30 Mart 2015, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • bana ne.her kimse. allah onu da bildiği gibi yapsın.layığını versin. insanlar nelere takılıyor. yazılanlar doğru mu, yanlışmı ona bakan yok. nasıl bir toplumuz. anlamak zor. dün nöbetteyken sizin yazdıklarınızı doğrulayan eden bir bilgi geldi. gülermisin, ağlarmısın.biz gülmeyi seçtk.yakında göbekte atarız. allah bize acısın.
  • Çetin bey, yazılarınızı takip ediyorum sektörün en büyük sorunlarından biri olan insan kaynakları, yönetişim konularında yorumlar yapabilen ender kişilerdensiniz. Thy yönetimi hakkında birçok kişi sorunlarını dile getirirken kimse ISG sabiha gökçen hakkında bişey söylemiyor aslında söyleyemiyor. Korku cumhuriyeti var.. Diktatöre ters giden, beğenmediği herkes kovulurken, bizzat kendi oğlunu yanlış duymadınız yeni mezun oğlunu hemen en güzel bölüme koyuyor. Oğlu ile tartışma cesaretinde bulunan bir kızcağızı hiçbir suçu yokken ertesi gün kovdurttuğu herkes tarafından biliniyor. Ik ya da başkaları Kimse birşey diyebiliyor mu hayır. akşamları çocuğunu da alıp birlikte işten çıkmaları da işin en trajikomik tarafı sanırım.
  • İnsan kaynakları yönetimi, bir işletmenin ya da kurumun veya yönetim gerektirecek kadar büyük bir oluşumun personel ve istihdam politikalarını yönetmek için ihdas edilmiş kadrolardır. Genellikle Yönetim kurulu, Genel Müdür sıralaması altında veya bunlara bağlı var ise Yardımcılıklara bağlı olarak bunu yerine getirirler. İfade etmiş olduğunuz üzere, bu görevi gerektiği gibi yerine getiren gerçekten profesyonel kadro ve yöneticilerini tenzih ederek, tanıdığım veya nasıl çalıştıklarına tanık olduğum İK yönetimlerinin, görevlerinin gereklerini bu anlamda yerine getirdiklerini, ne yazık ki düşünmüyorum. İstihdam, kadroların oluşturulması, kadrolar arasında dengelerin sağlanması, personel verimliliği ve yasaların izin verdiği çalışma sürelerini bu zaman içinde maksimum verimliliğin veya performansın sağlanması amacı ile kullanılması, ölçme ve değerlendirme sonuçlarının objektif olarak yapılması. ...
  • ...alınan sonuçların işveren-çalışan ya da işçi açısından tarafsızlık ile değerlendirilmesi, özetle personel başlığı altındaki kurum politikasını eğer siz yönetmiyor da başkaları bunu sizin adınıza yapıyor ise, kimse gücenmesin veya alınmasın, kapılarının üzerinde yazan İK ve devamı olan unvanlarından “insan” ifadesinin çıkarılması, “kaynakların israfı veya israf kaynakları” olarak düşünülmesi daha doğru olacaktır. Bir değerli yorumcu, yönetimin sorumluluklarını İK ‘ na “yıkarak” sorumluktan kurtulma çabalarından bahsetmiş, keşke o sorumluluğu alabilecek güçleri olsa idi, ama maalesef yok. Onlar hiçbir zaman sorumluluk almazlar, sadece alınan kararların altına imza atarlar, yazdıklarım sonucunda bu yeterlilikten çok uzak olduklarını da söyleyebilmem mümkündür. Çünkü bütüne baktığımızda onlar da, sistemden bağımsız değildirler, dolayısı ile alabilecekleri kararlar da tarafsız değildir ya da altına imza attıkları kararlar da başkalarının inisiyatifinde gelişmiştir.
  • Bu en azından benim gördüğüm ya da tanık olduğum olaylar da böyle olmuştur. Yani, sonuç ne olursa olsun altındaki imza kime ait olursa olsun o karar o “kurum”u bağlayacaktır. Hal böyle olunca da, elbette İK böyle bir sorumluluğu kesinlikle almayacaktır, istisnalar elbette vardır, ama onlar her ne kadar kurum kimliği olmasa da, kurum gibi yönetilmeye çalışılan şirketlerdir, bunun az da olsa örneğini gördüm. Dolayısı ile Sayın yazar’ın bu haftaki yazısında ki düşüncelerinde ulaşmamız gereken ana mesele, kurum kimliği olan kuruluş ya da şirketlerde ki bu uygulamalar ile alakalıdır. Bunun örneklerini de ben bizzat yaşadım, imkanım olsa idi yani yazabilseydim bu konuda ne kadar haklı olduğumu anlayabilmeniz daha kolay olurdu. Bir de, iş K. da belirtilen, o performans konusu var ama orada tam olarak bu anlamda geçmiyor, iş verimi ile alakalı fesih konusunda bu uygulamaya nihai karar olarak vurgu yapılıyor.
  • O yüzden İK için en kolay yöntem kanunda belirtilen diğer maddelerden farklı olarak en fazla bu madde üzerinden fesih gerçekleştirilmesidir. Çünkü kendisi daha sonra mahkeme aşamasında çok fazla uğraşmayacaktır, işçi veya çalışan, fesihte belirtilen gerekçelerin zaten olmadığı, bir anlamda farklı nedenler ile gerçekleştirildiği savunmasına girecektir, yasada da zaten verimsizlik nedeni ile iş akdinin fesh edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir, bu madde ile alakalı fesihler araştırılırsa Yargıtay yüksek mahkeme gerekçeli temyiz kararlarında görülecektir. Yani kanun koyucu onu öyle söylemiştir ama nihai kararlar da Yargıtay performans konusunu da belirli esaslara bağlamıştır, bunlar elbette uzun konuşulması gereken konular, özet ile sonuç ne olursa olsun o kanunlar işverene zaten o işçiyi bir daha işe başlatmama yetkisini de vermiştir, o da sonuç olarak “sen bir daha işe alınmayacaksındır”.
  • Cevabınızda yazdığınız "BAŞKA İŞ ARAMA NOKTASINA GELİNCE İŞ ZORLAŞIR.HİÇ BİR ŞİRKET DAHA ÖNCE ÇALIŞTIĞI ŞİRKETTEKİ YÖNETİCİSİNİ MAHKEMEYE VERMİŞ BİRİNİ İŞE ALMAYACAKTIR" cümlesi gerçeği yansıtıyor olabilir. Ne var ki sizler gibi mesleki birikimleri fazla olan ve havacılık sektörü ile havacılık basınının temsilcisinin ağzından böyle bir cevap duymayı doğru bulmuyorum. Çünkü çalışanlara haklarına sahip çıkmalarını öğütlemeniz, bunun sözcüsü olmanız , korkmamalarını dile getirmeniz ve desteklemeniz çalışan hakları ve motivasyonu açısından daha doğru olurdu. Korkmaya devam edin ve sesinizi kesin demek anlamına gelen bu yaklaşımınız hoş olmamış
  • Çetin bey, kaleminize sağlık, aynı pegasus desem inanırmısınız
  • Ülkemizde maalesef işveren yada patron genellikle kendi kafasına uygun ve istediği gibi kullanacağı yöneticiler ile çalışmak istiyor. Birde bu yönetici sadece patronu memnun etmeyi yeterli gören bir karakterde ise çalışanlara geçmiş olsun. Çünkü bu tür yöneticiler dışarıda iş arayan binlerce işsiz varken mevcut çalışanların haklarına asla saygı göstermedikleri gibi gözünün üzerinde kaşın var gibi saçma nedenlerle işten bile atmaktan çekinmezler. Genellikle bu işi IK departmanına yaptırarak kendilerini sıyırmaya çalışırlar. Çok sayıda çalışan ya işi bırakır yada pazarlık ederek daha fazla para alarak işten ayrılmaya çalışır. Kısaca çoğu çalışan yasal haklarını kullanmaktan imtina eder bunlarla uğraşmak istemez. Haksızlığa uğrayan yada mobbing uygulanan çalışanlar yaşadıkları karşısında pes etmek yerine yöneticisi IK müdürü hatta işvereni hakkında yasal haklarını kullanma yolunu seçse ve bu yolu kullananların sayısı çoğalsa çalışanların uğrayacağı haksızlıklar azalacaktır
  • İnsan kaynakları biriminde maalesef bizim çalışmış oldugumuz ,malum(çok iyi bilinen) yerhizmeti veren şirketimizde kul hakkı yiyen birkısım,şirketin cellatları olarak görevlerini sürdürmeye devam ediyor. sinekten yağ çıkarmasını çok iyi beceren bu cellatlar ,maaş ,ssk primi, rapor,izin,mazeret... gibi hakları birer sorun olarak karşımıza çıkarıyor.bordroya baktıgımızda bi dünya haksız maaş kesintileriyle karşılaşıyoruz.bu sorunları kendilerine söylediğimizde lafı evirip çevirip bizim yapabileceğimiz bi şey yok deyip başından savuyorlar.adam kayırma, torpillilere fazladan prim, adamına göre muamele de cabası...ne diyelim!! bizlerin vede çoluk çocuğun hakkını yiyenleri kendi adıma Allaha havale ediyorum.. saygılar

İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ÜNİTELERİNİN GÖREVLERİ



ÖNEMLİ NOT:
Yazımda İnsan Kaynakları ünitelerinden bahsederken “ bazıları ” ifadesini kullanıyorum. Zira mutlak ki; sektörümüzdeki bazı şirketlerin söz konusu üniteleri, insani ve vicdani prensiplere ve yönetim kıstaslarına uygun planlamaları ile çalışanların genelinin saygı ile kabul ettiği bir hizmet üretiyorlardır. Böylesine düzgün çalışan İnsan Kaynakları gruplarını yazımda belirttiğim türlerle aynı isimle anmak istemedim. Bu nedenle ifadelerimde yer alan hoş olmayan tür faaliyetleri yürüten toplulukları “ İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA“ ünitesi olarak anacağım.Sizler ( K ) ‘lar dan birini kullanın isterseniz. Önce İnsanları seven, insanın bir değer olduğu noktasından hareketle, çalıştıkları şirkete, patronuna olduğu kadar çalışanlarına da yakın ve tüm faaliyetlerini konu ile ilgili mevzuat ve prensiplere uygun, insancıl bir tarzda yürüten İnsan Kaynakları ünitelerini ve de görevlilerini selamlıyor ve yazıda yer alan anlatımların tümünden tenzih ediyorum.

Öncelikle İnan Kaynakları ünitelerinin görevlerine genel olarak hatırlamakta fayda var. İnsan Kaynakları Yönetimi, örgütün ihtiyaç duyduğu insan kaynaklarının temini,  bu kaynaklardan en etkili, en verimli ve akılcı bir biçimde yararlanılması bu kaynağın yönlendirilmesi ve motive edilmesi ve belirtilen kaynağın örgüt kültürünün bir öznesi üst düzey yöneticilerine görev ve sorumluluk yükleyen bir ünitedir. Bu görev ve sorumluluk örgüt piramidinde IK üst yöneticisinin hangi kademede yer aldığına göre artmakta veya azalabilmektedir. Ayrıca, çalışanların bilgi ve becerilerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlayarak, onların işletmeye olan katkılarını en üst seviyeye çıkartmak, iş yaşamının kalitesini yükselterek çalışanların yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak bu ünitenin temel görevleri arasında.

Bir akvaryumunda vahşi Barracuda diğer balıklara saldırmaya çalışırsa da, araya konulmuş olan cam bölme buna engel olur. Burnunu bu bölmeye defalarca çarptıktan sonra Barracuda artık denemeden vazgeçer. Sonra aradaki cam bölme kaldırılır. Ancak Barracudanın akvaryumda bölmenin önceden durduğu yere kadar yüzüp durduğu görülür. Birçok insanda böyledir. Bir yere kadar ilerlerler ancak kendilerine dayatılan sınırlayıcı bir tutum nedeni ile dururlar ve de yapılan hiç bir şeye tepki göstermezler. Nedeni ise Barracudanın burnunu defalarca cam bölmeye çarpmasından, başka bir deyişle bu denemelerde canının çok yanmasından farklı değildir. İş yerlerinde Barracudanın akvaryuma koyulması ile birlikte, aynı anda bu kısıtlayıcı bölmeyi balıkların yaşam alanına yerleştirende, alıştı artık sesi çıkmaz diyerek kaldıranda yukarıdaki genel görevlerden de anlaşılacağı üzere “ İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ünitesidir.  Ve de kısıtlamalarına uymayanları nasıl cezalandıracakları bellidir. Yapılacak olan değerlendirmede performansı düşük çıkacaktır.Evet işte sonuç bu.

Değerli İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA uzmanlarımız izlemiş midir bilemiyorum? 22 Mart günü saat 10.00’da CNN Türk Televizyonunun HAFTA SONU KEYFİ programında Hakan Çelik tarafından yönetilen bir söyleşi vardı. Hayatımızdan ne kadar memnunuz? İşte, evde, özel hayatımızda mutluluğu nasıl yakalarız? Neden giderek mutsuzlaşıyoruz? İş Kadını Tijen Mergen ve Araştırmacı Vural Çakır Hafta sonu keyfinde bu soruları ağırlıklı olarak iş yaşamına üzerinden cevapladılar.( LİNK : http://tv.cnnturk.com/haftasonukeyfi - 22 Mart Hafta sonu keyfi ) İzlemenizi öneriyorum. Sayın Hakan Çelik’in beyin söyleşide belirttiği üzere bir çalışanın İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ünitesince aranması halinde ilk aklına gelen “ acaba iş akdimi mi sonlandıracaklar “ oluyor. Bu ne kadar kötü bir durum değil mi?  Programın linkini yukarıda bilginize sundum. . Bu bölümünü izlemelisiniz.

Çalışanların birçoğu, İşten atılmayı kılıfına uyduran bir ünite gözü ile bakıyorlar onlara. Tabii ki yalnız bu kadar da değil. “Kim kaydırılacak, kim nasıl kaydırılacak ve kaydırılırken kime ne kulp takılacak “

Yaşadığımız süreçte ahbap-çavuş ilişkilerinin bir kurum kültürü anlayışına dönüştüğü Türkiye’mizde yasaları hazırlayanlar, performans değerlendirilmesinin İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ünitelerince bu denli saptırılacağını düşünebilselerdi, sağından solundan çekiştirilerek zorlaştırılan iş akdinin feshini kolaylaştırıcı bir unsur getirilen performans değerlendirmesi uygulamasını 4857 sayılı kanun kapsamına alırlar mıydı? İşte bundan emin değilim. Evet, işte bu zihniyetin işyerlerine yerleştirdiği cam bölmeler o denli kalındır ki, kırılmaz ve aşılamaz. Tabii ki akvaryumumuza bu bölmeleri yerleştiren zihniyet tepelere yakındırlar. Varın siz düşünün gerisini.

Evet; insanları baskı ve korku salarak yönetmek bir süre işe yarayabilir veya öyle görünür. Aslında genelde kabul görür ki, insanları baskı ile yola getirmeğe çalışmak ilkel bir düşüncedir. İnsanı baskı ile yola getirmek bir tarafa, belirlediğiniz yolun üzerinde tutmanız bile mümkün değil. Bu ancak ve ancak, insanlar arasında ayırım yapmamakla, onlara adaletli davranmakla ve güvenilir olmakla mümkün olabilir ki galiba bizim sistemdeki “ İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA” ünitelerinin en büyük eksikliği de bu.

