların yükleme planlarına tamamı ile uygun olarak yüklendiğini ifade edilse bile bunun doğruluğu tartışılmaz mı?
Evet, eksik personelin yüküne ilaveten bu oluşumu da dikkate alırsanız, bu faaliyetin adının “ işi yapmak “ şeklinde ifade edilmesinin zorluğu ortadadır.
En ağı yükü, sebze ve meyve hali ile toptan kuru erzak satıcılarının yanında çalışan taşıyıcıların kaldırdığı söylenirdi. Üşenmeyip gitmiştim. İki ticarethanenin o günkü faturalarından ( Halde bu iş inanılmaz kontrollüydü ) işyerine gelen ve satılarak çıkış yapan malların kilolarını toplayıp, taşıyıcı miktarına bölmüştük. Senelerce önceydi ama rakamların bu boyutta olmadığı görülüyordu.
Sayın Genel Müdür,
Herkesin karını belirli bir seviyede tutmak istemesini tabii ki normal karşılamak gerekir. Ticaretin amacı bu değil mi?. Ancak insan hayatının söz konusu olduğu işlerde olaya yan pencereden de bakmanın gerekli olduğu açık.
Senelerce önce bir ihaleye Başkanlık yapmıştım. İhale öncesi titizlikle bu işin olması gereken maliyetini hesaplamış ve üzerine öngördüğümüz bir kar marjını koyarak, kendi görüşümüze göre bu iş için ödeyeceğimiz/ ödeyebileceğimiz fiyatı belirlemiştik. Bu hesaplamayı bir zarfa koyup kapattık ve de zarfın arka kısmını ihale iştirakçilerine imzalatarak durumu anlattık. Bu zarfta belirlenen hizmet bedelinin altında fiyat verecek olan firma ihaleden affedilecekti. Tabii ki bunun yazılı bildirimini de iştirakçilere ihale öncesi anlatarak imza ile tebliğ edilmişti. Görüşümüze göre ölü fiyatla işi verip, uçaklar altında işçi kovalamayacak ve başımızı sıkıntıya sokmayacaktık. İyi de olmuştu. Bu gün ise ölü fiyatına alınan ihalelerin sonuçlarının hizmeti her gün daha da kötüye götürdüğü görülüyor.
Birde İşçi Sağlığı vb.. konularla ilgilenen ve de bu konuda saatlerce toplantı yapıp bu hususu denetleyen ve de görevin başarı ile yapıldığını raporlayan görevlilere seslenmek isterim.
Evinize aldığınız 40 kg ağırlığı olan bir malzemeyi kaç kez taşıdığınızı bilmiyorum. Eminim ki ertesi gün beliniz size sorun yaşatmıştır.
Ben doktor değilim ama fazla fiziksel kuvvet sarf etme durumunda olanların ve ağır yük kaldıranların yaşadıkları / yaşayacakları sıkıntıların neler olabileceğini dün gittiğim bir hastanede sorup mevcut bilgimi kontrol ettim.
Havalimanlarında yükleme ve boşaltma hizmetlerinde çalışan arkadaşlarımızın;
a. Şiddetli bel ağrısından,
b. Şiddetli bacak ağrılarından,
c. Bu bölgelerdeki uyuşmalardan,
d. Yürüme ve oturmada güçlük çekmekten muzdarip oldukları / olacakları bir gerçektir.
Türk Hava Yollarında bir grev yaşanıyordu. Ve de Yönetim operasyonun devam edeceğini duyurmuştu. Görev taksimi yapıldı. Greve iştirak etmeyen kapsam dışı personelin hangi uçağı yükleyeceği, hangi uçağı boşaltacağı belirlendi. Ve ilk gün bu iş başarılı sayılabilecek bir seviyede yürütüldü. İkinci gün ekibin tümü yürümekte bile zorlanıyordu. Yarımızın beli ağrıyor, diğer yarımız ise adım atarken zorlanıyorduk. Tabii ki bunda hamlığında rolü vardı ama o sekiz saatlik bir yükleme boşatma bizi o hale sokmuştu. Ama bizlere de ders oldu. Bu arkadaşlarımızın sıkıntılarına çözüm arama konusunda hepimizi gayrete getirdi, o gün yaşananlar.
Durumun vaziyeti budur, Sayın Genel Müdürüm.
Bilmem derdimi anlatabildim mi?
Sizlere mektup göndermeyi sürdüreceğim.
Görev sahanıza girer mi bilemiyorum?
Yoksa sağından solundan itiştirip, durumdan kendinize vazife çıkartır mısınız?
Saygılar sunuyorum.
NOT: Diğer Genel Müdürlere yazacağım mektuplardan size cc verirsem kusura bakmazsınız değil mi? Bana göre havalimanlarında her uygulamanın sizin kuruluşunuzla bir ilgisi var. İlgili olması gerekenler ilgisiz kalırlarsa belki onları siz harekete geçirirsiniz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)