24 Mart 2012, Cumartesi 08:23:17

İŞTE ONUN HİKAYESİ

Diplomat olmak isterken bar işletti. Türkiye'de hava taksi filosu kurmak isterken ABD'de uçak şirketi satın aldı...
  • Tesadüfen uçak şirketi almış sanırım demekki kenarda bir kaç trilyonu sürekli duruyor demekki, vergilerini de okumak isteriz burada.
Diplomat olmak isterken havacı oldu. Türkiye’de hava taksi filosu kurmak isterken ABD’de uçak şirketi satın aldı... Fırsatların Amerika’ya sürüklediği genç işadamı Ekim Alptekin, şimdi ülkesinde de büyüme planları yapıyor...

Ne iş yaptığı sorulduğunda “Bir havayolu şirketinde çalışıyorum” diyor. Evet, Eclipse Aerospace’te çalışıyor, ortağı olarak... Şirketi Amerika’da hafif jet üretiyor. O da sürekli Amerika, Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve Türkiye arasında uçarak, daha çok uçak satmaya çalışıyor. Hava taksi kurmak için başlayan havacılık kariyeri onu bir uçak şirketinin sahibi yapsa da bu hayalinden vazgeçmiş değil.

Adı Ekim Alptekin. Henüz 35 yaşında. Aslında Ekim Alptekin adını ilk kez 2007 yılında, Atasay’ın sahibi Cihan Kamer’le birlikte kurdukları Myjet firmasıyla duymuştuk. Myjet, Türkiye’de bir hava taksi filosu kuracaktı, olmadı. Yine de bu hamle Alptekin’in kariyerine başarısız bir girişim olarak yazılmadı. Çünkü Alptekin, dünyanın ilk hafif jet üreticisi Eclipse Aviation’ı satın alarak yoluna devam etti.

İstanbul’a gelişinde görüştüğümüz Alptekin, İzmir’de doğup Hollanda’da büyüyen bir Türk çocuğunun nasıl uluslararası çapta bir işadamına dönüştüğünün hikayesini anlattı...

Özgeçmişinize bakınca ilk işinizin ABD Temsilciler Meclisi’nde olduğu görülüyor. Diplomat olmak için başlanmış bir kariyer nasıl işadamlığına dönüştü?

Uluslararası hukuk okudum. Amacım avukatlık yapmaktı. Ama uluslararası ilişkilere ve gurbette olmanın etkisiyle Türkiye’ye çok meraklıydım. Irak savaşı başlamadan hemen önce ABD’de Temsilciler Meclisi’nde bir Türkiye Masası açıldı ve oraya ABD vatandaşı olması gerekmeyen, İngilizce ve Türkçeye hakim genç biri aranıyordu. Geçici bir kadroydu. Araştırma görevlisi olarak çalışacaktım. Başvurdum ve beni işe aldılar. “Herhalde başka bir başvuru olmadı” diyorum. Çünkü o kadar tecrübesizdim ki... Bu görevle birlikte hem Türkiye hem de ABD deneyimi edinmiş oldum. Daha sonra Hollanda AB dönem başkanıyken, Hollanda Meclisi’nde yine Türkiye’yle ilgili çalışma fırsatı buldum. Ama bunlar hep geçici görevlerdi ve bitti. Aslında bende küçüklüğümden beri bir girişimci ruhu vardı...

Anneniz de babanız da öğretmenmiş. Bu girişimcilik ruhu nasıl gelişti?

Evet, memur çocuğu imkanlarıyla büyüdüm. 4 yaşında Hollanda’ya gitme nedenim babamın Dışişleri’nde danışman olmasıydı. Ailem ben üniversitedeyken İzmir’e döndü. Ben memur çocuğuydum ama okuduğum okulda babaları işadamı, yönetici olan pek çok arkadaşım vardı. Bizim ailede para sanki ayıp bir şeymiş gibi algılanırdı. Ama ben onları gördükçe bir şey üretip para kazanma konusunda motive oldum. Tabii uzun vadede bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyordum. Gidişat beni Hollanda’da siyasete yönlendiriyordu ama küçük küçük girişimlerim hep oldu. İlk girişimim üniversite barını yaptırıp işletmek oldu. Hâlâ fotoğrafım orada asılıdır. Daha sonra AB raporlarında, Türkiye’nin yaptığı alımlardaki eksikliği görünce bu alana yöneldim. Türkiye bazı teknik imkanları çok pahalıya satın alıyordu. Bilgi eksikliğinden dolayı eski makineleri yeni fiyatına alıyordu. Mesela Emniyet’in helikopterine kamera alınacaktı, biz temin edip satış sonrası hizmet verdik. Yıl 2006’ydı. Bu iş bana Türkiye’de bir ofis imkanı sağladı...

