Kim ne derse desin, uçak teknisyenleri bu hayati zincirin “OLMAZ İSE OLMAZ” denilen halkalarından biri. İşverenler veya değerli vekilleri bunu, paylaşıyorlar mı? Cevabınız evet İse, dışarıdan hiç belli olmuyor desem size ayıp olur mu? Benim bunu söylemem mi ayıp, yoksa yapılanlar mı? Takdir sizin.
Bana göre Teknik ünite, Havayolu işletmesinin kalbinin sanki aort damarı gibi. Tabii ki bu ünitede çalışan mühendis, teknisyen ve diğer görevlilerde bu kalbin sistemli çalışmasını sağlayan işinde ehil, güvenilir, uzman eller ve kafalar.
Görevden ayrıldı ya. Şimdi yapılan tüm uygulama hatalarını Hamdi Topçu’ ya fatura etmek en kolayı. Ayrıca da severiz bu tür konuşmayı. Şimdi, her konuda “ ben Hamdi beye o kadar söylemiştim diyen ne çok insan çıkar ortaya “ Şaşırırsınız. Zamanında Hamdi beye saati bile sormaya hatta onun bulunduğu odada öksürmeğe korkan insanlardı bunlar.
Temel bey ile ilgili yazılıp çizilenler son günlerde çoğaldı. Sabah gazetesi kendisi ile bir söyleşi yaptı. Bunu gazetemi istedi, yoksa Temel Bey mi talep etti bilmiyorum. Ancak söyleşiyi yapan gazeteci yazıya önemli bir not koymuş. Şirketin başarılı yolculuğunda büyük payı bulunan Genel Müdür Temel Kotil ile Türk Havacılık sektörünü, THY'nin payını ve hedeflerini konuştuk diyor. Temel Beyin uygulamalardaki katkılarını inkâr etmek tabii ki mümkün değil. İyi uygulamalarda olduğu kadar kötü uygulamalarda da katkısı var. Bunu kabul etme olgunluğunu gösterir mi? Bilemiyorum. Evet, güzel şeylerin sizden kaynaklandığını anlayabiliyoruz Temel Bey.. Bu tamam da yapılan yanlış uygulamalara kimse sahip çıkmıyor. Onları Aeroflot’un Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürümü yaptı? Sahi bunlar 2003’ den önce Türk Hava Yollarında çalışmaya başlamış olan gafillerin ve şirket düşmanlarının marifeti olmasın. Hoş kaç örnek kaldı bilmiyorum ya. Bu gün de Haber Türk Hamdi beyle söyleşi yapmış. Cevabi bir söyleşi veya basın aracılığı ile atışma desem uyar mı bilemiyorum? THY’ de 17 Genel Müdür olduğunu söylemiş. Temel Beyde 1/17 oluyor durumda. Değişim İstendiğini anladım bu yüzden ayrıldım diyor Hamdi Bey. Kendileri sık sık Başbakanımızdan ( Cumhurbaşkanımız ) başkasını tanımam ben odan emir alırım dediğini duyardık. Değişimi isteyen kim acaba? Sonuç belli, Her ne ise kendilerine sağlıklar dileyelim.
Hele bir söyleyin. Temel Bey Genel Müdür olmadan önce Genel Müdür Teknik Yardımcılığı görevinde değil miydi? Dolayısı ile Tekniği en iyi bilen tepe yönetici ( ? ) yakıştırmamın hatalı olduğunu düşünmemiz mümkün değil. Üstün kariyerine ilaveten Teknik ünitenin başında çalışmış olmaktan ötürü sistemin işleyişini de iyi bildiği kabulü zorunlu olan bir gerçek. Farz edelim ki, Tekniği duman etmek, tarumar etmek için Hamdi bey talimat verdi ve bastırdı. Genel Müdürlük, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği gibi makamlara gelmiş olan bir insanın bu tür uygulamalara evet demesi veya göz yumması, hatalı bir kararı bizzat vermesinden daha kötü ve daha anlaşılmaz değilmidir? Bana göre aynen böyledir. Hamdi beyin bu konulara aklı ermez, bunları ancak Temel Bey düşünebilir ve yapar diye APH’ a yorum yazan Temel beyin yakınlarından şimdi de aynı anlamda bir yorum gelir mi dersiniz?
