Mobbing konusunu Airporthaber’ deki köşemde işlemiştim. Bu konuda Yargıtay 22 Dairesinin aldığı emsal olacak karar ve o günden bu yana sektör çalışanlarından edindiğim bilgiler konunun tekrar ele alınmasında fayda olduğuna inandırdı beni. Aslında şirketlerde bu fiil içinde bulunan yöneticiler ve bu yöneticilerin alt kademelerinde görev yapıp kendilerinin bağlı oldukları insan gibi davranma zorunda olduğunu düşünen zayıf karakterler tüm personel tarafından tanınıyor ve biliniyorlar. Evet, sizlere uzun uzun mobbing nedir’i anlatmama gerek yok herhalde. Mağduru olanlar anlamını ve kimler tarafından nasıl uygulandığını çok iyi biliyorlar. Mobbing’le halen tanışmamış olanların ise mutlak bir fikri vardır.
Kanun Var Ama Kanuna Aldıran Yok.
Aşağıda belirtilen Kanunların ilgili maddeleri Mobbing’ e karşı çalışanı koruma altına alırken nasıl oluyor da işverenler veya vekilleri halen bu çirkin yaptırımı sürdürüyorlar? Anayasada ve diğer yasalarda mobbing ile ilgili düzenlemeler mevcut. Türk Ceza Kanunu'nda İşyerinde Psikolojik Taciz suç olarak belirlenmiş. Bu bile tek başına yeterli.. Anayasa madde 12-17; Türk Ceza Kanunu madde 94-96, 117, 122, 125; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77'nci maddesi 1 ve 2. Fıkralar; 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu'nun 417. maddesi; 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31’inci Maddesi ve Türk Medeni Kanunu 24. maddesi bu düzenlemeleri içeren maddelerden bazıları.
Demek ki herhangi bir konuda kanun çıkartmak yeterli olmuyormuş.. Bu nasıl bir iş ise, yukarıdaki kanunları dikkate almadan bu çirkin uygulamayı sürdürenler, davalıya birkaç kuruş ödeyerek sorumluluklarını noktalıyor. Çalışanların bu konuda açacakları davaları kazanmaları İşveren veya vekilinin kanunu ısrarla dikkate almadıklarının bir göstergesi hatta belgelenmesi değil midir? Bir iş yerinin mobbing konusu ile ilgili olarak bir kaç kez mahkemeye verilmesi ve haksız bulunması, işyerinin, işveren ve vekillerinin kanuna karşı kötü niyetlerinin ve hile yaptıklarının bir göstergesi sayılmaz mı? Yöneticilerin kanuna muhalefet ederek personele hak ettiği tazminat bedelini ödememek için bu çirkin yola başvurarak yasaklanmış olan bu uygulamayı ısrarla sürdürmüş olmalarının ayrıca cezalandırılması gerekmez mi? Yoksa devlet baba çalışanlara karşı işlenen suçları fazla ciddiye almıyor mu? Belli ki kanun koyucu yöneticilerden önce kendi eliyle yaptığı kanunları ciddiye almıyor. Buna güvenen ve kanunun hazırlanışı esnasında peşinen kayırılmış olan patron ve yönetici kitlesi ise çalışanlara bu konudaki saldırılarını sürdürüyor ve mahkeme falan derken çalışanına şirketten ayrılırken ödemesi gereken tazminatı beş, altı ay sonra ödüyor. Peki; kanuna muhalefet’in cezası nerede diye soracak olursanız mevzuatta bu husus yer almıyor? Yani personeline mobbing uygulayan şirketin yöneticilerine kanunları hiçe sayma fiilinden ötürü verilecek bir ceza kanun ile belirlenmemiş. Yapacak bir şey yok.
Yargıtay Mobbing İle İlgili Emsal Olacak bir Karar Verdi.
Ayrıca bu konuyu tekrar ele almamdaki en önemli etken Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesinin “ İstifa eden işçi, şirketin yıldırma politikası uygulayarak işten ayrılmaya zorlandığını öne sürerek dava açan işçiye “psikolojik baskı yapıldığına dikkat çekerek tazminat ödenmesine hükmetmiş olmasıdır. Dairenin gerekçesinde şu tespitlere yer verilmiştir. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin de buna uyması durumunda gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut verileri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı şirket yetkililerinin çalışma şartlarını zorlaştırması ve psikolojik baskı yapması üzerine işçinin istifa etmek zorunda kalması nedeni ile davacının iş sözleşmesini feshetmesinin haklı olduğunun kabulünün gerektiği ifade edilmektedir. Vb. Yargıtay 22 Hukuk Dairesinin bu kararının benzeri davalar içinde emsal teşkil edeceği kabulü zorunlu olan bir gerçek
Çalışanlara Mobbing Uygulayan Çirkin Zihniyetin Genel Karakteristiği;
Her ne kadar konu ile ilgili detaya girmek istemesem de yine de bu çirkin insanların genel karakteristiğini ifade etmekte fayda var. Korkak ve aciz olmalarına rağmen daima güçlü olma isteği ve iktidar açlığı içinde olan, başkalarına yaptırdığı işi sürekli sahiplenen, kötü niyetli, hileli eylemlere başvurmaktan çekinmeyen, itici özellikler ( Yağcılık ve yalakalık vb. ) taşıyan kişiler olarak ifade edilebilir. Bu tarif mutlak sizin şirketinizdeki örneklere de uyuyordur.
