Capital 2017 Haziran Sayısında R.Bronson’un imzalı yazının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim. Virgin Atlantic Havayollarının patronu olan Richard Bronson sektörün en dikkat çekici isimlerinden biri.
Daha önce bir yazıda Bronson’un şirket çalışanlarına bakışını anlatan bir söyleşini okumuştum. Not almışım. “ Şirkette son senelerde disiplin cezası uygulamasının minimum bir seviyede olması çalışanların işe, şirkete bağlılıkları ile, insan kaynaklarına yönelik uygulamalarının samimiyetine bağlayan Bronson’un “ Ne Virgin onları ne de onlar Virgin’i kaybetmek istemez”. Bu duygu yerleşene kadar tabii ki iki taraflı gayret sarf ettik. Şimdi herkes birbirini daha iyi tanıyor. Ve Virgin çalışanları şirkete, birbirine ve yöneticilerine tabii ki yolcularımıza daha fazla sevgi ve saygı ile yaklaşıyor. Başarımızın ana faktörü bu.” diyordu Bay Bronson Önce İnsan.
ÖNCELİĞİNİZ KAR ETMEK DEĞİL İNSANLAR OLSUN.
Neden serbest girişimci oldum. Bunun cevabını 40 yıl önce ilk şirketimi kurduğum zaman verdiğim cevapla birebir aynı. “ Amacımız, İnsanların hayatlarında olumlu yönde bir farklılık yaratmak.” Ben hangi endüstride olursa olsun diğer şirketlerinde kendi çekirdek değerlerinde benzer bir amacı olması gerektiğine inanıyorum.
Ne zaman yeni bir işe girsek Virgin’ deki ekibimiz bunu daima aklında tutar. Havayolu endüstrisine bir bakalım. Biz burada yolcuların daha iyisini hak ettiklerine inancından yola çıkarak Virgin Atlantic, Virgin Australia, Virgin America adlarında üç tane çok sevilen havayolu şirketi kurduk. Biz insanların bir havayolu şirketi seçtiklerinde onların nezaketi ve ilgili hak ettiklerini düşünüyoruz. Onlar ayrıca saygıyı ve eşsiz bir deneyimi de hak eder. Onların asla hak etmedikleri ise bilançodaki rakamlar gibi veya kabindeki bir sığır gibi muamele görmek.
Ne yazık ki bu akış açısını her şirket benimsemiyor. ( Eminim aklınıza benim isim vermeden bahsettiklerimden okuduğunuz bir veya ikisi gelmiştir ) Bu gibi şirketler önceliği insana değil, kara verir ve eninde sonunda piyasadan silinip gider. Her şirket ve iş insanı hata yapar. Ben kendi adıma fazlası ile hata yaptım ve gelecekte daha fazlasını da yapacağımı biliyorum. İyi haber ise onlarla yüzleştiğinizde şapkayı önünüze koyup düşünerek, hızlı hareket ederek ve oturmuş bir şirket kültürü ile herhangi bir yanlıştan çabucak geri dönebilmek.
Güçlü bir şirket kültürü oluşturmak önceliği insana vermekle başlar ve bunun için de samimi olmak gerekir. Bunun sırrı ise ekibinize kendileri gibi olma özgürlüğünün tanınması ile başlar. İşler sarpa sardığında, aşırı derecede süreç ve prosedür olması çalışanlarınızın kendi deneyimlerine, kendi insani değerlerine ve şirket kültürüne dayanan kararlar almasını engeller.
İLK GÜNDEN BERİ, ÖNCE İNSAN DİYORUZ.
“ Biz ekibimizde çalışanlarımıza modası geçmiş kurallara göre değil sağduyuyu temel alan kararlar alabilecek şekilde yeterince özgürlük vermek için çırpınırız. Biz çalışanlarımıza işlerini yapmaları için doğru araçları vermeye ve sonra onların doğru işler yapmalarına güvenmenin doğruluğuna inanırız.
Söz konusu ister fazladan alınmış rezervasyon, ister kaçırılmış bir tren ya da telefon faturası ile ilgili bir sorun olsun ön “cephedeki ekibinizi vuku bulan bir soruna anında müdahale edebilmesi için yetkilendirin.”
Hızla hareket etmek size biraz para kaybettirebilir, ancak gecikme veya sert bir cevap size muhtemelen kaybedilen iyi niyetle çok daha fazlasına mal olacaktır. Ve de sosyal medya devrinde her hangi bir müşteri sorunu internet üzerinde kontrolsüz bir yangın gibi yayılarak onarılması mümkün olmayan bir hasara yol açabilir. Ben geçenlerde dünyanın dört bir yanındaki Virgin şirketlerini ziyaret etmek amacı ile çıktığım ve bu fikirler hakkında derinlemesine düşünmek için bana yığınla zaman veren kasırga gibi hızlı ve uzun bir yolculuk yaptım. Bu bir haftalık dünya turunu Seattle bitirmek çok etkileyiciydi, çünkü burası Boeing’in bana 33 yıl önce Virgin Atlantic’i kurmamız için genç bir plak zenginine ikinci el bir B 747 yolcu uçağını kiralayarak şans tanıyan şirketin merkeziydi.
Daha önceleri de yazdığım üzere insanların çoğu bizi o dönemde başarısızlığa mahkum etmiş ve asla hayatta kalma şansımızın olmadığını söyleyip duruyorlardı. Oysa havayolumuzu müşteri deneyimleri çerçevesinde kurarak ve geniş yetkilerle donatılmış bir ekip yaratarak daha işin başındayken doğru olan şeylere odaklanmıştık. Bu sayede sadık yolcuları cezbeden ve bizim de uyum göstermemizi sağlayan bir servis kültürü yaratmayı başarabilmiştik. Çok daha konforlu koltuklar, açık büfe ve kotluk arkası eğlence sistemleri gibi yenilikler yapmıştık. Ancak şayet çalışanlarımıza kendileri gibi olma özgürlüğünü tanımamış olsaydık bu yeniliklerin hiç birinin çok da fazla bir etkisi olmazdı.
33 yıldan uzun bir süre sonra Virgin Atlantik halen daha o ilk gündeki güveni ve eğlence anlayışını sunuyor. Bu ilk günden itibaren şirket kültürünün içine gömülmüş bir değer haline geldi.
Şayet şirketiniz insanı ön planda tutarak çalışmıyor ise o zaman sadece kusurlarınızı örtmeğe, gizlemeye çalışırsınız.
Eğer şirketiniz öncelikle kendi çalışanlarını ve desteklemenin ve onları geliştirmenin önemine inanıyorlarsa o zaman işinizi büyültebilmek, hizmetlerinizi yolcularınızın arzularına uygun bir formatta detaylandırabilmek için yeterince kozunuz var demektir. Ve müşteri kaçırmak gibi bir durum ile karşı karşıya kalmanız mümkün değildir “
Hatırlar mısınız bilmem. İlk çıktığı zamanlarda Önce İnsan eğitimleri çok gözdeydi. Başta tanıdığınız veya tanımadığınız tüm İnsan Kaynakları yönetici ve çalışanları bu eğitimi alabilmek için yarış halindeydi. Yöneticiler bu eğitime iştirak etmek için yarıştaydı adeta. Eğitim esnasında ezberlenilen güzel ve parlak sözleri her fırsatta kullanılıyordu. Ama kimse kimseye sormuyordu? Bu eğitimde öğrendiklerini uygulayabiliyor musun? Belki de sormaya gerek görmüyorlardı. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar