Biz İnsanlar, fazlası ile tuhaf yaratıklarız. Her insan topluluğunda iyiler olduğu gibi kötülerde var. Bir kötünün varlığı tüm topluluğun görünümünü zedelemeyeceği kabulü zorunlu olan bir gerçek. Buna rağmen çenemizi tutamıyoruz. Kim kimin hedefinde belli değil. Herkes birileri için bir şeyler söylüyor. Bana pek kızmayın ama okuduğum yorumlardan çıkarttığım kadarı ile çok özel bir olay yoksa pilotlar kimse için pek bir şeyler söylemiyor / yazmıyor. Teknisyenler ve de şirketin Kabin Grubu kendilerine dokunulmaması halinde etrafla ilgili değil. Doğrusunu isterseniz biz yer hizmetleri grubu çalışanları her türlü konuda fikir yürütürken bizimle aynı görüşte olmayanları veya kızdıklarımızı yorum satırlarında un ufak ediyoruz.
Bu yazıya neden mi gerek duydum? Sektörle ilişkisi olmamasına rağmen insan ilişkileri konusundaki mevcut olan profesyonel ilişkisi nedeni ile APH’ ı takip eden bir beyefendi ile bir dostumun daveti üzerine iştirak ettiğim yemekte birlikte oldum. Türk Hava Yollarının eski bir çalışanı olduğumu öğrenince bu konuyu açtı. “ Hiç aklım almıyor bu denli girift ve bir anlamda güvene dayalı bir kamu görevi yürüten bu büyük şirketin çalışanları nasıl oluyor da birbirlerine bu kadar düşman olabiliyorlar? Yorum adı verilen notları okuyunca inanamıyorum. BU DURUMDA HAVAYOLUNUN BİR MÜŞTERİSİ OLARAK NASIL DÜŞÜNMEMİ İSTERSİNİZ? BİZ BİRBİRİNE BU KADAR KARŞI OLAN VE BİRBİRİNİ KÖTÜLEYEN BU İNSANLARA CANIMIZI EMANET EDİYORUZ. Bunun ciddi bir araştırma konusu yapılması gerektiğine inanıyorum. Tabii ki “ araştırma konusu salt THY olmamalı ” sözleri beni bu yazıyı kaleme almaya itti. Bu beyefendiyi kem küm ederek cevaplayabildim. THY çalışanları işlerinin öneminin bilincinde olup duygularını işe karıştırmazlar vb. diyebildim. Gülümsedi. Ama bana inandığını da söyleyemem. Doğrusunu isterseniz ben de bunu inanarak söylememiştim.
Bu araştırma yapılır mı, yapılmaz mı bilemiyorum? Yapılsa da elde edilecek sonuç bu davranışları noktalayabilir mi? Onu da düşünemiyorum. Bir konuyu çok iyi biliyorum ki bu denli önemli bir görev üstlenmiş olan bir şirketin çalışanları özellikle kamuoyuna tümü ile açık olan sanal medyada ve tüm sektörce takip edilen bir sitede birbirlerine bu şekilde seslenmemelidirler. Konu budur. Sektördeki uzun çalışmam işveren kanadını da benzeri bir araştırma konusu yapmak gerektiğini söylüyor. Eminim ki bu yapılırsa bir araştırmada varılmak istenen sonuca daha fazla ışık tutacaktır.