Western Washington Üniversitesi Araştırma Raporu Sonucu
İnsan mobbing’e muhatap olunca yalnız iş konusundaki problemler i yaşamıyor. Ruhsal çöküntü de bu uygulamanın bir tezahürü Sosyal psikolog Gary Namie'ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41’i bunalıma giriyor, kadınların % 31’i, erkeklerin % 21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Tam anlamıyla çalışanın kuruma ve topluma olan katkısı sıfırlanıyor. Bazı naif karakterli insanların kendilerine duydukları öz güveni yitirmeleri de ayrı bir konu.
Mobbing Yaygınlaşıyor mu?
Yöneticilerin çoğunluğunun varlığını inkâr ettiği bu uygulama ülkemizde de o kadar yayılmaya başlanmış ki, Başbakanlık bu konu ile ilgili bir genelge yayınlamış. 19 Mart 2011 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan ( Sayı: 27879 ) İşyerlerinde Psikolojik Tacizin ( Mobbing) önlenmesi konusunu kapsıyor. Başbakanlığın bu konu dikkate alması ve de bununla ilgili olarak tüm kamu kuruluşlarına genelge yayınlaması da zikredilen konunun ülkemizdeki tırmanışının bir göstergesi olarak kabul edilebilir tabii ki. Buna ilaveten ülkemizde de Mobbing ile Mücadele Derneğinin kurulmuş olması konunun öneminin bir nebze de olsa anlaşıldığını göstermiyor mu?
Türkiye’mizde Mobbing’le ilgili binlerce dava açıldığı söyleniyor. Doğrumu bilemiyorum. Zira ciddi istatistikî veri olmadan bu tür tahmine dayalı ifadeleri kullanmak hayli sakıncalı geliyor bana.
Mobbing’e Maruz Kalanların Bilmesi ve Yapması Gerekenler.
Mobbing’e maruz kalanların sistemli olarak yaşadıklarını not etmeleri ve kayda almalıdırlar. (tarih, gün, saat, olay ve şahitler )
İş kanunu dışında, Borçlar kanunu ve Türk Medeni kanununa göre tazminat isteme hakkınız olabileceği gibi Avukatınız şartların uygun olması halinde “ayrımcılık “ tazminatı” talep edebilme hakkınızın da saklı olduğu ve yine şartların uygun olması halinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunabileceğiniz bilgisini de verecektir. Ayrıca kişilik haklarınızın ihlali nedeni ile Medeni Kanunun ilgili maddeleri uyarınca bu konuyu da dava dilekçenize yazmanız mümkün.
Güvendiğiniz ve size şahitlik yapacağından kuşku duymadığınız bir arkadaşınızın yanında size Mobbing uygulayan kişi veya yöneticiye itirazınızı açık ve net bir şekilde bildirin. Taciz edici söz ve davranışlarını durdurmasını isteyin.
Eğer bu uygulamalar sizin psikolojik durumunuzu etkiliyorsa / etkiledi ise uzman hekim (psikolojik / psikiyatrik ) destek almaktan çekinmeyin. Bu sayede süreci daha az yıpranarak atlatmanız olasıdır. Aldığınız bu yardım size hukuki süreçte büyük yardımcı olacaktır. Bu yardımı Üniversite hastanelerinden almanızı ayrıca önerilmektedir.
Uygun olan ilk zamanda mobbing uygulayıcısını üstünüze, üstünüz ise Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanlığına yazılı bir şekilde raporlayın. Tabii ki kanıtları ile birlikte. Bunu yapmış olmanız hukuki platformda elinizi kuvvetlendirecektir.
Muhatabı olduğunuz Mobbing uygulamasını ünite çalışanlarından saklamayınız. Bundan utanması
gereken uygulamayı yapan ve bunun yapılmasına göz yuman üstlerinizdir. Muhtemeldir ki, siz kendi sıkıntınızla uğraşırken başkalarına / başkasına yapılan benzeri uygulamayı göz ardı etmiş olabilirsiniz. Böyle bir durumu bilmek elinizi tabii ki kuvvetlendirecektir.
Çalışan Tarafından Sorulacak İki Soru.
Bu anlatımın tümü güzel ve de çalışanın hakkını korumak amacına matuf.
Ancak şimdi çalışanın bir, iki şey sorma hakkı var.
Birincisi çalışanın bu konu ile ilgili bir uğraş içine girdiğinin çalıştığı kurum tarafından öğrenilmesini takiben, işveren onu kaşının üzerindeki gözü nedeniyle diğer bir deyişle “ başka bir nedenden ötürü “işten çıkartırsa ne olacak? İkincisi ise; Türkiye’de hukuki işlemler hayli uzun sürüyor. Ya işten çıkartılan “Mobbing mağduru” bu sürecin sonlanmasını bekleyecek ekonomik güce sahip değilse ne olacak?
Bana göre kilit iki sual bunlar. Bu konuda devlet tarafından atılan ve çalışan lehine olduğu düşünülen tüm adımlara rağmen bu suallerin net cevabının bulunmaması hedefe ulaşabilmenin hayli zor olduğunu gösteriyor. Türk İş yaşamı açısından utanılacak olan u durumun yaşanmaması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu suallerin cevabını vermelidir. Evet sonuçta dava kazanılmasına kazanılıyor ama, ya bu süreci omuzlayabilecek maddi ve manevi gücümüz yoksa?
Yorumlar Tüm Yorumlar (34)