Türk havacılık tarihinin en prestijli projesi olan İstanbul yeni havalimanına artık sayılır günler kaldı. Sayılı günler diyorum; çünkü bugün itibariyle açılışına 141 gün gibi bir zaman var.
Bundan 5 yıl önce Atatürk Havalimanı’nın artık ihtiyacı karşılayamama noktasına gelmesi nedeniyle bir ihale gerçekleştirildi. Bu ihaleyi 22 milyar Euro'luk teklifle Cengiz, Limak, Mapa, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubu kazandı. İhaleden 1 yıl sonra da temeli atıldı.
Açılışı için önce 26 Şubat 2018 tarihi belirlendi ancak bunun pek mümkün olmayacağı anlaşılınca açılış tarihi 29 Ekim 2018 olarak güncellendi. Zaten 29 Ekim’de açılacak meydan, yüzde yüz haliyle hizmet vermeyecek. İlk etabı açılacak ve 90 milyon yolcu kapasiteli olacak. Tamamen bitmesiyle yolcu kapasitesi 200 milyonu bulacak.
Asıl mesele 29 Ekim tarihinin de ertelenmesi ihtimali… Bunun için çeşitli argümanlar da sunuluyor. Seçimin erkene alınması, ulaşım sıkıntısı, toplu taşıma ve özellikle raylı sistemin olmaması, terminal binalarının inşaat halinde olması vs… Bunlar önemli veriler olabilir ancak ben böyle bir ihtimali hiç olası görmüyorum. Havalimanının kusursuz olarak açılacağını söylemiyorum ancak; bu açılışın mutlaka yapılacağını görüyorum. Bu artık seçim için kullanılacak bir proje olmaktan ziyade, bir ulusal bir prestij meselesi haline geldi.
Öyle ki; yeni havalimanının değil birkaç aylık gecikmesi, bir gün bile geç açılması Almanlar’ın arayıp da bulamayacağı bir nimet olacak. Almanlar’ın kıskanıp kıskanmaması meselesine girecek değilim. Onların derdi, havalimanının açılışının gecikmesiyle tam bir fiyaskoya ve yılan hikayesine dönüşen Berin Brandenburg Havalimanı’na bir arkadaş bulabilmek!
Bunu dört gözle beklediklerine emin olabilirsiniz. Çünkü Berlin için son dere önemli bir proje olarak hayata geçirilen ve 2006 yılında temeli atılan Brenderbug Havalimanı bir türlü açılamıyor.
Şöyle bir göz atalım:
Eylül 2006’da temeli atıldı,
Açılış için 2011 yılı ilan edildi,
‘2011 yılında yetişemez Haziran 2012 yılında açıyoruz’ açıklamasını yaptılar,
Açılışa kısa bir süre kala yangın söndürme sistemlerinde arıza tespit ettiler ve 2013 yılının sonuna ertelediler,
Bu sırada Berlin halkında ciddi rahatsızlık olunca Belediye başkanı başta olmak üzere peş peşe istifalar geldi ve açılış 2015 yılına ertelendi,
Bundan sonra da havalimanı açılışı meselesi bir türlü dikiş tutmadı ve önce 2017’ye sonra 2018’e ve son olarak da 2021 yılına ertelendi.
Yapımını bitirdiklerini söyledikleri havalimanı için bile 3 yıl erteleme isteyenler, yapımına başlandığından 4 yıl sonra açılacak havalimanının gecikmesini dört gözle beklerler ki bekliyorlar da zaten.
Alman basını ve sektörü takip edenler, havalimanının açılamayacağına dair açıklamayı adeta pusuda bekliyorlar. Öyle ki, beraber çalıştıkları Türk havacılılara sık sık bu soruyu soruyorlar; ‘Açılış gecikecek mi? Seçim öne alındı biraz ötelenebilir mi?’ diye.
Bunu kıskanmak olarak değil ama endişe olarak algılamak daha doğru olur diye düşünüyorum. Çünkü, havacılık gibi bir pazardan pay kaptırmayı kimse istemez. Almanlar’ın derdi de özellikle transit yolcuda yaşayacağı kayıp. Bu endişe onlar adına normal aslında. Çünkü ciddi bir kayıp yaşamaları çok muhtemel. Bunu kıskanıyorlar diyerek duygusallaştırmak da doğru olmaz, ‘ne kıskanacaklar’ diyerek basitleştirmek de. Onlar bu havalimanının açılmasını istemiyor. Bu çok net.
Kendi halkına da bir şey sunacaklar aslında; ‘Bakın onlar da erteledi’.
O yüzden ben yeni havalimanının gecikeceğine hiç ihtimal vermiyorum. Yapılan açıklamalar da bu yönde. Ancak ulaşım konusu çok önemli bir sorun gibi görünüyor.
Toplu taşımada bir eksiklik olduğu ortada, mesafe uzak olduğu için taksi konusu hem taksiciler için hem yolcular için ciddi soru işareti. Giden taksici boş dönmek istemeyecektir, yolcu bir bilet parası da taksiye vermek istemeyecektir.
Transit yolcu konusunda bir sorun yaşanmaz belki ama hem iç hat yolcusu hem de dış hat yolcusu bu sorundan etkilenebilir. İkamet edilen yerle ilgili olarak değişebilir tabi ama, yolculardan Sabiha Gökçen’e bir kayma söz konusu olabilir.
Tabi burada da devam eden 2. Pist yapımı var. Sabiha Gökçen’in de bir kapasite sorunu yaşadığı aşikar. İSG’de şu anda pist dışında ilave paralel taksi yolları, apron, yeni bir hava trafik kontrol kulesi, itfaiye binası, teknik bina yapımı gibi çalışmalar devam ediyor.
Aslında 2. Pistin yapımı yıllar önce bitmiş olmalıydı, yetkililerin 5-6 yıl önceki açıklamalarını çok net hatırlıyorum. 2013-2014 yıllarında 2. Pistin hizmete verilmesi planlanıyordu. Kapasite göz göre göre daraldı ama bu bekleyiş bir türlü bitmedi…
Sonuç olarak yeni havalimanı ertelenmeyecektir ancak açılışı itibariyle irilik ufaklı aksaklıklar yaşanacaktır. Bu dünyanın her yerinde böyle. Önemli olan bir an önce aksaklığın tespit edilip giderilmesi.
Bu arada 3. Havalimanına geçilmesiyle birlikte Turkish Ground Services’in (TGS) olmayacağı, yada İGA tarafından satın alınacağı gibi pek çok dedikodu ortaya atılmıştı. Geçtiğimiz haftanın son gününde bu soru da yanıt bulmuş oldu. THY ve Havaş, ortaklığı 15 yıl daha devam ettirme kararı aldılar. Bu, TGS personelini son derece mutlu etti.
Bir mutlu haber bekleyen de Turkish DO&CO personeli. İnşallah onlar adına da olumlu bir adım atılır ve ‘biz ne olacağız’ sorusundan kurtulurlar. Şimdi söz yetkililerde…
Yorumlar Tüm Yorumlar (21)