Temel bey; 2004-2014 yılları arasında yolcu sayısında sağlanan ortalama yüzde 17 artış ile 2015’te 63 milyon kişiyi uçuracağını söylediler. “2003’te iç ve dış hatlarda toplam 10 milyon olan yolcu sayısının bugün 56 milyona ulaştığını ve THY’ nın her yıl dünya ortalamasının 3 katından hızlı büyüdüğünü ifade ediyorlar. Son 11 yılda yaklaşık 6 kat büyüyen ve 10 milyon olan yolcu sayısını 56 milyona çıkaran THY'nin 2015 hedefi 63 milyon kişiyi taşımak olduğunu söylüyor. Türkiye'de sivil havacılık özellikle 2002'den sonra hızlı bir gelişim gösterdiğini belirten Genel Müdür siyasi ve ekonomik istikrarla birlikte 2006'de yüzde 51'i halka arz edilerek özel bir şirket statüsü haline gelen THY’nin hem trafik hem de mali sonuçlar açısından önemli bir başarı sağladığını vurguluyor. 2004-2014 döneminde THY’ nın taşıdığı yolcu artışı yıllık ortalama yüzde 17 olmuş. Aynı dönemde dünya yolcu büyümesi ise yüzde 5 civarındaymış. Hızlı büyümesini yüksek kârlılıkla sürdüren THY’ nin, 2002’de 1,4 milyar dolar olan cirosu bugün 11.4 milyar dolara ulaşmış. THY iştirakleriyle birlikte 17.5 milyar dolarlık ciro sağlayan önemli bir ekonomik değer.olmuş vb.
Evet, her fırsatta Türk Hava Yollarının ne denli büyüdüğünü anlatıyorlar. Sayın Kotil’ de aynı anlatımı Sabah gazetesine yapmış. Ve de anlatımına uygun bir pencereden bakınca da öyle görünüyor.
Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim. Bir konu ile ilgili araştırma yaparken gözüm 2005 yılında yapılan 9 ncu 5 yıllık Kalkınma Planı Havayolu Ulaştırması Komisyon raporuna takıldı. Raporun “ Nitelikli İnsan Kaynağı açığı” ile ilgili sorunlar maddesindeki bir noktaya kilitlendim ve kaldım. Bu konuda ne kadar yol aldığımızı araştırmak istedim. (http://www.tayyareci.com/makaleler/plan.asp). Ben mi yanılıyorum bilmem ama benim pencereden bakınca 2005’ deki durumun aynen devam etmediği ve de hatta bu konuda daha da gerilere gittiğimiz görülüyor gibi. Bir madde de farklılık var o da yabancı pilot istihdamı.
BANA KALIRSA YORULMAYALIM. SİSTEMİ DÜZELTMEK VE TEKNİSYEN YETİŞTİRMEK YERİNE YABANCI UÇAK TEKNİSYENİ İTHAL EDELİM OLSUN BİTSİN.
Yeni Teknisyenler Derneği Yönetimi UTED mecmuasının Mart 2015 sayısında, “ nitelikli insan kaynağı açığının her gün büyümekte olduğunu “ açık bir şekilde ifade etmiş.İlk söyledikleri bu.
Evet; kalifiye personel eksikliğinin en fazla hissedildiği bölümlerden biri de her halde Teknik ünitedir.
Sektör için teşhis on yıl önce konulmuş. Çalışmalar yürütülmüş, durum ise aynı. THY Teknik’ de ise deneme, yanılma metodu ile sistemi düzelteceğiz derken işi iyice çıkmaza sokup daha kötüye mi götürmüşler dersiniz?
