Hayalinde hep uçak şirketi kurmak vardı. “Hava taksi” planlarıyla yola çıktı. Ama hiç hesapta yokken uçak fabrikası sahibi oldu. 30’lu yaşlarının başında büyük başarılara imza atan Türk girişimci Ekim Alptekin’in hikayesi bu… Aralarında Bill Gates’in de kurucusu olduğu, New Mexico’daki Eclipse uçak fabrikası iflas ettiğinde, üstelik tam da ABD’de kriz varken ihaleye girdi. İhaleye katılan 20 firma içinde sıyrılarak 40 milyon dolarla ABD’de uçak fabrikası sahibi ilk Türk oldu. Ekim Alptekin, POSTA212’nin sorularını yanıtladı, başarı hikayesini anlattı.
-Nasıl başladı Amerika macerası?
Eğitimimi Hollanda’da yaptım. Küçük yaşta ailem oraya yerleşmişti. Hukuk ve ekonomi okudum. Bitirdikten sonra 2002’de Washington’a taşındım ve orada yaşamaya başladım. ABD Kongresi’nde Dış İlişkiler Komitesi’nde Türkiye Masası’nda çalıştım. Filmler dışında Amerika ile ilk tanışmam oldu. Benim için çok önemli deneyimler oldu. Özellikle ikili ilişkiler konusunda çok şey öğrendim. Kişisel gelişimim açısından iyi oldu.
Sonra Hollanda’ya döndüm. O zamanda Hollanda, Avrupa Birliği dönem başkanı olmuştu. Tam da Türkiye’nin adaylık müzakerelerinin başlayacağı dönemdi. Hollanda vatandaşıyım ayın zamanda. Hollanda meclisinde çalıştım. O süreci yaşadım. Kısa bir süre de olsa çok şey öğrendim. AB’nin nasıl çalıştığını öğrendim.
-ABD Meclisi’nden Hollanda Meclisine geçtiniz?
Evet öyle oldu. 17 Aralık sürecinin başlarıydı. Türkiye’yi daha yakından tanıma fırsatı buldum. Çok keyifli bir zamanlardı.
-Özel sektöre geçiş?
Havacılık konusunda bir proje vardı aklımda. Türkiye’ye çok yakışacağını düşündüğüm. Tutkuyla gerçekleştirmek istiyordum. Hava ulaşımının kişileştirilmesi devrimi, en son o olacak bence. Ford’un araba ile başardığı devrimi kopyalayan bir uçak fikri vardı kafamda. Hatta o zamanlarda 1 milyon dolara çift jet motorlu uçaktan bahsediliyordu. Hava taksisi kurma hayalim vesile oldu. O düşüncem uzun süre gerçekleşemedi. İş hayatına atıldım, değişik projeler oldu. Sonra bir gün Atasay Grubu ile bir ABD’de bir firmaya, Eclipse’e uçak siparişi verdik. İlk uçağı teslim aldık. Daha devamı da gelecekti ancak kriz başladı. Uçak fabrikasında işten çıkarmalar oldu. O aşamada iflas etti. Tam 2009 yılında kayyum açık artırma ile fabrikayı satıya çıkardı. O dönemde varlıklı ailelerin nakde dönmeye çalıştığı bir dönemdi. Ama biz krizden fırsat yarattık ve o fabrikayı yani Eclipse’i satın aldık.
HAVACILIK HIZLI GELİŞİYOR
-Amerikalıların bile yatırım yapmaktan korktuğu bir dönemde, Türk sermayesi ile Amerikan firması almak, büyük cesaret ister.
Çok doğru bir karar aldığımızı da zaman gösterdi. Ve ilk kez Türk sermayeli bir jet uçağı üretilmeye başlandı Amerika’da. O zaman ana hissedardık. Yaklaşık 2 yıl sonra, 2011’de havacılıkta bir dünya devi olan Sikorsky, belli bir yatırım yaparak işe ortak oldu. Yüzde 40’ını satın aldı. Sikorsky yedek parça konusunda hem daha tecrübeli hem daha etkili. Sikorsky’nin sayesinde tekrar seri üretime başladık.