Başlıktaki deyiş benim değil. Hafiften kısalttım o kadar. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra İnsan Kaynakları alanındaki kariyerine profesyonel olarak  başlamış olan ICF Akredite Profesyonel Koçluk Sertifikası sahibi Selin Yetimoğlu’ na ait. Bu güzel yazıyı okumanızı öneririm. Kendileri yazılarında,”  BİR ŞİRKETİN AMACI YALNIZ KAR ETMEKSE VE EĞER SİZ İNSANSANIZ ORADA ÇALIŞMAK SİZİ MUTLU ETMEZ “  Eğer bir robotsanız sizin için ortam harika. Bu yazıyı robot olmayanlar ve robot çalıştırmayanlar için hazırladım diyor.  İşte bu son cümle yazının sektörümüze uyumunu bozuyor.  Bizim sektörün şirketlerinin önemli bir kısmı  başka hiçbir şeyi dikkate almadan yalnız kar sağlamak için çalışıyor. Çalıştığınız şirketin kar etmekten başka bir düşüncesinin olup olmadığını sizler benden iyi bilirsiniz.  Ama kim bilir? Gençsiniz. Belki ileri de bir gün kendinizden de bir şeyler katabileceğiniz, başka bir deyişle robot gibi çalışmayacağınız bir şirkette görev alırsınız. Yetimoğlu yazısında bazı şirketlerin İnsan Kaynakları uygulamalarından örnekler veriyor. Nutricia: Çalışanlara doğum günlerinde izin veriliyor, ayda 4 güne kadar evden çalışma olanağı tanınıyor. Annelere 2 hafta ekstra doğum izni, babalara da yine 2 hafta babalık izni veriyorlar. Bedenen yorulanlar için masaj odası, ruhen yorulanlar için backup hizmeti sunuyorlar. 8 Mart’ta kadın çalışanları düşündükleri gibi 8 Nisan’ı da erkekler günü olarak belirlemişler. Tüm bunları neden mi yapıyorlar? Temelde robot değil insan çalıştırdıklarını bildikleri için. Çalışan mutluluğunun iş verimliliğini doğrudan etkilediği araştırmalarla deneylerle defalarca kanıtlandığı için. Keyifle çalışmak için. Sabahları ayakları geri geri giderek ofise gelen çalışma arkadaşlarının tüm ekibin motivasyonunu yerle bir edeceğini bildikleri için. Bireyin hayatını kolaylaştıran şirketlerde, bireylerin de şirketin ilerlemesini kolaylaştıracaklarına inandıkları için. Çalışana yapılan yatırımın mutlaka yol, su, elektrik olarak döndüğünü gördükleri için. Bizim tanıdığımız “ İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA “ ünitelerinden çıkışlı yeni bir proje uygulaması anlatılmaya başlanınca çalışanlar ilk önce bu proje uygulamasının sonucunda ne şekilde istismar edileceklerini düşünüyorlar.

Şirketlerin yaptıkları işe oranla en kalabalık ve kurumun her türlü imkânını ( tayin, terfi, maaş artımı vb.. ) en dikkat çekici şekilde ve de fütursuzca kendi lehlerine kullanan bu zihniyet, tasarrufun salt işten personel çıkartmakla sağlanabileceğine inanan ve üst yönetimlerden aldıkları güçle çalışanların hareket ve düşünme kabiliyetini, bunun şirkete yansıyan olumsuzluklarını dikkate almaksızın sınırlayan bir çalışanlar topluluğu haline dönüştü zaman içerisinde.

Şimdi buyurunuz bir performans değerlendirmesi de siz yapın. Uygulananlar gibi karışık, nereye çekersen çek her şeye uysun mantığı ile yapılan bir değerlendirme olmasın bu çalışma Bizler de oturup şirketimizdeki “ İNSAN KAYIRMA& KAYDIRMA ünitesini değerlendirelim.  İnsan Kaynakları Yönetiminin on adet ilkesinin olduğu uzmanlarca ifade edilmektedir. Bu husus kitaplara da aynen böyle geçmiş. Bunlar; İnsana saygı-Tarafsızlık- Eşitlik- Gizlilik- Açıklık- Bilimsellik- Yeterlilik- Kariyer- Güvence ve Disiplin ilkesi olarak ifade edilebilir. Şirketinizdeki bu ünitesinin yukarıda sayılan on ilkeden hangisine uygun hareket ettiğini tarafsız bir görüşle değerlendirin. Sonuç kurumda çalışanların yaşanmışları dikkate alındığında zihninizde oluşacak birçok  “ nedeni “ açıklayıcı mahiyette olacaktır. Bundan sonra oturup bu köşede yazılanların doğru olup olmadığını düşünün. Vardığınız sonucu bana da yazarsanız sevinirim.

İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ünitelerinin üst yönetime danışma hizmeti veren kurmay bir organ olduğunu da düşündüğünüz takdirde durumun vahameti tüm açıklığı ile ortaya çıkmaktadır. İnsana saygı duymayan, taraflı, eşitlik mantığına sahip olmayan, bilimsellikten uzak, hiçbir konuda kimseye güvenmeyen ve kendiside güvenilir olmayan vb. bir sistem danışmanından alınan hizmetin işvereni nerelere götürebileceğini buyurun siz takdir edin.

