Havacılık denildiğinde akla ilk gelen mesleğin pilotluk olması, pilotluğun cezbedeci yanları ve mesleki popülerite havacılık gündeminde sıkça yer bulmuştur.
Defalarca yazılan ve yazdığımız bir gerçek var ki; o da pilot ihtiyacının sürekli ve her geçen gün artması…
Filo artışları, yeni uçaklar, yeni rotalar, büyüyen havacılık ekonomisi, artan yolcu sayısı, büyütülen havalimanları, yeni kurulan havayolu şirketleri ve benzeri bir çok yatırım dönüp dolaşıp pilot ihtiyacında kilitleniyor.
Kokpitteki maaşlar da en az futbolcuların maaşları kadar konuşulan konular arasında… Hangi ülke ne kadar maaş veriyor, dövizle mi yoksa yerel parayla mı ödüyor, maaşın dışında hangi ayrıcalıkları sunuyor gibi hususlar da pilotların tercih sebepleri oluyor. Genellikle herhangi bir sektörde şirketler çalışanları tercih ederken, havacılıkta ise pilotlar genellikle şirketleri ve hatta ülkeleri tercih ediyor.
Pilot ve pilot kaynağı arayan ülkelerden biri de kuşkusuz Türkiye…
Türkiye’nin yılda yetiştirdiği pilot sayısı 500-600 civarında. Uçuş okulu çok, üniversiteler bünyesinde eğitim verenler var. Aslında son 10 yıl Türkiye’deki uçuş okulu sayısının her geçen gün arttığı bir dönem. Peki bu kadar pilot yetiştiren var da, neden arayış bitmiyor ya da az geldiği söyleniyor?
Bizim ülke için konuşacak olursak; cevabı aslında çok kısa. O da pilot olmak isteyenler okullara güvenmiyor. Güvensizlik hissetmelerinde de çok haksız sayılmazlar.
Tarkim Havacılık’ın durumu ortada, para yatıran ve onların başka bağlantılar içinde olduğunu bilmeyenler paralarını kaptırmakla kaldılar.
Başka bir uçuş okulu için de 80 pilot adayı ‘dolandırıldık’ diye suç duyurusunda bulundu.
Yine bir başka uçuş okulunde vaat edilen sürede eğitim alamadıklarını iddia eden adaylar var. Devamlı oyalandıklarını ve çoktan bitmesi gereken eğitimlerin yarısına bile gelemediklerini söylüyorlar.
Bu kadar olumsuzluk içinde pilotluk hayali kuran kaç kişi tüm birikimini bu sektöre yatırarak, hatta kredi çekerek, evini satarak bu riske girer ki?
Belki kaynak yeterli ama tercih etmek için bir sebep göremiyor pilot adayları…
THY’nin kendi akademisinden mezun olarak iş başı yapan pilotlar var. Ama onların da döviz kurundan dolayı, daha doğrusu geri ödemenin dövizle olacak olmasından dolayı kaç yıl ödeme yapacaklarını bilemeyenler de var. Borcun miktarı belli ama kur değişkenlik gösterdiğinde süre uzayabiliyor. Mesela şu an 950 bin lira dolayında olan borç seneye kaç para olur belli değil.
Yine bir başka uçuş okulunda iş garantili sözü verilip mezun olduktan sonra işe giremeyen adaylar da var.
Evet pilot ihtiyacı var ama bunu fırsat bilip ellerini ovuşturanlar da var.
Dünyada 2040 yılına kadar 20 binden fazla pilota ihtiyaç duyulacağı söyleniyor. Türkiye’de İstanbul Havalimanı’nın tam olarak devreye girmesinden itibaren yılık pilot ihtiyacı ise bin civarında olacak. Peki bu rakam karşılanabilir mi? Bence evet ama fırsatçılara dur denilebilirse tabi…
Burada görev Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne düşüyor. Yeterince denetleme yapılıyor mu? Pilot adaylarının yaşadıkları mağduriyete kulak veriliyor mu? Önüne gelen uçuş okulunu kurabiliyorken, en ufak bir olumsuzlukta karşılarında SHGM’yi bulabiliyorlar mı? Yaptırımlar neler?
Bunun gibi bir çok soru var…
İnşallah 2019 yılı bu konunun çözüldüğü ve sistemin çok daha denetlenebilir olduğu bir yıl olur.
Yorumlar