Mobbing sözcüğü, ilk olarak hayvanların kendi aralarındaki kavgalar için, daha sonra çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlanmasında kullanılmıştır. İşyerlerinde ise 1950-1960'lı yıllarda yapılan araştırmalar, mobbingin sadece çocuklar arasında yaşanmadığını ortaya koymuştur. Mobbing kavramı ilk olarak 1984 yılında Dr.Heinz Leymann tarafından "İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık" konulu raporda ortaya atılmış ve böylece bilimsellik kazanmıştır. Çalışma hayatında hep var olan fakat görmezden gelinen Mobbing, birçok iş yerinde hâlâ çok sayıda çalışanın kâbusu olmaya devam ediyor.
Bildiğimiz ve belki de yaşadığımız üzere; Mobbing, Latince bir kelime; bir kimseyi sıkıştırmak, bunaltmak ve taciz etmek anlamına geliyor. Çoğunlukla işyerlerinde bazen bir kişinin, bazen bir grubun, bir çalışan üzerinde uzun süre, aylar ve yıllar boyu, psikolojik şiddet, baskı, kuşatma yöntemleriyle ve taciz ederek sistematik şekilde baskı uygulamasıdır. Mobbing özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu ve zayıf bir kontrolün bulunduğu kuruluşlarda görülüyor.
Yöneticilerin çoğunluğunun inkâr ettiği MOBBİNG ülkemizde de o kadar yaygın ki, Başbakanlık ( Şimdiki Cumhurbaşkanımız ) bile bu konu ile ilgili bir genelge yayınlamış ve İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) önlenmesi konusunu kapsayan bu genelge 19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış. Üzerinden 6 sene geçtiği için patron ve yöneticiler anımsamayabilirler.
GAZETE HABERİ VE 2 SORU
Bu ayın ilk günlerinde bir gazetede çıkan bir yazıyı çok özet halinde sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 170 numaralı Mobbing Bildirim hattına beş yılda 38 bin 262 kişi başvuruda bulunmuş. Bunun % 81’i Özel sektör çalışanı, % 19’u Kamu görevlisi, % 57’ si erkek % 43’ü kadın. Özel sektör konuları itibarı ile bakılınca Mobbing’i en çok uygulayanların ilk sırasında Sanayi sektörü bulunuyor. İkinci sırada mağaza, restoran ve marketler ve de üçüncü sırada hizmet sektörü bulunuyor. Sağlık sektörü ise kamu kuruluşları grubunun ilk sırasında yer alıyor. Tabii ki bu arada her olumsuz davranışın Mobbing sayılamayacağını da bilmemiz gerek. Ve de yazı kapsamında Mobbing ile Mücadele Derneği Başkanı Sn.Prof. Dr. Vedat Bulut’un Mobbing’ e uğrayan çalışanların ne yapmalarının gerektiğine ilişkin bir uyarı köşesi var ( İsteyen olursa bu yazıyı gönderebilirim ) Yazıyı okuyan ve bu konuyu kaleme alan biri olarak çalışanlar adına sormam gereken iki soru var.
1 ) Çalışanın bu konu ile ilgili bir uğraş içine girdiğinin çalıştığı Kurum veya Yönetici tarafından duyulmasını takiben, işveren onu kaşının üzerindeki gözü neden ile diğer bir deyişle “ başka bir nedenden ötürü” işten çıkartırsa ne olacak?
2 ) Türkiye’de hukuki işlemler hayli uzun sürüyor. Ya işten çıkartılan “Mobbing Mağduru” bu sürecin sonlanmasını bekleyecek ekonomik güce sahip değilse ne olacak?