UÇUCU PERSONEL
Şirketteki pilotlar, kendileri ile direk veya dolaylı ilgisi olmayan konularla ilgili pek yoruma giren, diğer grup çalışanlarını zemmetme alışkanlığı olan kimseler değil. Geçenlerde bir yazı okumuştum pilotlar ile ilgili. Gelen yorumların birçoğunda bu meslek grubuna saldırı vardı. Neden böyleydi acaba? Ben THY kökenliyim. Dolayısı ile fazla iç içe olmamakla birlikte pilot zümresi ile hayli fazla ilişkim oldu haliyle. Pilotlara örneğin bir yer personeli neden karşı olsun ki? Tek bir nedeni var. Oda imrenme ( Daha kibar bir kelime bulamadım ) duygusundan öte değil. Ancak bu hissiyatımızı başka şeylerin arkasına saklanarak ortaya koyuyoruz. Türk Hava Yollarında en iyi maaşı pilotlar alıyor. Esasen konu bu. Onlar mı fazla alıyor? Diğerleri mi az kazanıyor? Evet, hepsi bu ve gerisi masal. Ayrılmıştım şirketten ama yine de hatırlarım. Bir toplu sözleşme imzalanmıştı. İyi sayılabilecek bir artım sağlanmıştı o dönem için. İnsanlar kendi aldıklarına bakmıyor ve pilotların ne aldığını / alacağını tartışıyordu. İşte biz böyleyiz. Evet, şirketlerdeki maaşları ve yapılacak olan ücret artımlarını pilotlar değil sektörün ücret konusundaki genel uygulamaları, arz talep dengesi ve patronlar belirliyor. Şimdi her şeyi bir tarafa koyalım. Kötü ve fırtınalı bir havada uçağı arkasında bulunan 300 can hayati endişe içindeyken indirmeğe çalışan pilotu düşünün. Sizde arkalarda bir yerde eşiniz ve çocuğunuzla oturuyor olun. O pilot için o anda ne düşünürsünüz? Onun uçağı salimen indirmesi için dua eder misiniz? Başarılı bir inişten sonra eşinize ve çocuğunuza sarılırken onu alkışlayanlara iştirak eder misiniz? Belki de on an içinizden bu adamların kazandığı para “ helal “ demek geçer kim bilir? Birilerinin işi bu dediklerini duyuyor gibiyim. Dünyanın çeşitli yerlerinde her gün 5 yıldızlı otellerde kalmak ve dünyanın her yerini görmek size şu an için çok güzel gelebilir. Bir de onlara sorun. Evinden, eşinden ve çocuğundan bu denli uzak kalmak onlara hoş geliyor m? Bana da o parayı versinler bende sevdiklerimden uzak kalayım dediğinizi duyar gibiyim. Evet; bunlara ilaveten; Özellikle sık sık kıtalararası uçuşlar yapan pilotların günlük biyolojik ritimlerinin bozulmasını, uçuşlar sırasında sürekli olarak maruz kalınan kozmik radyasyona bağlı kanser hastalığına yakalanma ihtimalini dikkate alırsanız mesleğin bu zor tarafları da sizlere bir şeyler anlatacaktır. Gelin sözlerimizi ve tepkilerimizi bu gerçekleri dikkate alarak ayarlayalım. Şirketteki hiç bir çalışanın maddi açıdan durumunun müsebbibi onlar değil. Herkes işini yapıyor. Bu noktada “görevi tabii ki yapacak” sözü boş ve havada kalır..