Hemen ardından havacılık sektöründe karşımıza çıktınız. Bu hızlı geçiş nasıl oldu?

Erkek çocukların hayalleri bellidir. Bunlardan biri de hava kuvvetlerinde savaş pilotu olmaktır. 16 yaşında gözlük takmaya başlayınca ilk tepkim “Hay Allah, pilot olamayacağım” oldu. Ama bu işte, 16 yaşında sona eren pilotluk merakımdan daha fazla Eclipse’e ilişkin okuduğum dergiler etkili oldu. Bazıları “Öyle bir pazar yok” diyordu ama ben Eclipse’de o pırıltıyı gördüm. Tabii o yıllarda böyle bir şirkete sahip olmak uzaktan yakından aklımdan bile geçmemişti. Sadece “Acaba bu uçakların Türkiye’yle ilgili haklarını alabilir miyiz” diye düşünmüştüm. Ortakları arasında daha önce tanıştığım Hollandalı Roel Pieper’ın (Compaq’ın eski CEO’su, Google’ın ilk yatırımcılarından) olduğunu gördüm ve ona ulaştım. Başta Türkiye temsilciliğini almayı düşünüyordum, Eclipse 500’leri tanıdıkça Türkiye’de bir hava taksi kurulabileceğini gördüm. İlk olarak bir uçak almam gerekiyordu. Bunun için de finansman lazımdı. Bazı işadamlarıyla görüşmeye başladım ve Cihan Kamer, vizyon sahibi bir işadamı olarak bu işe inandı. 120 uçak siparişi verdik ve ilk uçağı teslim alıp işe başladık. Ama sonra sıkıntılar başladı. Büyük alıcıydık ama şirketle doğru dürüst bağlantı kuramıyorduk. Meğer Eclipse’in ortakları arasında bir anlaşmazlık yaşanıyormuş ve bu anlaşmazlık şirketin iflasına kadar vardı.

Ve siz bu iflası fırsata çevirdiniz...

Evet. Bu işe çok inandığım için iflasın ardından açılan ihaleye girmeyi hedefledim. 120 uçak için yatırdığımız depozitonun karşılığında yönetimde gözlemci olma hakkı almış ve süreci çok yakından izlemiştim. 2 bin 800 kişi işten atılmıştı. Şirket krizin tam göbeğindeydi ama sorun kriz değil, ortakların anlaşmazlığıydı. Eski ortaklara ihaleye girme yasağı getirilince ben de Mason Holland adlı bir yatırımcıyla birlikte ihaleye girdim ve kazandık. Şirketi Ağustos 2009’da sadece bina, birkaç güvenlik ve temizlik görevlisiyle birlikte devraldık. Geçen yıl da Sikorsy hissedarımız oldu.

Şirket üretime geçebildi mi? Çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Şu anda eskiden hatta var olan uçakları tamamlıyor ve devrediyoruz. 2 yılda 18 uçak teslim ettik. Yeni üretim uçaklar 2013’te başlayacak. Hedefimiz önümüzdeki yıl yeni modelimiz Eclipse 550’den 100 adet üretmek. Ardından 500’e çıkarmak istiyoruz. Sonraki yıllar için de 1.500 uçak üreten bir şirket olmayı hedefliyoruz.

Türkiye’de kurduğunuz bakım merkezi ne durumda?