Evet; HABOM Kuruldu, THY Teknik ayrı bir kuruluş oldu. Milyarlar harcandı. Olmadı, göl maya tutmadı. Vazgeçildi ve İkisinin yeniden birleştirileceği söylendi.. Deneme ve yanılma metodu ile bir şeyler yapılmak istendiği ortada ama yapılanlar bölünmüşlüğün çizgilerini daha belirgin halde ortaya çıkarttı. Hepsi bu. Ama bu arada Temel Bey THY Genel Kurul Toplantısında ”temininde güçlük çektikleri ve yetiştirilmesi uzun zaman alan çalışanların başında teknisyenlerin geldiğini” söylüyordu. Teknisyenler ile ilgili konunun Genel Kurulda uzun uzun görüşüldüğünü anlattı arkadaşlar. Eminim ki toplantıda konuyu Sefa Bey açmıştır ve bu nedenle gündeme gelmiştir. Konuyu Temel Bey açtı ise beni utandırın lütfen. Bana inanın ki Sefa beye telefon edip bunu sormuş değilim.
2003’ den bu tarafa sektördeki uçak sayısı artışı % 130 civarında olup, koltuk sayısında da % 137 gibi bir artış olduğu gözlemleniyor. Bu büyümeğe rağmen sektör bu güne kadar nitelikli iş gücü sayısında artım sağlayamamış. Haydi buyurun bakalım.
EASA Part 66 uyumlu eğitim mevzuatı ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Meslek liseleri ve Yüksek Öğrenim Kurumlarına bağlı okulların müfredatları arasındaki farklılık eğitimdeki sorunun temelini oluşturuyor diyorlar. Çözüm olarak da ülkemizdeki lisanslandırma sürecinin iyileştirilmesinin gerekli olduğunu ifade ediyorlar. Okulların mevcudiyetlerinin sorgulanması da ayrı ve yapılması gereken bir çalışma.
Evet; HABOM “ Yeni iş fırsatları yaratarak büyüyen, rekabetçi anlayışıyla küresel pazarda tercih edilen ve havacılık sektöründe markalaşma yolunda ilerleyen bir firma olmak” vizyonu ile 2 ayrı hangar bakım merkezinde ticari uçaklara hat bakım, üs bakım, komponent ve uçak tip eğitimleri hizmetleri vermek amacıyla kuruldu. Böyle duyuruldu. Savunma Sanayii Müsteşarımız verdikleri bir beyanatta “ Habom’un bir dünya markası olacağını söyleyerek projeyi destekliyordu. Bunların hepsi tamam da bu oyunun ana nedeni gizlenemedi tabii ki.
Fazla detaya girmeden özetlemek isterim. Hatırlardadır, 2012 yılı 29 Mayıs gününde yaşanan iş bırakma eylemi sendikaların ne denli önemli bir unsur olduğunu akıllara bir kez daha getirdi. İşverenin bulduğu çözüm, Sendika’nın mutlak THY yönetiminden yana olmasının sağlanmasıydı. Bilinen gelişmelerden sonra İşveren destekli adaylar seçimi kazandı ve Habom ÇELİK İŞ ‘li oldu. Bilinen ve görülen oydu ki; THY Yönetimi bu amaca ulaşabilmek için her türlü maliyet ve zorluğa katlanmayı peşinen kabul etmişti. Görünüm böyleydi.
Hava-İş, THY yönetiminin asıl amacının Teknik Ünitenin Türkiye Sivil Havacılık Sendikası ile ilişkisinin kopartılması ve bir adım öte sendikanın THY’ den dışlanması olduğunu net bir şekilde biliyordu. Bu nedenle THY, uçaklara verilen hizmetin metal iş kolu kapsamında değerlendirilmesine ilişkin planlama yapmış ve resmi makamları harekete geçirmişti.