TEKNİSYEN GRUBU
Kendi içlerindeki konular dışında bu grubun üyeleri de diğer gruplarla ve onların işlevleri ile ilgili pek görüş serdetmiyor. Evet, uçan makinelere dert anlatmak zor iş. Kitabı milim milim uygulamak gerek. Yalnız okumak ve literatürü takip etmek yeterli değil. Ve de dua edelim ki bu arkadaşlarımız uçağın bakım ve onarımı esnasında bir vidayı dalgınlıkla az sıkmasın. Bana göre Teknik ünite havayolunun kalbi. Tabii ki bu ünitede çalışan mühendis, teknisyen ve diğer görevlilerde bu kalbin sistemli çalışmasını sağlayan güvenilir uzman eller ve kafalar. Teknik ünitenin belkemiği olan teknisyenlere bu anlatıma uyan bir önemin verildiğini söyleyebilir miyiz? Gerek Maddi ve gerekse manevi açıdan. Evet; eski yabancı bir kaptanın gözü ile işte uçak teknisyenleri .” Bana huzur içinde emeklilik günlerini geçirmekte olan bir iki tane teknisyen gösterin. Gerçekten merak ediyorum, huzur içinde emekliliğin tadını çıkaran teknisyen var mıdır diye? O işi sırtına alıp yıllarca taşıyan insan tayyareden uzaklaşınca kelimenin tam anlamı ile çöküyor. Çalışırken ise teknisyenlerin 40 yaşına gelince kafalarında siyah saç kalmamış olduğu görülüyor. Dede olmuş gitmişler adeta. 40'lı yaşlardan itibaren teknisyenler kendi sağlık sorunları ile uğraşmaya başlıyorlar. Kalp, yüksek tansiyon, şeker vs. Allah ne verdi ise, Tabii ki bu arada yaptıkları işi aksatmamaya da gayret gösteriyorlar. Düşünün bir kere, içine 180 hayat koyulan uçağın bakım belgesine, her şey tamam, aksaklıklar giderilmiştir, ya da “bu uçak uçmaya elverişlidir” diye imza atıyorsunuz. Yolunda gitmeyen bir durum oluştuğunda ise ilk önce uçağın “ Load &Trim Sheet ” ine el konulur. Ondan sonra uçağı sefere yollayan teknisyen gözaltına alınır. Uçak teknisyenliği ağır sorumluluğu olan zor bir meslek Bizler teknisyenlere müthiş saygı duyarız. Ama bu muhabbet orada kalır. Ev hayatında teknisyen (özel hayatta diyeyim) teknisyenler ve pilotlar ayrı kulvarda yaşamını sürdürürler. Nedense tatil günlerinde bir pilot ile teknisyen buluşup balık avlamaya birlikte gitmez. Oysa teknisyenin kafasındaki bilgi birikimi, çoğu zaman pilotun kafasındaki bilgi birikiminden daha fazladır. Çünkü teknisyen durmadan bıkmadan her gün kafasına yeniyi ekleyip, güncel olmayanı silip atmak zorundadır. Kitapta ne yazıyorsa, uçak üreticisinden her ne geliyorsa, birebir ve hatasız bir şekilde bu talimatları uygulamak zorundadır. Yeni bir “ Airworthness Directive” gelmiştir ya da bir küçük boru değiştirmiştir. O küçücük boruyu değiştirirken bile bilmem kaç tane kurala uyma zorunluluğu vardır. Yok, basıncı, şusu busu, ucundaki rondelası, her ne ise. Walk Around yaparken farkına varırsan ne ala. "hocam şunu-şunu yapmışsınız?” diyerek ufaktan kılçık atarsınız. O size tam açıklar, ama yarısını bile anlamadan, “he-he deyip geçersiniz. Gönül rahatlığı ile bilirsiniz. O gerekeni yapmıştır.” Bizim kaptanlarında görüşlerinin çok çok farklı olduğunu zannetmiyorum. Bu iki grubun güven zerine kurulmuş bir iş ilişkisi olduğunu söylemek mümkün.” Uçak Teknisyenliği mesleğinin T’ sinden bihaber kimselerin bu grupla ilgili menfi sözler üretmesi ise haddini aşmaktan öte bir davranış değil. Onlar kendi derdinde ve kendi işinde.
KABİN GÖREVLİLERİ GRUBU
Hiç siz bir kabin görevlisinin Yer Hizmetleri veya Teknik ünite ile ilgili bit yazıya yorum getirdiğini gördünüz mü? Ben görmedim. Kabin personeli; yolcularımızın en son gördüğü THY mensubu olarak THY hizmetlerinden kaynaklanan tüm yolcu memnuniyetsizliklerine göğüs geren insanlar. Bu kardeşlerimiz için yapılan “ Uçan Hizmetçi “ gibi çirkin bir yakıştırmanın yaratıcıları da içimizdeki kendini bilmezlerden biri. Bir ara kabin personeli ile ilgili yazdığım bir yazıya bir yorum gelmişti. “Sokakta bu işi 1000 TL aylıkla yapacak çok kimse var” mealindeydi. Onları karalamak isterken şirketi düşürdüğü durumu düşünemeyecek kadar zavallı biri kaleme almıştı bu yorumu diye düşünmüştüm.