Şu anda 5 uçak burada bakımda. Genelde üreticiler bugüne kadar Avrupa’yı tercih etmiş. Oysa lokasyon, işçilik, lojistik yönetimi açısından Türkiye uçak bakımı için çok uygun bir ülke. Böyle yatırımları almayı hak eden bir ülke. Herhalde Türkiye’de bakım yapan ilk üretici biziz. Merkezimizde şu anda 8 kişi çalışıyor ama bu sayı artacak. Kurumsal kültürlerin kaynaşması için ABD’den buraya teknisyen getireceğiz. Ayrıca Türkiye’den de öğrencileri oraya göndereceğiz. Benim hayatımı zıplatan deneyimi onlar da kazansın istiyorum.

Hava taksi filosu kurmak isterken uçak şirketi sahibi oldunuz. Bundan sonraki planlarınız nedir?

Türkiye’de düşündüğüm anlamda hava taksi hâlâ eksik. Bu fikirden vazgeçmiş değilim. Seabird Air başladı ama bu iş Türkiye’de çok gelişecek. Türkiye’de şu anda 60 tane hava taksi şirketi var görünüyor. Çünkü aldığınız uçağı işletmek istiyorsanız mevzuat gereği hava taksi ruhsatı almanız gerekiyor. Önümüzdeki günlerde Seabird gibi şirketler artacak, 700 metrekarelik havaalanları kurulacak. Benim hayallerimde 100 uçaklık bir hava taksi şirketi var. İkinci hedefim de Eclipse Aerospace’in 2008’de ulaştığı 3 bin uçaklık pazarı yakalamak.

Türkiye’de Eclipse jetlerine ilgi nasıl? Siz ortak olduktan sonra satışlarda artış oldu mu?

Fabrikanın ortağı olarak elbette Türkiye pazarına ağırlık vermeye başladık. Ancak Türkiye kotayı dolduramıyor, işler yavaş gidiyor. En büyük hayallerimden biri, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık’ın ana uçağının yanına bir de Eclipse 550 alması. Eclipse 500, 2 bin kilometrelik uçuş yapabiliyor ve havada 3 saat kalabiliyor. Örneğin, İstanbul’dan Münih’e aktarmasız gidebiliyor. Çift jet motorlu olduğu için uçuşları çok rahat.

Şu anda Türkiye’de kimler Eclipse 500 kullanıyor?

Cihan Kamer ve Sinan Gürsoy’ü örnek verebilirim.

Mason, Türkiye’yi petrol zengini sanmış!..

Ekim Alptekin, doğru zamanda doğru yerde bulunmanın önemini anlatırken, kendiyle ilgili yanlış algıların bazen nasıl işine yaradığını da şöyle aktarıyor: “Ortağım Mason Holland ile aslında ihaleye ayrı ayrı giriyorduk. Mason, Türkiye’yi bilmediği için petrol zengini bir ülke sanıyormuş. Çok param olduğunu düşünerek bana anlaşma teklif etti. Oysa o benden çok zengin bir adam. Bir de Cihan Kamer, uçakları alamayınca bu işten vazgeçti ama arkamda onun gücü var sanıyorlardı.”

Kartalkule’yi yeni projeler izleyecek

Ekim Alptekin’in havacılığın yanı sıra Türkiye’deki diğer işi inşaat. Türklerin uçak yerine daha çok emlak aldığını gören Alptekin, bu alanda yer almaya karar vermiş. Ekim Alptekin’in ad ve soyadının baş harflerinden oluşan EA İnşaat, halen İstanbul Kartal’daki Kartalkule’nin yapımını sürdürüyor. Alptekin, bu ödüllü projeye çok güvendiğini ve bu işte iddialı olduğunu vurguluyor.

Ekim Alptekin, inşaat firması bolluğuna karşılık gayrimenkul geliştirici sayısının azlığına dikkat çekiyor. Bu doğrultuda yeni projeler geliştirdiklerini belirtiyor. Alptekin, EA İnşaat’ın bundan sonraki projesinin yine Anadolu Yakası’nda, ancak bu kez Boğaziçi sırtlarında olacağının ipuçlarını veriyor.

(Para Dergisi)

İŞTE ONUN HİKAYESİ

Yorumlar

Misafir ~ 13 yıl önce
Tesadüfen uçak şirketi almış sanırım demekki kenarda bir kaç trilyonu sürekli duruyor demekki, vergilerini de okumak isteriz burada.

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000