Havalimanları apronundaki sıcakları düşünebiliyor musunuz sayın yöneticiler? İklimlendirilmiş odalarınızda ahkam keserek apron çalışanlarının alnından akan terin topuklarına kadar indiğini düşünebiliyor musunuz sayın yöneticiler?
Salı günü THY Genel Kurulu var. Bir dolu güzellemeler ile geçecek. Sonra birkaç aleyhte oy kullanılarak genel kurul kendilerine söylenildiği şekliyle kabul edilip yeniden yönetim şekillenecek. Üstelik genel kurul salonu bizimkilerin uçakta namaz kılınsın mı kılınmasın mı tartışmalarını yaparken “gavur” dedikleri insanların icat ettiği klimalarda serin serin oturup, yönetici maaşlarına zam yapacaklar.
İşte tüm düzen de bu değil mi? Birileri ballı maaşlarla sizleri yönetecek ve siz bu günlerde nefes almanın dahi zor olduğu, bir gölge bulup altına sığınma derdinde olan bizlerin aksine yüzlerce, binlerce uçağa hizmet veren apron çalışanlarının halinden kimse anlamayacak.
Düşünebiliyor musunuz dışarıda 35-40 dereceye çıkan hava sıcaklıkları apronda betonun sıcaklığı ile belki de 50-55 dereceye çıkacak. Buyurun “kırın bir yumurta yiyelim” denecek sıcaklıkta TGS’nin, THY’nin, Çelebi’nin, Havaş’ın, yakıtçıların bilcümle apron çalışanlarının nasıl bir iş üstlendiklerini.
Sırası geldiğinde “nereden kırparız” diye maaşlarını çok gördüğünüz o kahramanları düşünmek aklınızdan geçiyor mu?
Bu yazıyı yazın sıcağın altında kışın ayazın altında amasız, fakatsız çalışmak, yaşamını idare ettirmek, çoluğuna çocuğuna hela rızık yedirmek isteyen kardeşlerimiz için yazıyorum.
Ben havalimanı muhabiri iken yıl 1991 idi. O dönemler bizim havalimanı apron terminal kartlarımız aprona çıkışımıza izinli idi. Personel kapılarımız vardı ve o kapılardan rahat rahat geçip mesleğimizi icra etmek için her türlü kolaylığı görürdük.
O zamanların demokrasisini beğenmezdik. Gel gör ki aslında demokrasi bolluğu ve bereketi içinde yaşıyormuşuz.
Apronun ne kadar sıcak, çekilmez bir çalışma ortamını o sebeple iyi biliriz. Yazını da kışını da biliriz.
Şimdilerde aprona çıkabilmek gazeteciler için imkansıza yakın. Ancak havalimanı yönetimlerini bir organizasyonu olacak ki aprona çıkasınız. O da kısıtlı imkanlarla.
Demem o ki apron çalışanları işin hamaliyesini üstlenir. Ağır işçidir onlar. Bana kalsa yaz için ayrı kış için ayrı ikramiyelerle ödüllendirilecek cefakarlar onlar.
Eminim bu kardeşlerimizin aşırı sıcakların etkisiyle çalışmalarını bizden başka kimse göremez, yazamaz, söyleyemez. Emektar insanlarımızın yanındayız, onların duygularını dile getirmekte kararlıyız.
Çünkü onlar ne bir cemaat mensubu torpilli, ne siyasi bir dayıları var ne de doğmadan şanslı insanlar. Zengin değiller ama gönülleri dünyanın en büyük deryaları kadar geniş.
Şimdi şunu görmek lazım. Yukarıda da bahsettiğim klimalı odalarda efil efil otururken, dayanılmaz sıcaklara katlanan bu kardeşlerimizin şartları daha da iyileştirilmeli.
Değerli okurlarım; çok sayıda talep geliyor. Ama bunlara yetişmek zor. THY’nin tüm iştiraklerinden, diğer şirketlerin çalışanlarından sorunlarla ilgili yapılan şikayetleri de tek tek inceliyoruz.
Bilesiniz ki biz sorunları aktardıkça daha da çok keskinleşen düşmanca tavırların farkındayız. Ama umursamıyoruz, ilgilenmiyoruz. Bizim tek derdimiz geçim sıkıntısını verilen üç-beş kuruşla halettiklerini sananlar yanılıyorlar.
İstanbul’da ekmeğin tanesi 8 liraya simidin tanesi 10 liraya çıktı. Ulaşımdan içtiğimiz suya kadar gelen zamlar sizlerin belini büküyor. Verdikleri kaşık kadar maaş artışları kepçelerle geri alınırken sizi anlamaları mümkün değil.
O sebeple sizin sorunlarınızı aktarmak için bizleri engellemeye güçleri yetmez.
Birlikteyiz ve sonuna kadar da devam edeceğiz.
Yorumlar Tüm Yorumlar (143)