Dediklerim harfiyen çıkıyor. THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat’ın seçimlerin hemen öncesinde taşeronlar için “Hepsini bünyemize katacağız” minvalinde yaptığı açıklamayı “Seçim yatırımı” olarak değerlendirmiştim.
Bugünlerde benim öngörülerimin hemen hepsi doğru çıkmaya başladı. Biliyorsunuz THY taşeronları aynı çatı altına almak için THY Destek Hizmetleri AŞ’yi kurmuştu. THY’ye hizmet eden taşeron firmalar Gökçe, 5M gibi şirketlerden peyder pey elemanlar yeni kurulan şirkete geçirilmişti.
Bu çalışanlar öyle mutluydu ki artık çalışma hayatları garanti altında olacak; borçlanabilecek, hayal kurabilecekler, ev için krediye girecekler, evlenecekler gibi rüyalarını süsleyen ortamı yakalayacaklardı.
Ama gel gelelim ki evdeki hesap çarşıya uymadı.
Seçimlerin hemen ardından 5’er, 10’ar çalışanların işine sorgusuz sualsiz son verilmeye başlandı. Öyle gözü dönmüş bir şekilde işten çıkartmalar başladı ki, kimsenin ne soru soracak ne de hakkını arayacak bir mecra da yoktu ortada.
Resmen komünizm ülkelerinde göreceğimiz kafa koparmalar başladı.
Hatta ve hatta seçim döneminde muhalefetin paylaşımını beğenenler bile icra kurulu kararları ile hiçbir açıklama yapılmadan yine sorgusuz sualsiz işten el çektiriliyor.
Havacılık sektöründen tanıdıklar aracılığı ile elde edilen telefonlarımdan gelen mesajlar, gözyaşları inanın insanı insanlıktan çıkartacak kadar feci.
TSS’den işten çıkartılan bir kardeşim aynen şunları anlattı.
“Beni Atatürk Havalimanı’ndan kargo terminalinden aradılar. Tanışmak istediklerini söylediler. Hatta mesai bitimine yakın olduğu için yetişemezsem davetin ertesi gün de geçerli olduğunu ifade ettiler. Büyük mutlulukla servise binip gittim. Ertuğrul adında biri idi arayan. Sonradan öğrendim ki kapıdaki güvenliğe aratmışlar.
İçeri girdim. Sinan Ay olduğunu öğrendiğim kişi ile birlikte içeride iki kişi daha vardı. Birkaç cümle konuştuktan sonra bir anda Sinan Ay önüme evrak fırlattı. “Seninle çalışmak istemiyoruz, evrakları imzala” dedi. Boğazım düğümlendi, konuşamadım, soramadım. Odada bulunan bir kişi hiç konuşmadı. Evrakı imzalamadan odadan ayrıldım. Beni tehdit eder şekilde sert bir şekilde konuşulmasından dolayı ne yapacağımı şaşırdım. Güvenlik kapısına gelince şirket kimlik kartımı istedim. Güvenlik “Emir böyle kartını veremeyiz” dedi.
Değerli okurlarım; bu haberleri hiçbir yerde okuyamazsınız.
Artık ülkemizde ne yazacak, ne konuşacak ne de hak savunacak değil gazeteci avukat bile bulamayacaksınız.
Tek düzen sisteme geçiyoruz. Bu yüzden korkusuz olmanızda fayda var.
Ben şimdi sormak isterim. Bu insanları neden kandırdınız? Eğer işten çıkartacaksanız neden onları eski işlerinden kopardınız?
Ahlaklı mıdır bu davranışınız?
Günah değil mi?
Yazık değil mi?
Yeni Koray’ların intiharına mı yol açacaksınız?
Hangi inançla bu insanların hayatları ile oynuyorsunuz?
Değerli okurlar, kimlik açıklamayacağım ama şunu bilin; THY’de bir pilot Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir twitini beğendi diye işten çıkartıldı.
Artık kimsenin ne hakkı var ne de hukuku. Eskiden “Allah'a kalmış halimiz var” derdik. Şimdi kul o görevi kendi yapıyor. Bir kişinin iki dudağı arasında.
Aldım veya kovdum yeterli.
Geçmiş olsun.
Yorumlar Tüm Yorumlar (25)