Siz hiç bir hava burgacı ( türbülans) olayında ne oluyor, ne, bitiyor diye kabin memurunun yüzüne bakıp onun tedirgin olmadığını görünce rahatladığınızı hatırlamıyorsunuz.Uçuş esnasında rahatsızlanan bir hamile yolcuya nasıl müdahale edileceğini bilen, seyahat sırasında kalp krizi geçiren bir yolcuya şok ve kalp masajı uygulayan, şekeri yükselen komaya giren bir misafire ne yapılması gerektiğini gördüğü eğitimler sırasında öğrenmiş olan, bir hizmetçi gördünüz mü hiç.
Tabii ki temenni edilmez ama siz veya yakınlarınızdan biri uçuş esnasında benzeri bir durum yaşarsa ve de şayet bu tür yakıştırmaları yapan dengesiz haddini bilmezlerden biriyseniz size hizmet veren kabin görevlisinden nasıl özür dileyeceğinizi şaşırırsınız. Evet; Kabin memurları doktor değil ama gökyüzünde birçok yolcu tarafından yaşanması muhtemel ciddi sorunlara müdahale edebilmek üzere eğitilmiş kimselerdir. Acil durumlarda yapılması gerekenleri eksiksiz bilen ve de gerektiğinde uygulayan. Tabii ki bu mesleğinde güzel olduğu söylenebilecek tarafları var. Genç yaşında dünyanın bir çok yerini görmek, güzel otellerde konaklamak vb..Ama bu güzelliklerin hepsinde belirli bir süre sonra bıkılacağı da açık.Bilet parası ödeyip koltuğu alınca, o bedele uçak mürettebatının da dâhil olduğunu düşünen bazı kendini bilmezlere hizmet etmek ve dert anlatmak bayağı zor. Hepsi bir tarafa bu güne kadar uçak alındıkça hali ile kabin memuru istihdamı da artırıldı. El mecbur. Şimdi ne olacak? Bu istihdamda azalmaya gidilecek.
THY sisteminde en büyük istihdam grubunu 8729 görevlisi ile kabin memurları oluşturuyor. Dolayısı ile dedikodusu süregelen sistem dışına çıkartılacak miktar da hali ile küçük olmayacaktır. Her ne kadar bu hususun kabin görevlileri ile ilgili değilse de bunu filodaki bir takım uçakların devre dışı bırakılacağını düşünmek zor olmasa gerek.
Bu arada Sendikadan çıt yok. TASSA ne mi yapıyor? Onlar iyice sessiz. Görüşmek ve öğrenmek istedim ama bir hafta on gün sonra yönetim kurulu toplantısı var görüşme o gün olabilir diye bir cevap aldım Meğer yöneticiler derneğe ancak o günler gelirmiş. Israr ettimse de daha sonra bana dönen kimse olmadı. Ben de o yazıyı kaleme almaktan vazgeçtim. İş işten geçtikten sonra yazarız artık. Anlayacağınız THY Kabin Hizmetleri grubunun şanssızlığı hayli fazla.
