Yazım beni okuyan genç kardeşlerim için. Temennim belirli bir süre sonra şirketlerinizde mevcut sıralı yöneticilik kademelerine tırmanmaya başlamanız. Bu gün yaşadığınız bazı olaylar, gördüğünüz veya muhatabı olduğunuz davranışlardan ötürü önünüzü görebilmekte zorluk çekmeniz doğal. Ama hiç beklemediğiniz bir anda gökyüzünün bulutlardan az da olsa sıyrılması mümkün.
Hepimiz çalışma hayatımızda bir şeylerden şikâyet ediyoruz. Şirketimizden, yöneticilerimizden. Yukarılara çıkmaya başlayınca iş hayatının aşağıdan gördüğümüz şekilde olmadığını görüyoruz. Neden yapmıyorlar, niçin böyleyiz düzeltseler ya vb serzenişleri tümüyle ortadan kaldırabilmenin zorluklarını, hatta mümkün olmadığını anlamaya başlıyoruz. Neticeten yaşam da devam ettiğine ve de etmesi gerektiğine göre buna hazırlıklı olmalısınız. Bu hazırlığı işinizi daha iyi yaparak, detayları öğrenerek, üstlerinizin size menfi gelen kararlarını içinizden bile olsa yorumlayarak, müspet davranışlarını ise hafızanıza kaydederek ve de okuyarak, üzerine bir kez daha basarak tekrarlamak istiyorum, okuyarak yapabilirsiniz. Sizlere birçok seslenişimin amacı yapmanız gereken bu hazırlıkta bir fiske tuzumun bulunmasından öte değil. .
Anlatımlarım içinde mutlak kendi görüşlerim de mevcuttur. Ancak bunların çoğu hatta büyük bir kısmı zamanında okuyup not aldığım hususlardır. Geçen zaman bana bunları unutturmadı. Bu tür yazılarımın okunma sayısının düştüğünü bilmeme rağmen yine de birilerine faydalı olabilmeyi umuyorum. Üç beş kişi bile olsa. Bu konuda ısrarlıyım. Bu nedenle yazılarımdan veya benden hoşlanmayanlar zahmet edip boş yere “ Bak hiç yorum yok” vb yapıcı yorumlar ( ? ) yazmasınlar.
Bu öykü HERKES, BİRİSİ, HERHANGİ BİRİ VE HİÇ KİMSE adlarında dört kişi ile ilgilidir. Yapılması gereken çok önemli bir iş vardı ülkede ve HERKES bu işi BİRİSİ’ nin yapacağından emindi. BİRİSİ bu işe sinirlenmişti, bu HERKES’ in işidir diye düşünüyordu. HERKES ise bu işi HERHANGİ BİRİ’ sinin yapacağını düşünüyordu. Fakat HERKESİN o işi yapamayacağını HİÇ KİMSE anlamamıştı. Sonuçta HERHANGİ BİRİ’ nin yapabileceği bu işi HİÇ KİMSE yapmadığından HERKES, BİRİSİNİ suçladı.
Evet; çalıştığım dönemlerde durum maalesef benzeriydi. Şimdi değişmiş olduğunu umuyor ve temenni ediyorum. Ama bizler bu durumun müsebbipleri olarak hep yöneticilerimizi görürdük. İnanmanız zordur ama insanların bir şey yapmamalarının mazereti olarak şirketin patronunu gösterdikleri günleri yaşadım. Eğer bu durumda bir değişiklik varsa bu yönetici arkadaşlarımızın çalışmaları ile oluşmuştur,
İnsan Kaynakları konusunda üst seviyede uzman olan iş adamlarının küçük bir bölümünün yönetim ve yöneticiler ile ilgili bazı görüşleri aşağıda. Hepsi de bu günün uygulamalarına ışık tutan görüşler. Bu ışığı görmekten ve hissetmekten aciz olan yöneticilerin görev yaptıkları şirketlerdeki durumu mutlak siz sektör çalışanları benden iyi biliyorsunuzdur. Peter Ducker’in fikirlerini dikkatle okumanızı öneriyorum. Göreceksiniz ki bu gün çekilen büyük sıkıntıların yaşanacağını onlarca sene önce ifade etmiştir. Hemen hemen hepsi güven duygusunun önemini vurgulamıştır. Bunun da bizim en büyük gereksinimimiz olduğu ortada.