Türkiye’de ve dünyada pilotluğa ve uçmaya da çok büyük merak başladı. Normal ekonomi yüzde 10’la artıyorsa, THY’nın artışı yüzde 50. O nedenle 3. Havalimanı şart. Türkiye’den en hızlı büyüyen sektör, son on yılda havacılık diye düşünüyorum.
YENİ HAVALİMANLARI GEREK
-Peki altyapı yeterli mi?
Altyapı konusunda geç kalmışız. Ciddi artış oldu son on yılda. Yine de eksikler var. Sadece alt yapı değil, mevzuat anlamında da eksiklikler var. Adım adım gideriliyor. Son 10 yıllarda deniz hava taşımacılığı büyük kazanım var. Seabird kuruldu. Üç tarafı denizle çevrili olan bir ülke olarak daha önce yapılması gerekiyordu. Onun kuruluşunda da yer aldık.
Önümüzdeki yıllarda insanların uçma merakı ve bunun yanında teknolojinin de ilerlemesiyle daha da yaygınlaşacak.
-Uçaklar kaç kişilik?
Dört artı iki… Yani dört yolcu ve iki pilot… Ama uçağın içi 3 kişilik tasarlandı. Zaten ortalama havayoluyla beraber seyahat edenler 2.3 kişi. Dört yolcu pazara hitap etmek için yeterli. En fazla dört kişi beraber seyahat ediyor. Mesela bir iş toplantısına 6 kişi gitmiyor. Havayolu ulaşımı şu anda dünyanın en güvenli ulaşım şekli…
Şöyle diyebilirim, insanoğlunun kendi arabasıyla uçma hayalini Eclipse uçağı gerçekleşiyor. Çok lüks bir araçla uçuyor gibi.
-Siz uçak kullanıyor musunuz?
Yok, hayır. Şimdilik düşünmüyorum, o da bir meslek. Zaman ve eğitim gerektiriyor. Araba ehliyeti almak gibi değil. Ama ileride zamanım olunca düşünebilirim. Eğitimini alıp kullanabilirim.
TÜRKİYE’DE UÇAK FABRİKASI
-Yeni projeler, yatırımlar var mı?
Skorsky işin içine girdikten sonra yeni yatırım yapmaya gerek yok. Biz şirketi tekrar hayata geçirip, tekrar üretime başlatarak kendimize bir ticari başarı elde ettik. Bundan sonrası bu değer zinciri içinde hava taksi olmak, bakım onarım yapmak olarak olabilir. Ama ileride Türkiye’de de bir fabrika olabilir.
O dönem Sabancı ve Koç dışında Türkiye’den Amerika’ya sanayi yatırımı yoktu. Bizimki Türkiye’den Amerika’ya yapılan ilk ağır sanayi yatırımıdır. Bizim gittiğimiz eyalette hiç Türk yatırımcı yoktu. Eyalet meclisindeki aşırı dinciler, “Türkler fabrika satın aldı” dediler, pek hoşlanmadılar. Hatta ırkçı milletvekilleri bile vardı. Ama bugün Erbakır da aynı eyalete yeni bir sanayi yatırımı yaptı.
-ABD’ye yatırım yapmakta tereddütleriniz var mıydı? İşçilik pahalı, vergiler gibi endişeleriniz oldu mu?
Artık Türkiye’de de işçilik ucuz değil. Bu emeğe saygının bir göstergesi… Biz bir Çin olmayı hedeflemedik. Bizim İstanbul’daki teknik ekibimizin de maaşı Amerika’dakiyle aynıdır. Ama verimli bir Pazar, bürokratik engellerin olmadığı ve ticaretin teşvik edildiği, önüne engeller konulmadığı bir Pazar. Çok iyi alt yapısı olan bir Pazar Amerika…
TÜRK GİRİŞİMCİLERE TAVSİYELER
-Amerika’da yatırım yapmak isteyenlere önerileriniz?