Afrikalılar, beyaz adamlarla birlikte bir seyahate çıkmışlar.  Beyaz adamlar hep hızlı yol almak istiyorsa da Afrikalılar ikide bir durup oturup istirahat ederlermiş. “Niye oturuyorsunuz? Acelemiz var” denildiği zaman, Afrikalıların verdiği cevap ise  “O kadar hızlı gidiyoruz ki, ruhlarımız geride kalıyor”. Sizler maddi ve manevi açıdan tatminsiz bir iş yaşamında çırpınıp duruyorsunuz. Ancak Afrikalılar gibi ruhumuzun geri kaldığı falan da yok. Hepimiz o ruhu çoktan kaybettik. Biz o ruhu bazılarına kurban ettik. Hem de kurbanı keserken kör bıçak kullanan “ İNSAN KAYIRMA” & KAYDIRMA uzmanlarına.

NOT: Sayın Balçık. Gönderdiğiniz bilgileri ancak bu şekilde toparlayabiliyorum. Zira bunların doğruluğunu düşünüyorum. Ancak, bir şirketin, yetkilisi için belirli nedenler dışında özel yazı yazmam. Verdiğiniz çok sayıdaki isimli örneği de aynı nedenden ötürü kullanamam. Anlatımınız maalesef bu şekilde. En iyisi siz oturup kitapçık yazın bence. Tüm sayfalar sizin olsun ve istediğinizi, istediğiniz şekilde anlatın. Ha bir de nasihat. Oturup 3,5 saat sohbet ettiğiniz birine hitaben yazdığınız yorumlara dikkat edin. Kabalık yapmak kimseye bir şey kazandırmıyor. Size de yakışmıyor.

İNSAN KAYIRMA & KAYDIRMA ÜNİTELERİNİN GÖREVLERİ

Yorumlar Tüm Yorumlar (23)

D kim? ~ 10 yıl önce
bana ne.her kimse. allah onu da bildiği gibi yapsın.layığını versin. insanlar nelere takılıyor. yazılanlar doğru mu, yanlışmı ona bakan yok. nasıl bir toplumuz. anlamak zor. dün nöbetteyken sizin yazdıklarınızı doğrulayan eden bir bilgi geldi. gülermisin, ağlarmısın.biz gülmeyi seçtk.yakında göbekte atarız. allah bize acısın.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP D KİM? ~ 10 yıl önce
SİZİN DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ D İLE BENİMKİ FARKLI. SİZLER YER HİZMETİ ŞİRKETLERİNİN BİRİNDE IK NIN TEPESİNDE OTURAN D'Yİ KASTEDİYORSUNUZ. OYNAMAYA BAŞLADINIZ İSE SORUN AZALIYOR DEMEKTİR. BAKIN ALDIĞINIZ BİLGİ' DE HANGİ D'NİN PARMAĞI VAR. SİZ OYNUYORSANIZ, ANLATINDA BİZDE OYNAMASAKTA GÜLELİM.
soyutürk ~ 10 yıl önce
Çetin bey, yazılarınızı takip ediyorum sektörün en büyük sorunlarından biri olan insan kaynakları, yönetişim konularında yorumlar yapabilen ender kişilerdensiniz. Thy yönetimi hakkında birçok kişi sorunlarını dile getirirken kimse ISG sabiha gökçen hakkında bişey söylemiyor aslında söyleyemiyor. Korku cumhuriyeti var.. Diktatöre ters giden, beğenmediği herkes kovulurken, bizzat kendi oğlunu yanlış duymadınız yeni mezun oğlunu hemen en güzel bölüme koyuyor. Oğlu ile tartışma cesaretinde bulunan bir kızcağızı hiçbir suçu yokken ertesi gün kovdurttuğu herkes tarafından biliniyor. Ik ya da başkaları Kimse birşey diyebiliyor mu hayır. akşamları çocuğunu da alıp birlikte işten çıkmaları da işin en trajikomik tarafı sanırım.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP SOYUTÜRK ~ 10 yıl önce
DEĞERLİ KARDEŞİM. 4 ARKADAŞIMIZDAN YORUM ALDIM. AYRI ŞİRKETLERDE ÇALIŞIYOR BU KARDEŞLERİMİZ. HEPSİ DE " BİZİM ŞİRKETİ Mİ YAZDINIZ " DİYE SORUYOR. İSİM VEREMEM AMA SİZDEN BİR ARKADAŞ BENİMLE TEMAS KURDU. ON GÜN SONRA BENİMLE GÖRÜŞÜP KONULARI DETAYLANDIRACAKLARDI. YANILMIYORSAM BİR AY GEÇTİ.BİLMEM ANLATABİLİYORMUYUM. GENEL MÜDÜRÜNÜZÜN OĞLUNU ISG' DE İSE SOKTUĞUNU PATRONLARINIZDA BİLİYORDUR. BU BİR SIR DEĞİL. ONDAN ÖTÜRÜ İŞTEN ATILAN KARDEŞİMİZİ İSE ACABA BİLİYORLAR MI?
soyutürk'e ~ 10 yıl önce
Bahsettiğiniz kişi havacılıktan Burcu hanım. Burcunun işten hangi nedenle çıktığını bilen departmanın diğer çalışanı emre genel müdürü görünce nasılsınız diye sormadığı için hedef haline geldiğini, birde üzerine işe yeni başlamış müdürü tarafından genel müdür talimatıyla işten atılma tehdidi aldığınıda duyduk.Ne oğulmuş be. Üzerine toz kondurulmuyor maaaaşallah
CVP SOYUTÜRK ~ 10 yıl önce
YAZDIĞIM ORTADA DURUYOR.FİRMA BELİRTMEYE GEREK VAR MI. BİR İK'CI BİZDE BÖYLE ŞEYLER YOK DESİN. CEVABINI VERELİM. TENZİH ETTİĞİM KURULUŞLAR DIŞINDA.
CVP SOYUTÜRK ~ 10 yıl önce
ISG' DEN BENİM LE TEMAS KURAN ARKADAŞI ARADIM. BİLGİNİZE SUNUYORUM.
CS 1. ~ 10 yıl önce
İnsan kaynakları yönetimi, bir işletmenin ya da kurumun veya yönetim gerektirecek kadar büyük bir oluşumun personel ve istihdam politikalarını yönetmek için ihdas edilmiş kadrolardır. Genellikle Yönetim kurulu, Genel Müdür sıralaması altında veya bunlara bağlı var ise Yardımcılıklara bağlı olarak bunu yerine getirirler. İfade etmiş olduğunuz üzere, bu görevi gerektiği gibi yerine getiren gerçekten profesyonel kadro ve yöneticilerini tenzih ederek, tanıdığım veya nasıl çalıştıklarına tanık olduğum İK yönetimlerinin, görevlerinin gereklerini bu anlamda yerine getirdiklerini, ne yazık ki düşünmüyorum. İstihdam, kadroların oluşturulması, kadrolar arasında dengelerin sağlanması, personel verimliliği ve yasaların izin verdiği çalışma sürelerini bu zaman içinde maksimum verimliliğin veya performansın sağlanması amacı ile kullanılması, ölçme ve değerlendirme sonuçlarının objektif olarak yapılması. ...