JEAN-LOUİS MULLER: Öğretim Görevlisi ve Şirket Yöneticisi Jean Louis Muller “ Artık, gizleyerek, saklayarak Şirket yönetmek mümkün değil”. Patronlar ve yöneticiler bu gün sadece şirkete kazandıracakları paraya odaklılar. Hizmet üretimi, müşteri ve çalışanlar bir araçtan ibaret gibi görülüyor. Böyle olunca, şirket kültürü ve aidiyet duygusu azalıyor, işveren çalışan ilişkisi profesyonel bir iş akdine indirgeniyor.
KONOSUKE MATSUSHİTA. Yönetim ve çalışan sayısı ilişkisi: Eğer 100 çalışanınız varsa şirketin en önünde yer alırsınız. Arkanızdakiler bağırsanız bile duyar ve sizi takip ederler. Eğer grubunun 1000 kişiye çıkarsa önde değil ortada bir yerde olmalısınız. Organizasyonunuz 10.000 çalışanı geçerse ise, huşu içinde en arkada kalmalı ve öndekilere teşekkürlerinizi sunmalısınız. Tabii ki bu arada yöneticilerinize çalışanlarınıza güven duymanız başarılı olmanızın ilk şartı olur.
VEHBİ KOÇ (25 Şubat 1996 günü 95 yaşında vefat etti ) Sermaye ne kadar önemliyse adam yetiştirmekte o kadar önemlidir. Eskiden önem bakımından sermaye ve eleman oranlarını yarı yarıya kabul ederdim. Bu gün ise sermayenin öneminin % 40’ a düştüğünü düşünüyorum. Bir kuruluşun kilit noktalarındaki yöneticileri ne kadar güçlü olurlarsa o kuruluşun verimi o kadar artacaktır.
ANDREW CARNEGIE: Ünlü iş adamı Çelik Kralı Andrew Carnegie’nin mezar taşında yer alan ibareler kendisinin yöneticileri ile ilgili görüşlerini açık olarak ortaya koymaktadır. “Burada çok akıllı insanları etrafında toplayarak başarıya ulaşmış basit bir insan yatıyor.
SAKIP SABANCI: ( 10 Nisan 2014’ de 871 yaşında vefat etti ) Şirketinize alacağınız makinenin en iyisini seçiyorsanız adamın da en iyisini seçeceksiniz. Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti. Takımı kurmak kadar korumak ve kullanmayı bilmek gerek. Yönetici, kaliteli insan topluluğunun uyum içinde çalışmasını sağlayan bir orkestra şefidir.