Yapılmak istenenin hatalı olduğu ve THY’ nın bu uygulamadan küçümsenmeyecek bir zararla çıkacağı yazılmış ve çizilmişti. Tabii ki THY Yönetimi kimsenin görüşünü dikkate almadı. Öyle oldu veya böyle oldu Bu gün 21 Nisan 2015 AirportHaber’de bu konuda da eskiye dönüşün 20 Nisan günü mahkeme kararı ile sağlandığı haberi veriliyordu. THY Teknik yine Hava taşımacılığı iş koluna alınmıştı. Evet; bu gün 21 Nisan 2015. Yine AirPortHaber’de THY Habom ve Teknik A.Ş yönetim kurullarının, Habom'un THY Teknik A.Ş' ye devredilmesine ilişkin karar verdiğini okuduk. Hadi buyurun. Yanlıştı neden yaptık. Yanlış değilse neden bozduk. Ne oldu yarının dünya markasına?
DÜNYA MARKASI BİR İLKE İMZA ATTI. THY’ NİN SENDİKAL KORKU İLE ORGANİZASYON ŞEKİLLENDİREN İLK VE TEK ŞİRKET “ OLDUĞUNU RAHATLIKLA SÖYLÜYOR VE BU KONUDAKİ BİRİNCİLİĞİNİ TABİİ Kİ KABUL EDİYORUM.“
THY, özelleştirme kapsamına alınmış Halka açık bir şirket. İyi de halkın hisselerinin kim koruyacak. Yönetimlerin bu tür yapbozlarla milyarları sarf etmelerinin hesabını kim ve nasıl sorar? Hissedarlar Genel Kurulda sorabilir. Tabii ki beklediğim cevap değil. Halka açık Şirketler özellikle büyük maliyetlere mal olan kararlar, başka bir deyişle yönetimsel açıdan da gözlem altında tutulmalı.
Teknisyenler gerek temini ve de gerekse şu veya bu nedenle ayrılanların yerine süratle yenisinin konulması açısından zor bir meslek. Uzun bir eğitim süreci var. Peki; THY teknisyenlerin eğitimine yeterince destek verdi mi? Bu mesleği imrenilir bir hale getirilmesi için bir çaba sarf etti mi? Hayır. Eskiden vuku bulan bir olayı unutmadı ve onunla yaşadı. Veya onu bahane etti. 1985 yılında Aırbus A-310’ların filoya alındığı zaman bu uçak tipinin yurt dışında ve ülkemizde, THY’ de eğitimini gören ve sertifikalandırılan teknisyenler emekliliğe hak kazanınca THY’ den ayrıldı ve ellerindeki gövde, kanat ve motor tip sertifikaları sayesinde bu uçak tipi ile operasyon yapan özel havayollarına geçtiler. İnsanlar emekli olmuştu ama THY buna yine de içerlemişti. O buna, bu da şuna anlattı ve bu yaşanmışın etkisi bu günlere kadar dalga dalga geldi. Akıllarına sözleşmelere “falan eğitimi THY tesislerinde veya THY hesabına yurt dışında gören teknisyenler …. kadar süre ile ayrılıp başka Havayollarında çalışamazlar Bu durumda ( x ) tazminatı ve eğitim giderini THY’ na ödemek mecburiyetindedirler veya benzeri bir madde koyup teknisyenlerin önünü açacak bir eğitim düzeni kurmadılar.