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP CS1,2,3,4 ~ 10 yıl önce
İŞ GÜVENLİĞİ YASASININ ÇALIŞANIN HAKLARINI KORUDUĞUNA EMİN DEĞİLİM HER ŞEY TAMAM GİTTİĞİNİZ HUKUKA BAŞVURDUNUZ, KAZANDINIZ MAHKEMEYİ. İŞE İADE KARARI ÇIKTI. İFADE ETTİĞİNİZ GİBİ, İŞVERENİNİN SİZİ İŞE KABUL ETMEME HAKKI VAR. + 2 MAAŞÖDEMESİ VE KENDİNİZE BAŞKA İŞ ARAYIN. NE O MAHKEMEYİ SÖZÜM ONA ÇALIŞAN KAZANDI. KONUYA İŞVEREN CEPHESİNDEEN BAKARSANIZ ONLAR SONUÇTA KANUNU UYGULUYOR. SİZİNLE AYNI GÖRÜŞTEYİM BU UNVANDA “ İNSAN “ KELİMESİ OLMAMALI. KISALTILMIŞINI ( KI )DİYE DÜŞÜNÜRSENİZ KAYNAKLARIN İSRAFI DEYİŞİ ÇOK UYGUN. UZUN BİR ÇALIŞMA YAŞAMIM OLDU. HİÇ GÖRMEDİM Kİ, BİR KONUDAN ÖTÜRÜ SORUMLULUK ALSINLAR. BANA İNANIN Kİ İSTİSNA VARSA DA BEN GÖRMEDİM. PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ İSE İŞVERENİN ÇALIŞANIN İŞ AKTİNİN FESHİNİ KOLAYLAŞTIRICI BİR UNSUR HALİNE GELDİ. ASLINDA YAPILAN DEĞERLENDİRMELERİN BİR SURETİNİN DEĞERLENDİRMEYİ YAPANLARIN DA İMZASI İLE ÇALIŞANA VERİLMESİ BU KONUDAKİ BİR ÇOK PÜRÜZÜ ORTADAN KALDIRACAK VE BİLAHARE İKİNCİ BİR DEĞERLENDİRME YAPILMASININ ÖNÜNE GECECEKTİR. DAHA ÖNCE DE İFADE ETTİĞİM ÜZERE UFKUMU AÇIYORSUNUZ. TEŞEKKÜRLER EDİYORUM.
CS 2. ~ 10 yıl önce
...alınan sonuçların işveren-çalışan ya da işçi açısından tarafsızlık ile değerlendirilmesi, özetle personel başlığı altındaki kurum politikasını eğer siz yönetmiyor da başkaları bunu sizin adınıza yapıyor ise, kimse gücenmesin veya alınmasın, kapılarının üzerinde yazan İK ve devamı olan unvanlarından “insan” ifadesinin çıkarılması, “kaynakların israfı veya israf kaynakları” olarak düşünülmesi daha doğru olacaktır. Bir değerli yorumcu, yönetimin sorumluluklarını İK ‘ na “yıkarak” sorumluktan kurtulma çabalarından bahsetmiş, keşke o sorumluluğu alabilecek güçleri olsa idi, ama maalesef yok. Onlar hiçbir zaman sorumluluk almazlar, sadece alınan kararların altına imza atarlar, yazdıklarım sonucunda bu yeterlilikten çok uzak olduklarını da söyleyebilmem mümkündür. Çünkü bütüne baktığımızda onlar da, sistemden bağımsız değildirler, dolayısı ile alabilecekleri kararlar da tarafsız değildir ya da altına imza attıkları kararlar da başkalarının inisiyatifinde gelişmiştir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CS 3. ~ 10 yıl önce
Bu en azından benim gördüğüm ya da tanık olduğum olaylar da böyle olmuştur. Yani, sonuç ne olursa olsun altındaki imza kime ait olursa olsun o karar o “kurum”u bağlayacaktır. Hal böyle olunca da, elbette İK böyle bir sorumluluğu kesinlikle almayacaktır, istisnalar elbette vardır, ama onlar her ne kadar kurum kimliği olmasa da, kurum gibi yönetilmeye çalışılan şirketlerdir, bunun az da olsa örneğini gördüm. Dolayısı ile Sayın yazar’ın bu haftaki yazısında ki düşüncelerinde ulaşmamız gereken ana mesele, kurum kimliği olan kuruluş ya da şirketlerde ki bu uygulamalar ile alakalıdır. Bunun örneklerini de ben bizzat yaşadım, imkanım olsa idi yani yazabilseydim bu konuda ne kadar haklı olduğumu anlayabilmeniz daha kolay olurdu. Bir de, iş K. da belirtilen, o performans konusu var ama orada tam olarak bu anlamda geçmiyor, iş verimi ile alakalı fesih konusunda bu uygulamaya nihai karar olarak vurgu yapılıyor.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CS 4. ~ 10 yıl önce
O yüzden İK için en kolay yöntem kanunda belirtilen diğer maddelerden farklı olarak en fazla bu madde üzerinden fesih gerçekleştirilmesidir. Çünkü kendisi daha sonra mahkeme aşamasında çok fazla uğraşmayacaktır, işçi veya çalışan, fesihte belirtilen gerekçelerin zaten olmadığı, bir anlamda farklı nedenler ile gerçekleştirildiği savunmasına girecektir, yasada da zaten verimsizlik nedeni ile iş akdinin fesh edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir, bu madde ile alakalı fesihler araştırılırsa Yargıtay yüksek mahkeme gerekçeli temyiz kararlarında görülecektir. Yani kanun koyucu onu öyle söylemiştir ama nihai kararlar da Yargıtay performans konusunu da belirli esaslara bağlamıştır, bunlar elbette uzun konuşulması gereken konular, özet ile sonuç ne olursa olsun o kanunlar işverene zaten o işçiyi bir daha işe başlatmama yetkisini de vermiştir, o da sonuç olarak “sen bir daha işe alınmayacaksındır”.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
IK ~ 10 yıl önce
Cevabınızda yazdığınız "BAŞKA İŞ ARAMA NOKTASINA GELİNCE İŞ ZORLAŞIR.HİÇ BİR ŞİRKET DAHA ÖNCE ÇALIŞTIĞI ŞİRKETTEKİ YÖNETİCİSİNİ MAHKEMEYE VERMİŞ BİRİNİ İŞE ALMAYACAKTIR" cümlesi gerçeği yansıtıyor olabilir. Ne var ki sizler gibi mesleki birikimleri fazla olan ve havacılık sektörü ile havacılık basınının temsilcisinin ağzından böyle bir cevap duymayı doğru bulmuyorum. Çünkü çalışanlara haklarına sahip çıkmalarını öğütlemeniz, bunun sözcüsü olmanız , korkmamalarını dile getirmeniz ve desteklemeniz çalışan hakları ve motivasyonu açısından daha doğru olurdu. Korkmaya devam edin ve sesinizi kesin demek anlamına gelen bu yaklaşımınız hoş olmamış

