Varig, 707-354C, 11 Tem 1973:
Sağ arka tuvalette başlayan yangın kabine yayılmış ve pilot Orly 07 piste acil iniş yaparken pistten 5 km önce tarlaya inebilmiş, yoğun dumandan göz gözü görmez durumda ve gaz zehirlenmesinden kayıplar olmuş, çok az kişi kurtulabilmişti.
Saudi Arabian Airlines, Lockheed L-1011-200, 19 Ağustos 1980:
Kalkışta fark edilen C3 kompartman yangını sonucu kalkış meydanına dönüp inen pilotlar, kabine “not to evacuate” uçağı boşaltmayın talimatı vermişler, durduklarında ise sol motoru bile susturmadıkları görülmüş ve durumun ciddiyetinin farkında olmadıkları için uçağı boşaltma emri vermeyen pilotlar yüzünden dışarıya kaçmak isteyip oksijen maskelerini çıkararak kapıya hücum eden tüm yolcular, kapılar açılmadığı için ısı ve zehirli gaz nedeniyle ölmüşlerdir.
Bu her iki kazada da pilotlar başarılı iniş yapmışlar ama yolcular, tahliye talimatı alamadıkları için ölmüşlerdir.
Halbuki kapıları açıp kaçabilirlerdi!
Peki, neden talimat beklediler?
Kendi becerilerine ve akıllarına güvenmedikleri için mi?
Uçaklar iniş sonrası patlamamıştı.
Ayrıca uçağı boşaltma talimatının alınmadığını bir durumda siz ne yapardınız?
THY Katmandu rule kaçırması sonrası sanırım pilotun bir anonsunda (… station) gibi bir ifade duyuluyor (ben çözemedim..).
Hostes ise mikrofon kullanmıyor, boşaltma talimatı vermiyor, aksine bağırıyor;
“Keep your seat belts on.”. Bknz, video 3:12.
Yolcuların tepkisi ise ilginç!
Kemerlerini çözüyorlar, baş üstü dolaplardan kişisel eşyalarını alıyorlar, sonra da sırayla uçağı terk ediyorlar.
Bu arada ön sağ ve sol kapıda “slide” açılmamış.
Havacılıkta bunun adı “Passenger Initiated Evacuation”.
Yolcunun Başlattığı Boşaltma.
Böyle bir olayın meydana gelebilmesi için kabin ekibinin “incapacitated”, kendilerine bile bakamayacak kadar “aciz durumda” olmaları gerekir.
Tümünün de öyle olmadığı durumlarda, pilotlardan da bir ses çıkmıyorsa, öndeki ya da arkadaki görevlinin, uçak durduktan sonra ister mikrofondan ister yüksek sesle; “Kemerlerinizi çözün ve derhal uçağı terk edin” diye bağırması ve durumu kontrol altına alması çok önemlidir.
Bunun aksi durumların uygulaması da mevcuttur.
Hiç gerekmediği hallerde yolcuların uçak boşaltma eylemini başlattıkları da görülmüştür.
Bir yolcu, iniş sonrası takside, motorun egzoz gazının tutuşmasından çıkan kısmi alevi görüp kanat üstü pencereyi açarak uçaktan çıkmak istemiş ama kabin ekibinin müdahalesi ile yolcuya engel olunup, panik önlenmişti.
Elbette önlenmese idi yolcular hareket halindeki uçaktan atlayınca yaralanma ve hatta ölümle sonlanabilecek gereksiz bir durum yaşanabilecekti.
Bilindiği üzere motorlardan zaman zaman bu tür alevler çıkmakta ve bu da güvenliği etkilememektedir.
Burada önemli olan el kitaplarında ne yazdığı, Hostes olmak için aranan nitelikler de değildir.
Burada gerek duyulan nitelik ‘aklı selim’dir.
THY 2015 Hostes alım ilanı;
Genel Koşullar
-T.C. vatandaşı olmak
-01/01/1986 ile 31/12/1991 tarihleri arasında doğmuş olmak
-En az lise mezunu olmak (Yurtdışındaki okullardan alınan lise diplomaları için denklik belgesi ibrazı gerekmektedir.)
-İyi derecede İngilizce bilmek
-Adli Sicil Kaydı ve Adli Sicil Arşiv Kaydı bulunmamak
Sağlık ve Fiziki Koşullar
-160-180 cm. arası boya sahip olmak (Boy-kilo orantılı olmalıdır.)*
-Sağlık durumu uçuşa elverişli olmak (Seçme süreçlerinde başarılı olan adaylarımızdan işe başlama aşamasında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nce yetkilendirilmiş sağlık kurumlarından sağlık durumlarının uçuşa uygun olduğuna dair rapor almaları ve raporlarını THY A.O. Sağlık Müdürlüğü işyeri hekimlerine onaylatmaları gerekmektedir.)
-THY A.O. Kabin Memuru üniforması giyildiğinde, vücudunun görünecek yerlerinde dövme, piercing, yara izi vb. bulunmamak
-Daha önce THY A.O. veya diğer havacılık kuruluşlarındaki uçuş görevlerinden disiplinsizlik veya sağlık nedeniyle ayrılmış olmamak
*Boy-kilo ölçümleri, THY A.O. veya THY A.O.’nun belirleyeceği kurum/kuruluş tarafından yapılacaktır.
Bu ilanda sıralanan şartlardan sadece boy sınırlaması, uçakların özellikleri açısından gereklidir.
Boy-kilo oranı da bu kapsama girer.
Bence asıl önemli olan bir şart, bu güne kadar hala kayda geçmemiştir;
-Yüzme bilmek.
Yaşamda ve eğitimlerde “ditching” diye bir konu vardır ve yüzme bilmeyen bir hostes hemen “kurtarılacaklar” listesine eklenir ve ekibi bir eksik bırakır.
‘Aklı selim’ deyince bu ilanda ve daha başka şirketlerin hostes alım ilanlarında hiç ön şart sayılmayan yüzme bilme şartının eksikliği aklıma geliverdi.
Meslek olmayınca meslektaş, meslektaş olmayınca da uzman olmayacağı tezimi hatırladım.
Bir de bu tezden yola çıkarak yazmış olduğum “Hubris” yazımı.
“Hubris” eski Yunan’da genel olarak iktidardakilerin, kendi yeteneklerini olduğundan fazla görüp gerçek ile bağlantı kaybı yaşadıklarını ifade etme anlamında kullanılırdı.
Aşırı gurur ve kibrin oluşturacağı tehlikelere karşı bizi uyaracak kitap, makale ve çalışmalar elbet var.
Bu çalışmalar hep “Hubris” karşısında tevazu, sadakat ve ilhamı kanıt olarak sunar. Biz de uyumlu, üretken takım çalışması oluşturarak gerçekçi yaşam sürdürüp, personel devrini azaltmayı amaçlayıp hem kendimize hem de arkadaşlarımıza yardımcı olduk. Böyle davranmasak, belki hiç birimiz aynı şirkette iki yıldan fazla kalamazdık!
Yöneticilerin önce şunları bilmeleri gerekli;
-Ne bilmediğini öğren!
-“Dünyaları ben yarattım” dürtüsüne karşı koy!
-İlgili yeterlilik ve uzmanlığa sahip olanlara güven!
Anlaşılan biz “eskiler”, işimizi çok ciddiye almışız.
Anlattıklarımız hikaye gibi geliyor ya da hikaye imiş gibi anlatıyoruz.
Ne de olsa eski bir deyim var;
“Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” diye.
Ya da;
“Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.”
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi
Sevgiler
Yorumlar