YER HİZMETLERİ GRUBU:
Evet; teknisyenler için uçan makinelere dert anlatmak zor iş dedik ancak gerek Kabin memurları ve gerekse Yer personeli çalışmaları esnasında bu zorluğun daha da zorunu yaşıyorlar. O da insana dert anlatmak. Polisin gerek havalimanı ve gerekse terminal girişinde yaptığı uzun güvenlik araması işlemlerinden, Güvenlik aramasındaki kuyruğun çok uzamasından, bilet satış bürolarında yaşanan memnuniyetsizliklere ve uçağın gecikmesinden yolcudan fazla bagajı için talep edilen ( + ) ücrete kadar yolcu tarafından yaşanan tüm mutsuzlukların patlama noktası olan kontuarlarda görevli çalışanlar ve diğerleri. Tüm bunlar yetmezmiş gibi en küçük bir yolcu veya müşteri şikâyetinde yeterli bir araştırma yapmaya bile gerek görmeden müşteri her zaman haklıdır mantığı ile suçlanan ve cezalandırılan en fazla bu grubun üyeleri. Ve de her gün, yazın apron sıcağında ve kışın fırtınalı soğuğunda onlarca ton bagajı uçağa götüren ve yükleyen inişte de bu ağırlığı boşaltan ve ağır yük kaldırmanın sonucu çoğu belinden rahatsız olan apron çalışanı arkadaşlarımızı da unutmamak gerek. İşverenin ( x ) koltuklu ve dolu bir uçağı boşaltılması için tahsis etmesi gereken 6 yükleme ve boşaltma personeli yerine salt tasarruf amacı ile örneğin 4 kişi istihdam etmesi hali ile bu yükü daha da ağırlaştırıyor. Sekiz saatlik bir nöbette taşınan yükün miktarının doğru hesaplanması durumunda çıkan yük ağırlığının bir vardiya süresinde bir işçi çalışanın omzundan nasıl geçtiğini anlayabilmek zor.
Evet, aybaşı bordrolarına bakarsanız bu grup belki de şirketin en az ücret alan çalışanlarıdır. Sene başlarında ve % ( x ) oranındaki ücret artımı en az kimlerin maaşına yansıyor dersiniz. Tabii ki maaşı en az olan Yer Hizmetleri çalışanlarının.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere onların maaşlarını ülke ve sektör realitesi ( işsizlik ) ile arz ve talep dengeleri belirliyor. Yılbaşı dönemiydi. Patronlardan biri sektörün başka bir şirketinin patronuna kızıyordu. Neden mi? Yer personeline fazla zam yaptı ve sektörün dengesini bozuyor diye. Sektörün hangi şirketi olursa olsun. 50 yer personeli arıyorsa, yapılacak olan çağırıya 1000 aday müracaat edecektir. Bu durumda Yer personelini işten çıkartmak süratle ikame edilebilecek olmaları nedeni ile kolaydır. Dolayısı ile ülkedeki işsizliğin en çok etkilediği ve işverenlerce en çok istismar edilen çalışan sıralamasının önlerinde yer alır.
İŞTE BU NEDENLER VE BU MAĞDURİYETLER ONLARI DAHA FAZLA KAZANAN İMKÂNLARI UZAKTAN GÜZEL GÖRÜLEN ŞİRKET ÇALIŞANLARINA KARŞI DAHA HASSAS VE KIRILGAN YAPIYOR. ( Daha kibar yazmayı beceremedim ) Zaman zaman Airporthaber yorumlarında da görüleceği ve üzere bu hassasiyetin ve bundan kaynaklanan kırılmışlığın boyutlarının makulün çok üzerinde şekillenmesi ve bazen de nezaket sınırlarını zorlarcasına kontrolsüz olarak ortaya konulması bu konuda grup için bütünü ile ilgili yanlış değerlendirme yapmasına neden oluyor. Oysaki tabii grubun içinde bu davranışlardan uzak olan birçok çalışan kardeşimiz de var.
Şimdi yine bir zihni evvel çıkıp iki satır yorum yazacak ve “ kardeşim sen bunları neden yazıyorsun ki? Hepsi bildiğimiz şeyler deyiverecek. Peşin cevap: Kötü bir şeyi bilerek yapan bir insana yalnız kötü damgası vurulmaz. Önce aptal sonra kötü derler. Kim kendine hangisini yakıştırır onu bilmem.
Hani şirket denince hiç birimiz mangalda kül bırakmıyoruz ya. Yazının giriş bölümündeki görüş benim değil bir yolcunun. Eğer hakikaten THY sizler için kıymetli ise gelin birbirinize ona göre davranın.
Yorumlar Tüm Yorumlar (66)