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP IK ~ 10 yıl önce
BEN BİZZAT YAŞADIĞIM VE HALEN DE YAŞAMAKTA OLDUĞUM SIKINTILARI GENÇ KARDEŞLERİM ÇEKMESİN İSTİYORUM. DOĞRUSUNU İSTERSENİZ BENİ TAM OLARAK ANLAMANIZI BEKLEMİYORUM. TABİİ Kİ ÇALIŞANLAR HAKLARINI KORUMALI VE TAKİP ETMELİ. BURADA SORUN YOK. SORUN KARŞINIZDAKİLERİN SİZİN GİBİ AHLAKLI OLMAMASINDAN KAYNAKLANIYOR. DOĞRUNUN SÖYLENMESİ GEREKEN ZAMANI VE YÖNTEMİ İYİ KESTİRMEK GEREKİR. MALUM SAVAŞTA ÇOK ŞEY MUBAHTIR. KARŞINIZDAKİLER NE GİBİ YÖNTEMLER KULLANIYORLAR BİR DİKKAT EDİN LTF. TEŞEKKÜR EDİYORUM.mail adresim [email protected] uygun zamanınızda görüşelim isterseniz.
pgs çalışanı ~ 10 yıl önce
Çetin bey, kaleminize sağlık, aynı pegasus desem inanırmısınız