Kim cevaplar bilemem. Evet, amacı çalışanı yıldırıp istifa ettirmek olan mobbing’in varlığı ispatlanırsa ihbar, kıdem ve manevi tazminat almak mümkün de mahkeme süresince o çalışan ne yapar? Bana göre kilit sualler bunlar. Hatta bir iki tane daha var. Bu suallere cevap bulunamaması bu konuda Devlet tarafından atılan ve çalışan lehine olduğu düşünülen tüm adımlara rağmen hedefe ulaşılamayacağını göstermiyor mu? Bunları cevaplayacak, çözüme ulaştıracak ise Çalışma ve Sosyal İlişkiler Bakanlığı. Başka bir deyişle “ Devlet Baba “. Bu suallerin cevaplanmaması, çözümlerinin bulunamaması, İlgili kanun ve Başbakanlık Genelgesi de dâhil konulan tüm kuralları geçersiz kılmıyor mu? Rahmetli babam “ Yönetici uygulanmayacak talimatı vermez” derdi. Babamın bu sözü neden aklıma geldiyse ve konu ile nasıl ilişkilendirdimse.
TÜRK HAVA YOLLARINDAN BİR MOBBİNG HİKÂYESİ
Her ne ise bu yazıya tekrar bir göz atarken geçtiğimiz Pazartesi günü aynı şirkette çalıştığımız bir arkadaşımız aradı. Kendisi Türk Hava Yollarında İşten çıkartılmış. Malum, Türk Hava Yolları şeklen de olsa özel statüde bulunan bir şirket. Bu kardeşimiz işin peşini bırakmamış ve kendisine Mobbing uygulandığını öne sürerek konuyu hukuki platforma taşımış. Ve de ifade ettiğine göre de mahkemeyi de kazanmış. THY’ nın bu eski personelinin haksız yere işten çıkartıldığı mahkeme kararı ile onaylamış onanmasına rağmen şirketten kazanmış olduğu pass bilet haklarını almak istiyor ve THY ise bunu vermiyormuş.
Bildiğim kadarı ile Mobbing davası şirketlere değil, mobbing yapan yöneticiye açılıyor. Dolayısı ile hukuka bakınca yöneticiye açtığı davayı kazanan çalışan şirketten bir şey talep edemiyor? Mevzuat böyle. Bu ayrı bir dava konusu olabilir mi? Öyle olması gerek.
Anlayamadığım husus ise nasıl olur da bir anlamda işveren vekili olan yöneticinin yaptığı mobbing’ den ötürü şirket hiç bir sorumluluk taşımaz. Yine anlayamadığım ise, mobbing uygulayan yöneticinin personel ile ilgili fesih talebini yerine getiren onay makamında olan yönetici / yöneticiler konu ile ilgili olarak gerekli araştırmayı yapmaya mecbur değiller mi? Bu çalışan ile ilgili karar vermeden önce yazılı bilgisine başvurulmadı mı? Çalışan bu ifadesinde kendisine ( x ) yönetici tarafından mobbing uygulandığını ifade etmedi mi? Bu açıdan araştırma yapıp bilahare karar verilmesi gerekmez mi? Tabii ki böyle olması gerekir. Şayet kurum insana ve haklarına saygı duyuyorsa.
MOBBİNG BİR ANLAMDA MANEVİ İŞKENCE ( SUÇ ) SAYILIR MI? .
Manevi işkence ile Mobbing kavramının özünde sistematiklik yattığı, TCK nın 94/1.maddesi ve ilgili hükmün,TBMM sunulan ve kabul edilen madde gerekçesine ilaveten Mobbing kavramı ile ilgili tespit ve değerlendirmeler bir bütün olarak göz önüne alındığında, her iki kavramın özdeş olduğu sonucu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dolayısı ile İşkence bir suçtur. Her iki kavramın özdeş olduğu noktasından hareketle mobbing yapmakta bir açık seçik bir suç teşkil etmektedir.. Ve de aşağıdaki emsalde de görüleceği üzere Asliye Cezada yargılanması gereken bir konudur.
MOBBİNG UYGULAYAN YÖNETİCİ YARGILANMALI MIDIR? EMSAL VAR.
Lüleburgaz Büyükkarıştıran’da faaliyet gösteren bir döküm fabrikasında Metalürji Mühendisi olarak çalışan Bülent Çelikcan, işveren vekilleri tarafından uygulanan Mobbing iddiası nedeniyle fiili yapan şahıslar hakkında TCK 117/1( İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali ) ve 96/1 ( Eziyet etme ) maddesi uyarınca Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılık psikolojik şiddet eyleminin TCK kapsamında uygulanacak bir maddenin olmadığını belirterek yapılan mobbing şikâyetine suç ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiştir.