ROSS PEROT: 1996 ABD başkanlık seçimlerinde aday olan ünlü işadamı. Sahibi ve yöneticisi olduğu EDS'yi 1984'te General Motors (GM) şirketine satmasını takiben yöneticilerine hitaben “Sizlere ilk mesajım, işi yapan kişileri dinleyin, dinleyin ve de dinleyin “oldu. 1909 – 11 Kasım, 2005 seneleri arasında yaşamış olan , Avusturyalı yazar, konuşmacı, danışman, öğretim üyesi ve yönetim bilimci Peter Drucker 1940’larda, Organizasyonların temel prensiplerinden olan, sorumluluğun dağıtılması fikrini ilk tanıtan kimse oldu.1950’lerde çalışanların kuruluşlar için büyük bir değer olduğunu ilk o dile getirdi. Şirketin sadece kar makinesi değil, çalışana güven ve saygı üzerine kurulu bir insan topluluğu olduğu görüşünü üretti .1970’lerde, bilginin Yeni Ekonominin asıl sermayesi olduğu görüşünü ilk ortaya atan yine oydu. 1980’lerde ise iş dünyası hakkında ciddi şüpheler edinmeye başlamıştı. İşletmelerin toplumların yaratılması için ideal yer olmaktan çıktığını, bireysel çıkarların eşitlikçi prensiplere karşısında her zaman galip geldiği bir yer olduğunu söyleyerek.iş dünyasının en önemli eleştirmenlerinden biri oldu. Yöneticiler imparatorluk kurmakla uğraşırken fazla personel ve etkisiz bir sürü asistanların oluşuna karşı çıktı. Onu en çok kızdıran işletmelerin işten çıkarmalarda elde ettikleri büyük kazançlardı: “Bu ahlaki ve sosyal olarak affedilemez. Bunun için ileride çok büyük bedel ödeyeceğiz. İçinde bulunulan kaos döneminde herkesin hoşlanmadığı çıkışlar yapmaya başlamıştı. Örneğin; 1984’te bir tepe yöneticinin en düşük maaş alan işçinin 20 katından fazla maaş almasının doğru olmayacağını ilan etti. Bugün bildiğimiz yönetim uygulamalarının çoğunluğu Peter Drucker’ın düşüncelerinden türetildi. Kişileri ve kurumları yönetmenin karmaşıklıklarla dolu olduğunu söylüyordu. Yöneticilere iyi çalışanı iyi tutmanın önemini, sorunlara değil imkânlara odaklanmak gerektiğini söylüyordu.
JOSEPH JURAN: Kalite kavramının öncülerinden olan İş yerlerindeki sorunların yüzde sekseninin çalışanların % 20’sinin ( herhalde yönetici seviyesinden bahsediyor ) uygulama hatalarından kaynaklandığını savunurken “ Birçok şirketi çalışırken izlemiş biri olarak üst yönetimin aktif ve kişisel liderliği olmaksızın muhteşem sonuçların elde edildiği tek bir örnek gösteremem “ diyerek yöneticilerin önemini vurgulamıştır.
CLARENCE FRANCİS: Yönetim bilimcisi " Bir insanın zamanını, adale gücünü, belirli bir noktaya kadar psişik varlığını satın alabilirsiniz. Ne var kı, bu insanın coşkusunu, kuruma bağlılığını ve sadakatini satın alamazsınız. Bunları kazanmaya mecbursunuz” diyerek yöneticilere doğru bir yön göstermiştir.
Alıntılarla bu yazıyı şekillendirdiğimize göre bir yaşanmış ile noktalayalım bu anlatımı.
Birkaç gün önce temizlik ürünü satmaya gittiği ancak olumsuz yanıt aldığı firma yöneticileri ile yeniden görüşebilmek için randevu talep eden pazarlamacı; “Beyefendi, bu gün size tekrar ürünlerimizden satmayı denemek için gelmedim. Geçen ziyaretimde neden size ürünlerimizden satamadım? Hangi eksikliğimden ötürü başarılı olamadım? Sizinle konuşurken ve ürünümüzü tanıtırken nerede bir hata yaptım? Kıyafetim mi uygun değildi? Davranışlarımda bir bozukluk mu vardı? Lütfen çekinmeden söyleyiniz ve beni tenkit ediniz, sizden yardım rica ediyorum?
Colgate firması adına temizlik ürünleri pazarlayan bu şahsı diğer meslektaşlarından ayıran özelliği kendi eksiklikleri ile yüzleşmeye cesaret edebilmesiydi.
Hata ve eksikliklerini gidererek iyileşme yolunda her gün yeni bir adım atan bu genç adam, Colgate- Palmolive, Peet şirketinin çok kazanan yöneticilerinden biri olmayı başardı.
Yorumlar Tüm Yorumlar (19)