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP PGS... ~ 10 yıl önce
MAİLİME 5 TANIDIĞIM ARKADAŞIM YORUM GÖNDERDİ. BUNLAR DEĞİŞİK 3 ŞİRKET MENSUBU OLAN KİMSELER. ( 3 KİŞİ A ŞİRKETİ, BİRER KİŞİ İSE B VE C ŞİRKETİ MENSUBU ) ORTAK TARAFLARI İSE " AĞABEY BİZİM ŞİRKETİ YAZMIŞSIN " DEMELERİ. İÇİNDE PGS'Lİ YOK. BEKLEYELİM BAKALIM. DAHA HANGİ ŞİRKET ÇALIŞANLARINDAN BİZİM ŞİRKETİ YAZMIŞSIN NOTU GELECEK. ŞİMDİLİK BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZIN OLMADIĞINI DÜŞÜNEBİLİRİZ.TAKİBİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.
IK ~ 10 yıl önce
Ülkemizde maalesef işveren yada patron genellikle kendi kafasına uygun ve istediği gibi kullanacağı yöneticiler ile çalışmak istiyor. Birde bu yönetici sadece patronu memnun etmeyi yeterli gören bir karakterde ise çalışanlara geçmiş olsun. Çünkü bu tür yöneticiler dışarıda iş arayan binlerce işsiz varken mevcut çalışanların haklarına asla saygı göstermedikleri gibi gözünün üzerinde kaşın var gibi saçma nedenlerle işten bile atmaktan çekinmezler. Genellikle bu işi IK departmanına yaptırarak kendilerini sıyırmaya çalışırlar. Çok sayıda çalışan ya işi bırakır yada pazarlık ederek daha fazla para alarak işten ayrılmaya çalışır. Kısaca çoğu çalışan yasal haklarını kullanmaktan imtina eder bunlarla uğraşmak istemez. Haksızlığa uğrayan yada mobbing uygulanan çalışanlar yaşadıkları karşısında pes etmek yerine yöneticisi IK müdürü hatta işvereni hakkında yasal haklarını kullanma yolunu seçse ve bu yolu kullananların sayısı çoğalsa çalışanların uğrayacağı haksızlıklar azalacaktır

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP IK ~ 10 yıl önce
IK YÖNETİCİLERİ PATRONLAR İÇİN ÖZEL KİMSELERDİR.ONLAR GİBİ DÜŞÜNÜRLER VE DE ONLARIN İSTEDİKLERİ GİBİ HAREKET EDERLER.EVET DEDİĞİNİZ DOĞRU HAKSIZLIKLAR AZALIR AMA BAŞKA İŞ ARAMA NOKTASINA GELİNCE İŞ ZORLAŞIR.HİÇ BİR ŞİRKET DAHA ÖNCE ÇALIŞTIĞI ŞİRKETTEKİ YÖNETİCİSİNİ MAHKEMEYE VERMİŞ BİRİNİ İŞE ALMAYACAKTIR. BUNU DA DÜŞÜNMEK GEREKİR. ÜLKEMİZİN EN BABA KÖŞE YAZARLARINDAN BİRİ BANA NASİHAT EDERKEN " DOĞRU SÖYLEMEK MEZİYETTİR AMA DOĞRUNUN HER YERDE VE HER ZAMAN SÖYLENEBİLECEĞİNİ YİNE DE DÜŞÜNMEYİN DEMİŞTİ. O GÜNDEN SONRA KENDİSİNİ OKUMADIM. NE ZAMAN Kİ DOĞRU DAVRANMANIN ZARARINI GÖRDÜM.ANLADIM Kİ BİZİM DUAYEN GAZETECİ HAKLIYMIŞ. TAKİBİNİZ İÇİN SAĞ OLUN. TEŞEKKÜRLERİMLE.
Kul hakkı!!! ~ 10 yıl önce
İnsan kaynakları biriminde maalesef bizim çalışmış oldugumuz ,malum(çok iyi bilinen) yerhizmeti veren şirketimizde kul hakkı yiyen birkısım,şirketin cellatları olarak görevlerini sürdürmeye devam ediyor. sinekten yağ çıkarmasını çok iyi beceren bu cellatlar ,maaş ,ssk primi, rapor,izin,mazeret... gibi hakları birer sorun olarak karşımıza çıkarıyor.bordroya baktıgımızda bi dünya haksız maaş kesintileriyle karşılaşıyoruz.bu sorunları kendilerine söylediğimizde lafı evirip çevirip bizim yapabileceğimiz bi şey yok deyip başından savuyorlar.adam kayırma, torpillilere fazladan prim, adamına göre muamele de cabası...ne diyelim!! bizlerin vede çoluk çocuğun hakkını yiyenleri kendi adıma Allaha havale ediyorum.. saygılar

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP KUL HAKKI ~ 10 yıl önce
AYNI YORUMU İKİ KEZ GÖNDERMİŞSİNİZ. DEĞERLİ KARDEŞİM HAKKA HUKUKA BAKAN YOK DENECEK KADAR AZ. İŞ KUL HAKKINA KALSA O TÜRLERİN ŞU ANDA ORALARDA OLMAMASI GEREKİR. İNSANA SAYGILARI YOK Kİ HAK YEMEMEYE DİKKAT ETSİNLER.TAKİBİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000