Girişimcilerin rahat hareket edebileceği bir pazar olduğunu düşürüyorum. Yatırım yapmakta tereddüt etmesinler. Uzun vadede kriz olsa bile, krize ilk giren ülke olsa bile Amerika krizden her zaman ilk çıkan ülke olmuştur. Çünkü kişiye dayalı bir sistemi yok. Kişiler sisteme bağlı. Kolektif katma değeri arıyor.
-Krizi fırsata dönüştürmek büyük cesaret
İyi girişimcilik büyük risk almak değildir, kör cesareti değildir. Profesyonellik gerektirir. Biz bu işi yıllardır takip ediyorduk. O nedenle o fiyata alırken büyük riske girmediğimizi biliyordum. Bize ticari getirisi olacağını öngörerek girdik. 40 milyon dolarlık bir yatırım ama iyi bir yatırım oldu.
TİCARİ İLİŞKİLER GELİŞMELİ
-Türk Amerikan ticari ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu anda olması gerekenden çok düşük… Hak ettiği yerde değil. Uzun vadede düşünülürse, Türk siyasetçiler ve ticaret yapanlar olarak ne kadar önemli olduğu görülüyor. Şu anki ticaret hacmi Türkiye Amerikan ikili ilişkilerine yakışmıyor. Siyasi ve askeri ayaklarına yoğunluğuna yakışan bir ticareti yok. Türkiye dünyanın 17. Büyük ekonomisiyse Amerika ile daha fazla ticaret hacmi olmalı.
Ama olumlu gelişmeler var. Ticaret artmaya başladı, ikili ticarette görünmeyen ama Türkiye’ye katma değer sağlayan gelişmeler var. Mesela biz uçak yapıyoruz, 3. ülkelere satılıyor rakamlarda gözükmüyor olabilir ama katma değeri yok anlamına gelmez. Yani Türk sanayisinin getirdiği bir kazançtır. Bir de şu açıdan bakarsak, karşılıklı yatırımlar anlamında, teknoloji transferi anlamında, eğitim anlamında ve kişilere kazandırdığı katma değer olarak da fayda sağlıyor.
DERNEKLER ÖNEMLİ
Bazı ürünleri sıfır almak yerine, Türkiye’de ortak üretimini yapıyoruz. Özellikle savunma sanayinde kopyalayarak yani geçmişte ofset zorunlulukla elde edilen bir kapasite vardı. O kapasite artık yavaş yavaş, devlet zorunluluğu olmadan gerçekleşiyor. Ticari şartlarda böyle işbirlikleri oluyor. Mesela Eskişehir’de bir fabrika var bizim açtığımız ihaleye girdi, belli bir parça için. Ve kazandı. Eskişehir’den Amerika’ya ihracat-t gerçekleştiriyor. Devlet zoru olmadan… Bunlar iyi gelişmeler. Siyasi ve ticari açıdan ilişkilerimizi daha çok çeşitlendirmek lazım… Ticari ilişkiler büyük holdinglerin karşılıklı ilişkileriyle oluyor. Ama artık KOBİ’leri de işbirliğine dahil etmek lazım.
Ekonomi Bakanlığı’nın çok iyi atılımları var. Burada derneklere de iş düşüyor. Derneklerin davet ettiği işadamları var. Görmek inanmaktır. Türkiye’ye gelen inanıyor. Tabii turistlik gezi olarak görmemek gerek. Ankara’daki vizyonu, İstanbul’daki iş hayatını görmesi çok önemli. İlişkiyi çeşitlendirmek için yapmamız gereken yegane şey. Mesela araba sanayinden biri geliyorsa Bursa ve İzmir’e gitmesi lazım…
Yorumlar