THY teknisyenleri İŞ-KUR yardımıyla yoğun bir eğitim ve sınav maratonuna tabi tutmaya başladı. Bu maratona da TYP (Teknisyen Yetiştirme Programı) adını verdiler. Niyet tabii ki iyiydi. Ama bir sorun vardı ve de planlama esnasında bu dikkate alınmamıştı. Zaten Hava yollarında en üst seviyede olan uzman tip sertifikalı yetişmiş teknisyen ihtiyacı bu denli fazlayken bir de dışarıda İŞ-KUR un açmış olduğu okullara dışarıdan destek verecek uzman teknisyen bulmak imkânsıza yakındı. Bunun kadar önemli bir diğer husus ise SHGM talimatlarına göre, İş-KUR un hangar içi eğitimi ve uçak başı eğitim için gerekli alt yapıya sahip olmamasından ötürü söz konusu projeden maalesef beklenen fayda elde edilemedi. Ve bu proje fiyasko ile sonuçlandı demek daha doğru.
Sivil Havacılığın Uçak Bakım, Motor bakım ve yenileme, Kompenent bakım ve Uçak boya hizmetleri gibi asal işlerinde bir lokomotifinin olmasının gerektiği açık. Tabii ki başı çekecek olan da sektörün ağabeyi konumundaki THY olmalıdır. Zira uçak başı eğitim ancak uçak üzerinde bizzat çalışılarak alınır. Tabii ki Özel Liselere hangar kurma yetkisi verilerek de bir düzenek kurulabileceği düşünülse bile bu astarı yüzünden pahalı bir alt yapı kurulumu gerektirir. Şöyle veya böyle gençlerimizin Uçak Teknisyenliği ve diğer teknisyenlik dallarında yetiştirilerek değerlendirilmeleri konusuna gereken önemin verilmediğini gördük, yaşadık ve yaşıyoruz. Şu yapıldı, bu yapılmadı ya girmeyelim. Eğer teknisyenlerin yetiştirilmesi için somut adımlar atıldıysa Sn. Kotil açıklasınlar. Kamuyu bilsin. Böyle bir açıklama yerine “ yabancı teknisyen alabiliriz “ beyanı kime ne düşündürür dersiniz?
Teknisyenlerimizin akçeli konuları ile ilgili olarak 31 Mart 2014’ de geniş bir yazı yazmıştım. Bu yazıda (http://www.airporthaber.com/kose-yazilari/bu-ucaklari-24-saat-kim-havada-tutuyor--ii.html) Türk Özel şirketlerinin ve de yabancı şirketlerin teknisyen personeline ödediği maaşlar belirtiliyordu. Arşivde mevcut. Hatırlatmak istedim.
Çözümü yabancı teknisyen istihdamında ararsak, planlamanın başında yabancı pilot istihdamını şekillendiren uygulayıcılar bulunduğuna göre sonucu da farklı olmayacaktır. Tabii ki gönül bunu istemez ama göz önünde yaşanmış varken ne düşünelim ki. Unvanı Teknisyen olsun, pilot olsun ne fark eder ki?
Malum şimdiki SHGM Genel Müdürü, THY Teknik A.Ş nin eski Genel Müdür Yardımcısıydı. Haydi, onun çok işi var diyelim. Şimdiki THY Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı da bir süre önce THY’ nin Genel Müdür Teknik Yardımcısı değil miydi? İşi ezbere bilen iki teknik adam. Eh yukarılarda bu denli etkili ağabeyleri çalışırken THY Tekniğin en iyi dönemlerini yaşamış olması gerekmez mi? Tabii ki gerekir. Konunun önemini bilen iki tepe yönetici her türlü sorunu anında çözüme kavuşturacaktır? Evet, bu pencereden böyle görünüyor. Doğrulatacağız diye bunu bir de çalışanlara sorup onları çıldırtmayın, Bırakın işlerini yapsınlar.
Yazıyı geçen haftaki yazımın son iki cümlesi ile bitirmek istiyorum.
Önce şirketin bir bölümünü büyütüp daha sonra bu büyümenin alt yapısını hazırlamaya çalışmak hayli zor bir uğraş. Korkarım bu konuda başarılı olmak için Mühendis olmak bile yetmeyecektir.
Allah aşkına, de bu nasıl bir büyümedir? Anlayan beri gelsin.
Yorumlar Tüm Yorumlar (55)