Bülent Çelikcan verilen bu karara Edirne Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmiş ve Edirne Ağır Ceza Mahkemesi de işçinin itirazını kabul etmiştir. Psikolojik şiddet uygulayan işveren vekilleri G.Ç ve M.S hakkında TCK 117/1 ( iş ve çalışma hürriyetinin ihlali ) ve 96/1 (eziyet etme) maddesi uyarınca haklarında kamu davası açılmasını sağlamış ve iddia edilen suçlar hakkında şüphelilerin yargılanmalarını talep etmiştir.
İşveren vekili olan G.Ç ve M.S haklarında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali iddiasıyla 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ve ayrıca işçiye eziyet etme iddiasıyla 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile Lüleburgaz Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadırlar. Şüphelilerin suçlu olup olmadığı yapılan yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır.( Mahkemenin sonucuna ilişkin bir kayıt bulamadım )
Yargılama sonucunun müspet veya menfi çıkması ilgi konumuzun dışındadır. Konumuz bu fiili işleyenlerin yargılanmasının gerektiğini vurgulamaktır. Metalürji Mühendisi işçi Bülent Çelikcan tarafından yapılan bireysel hukuk mücadelesi sonucu emsal olduğunu düşündüğümüz ceza yargılaması ile artık işveren ve vekillerinin de işçiye uygulamış olduğu psikolojik şiddet sonucu yaptıkları eylemler nedeniyle Türk Ceza Kanunu kapsamında hapis cezası ile yargılanmalarının yolu açılmıştır. Bu bir emsaldir.
TÜRK CEZA KANUNU NE DİYOR?
Ayrıca Türk Ceza Kanunun İşkence başlıklı 94 (1) maddesi “ Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur şeklindedir." Ve de bu konu zaman aşımına da tabii değildir. Takdir edersiniz ki kamu görevlilerine yönelik bu maddenin özel sektör için de geçerli olabileceği tabiidir.
TÜRK HAVA YOLLARINA 2 SORU
Evet; şimdi Türk Hava Yolları Yönetimine iki soru. Nasıl olsa cevaplamayacaklardır. Ama yine de soralım.
Birincisi bir suç işlediği mahkemece onanmış bir yöneticinize Türk Hava Yolları Yönetimi olarak nasıl bir müeyyide uyguladınız? Mobbing uygulayan yönetici hukuken, resmen ve alenen suçlu. Bizim suçlumuz iyidir mi dediniz? Yukarıdaki emsali bir düşünün. Tabii ki ana konumuzda müşteki durumunda olan işçi de aynı şeyi düşünmeli ve konusunu sonuna kadar takip etmek istiyorsa bu konuda da hukuka müracaat etmelidir..
İkincisi ise bu yöneticinizin işlediği sabit olan ve bir suç nedeni ile vekiliniz olan bu yöneticinizin kötü niyetine alet olarak (?) iş akdini feshettiğiniz eski çalışanınızın hakkı olan pass biletleri neden vermezsiniz? Nasıl olsa mağdurların hiçbiri uğraşmaz ve konuyu sonuna kadar takip etmez diye mi? Mümkün ve de muhtemelen öyledir. Bu eski çalışanınızın hakkını vermeyip üç beş tane daha ikram pass bileti verebilirsiniz diyeceğim ama bu konuda bir eksiklik duyulduğunu zannetmiyorum.
THY: Eğer Destek Değilse, Mobbing’e Hukuktan Önce O Karşı Çıkmalı
Suç işlediği mahkemece onanmış yöneticinize THY Yönetimi acaba nasıl bir müeyyide uyguladı?. Bizim suçlumuz iyidir mi dendi? İşveren Vekili olan yöneticinin işlediği bir suç nedeni ile onun kötü niyetine alet olarak iş akdi feshedilen eski çalışanın hakkı olan pass biletleri neden verilmez ki? Mağdurlar uğraşmaz, takip etmezler diye mi düşünüldü dersiniz?
Yorumlar Tüm Yorumlar (77)